MEHMET MERT/ÖZEL HABER / Damga'ya konuşan CHP Esenyurt Belediye Başkan adayı Prof. Dr. Ahmet Özer, rakiplerinin projelerini yarıştırmak yerine birtakım yalan yanlış iftiralara başvurduğunu belirterek, “Benim gibi profesör olmuş, devlet kademelerinde yer almış bir adamı sanki elinde silahla dağdan inmiş gibi lanse etmek kime ne fayda getirecek?” diye sordu. Esenyurt'un çok sayıda sorunu olduğunu da belirten Özer, “Esenyurt çok kötü yönetildi. Özellikle AKP döneminde adeta Esenyurt yağmalanmış” dedi.
CHP Esenyurt Belediye Başkan adayı Prof. Dr. Ahmet Özer Damga'ya konuştu. Adaylığına kadar gelen süreci anlatan Özer, “2011 yılında milletvekili aday adayı oldum, kısmet olmadı. 2019'yılında da Esenyurt belediye başkan aday adayıydım. O zaman Ali Gökmen'de ilçe başkanıydı. Küçük bir kaza geçirdim, ayağımı kırdım, o sürecin dışında kaldım. Şimdi nasip oldu” dedi. Yerel yönetimler uzmanı olduğunu belirten Özer, “Şunu belirtmek isterim yerel yönetimlerin içinde bulundum çalıştım pratiğinde. GAP Belediyeler Birliği genel sekreterliğini yürüttüm. GAP Belediye Birliği yönetim kurulu üyeliği yaptım. GAP Belediyeler Birliği'nin bir dönem başkanlığını yürüttüm. Ben GAP belediyeler birliğinin başkanlığını yürütürken şimdiki cumhurbaşkanımız Marmara Boğazlar Belediyeler Birliği başkanıydı. Kendisi ile defalarca toplantılar yaptık. O toplantıların kitaplaşmış hali de var, yani dokümanları da var. Dolayısı ile bir belediyecilik deneyimini oluşturdum” diye konuştu.
Ciddi bir deneyimim var
Mersin Büyükşehir Belediyesi'nde başdanışmanlık yaptığını belirten Özer, “Beylikdüzü'nde Ekrem Bey ile birlikte çalışmalar yaptım. Ekrem Bey'in İstanbul yürüyüşü oradan başladı. Sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan danışmanlığı yaptım. Bunlar pratik ile birlikte ilgili edindiğim deneyimler. Toros Üniversite'sinde Göç ve Kent Araştırmaları Merkezini kurdum, yönettim. Orada 70 civarında ulusal ve uluslararası toplantı gerçekleştirdim. Bahçesehir Üniversitesi'nde Göç Ve Kent Araştırmaları Merkezinde çalıştım. Yetmedi uluslararası bir kurum olan Birleşmiş Milletlerin bünyesinde yapılan Habitat 2'nin delegesi oldum. Habitat 2'nin başka bir delegesi kimdi biliyor musunuz? Fidel Castro. Onlar buraya geldiler, 1996 yılunda ben de katıldım. Artı ben Amerika'da çalışmalar yürüttüm. Başkanlık sistemi ve yerel yönetimlerle ilgili. Avrupa Birliği projelerinde yer aldım. Almanya, İtalya, Fransa ve Filistin ile bizim paydaş olduğumuz bir projede görev aldım. Portekiz'de yine Avrupa Birliği projelerinde çalıştım. Kazakistan'da, Azerbeycan'da, Irak'ta çalışmalar yaptım, konferanslar verdim. Bütün bu bilgi birikim ve deneyimlerimi kendimle mezara götürmek istemedim. Bu halkın vergileri ile okumuş, bu halkın içinden çıkmış gelmiş profesör olmuş biri olarak halkıma şükran borcumu ödemek için siyasete girdim. Siyaseti dışarıdan gazel okumak yerine içine girip değiştirmek istedim” dedi.
İftira atıyorlar!
Rakiplerinin projelerini yarıştırmak yerine birtakım yalan yanlış iftiralara başvurduğunu belirten Özer, “Halbuki ben ülkenin en önemli devlet kurumlarında görev yaptım. Ben Devlet Planlama Teşkilatında çalıştım. Türkiye'nin en önemli valilerinden olan Recep Yazıcıoğlu ile 2 yıl Devlet Planlama Teşkilatı Yerel Yönetimler Özel İstisas Komisyonunda çalıştım. Benim devlet ve yerel yönetimlerle ilgili fikirlerimin temelinde rahmetli Recep Yazıcığlu ile yaptığım sohbetler, artışmalar, konuşmalar ve çalışmaların çok büyük etkisi vardır. Ayrıca ben GAP idaresinde çalıştım. GAP idaresi Türkiye'nin en önemli gruplarından biriydi. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığında çalıştım. Devletin en önemli kademelerinde görev yaptım. Rahmetli Turgut Özal ile çalıştım. Rahmetli Demirel ile çalıştım. Demirel ile Başbakan iken Cumhurbaşkanı iken onlarca toplantı yaptım. Şimdiki Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan ile az önce dediğim gibi çalıştım. Aynı zamanda ben Deniz Baykal ve Kemal Kılıçdaroğlu'na danışmanlık yaptım. Kendi bilgi birikimimi hep insanımız, ülkemiz daha iyiye gitsin diye kullandım. Ve bu ülkenin yetiştirmiş olduğu bir profesörüm. Bugüne kadar benimle ilgili hiçbir şey söylemeyen birileri şimdi ben aday oldum diye birden bire benimle ilgili şeyler söylüyorlar” tepkisini gösterdi.
Yazıklar olsun!
Hakkında olur olmadık paylaşımlar yapıldığını belirten Özer, “Ben asla ahlaksızlık yapmayacağım. Yalan söylemeyeceğim. Ben bu kirlenmiş siyasetin bir unsuru olmayacağım. Katkı verebilmek için siyasete girdim. Dolayısı ile benim gibi profesör olmuş, devletin kademelerinde yer almış bir adamı sanki elinde silahla dağdan inmiş gibi lanse etmek kime ne fayda getirecek? Bu tutum, ülkenin barışına, ülkenin birliğine yapılmış en büyük saldırıdır. Üç beş oy uğruna toplumun dinamiklerini törpülemek, bombolamak kime ne yarar getirir? Yazıklar olsun diyorum. Geçen gün katıldığım bir toplantıda Esenyurt Belediye Başkanı'nı gördüm. Merhaba dedim, kucaklaştım bana mikrofon uzattılar. Mikrofon sırasını nezaketen kendisine verdim. Nezaket olmalıdır. Seçimi bir şenlik havası içinde götürelim, kazanan sevgi ve saygı gösterelim ben böyle bakıyorum bu meseleye. Ama kazanabilmek için her yolu mübah gören insanlardan bizim bu ülkeyi kurtarmamız lazım” açıklamasını yaptı.
Esenyurt yağmalanmış!
Esenyurt'un 57 ilden büyük olduğunu belirten Ahmet Özer, “Esenyurt kötü yönetildi, özellikle AKP döneminde bu kente aç gözlü kurtlar gibi saldırdılar. Adeta Esenyurt yağmalanmış, çarpık bir kentleşme ortaya çıkmış. Bu kentin ak göğsüne betonlar dikilmiş. Bunla da yetinilmemiş daireler yapılmış satılmış sonra daire sahiplerine daireler verilmemiş. 30 bin konut mağduru ortaya çıkarılmış. 5 tane imar planının 4 tanesi iptal edilmiş. Çünkü yanlış işler yapılmış, mahkemelere dava açılmış, mahkemeler bunları iptal etmiş. Bir şehrin imar planı o şehrin anayasasıdır. Siz anayasasını ihlal ederseniz hiçbir şeyi doğru yapamazsınız. Bu şehrin anayasası bu şehri yönetenler tarafından delinmiş. İhlal edilmiştir. Üç- beş kuruş adına. Bir Kızılderili reisi, 'son ırmak kuruduğunda son ağaç kesildiğinde son balık tutulduğunda beyaz adam yeşil doların yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak ama iş işten geçecek' diyor. Biz bütün bunları yaparken çocuklarımızın geleceğini düşünmemiz lazım. Zararından neresinden dönülse kardır” dedi.
Kreş sayısı çok az
Projelerinden de bahseden Prof. Dr. Ahmket Özer, “Meydan düzenlemeleri yapacağız. Mesela kentsel dönüşüm projelerimiz var. Toplu taşımayı geliştirme projemiz var. Kentsel planlama, ulaşımla ilgili, projelerimiz var. Prestij caddeleri, karşı yol düzenlemeleri yapacağız. İlçemizde çok az kreş var. Yenilerini yapacağız. Resmi nüfusa göre 10 tane kreş var. Mümkün mertebe her mahalleye kreş yapacağız. Mottomuz 'kadınlar işe çocuklar kreşe.' Okul oyun sokakları yapacağız. Kadınlar bizim kırmızı çizgimiz. Kadınlarımız için çok sayıda projemiz var” diye konuştu. Gençlerle ilgili de çok sayıda projesi olduğunu dile getiren Özer, “Özellikle spor alanlarını genişleteceğiz. Gençlerle ilgili sosyalleşme mekanları yapacağım” ifadelerini kullandı.
HALKA ÜSTTEN BAKMAYACAĞIM
Çok sayıda profesör arkadaşının kendisine katkı sağladığını dile getiren Ahmet Özer, “Bir konferans yaptık. Esenyurt'un güçlü yanlarını, zayıf yanlarını tartıştık. Ben bir bilim insanıyım. Bilgi önemlidir, bilgi kuvvettir. Bilimin ışığında sorunları tespit edip, Esenyut'u beraber yöneteceğiz. Aynı zamanda bir ekibimiz şu anda İstanbul'da çalışıyor. Esenyurt ile ilgili çalışma yapıyor. Burada bir proje masamız var. Harıl harıl çalışıyorlar. Mesela kent konseyine gittim. Çok iyi bir kent konseyimiz var. Minibüsçüler derneğine gittim, hemşeri derneklerine gittim, il derneklerine gittim. Muhtarlarımızı topaldım. STK'larla görüştüm. Bunlardan Esenyurt'un sorunlarını dinledim. Seçildikten sonra yine görüşeceğiz. Onlarla beraber Esenyurt'u yöneteceğiz. Bir yönetici allame-i cihan da olsa tek başına hiçbir şey değildir. Belediye başkanı seçildiğim takdirde belediyenin kapılarını halka açacağım. Ulaşılamaz bir belediye başkanı olmayacağım. Beni insanlar aradığında, bir ay, iki ay beklemeyecekler. Çünkü bu kent onların kenti. Onlar aynı zamanda benim danışma kurulumun doğal üyeleri olacak. Onlara danışacağım. Büyüklenmeyeceğim, halka üstten bakmayacağım. Büyüklenmenin küçüklenmek olduğunu bilenlerdenim. Böyle bir belediye başkanı kendi bindiği dalı keser. Mütevaziliği asla elden bırakmayacağım. Halkı her yerde kucaklayacağım. Çünkü belediye başkanı eğer halkı ile kucaklaşır ise ancak o zaman halkının gönlünde yer alır. Ben halkımın gönlünde profesör olmaya geldim. Halkın gönlünde iz bırakmanın peşindeyim. Bunu çabası içindeyim. Bu bilgi ve birikimimi, ekibim ile beraber, Esenyurt'un dinamikleriyle ilçemizin hizmetine vereceğim. Ve Esenyurt'u bir barış adası olarak yöneteceğiz” dedi.
İLÇEMİZ TIK NEFES OLMUŞ
Esenyurt'un adeta İstanbul'un bütün yükünü yüklendiğini dile getiren Özer, “İlçemiz tık nefes olmuş durumda. Neredeyse düşecek. Kentler de canlılar gibidir. Tavuklar gibi pat diye düşüp ölmezler ama içinde eğer nefes alamazsanız sizi de hasta eder. İçinde yaşayanları da hasta eder. Eğer bu şehrin yolları eğri büğrü ise binaları çürük, dişleri kırık ise hava koridorları, çevre düzeni yok ise yeşil alan yetersizse, geri kalmış ise orada rüşvet vardır. Bizim bunu düzeltmemiz lazım. Ulaşım sorunlarımız var. Park sorunu var. Maalesef uyuşturucu problemi var. Şehrimiz neden uyuşturucu ile kadın cinayetleri ile gündeme geliyor? Oysa şehrimizde 3 bin tane işletme var. Sanayisi ile günedeme gelsin. Bir silikon vadisi burada oluşturalım. İstanbul sanayisinin yüzde 23- 24'ünü Esenyurt teşkil ediyor. Biz bunu daha da büyütebiliriz. Bu güzel yanlarımız ile gündeme gelebiliriz. Eğitim problemi var. Koca Esenyurt'ta yeterince okul yok. 28 tane lise var koca Esenyurt'ta, devlet lisesi. 70-80 civarında ilk ve ortaokul var. Bir buçuk milyon nüfusu olan bir yere bunlar reva görülür mü? Koca Esenyurt'ta bir tane devlet hastanesi var. Ayrıca Esenyurt'un yeşile ihtiyacı var, çevreye ihtiyacı var. Bunların hepsi hiç edilmiş. Deprem olduğunda toplanma alanlarına ihtiyaç var. Bu alanlar ranta kurban edilmiş. Maalesef depreme dayanıklı binalar yeterince yapılmamış, zemin etütleri ile ilgilenilmemiş. Ve en önemlisi Esenyurt yüzden fazla dilin konuşulduğu, yüzden fazla ülkenin insanının geldiği, 81 ilden göç alan adeta küçük bir Birleşmiş Milletler gibi Biz burada toplumsal barış havası yaratmak durumundayız. Zaten siyasetin işi üretimi artırmak, adil bölüşümünü sağlamak. Belki en büyük projemiz bu olacaktır ve bunu Esenyurt'a hediye ettiğimiz takdirde İstanbul'a ve Türkiye'ye de hediye etmiş olacağız” diye konuştu.