Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Şiddetli yağmur
4°
Ara
Damga İstanbul Haberleri Berker Esen: Belediye başkanı güven vermiyor

Berker Esen: Belediye başkanı güven vermiyor

Okunma Süresi: 12 dk

27 yaşında ilçe başkanı olan ve şu an 29 yaşında olan Türkiye'nin en genç ilçe başkanlarından CHP Silivri İlçe Başkanı Berker Esen'le Silivri'ye dair keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Genç yaşta ilçe başkanı olmanın verdiği deneyimlerden söz eden Esen, uzun yıllar partinin gençlik kollarında görev aldıktan sonra böyle bir noktaya gelmenin mutluluk verici olduğunu söyledi. Silivri siyasetine ilişkin de değerlendirmeler yapan Esen, Silivri'nin en büyük sorununun güvensizlik olduğunu vurguladı. “Silivri'ye maalesef güven vermeyen bir belediye başkanı var” diyen Esen'in, açıklamaları uzun süre Silivri gündeminden düşmeyecek gibi...


Türkiye'de çok genç yaşta 27 yaşında ilçe başkanı oldunuz. Bu süreç nasıl gelişti? İlçe başkanı olmayı siz mi istediniz? Neler oldu?

2 yılı geçti ilçe başkanlığı yapıyorum. Ama ben zaten partinin içinde büyümüş, partinin bayrağını asmış biriyim. Evet yaşım şu an 29 ama bu yaşın 10 yılı gençlik kollarında geçti. 5 yılda gençlik kolları başkanlığı yaptım. Bu süreçte siyaset çok aktifti. Üst üste seçimlerin olduğu bir süreçti. 2014'te gençlik kolları başkanı olduğumda Ekmeleddin İhsanoğlu'nun cumhurbaşkanı adayı olduğu süreçte çok çalışmıştık. Ardından 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 seçimleri oldu. 2016'da referandum, 2018 cumhurbaşkanlığı ve genel seçim. Ve 2019'da yerel seçimle birlikte ciddi bir seçim sürecinin içinde olduk. Zaten yaşımızın genç olmuş olması, partideki görevlerimizi göz önünde bulundurduğumuzda yeterli tecrübeye sahip olduğumuzu gösterdi. Bu seçimler bizi yetiştirdi, büyüttü. Bir görev talebi oldu. Gençlerimizle oturup, konuştuk. Siyaset bir iddia işidir. Biz de iddiamızı ortaya koymak istediğimiz için adaylığımızı beyan ettik. Kendimizi anlattık, ifade ettik. Delegelerimizde seçimde bizi bu göreve layık gördü ve bayrağı eski ilçe başkanımızdan devraldık. Şu an var gücümüzle çalışıyoruz. Normalde 2 yılda bir kongreler yapılır ama olağanüstü sebeplerden dolayı kongreler ertelendi ve biz de görevimize devam ediyoruz.


İlçe başkanlığı yarışında rakibiniz olan isimler size devamında yardımcı oldu mu?

Biz süreci hep dayanışma içinde götürdük. Göreve geldiğimizde 4 bin 300 üyemiz vardı şu an bu rakam 5 bin 200'e yakın. Üyelerimizin hepsi parti içinde görev almaya hazır insanlardır. Bu anlamda çalışmalarımızı hep ortak akılla yürütük. Herkesin görev alabileceğini söyledik. Bunlar zaten kamuyounda biliniyor. Zaten mesele artık parti değil ülke meselesidir. Türkiye'nin geleceği hakkında söz sahibi olmak adına ortak bir noktada buluşmak için anlaştık ve çalışmaya başladık. Bizim geçmişteki isimlerle bir küskünlüğümüz, kırgınlığımız yok. Yolumuza güçlenerek devam ediyoruz. Üye sayımız da sürekli artıyor. Önümüzdeki günlerde genel başkanımızın da katılımıyla üyelerimize rozet takma töreni gerçekleştirmeyi de düşünüyoruz. Partimizin bize verdiği görevler var. Hane ziyaretlerimiz var. O ziyaretlerde delegelerimizi seçiyoruz, kendilerine görev tebliğ ederek kendilerine bir alan açıyoruz. Bu konuda net bir şekilde ifade edebiliriz CHP Silivri İlçe Örgütü tek vücut halinde çalışmalarına devam ediyor.


Silivri'de yüzde 70'lik bir potansiyel muhelefette yüzde 30'luk bir potansiyele sahip yapı iktidarda. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Biz bu hesapları kapattık, geride bıraktık. Önümüze bakıyoruz. Sandıktan çıkan her sonuç baştacıdır ve seçmenin taktiridir. Sonuç bizi üzse de bu demokratik bir karardır. Hatalarımızdan ders çıkardık. Şimdi iddiamız ittifak halinde partimizin iktidarını sağlamak. Yerelde ve genelde partimizi iktidar yapmak için çalışıyoruz. Geçmiş geride kaldı. Önümüze bakacağız, kaybettiğimizi nasıl geri kazanabiliriz bunun derdindeyiz.


berker esen


Şapkanızı önünüze koyup bir değerlendirme yapmadınız mı? Elinizdeki bir ilçeyi kaybettiniz?

Elbette bunların hesabı yapıldı. Örgüt toplantılarında konuşuldu. Biz göreve geldiğimizde zaten yerel seçimlerin üzerinden 1 yıl geçmişti. Şimdi bize düşen emanetimizi geri almaktır. Bunun için çalışıyoruz.


Silivri siyaseti deyince. Şimdi orada yeni bir iktidar var nasıl değerlendiriyorsunuz?

Her dönem kendi içinde zorluklar barındırır. Bu dönemde aslında bir ilki yaşıyoruz. İlk defa Silivri'de muhalefetiz, İBB'de ise iktidarız. Bu anlamda garip bir durumun içinden geçiyoruz. Geçmişte İBB'yi çok eleştirirdik. Silivri'yi üvey evlat gibi gördüğünü söylüyorduk. Ama şimdi tam tersi. İBB'de biz iktidarız. Ve bu iktidarda ilçemize ne kazandırabiliriz bunun kavgasını veriyoruz. Bunu daha önce hiç yaşamamıştık. Güzel yatırımlar oluyor. Silivri'de İBB'nin önemli çalışmaları var. Bunlar da bizi mutlu ediyor çünkü taleplerimiz karşılık buluyor. Yerelde ise muhalefetiz evet. Yani ilk seneler muhalefetten uzak kaldığımız için biraz zorlandık ama geldiğimiz noktada artık muhalefetimizi daha iyi bir noktaya getirerek, Meclis'te de güzel bir muhalif tavır sergiliyoruz.


3 yıldır Silivri'de MHP iktidarı var. Bu 3 yılı genel olarak nasıl değerlendirirsiniz? En büyük eksiklik sizce nedir?

En büyük eksiklikleri güven konusu. Belediye başkanımız çok ciddi bir algıyla belediyeyi yönetiyor. Ama gün geçtikçe bu algının boş olduğunu halk görüyor. Yola çıkarken “Marka Kent Silivri” sloganını kullandılar ama geçen 3 yılın ardında marka kent namına bir şey göremiyoruz. “Mutlu Silivri” diyordu mutluluk göremiyoruz. Balıkçılar mutsuz, iş insanları mutsuz, sanayici mutsuz, yüksek ecrimisil bedelli yazlıkçılar mutsuz, belediyeyle işi olan herkes mutsuz. Yani “Mutlu Silivri” diye yola çıktı ama kimler mutlu belli. Bir takım güzellikler atfedilen, bu süreçten nemalananlar mutlu. Önümüzdeki süreçte de bunları belgeleriyle paylaşacağız. Özetlemek gerekirse belediye başkanına karşı güvensizlik var. Belediye başkanı maalesef Meclis'e kulak vermiyor. Yapmış olduğu saha ziyaretlerinde sürekli yalnız görüntüler veriyor. Kararları Meclis'e danışmıyor. Devam eden süreçten muhalefeti bilgilendirmiyor. Muhalefeti bırakın ittifak olduğu partiyi bile bilgilendirmiyor. Onlar ittifak olduğu için dile getiremiyordur ama biz bunu biliyoruz. Marka kent namına hiçbir şey yok. Bina boyamak, saman dağıtmakla marka kent olamaz mutlu bir Silivri yaratamazsınız. Biz belediye başkanında bir Silivri hayali göremedik. Açıkçası bunu her zaman dile getiriyoruz. Faaliyet Raporu'na verdiğimiz görüşte, Meclis toplantılarında bunları her daim dile getiriyoruz.


 

SİLİVRİ HER ALANDA TEMSİL EDİLMELİ

Silivri CHP'nin güçlü olduğu bir ilçe olarak bilinir. Bu genel seçimde Silivri bir milletvekili adayı çıkarır mı?

Biz her kurulda ilçe temsiliyet hakkımızı saklı tutacağız. İlk defa İl Disiplin Kurulu'na ve Yönetim Kurulu'na Silivri'den 1 isim önerdik ve önerilerimiz karşılık buldu. Bugün Silivri İl Örgütü'nde temsil ediliyor. Elbette ki bizim bir milletvekili adayı önerimiz olacak. Bizim isim verme durumumuz yok. Bugün bana düşen görev ilçe başkanlığı yarın başka bir şey olabilir. Şu an bu bir seferberlik. Partimiz bizi nerede görmek istiyorsa orada olacağız ve mücadele edeceğiz. Silivri 35 mahalleden oluşan İstanbul'un en büyük ikinci ilçesi. Bizim de ilçemiz özelinde ilçemizin beklentilerini dile getirecek Ankara'da bir milletvekilimiz olsun isteriz. Evet bölge milletvekillerimiz var ama Silivri'den çıkan biri daha farklı olur. Mesela bir tapu sorunumuz var. 3 köy; Çayırdere, Sayalar ve Danamandıra'da tapu sorunu var. Biz bu sorunun çözümü için İstanbul Milletvekilimiz Akif Hamzaçebi üzerinden ilerledik. O konuya hakim olduğu için hep ilgilendi, köylüyü dinledi ve Meclis'te kanun teklifi verip konunun takipçisi oldu. Bakın 144 yıldır bu insanlar bu 3 köyde yaşıyor. Osmanlı döneminde devlet o insanların atalarına oralarda yaşaması için yer gösterdi ve o insanlar oralara yerleşti ve yurt edindiler. Şimdi devlette devamlılık esastır. Osmanlı yıkıldı ama yerine Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Ama bugüne kadar hiçbir hükümet bu insanlara tapusunu vermedi ama bu insanlara işgalci diye de bakkmadı. Ama AK Parti iktidarı bu insanlara işgalci gözüyle bakıp ecrimisil vermelerini talep etti. Ecrimisil kimden alınır? İşgalciden alınır. Yahu bu insanlar yıllarca o topraklarda yaşamış, o toprakları işlemiş, bakmış insanlar. Bu insanlardan ecrimisil istemek büyük bir kötülüktür. AK Partili İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca her yerde “Tapu sorununu çözdük” diye müjde verdi çözüm dediği 20 dönümü olan bir insana dönümü 60 bin liradan sattı. Kaldı ki bunlar tarımsal anlamda verimi düşük araziler. Buraları satıp insanlara müjde diye sattılar. Sorun çözüldü mü hayır? Hiçbir köylü satın almayı istemiyor. İktidar da “Siz almazsanız alacak birileri çıkar” diyor. Biz kendi iktidarımızda bu süreci çözeceğimizi söylüyoruz.

berker esen

Daha önce Silivri'de tartışma konusu olmuştu hatta bizde gazetemizde manşetten görmüştük. Silivri'de, Selami Değirmenci döneminde yapılan balıkçı barınaklarının yıkılması söz konusu. Buraların kaçak olduğu söyleniyor.  Bu yıkım konusunda ne düşünüyorsunuz?

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin kaçak olduğu bilr Danıştay kararı ile resmiyet kazandı. Şaşırmamak lazım. Ama aslında biz “balıkçılar mutsuz” derken sadece balıkçıların mutsuzluğundan değil halkın mutsuzluğundan bahsediyoruz. Çünkü halkın sosyalleşme hakkı var. İnsanların ucuz balık yeme hakkı var. Sonuçta Silivri bir turizm kenti. Limanımız var, denizimiz var. Deniz ürünleri de elbette ki Silivri halkı tarafından ya da dışarıdan gelen insanlar tarafından değerlendirilebilir. Şimdi siz oradaki barınakları yıkacaksınız, yerine ne gelecek? Silivri'ye marina gelecek diyorlar mesela. Bunu bizim ne kadar isteyip istemediğimizden çok halkın ne kadar isteyip istemediği önemli. Gerekirse referandum yapılır, “Marina istiyor musunuz?” diye halka sorulur. Ama burada da yangından mal kaçırır gibi davranıyorlar. Bakanlık'tan proje geliyor. Meclis'te bu konuşuluyor ama Meclis üyelerine bilgi verilmiyor, ÇED toplantısı yapılıyor sadece iktidar partisindekiler kazanıyor. Böyle olmaz. Süreci izleyip yönetecek kişi belediye başkanıdır. Belediye başkanına güvensizlik işte burada başlıyor. Bakın biz bu aynı şeyi Kavaklı'da Maxicells İlaç Sanayi Fabrikası'nda da yaşadık. Yangından mal kaçırır gibi köyün en değerli olan 200 dönümlük arazisi Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile bir aileye verirdi. Şimdi orada inşaat durdu ne olacağı belli değil. Belediye başkanı eskiden bu yatırıma karşı çıkıyordu ama Cumhurbaşkanlığı kararı çıkınca da boyun eğip; “Cumhurbaşkanlığımızın kararıdır” deyip susuyor. İşte böyle olmaz. Şehrin emini dediğiniz kişi gerekirse Ankara'da yatar kalkar bunun doğru olmadığını söyler. Oranın hazine arazisi olduğunu söyler. Ama siz başta karşı çıkar sonra destek verirseniz güveniniz sarsılır. Aynı şey barındaklar da yaşanıyor. AK Parti farklı bir proje için Ankara'ya gidiyor belediye başkanı farklı bir proje için gidiyor. Ama muhalefetin hiçbir şeyden bilgisi yok. Evet yıkım kararı geldi. Tamam yıkalım da yerine ne öneriyorsunuz? Hiçbir şey.

Silivri bugün çok değerli kent. Tarımı var turizmi var denizi var. Çok fazla değerleri olan bir kentimiz var. Biz Silivri'ye yatırım getirmeliyiz. Yatırım gelsin ki şehrin bütçesi artsın bütçe artsın ki hizmet çoğalsın. Ama bu süreci belediye başkanı tek başına yürütmemeli. Muhalefeti de dinlemeli. Biz burada bir eksiklik görüyoruz.

Silivri köyleri ve tarımıyla zengin bir ilçe. Yalnız bir su tartışmasıdır devam ediyor. Özellikle Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, İBB Meclis Toplantısı'nda 'Beşiktaş'taki zenginin havuzunu doldurduğu suyun parasıyla Damanandıra'daki köylünün hayvanına içirdiği suyun parasının aynı olmasına' isyan ediyor. Yılmaz, bu konuda düzeltme istiyor. Ama CHP buna muhalefet etmişti. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Burada bir süreç izlendi. Olayın başına dönersek olayın garabeti AK Parti iktidarının köy tüzel kişiliğini kaldırmasıyla başlıyor. Köy tüzel kişiliğini kaldırmak AK Parti'nin bu ülkeye yaptığı en büyük kötülüklerden biriydi. Biz köyleri kaldırdık. Köyler mahalle oldu. Şimdi Mecidiyeköy ile Silivri'deki bir köy aynı statüyü kazanmış oldu. Şimdi bu yasa ile köyler mahalle oldu ama dediler ki “5 yıl boyunca mahalle olan bu yerlere indirimli su verilecek” nitekim öyle de oldu. Ama 5 yıl bitti. O da İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu dönemine denk geldi. Şimdi yasa süresi dolu. Şimdi İBB, TBMM'nin üstünde değildir. TBMM kanun yapar İBB  uygular. Bu süreçte dediler ki; “İBB karar alsın, İSKİ karar alsın köylüye ucuz su versinler.” Ekrem İmamoğlu da parlamentoyu işaret etti. “TBMM bu kanunu yürürlüğe sokarsa gereğini yaparız” dedi. Sonrasında biz de bu konuyu gündeme taşıdık. 2020 yılında yaz ayında doğru Ankara'ya gittik. Milletvekilimiz Zeynel Emre aracılığıyla bu teklifi Meclis'e ilk kez biz taşıdık. Bizden sonra MHP'li İsmail Faruk Aksu da bu teklifi verdi. Ki o zaman Plan Bütçe Komisyon Başkanvekili idi ama başkanvekili olduğu komisyondan bu teklifi geçiremedi. Hadi bizim teklifimiz geçmedi ama o teklif geçmedi. Sonrasında bir torba yasa getirildi. Torba yasa içinde bu teklif geçti. Orada da dediler ki CHP, İYİ Parti, HDP ret verdi. Torba yasa zaten antidemokratik bir uygulama. Şimdi maddeler tek tek uygulanıyor ama sonunda torba oylanıyor. Biz bu kırsal alanlar konusuna oy verdik ama torba yasaya ret verdik. İktidarın en büyük oyunu da bu işte. Torba yasa getirip muhalefet “şu maddeye ret verdi” diyorlar. Neyse devamında yasa geçti. Konu TBMM'den çıktı. İBB Meclisi'ne geldi. Dediler ki ilçe belediyelerinde bu kararlar alınacak ve 90 gün sonra İBB Meclisi'ne gelecek. Biz de ilçede hemen belediye başkanına bu kararı alın diye direttik. Ama başkan bir komisyon topladı ve komisyonu Aralık ayına kadar bekletti. Nihayetinde kırsal alan teklifi oybirliğiyle Meclis'ten geçti ve İBB Meclisi'ne gönderildi. Oradan da geçti. Şimdi İSKİ'ye gitti. Orada da oylandı. İSKİ bu tarifeyi Genel Kurul'dan geçirmek zorunda. İSKİ'ye tarife geldi. Bir zam teklifi bir kırsal alana indirim teklifi vardı. AK Parti ve MHP iki teklifi de reddetti. Reddedince İSKİ Genel Kurul'unda bu onaylanmadı. Daha sonra bir Genel Kurul daha yapıldı. Cumhur İttifakı hatasını anladı ve indirim oybirliğiyle geçti. Yani suyu bulandırmaya gerek yok. Şimdi konuyu burada kapatıp, diğer konuya geçiyorum. Kendisi gelsin. Tek tek köyleri gezelim. Köylü sudan mı muzdarip olacak yoksa ilaçtan mı gübreden mi mazottan mı şikayet edecek? Sanki köylünün tek derdi su. Gübre pahalı, mazot pahalı. Sen iktidar ortağısın. Çiftçinin derdini sıkıntısını dile getirsene. Suyu bulandırmalarına gerek yok. Biz bu süreci en iyi şekilde izledik. Şu an köylümüz indirimli su alıyor ama tek derdimiz bu değil. Aynı şekilde bu öğrenci bileti indirimlerinde de geçerliydi. Mazot 6 liraykan AK Parti döneminde 85 liraydı öğrenci bileti. Şimdi mazot 23 lira olmuş ama öğrenci bileti 75 lira. Bu ne perhis bu ne lahana turşusu...

Silivri Roman Mahallesi'nde bir dram var. Ne diyorsunuz bu konuda?

İBB Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı burada incelemeler yaptı. Destek de verdi. Hatta Çatalca Kiptaş Konutları'nda 5 yıl ödeme ertelemeli vatandaşlar ev sahibi de yapıldı. Ama dram hala devam ediyor. Sanayicilerle bir protokol yapıp oradaki  yurttaşlarımızı istihdam etmek için bir çalışma yapıyoruz ama oradaki dram bitmiş değil. İBB eliyle bir takım hizmetler yapılıyor ama yeterli mi kesinlikle değil.

SÖYLEŞİ: MEHMET MERT

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *