Karamollaoğlu'nun açıklamaları kısaca şöyle:
Bir ülkenin en büyük serveti ne doğalgazı, ne petrolü, ne uçağı, ne de gemisidir. Bir ülkenin en büyük serveti gençliğidir, genç nüfusudur. Gençlik bir cevherse, o cevherin işleneceği süreç de eğitim sistemidir.
"77 KERE SİSTEM DEĞİŞTİ"
18 yıldır ülkeyi aynı iktidar, aynı anlayış yönetiyor. Ama 18 yılda eğitimde 7 kere bakan, neredeyse 77 kere de sistem değişti. Değişen bakanların hepsi de, bir önceki sistemi eleştirip, yeni bir sistem getireceğini söyleyerek göreve başladı. Sonuç? Hepsi hüsran. Hepsi hayal kırıklığıyla sonuçlandı.
"YAPANLAR DA KENDİLERİ ŞİKAYET EDENLER DE..."
Reform diye getirdikleri her sistem bir öncekini mumla arattı. Gariplik şurada ki; yapanlar da kendileri şikayet edenler de…Çocuklar at yarışı gibi bir sınavdan öbürüne koşturuluyor. Sınavlara hazırlanmaktan bir türlü hayata hazırlanamıyorlar.
Saadet Partisi olarak milli eğitimi, memleketimizin en başta gelen meselesi olarak görüyoruz ve bu konuda atılması gereken adımların, ülkemizin bekası gözetilerek, siyaset üstü bir anlayışla ele alınması gerektiğine inanıyoruz.
Karamollaoğlu, Saadet Partisi'nin eğitim sistemi ile ilgili önerilerini ise şöyle sıraladı:
"1. Eğitimde nicelikten çok niteliğe önem verilmelidir.
2. Evlatlarımızı sınava değil hayata ve geleceğe hazırlayacak kalitede bir müfredat ve eğitim metodu oluşturulmalıdır.
3. Eğitimde fırsat eşitsizlikleri ortadan kaldırılmalı veya en az seviyeye indirilmelidir.
4. Kaliteli eğitim, maddi imkanları yetenlerin imtiyazından çıkarılmalı ve toplumun geneline yayılmalıdır.
5. Okulların teknik, teknolojik, fiziki imkânları ve sınıf mevcutları nitelikli öğretime uygun hale getirilmelidir.
6. Eğitimin her kademesinde, özellikle de yönetim kademelerinde, yapılan atamalarda liyakat esas alınmalıdır.
7. Bir ülkenin eğitiminin kalitesi öğretmenlerinin nitelikleri ile doğru orantılıdır. Ülkemizin ihtiyaç duyduğu nitelikli öğretmen yetiştirme konusunda ciddi adımlar atılmalıdır.
8. Öğretmenlerin meslek onuruna yakışır şartlarda çalışabilmesi ve görevlerini şevkle ifa etmeleri için öğretmen maaşları ve özlük hakları acilen yeniden düzenlenmelidir.
9. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılması ve söz verilen 3600 Ek Gösterge konuları ivedilikle gündeme alınmalı ve çözülmelidir.
10. Devlet okullarının kaybettiği itibar, isabetli reformlarla yeniden kazandırılmalı ve okullarda verilen destekleme/ yetiştirme kurslarının niteliği artırılmalıdır.
11. İmam Hatip Liselerinin planlaması ihtiyaçlar dikkate alınarak yapılmalı. Sadece seçilmiş olanlarda değil, tüm İmam Hatip Liselerinde eğitimin kalitesi ve niteliği yükseltilmelidir.
12. Meslek liseleri ilgili sektörlerin ihtiyaçları dikkate alınarak planlanmalı ve meslek liselerindeki eğitimin niteliği hem mesleki hem de akademik anlamda artırılmalıdır.
13. Pandemi ve benzer acil durumlara karşı eğitim sisteminin alt yapısı güçlendirilerek, uzaktan eğitim ve diğer eğitim modelleri üzerinde etkili, verimli ve güven veren planlamalar acilen yapılmalı ve uygulamaya konulmalıdır.
14. Eğitim Sistemi’ne veliler, öğrenciler ve öğretmenler tarafından duyulan güven çok alt seviyelerdedir. Güven vermeyen bir sistemin ayakta kalması da faydalı olması da mümkün değildir; bu yüzden eğitim sistemine güven tesis edecek adımlar süratle atılmalıdır.
15. Eğitim sisteminin tüm yapı taşlarının, siyasi popülizmden uzak, gerçekçi ve uygulanabilir bir sistemin inşası önem arz etmektedir.
16. Öğretmenler arasında ücretli, kadrolu ve sözleşmeli gibi tüm ayrımlar ortadan kaldırılmalı. Tüm öğretmenler kadrolu olarak istihdam edilmelidir.
17. Öğretmen performansı objektif kriterlerle, sürekli ölçülmelidir.
18. Eğitim sistemi sınav stresinin cenderesinden kurtarılmalıdır.
19. Öğrencilerin, test sorularının değil bilgi ve hakikatin peşinden koşmasını sağlayacak bir sınav sistemi getirilmelidir.
20. Eğitimdeki amaç; öğrencilerimizi uluslararası alanda akranlarıyla rekabet edebilecek birikim ve donanıma ulaştırmak. Mesleki ve akademik olarak hayata hazır hale getirmek, ahlaki ve insani değerlerle donanmış bir birey olarak yetiştirebilmek olmalıdır.
21. Eğitim sistemimizin sorunları yüzeysel değil; köklü ve kroniktir. Dolayısıyla alınacak tedbirler de günü kurtarmaya yönelik pansuman tedbirler değil tüm paydaşların katılımıyla köklü, kalıcı ve cesur reformlar olmalıdır."