Duruşmada, daha önce alınan ara karar gereği tanık olarak dinlenilmesi beklenen 3 kişiye ulaşılamadığı bildirilerek, bu kişilerin tanıklıklarına başvurulmasından vazgeçileceği belirtildi. Görüşü sorulan duruşma savcısı, müşteki ve sanık avukatları, bu kararı mahkemenin taktirine bıraktı. Tanık dinlenilmesinden vazgeçen mahkeme heyeti, bu tanıkların soruşturma aşamasında alınan beyanlarını okudu.
'EREN BÜLBÜL DE BENİM ÇOCUĞUM'
Esas hakkında beyanı sorulan Berkin Elvan'ın babası Sami Elvan, "Adalet arıyoruz. Baskıyla delil karartıldığı bellidir. Oğlumla beni emniyet müdürlüğüne çağırmışlardı ve orada oğluma akıl almaz sorular sordular. Ben fakir olduğum için mi özellikle beni ve çocuğumu seçtiler? Benim çocuğum seçildi. Ve 10 gün sonra evimin arka sokağında ufak tefek çatışmalar oldu. Bu ekrandaki katil, bu tetikçi benim çocuğumu vurdu. Meğerse ben çocuğumu ölüme götürmüşüm." dedi.
On üç yaşındaki bir çocuğun terörist olamayacağını belirten Sami Elvan, "Eren Bülbül de benim çocuğum. Bir güruh bu iki çocuğu yan yana getiriyor ve 'biri devlet için öldü, biri teröristti' diyor. Bize hakaret ediliyor. Bu 'terörist' kelimesini aklamanız gerekiyor. Ben bu hakkımı istiyorum. Benim çocuğumu sırf fakir, Alevi çocuğu diye öldürdüler. Benim çocuğum terörist olamaz." ifadesini kullandı.
Çocuğunun siyasette kullanıldığını ve 9 ay boyunca hastanede yatarken devlet yetkilileri tarafından aranmadığını söyleyen Elvan, mahkemenin adaleti sağlaması gerektiğini, davanın siyasi bir davaya dönüşmesi nedeniyle mahkemenin çok zor bir karar vereceğini ve adalet sağlanırsa ülkenin geleceğinin de kurtarılmış olacağını dile getirdi.
Anne Gülsüm Elvan da, mahkemenin 17 duruşmadır katili akladığını savunarak, "Her şey açıkça ortada. O katil halen görevde. Ben bunu artık hazmedemiyorum. Suçlu devlettir, suçlu sizlersiniz. Adalet sağlanmalıdır. Bunun başka çaresi yok." diye konuştu.
'KİMSENİN ÖLMESİYLE İLGİM YOK'
Duruşmada konuşan Elvan ailesinin diğer bireyleri de, Berkin Elvan'ın masumiyetini kanıtlamak zorunda bırakıldıklarını, Berkin Elvan'ın adının anılmasının bile suç olduğu bir ülkede adalet istediklerini ve bunun kendileri için zor bir durum olduğunu kaydetti.
Müdahil avukatlarının konuşmasından sonra beyanı sorulan sanık F.D. ise, söylenenlerin varsayım olduğunu öne sürerek, "Baştan beridir avukatların söyledikleri varsayım üzerinedir. Hayali bir dünyadadırlar, ispatlayamadıkları şeyleri söylemektedirler. Başka da söyleyecek bir şeyim yok. Önceki ifadelerimde de söyledim, kimsenin ölümüyle ya da yaralanmasıyla hiçbir ilgim yok." dedi.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, dava dosyasının esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için duruşma savcısına gönderilmesine karar verdi. Heyet duruşmayı 9 Aralık'a erteledi.
İDDİANAMEDEN
İddianamede, Gezi Parkı odaklı olaylara katılanların olay günü otoyolu kapattığı, bunun üzerine olay yerine giden polislerin gruptakileri dağıtarak yolu trafiğe tekrar açtığı hatırlatılarak, dağıtılan eylemcilerin tekrar ara sokaklarda toplandığı ve polise mukavemette bulunduğu anlatılıyor.
Bunun üzerine polislerin tekrar eylemcilere müdahale ettiği, bu sırada kafasına gaz fişeği isabet eden Berkin Elvan'ın yaralanarak hastaneye kaldırıldığı ve tedavi gördüğü sırada hayatını kaybettiği aktarılan iddianamede, raporlar ışığındaki delillere göre Elvan'ın başına gaz fişeği atan kişinin sanık polis memuru F.D. olduğunun tespit edildiği bilgisi yer alıyor.
İddianamede, sanık F.D'nin "olası kasıtla öldürme" suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılması isteniyor.