Erdoğan'ın dünkü konuşması İstanbul seçimleri ile ilgili belirsizliği ortaya çıkardı. Yeni senaryolar yapılıyor. Büyük ihtimalle ne olacağını bir tek Erdoğan biliyor. Seçimleri yenilerlerse Ekrem İmamoğlu seçimleri en az yüzde 55-60'la kazanır. Bir yere not alın. İstanbul'da son iki seçim sonucuna bakınca, seçmen sayısı artmasına rağmen Cumhur İttifakı yaklaşık 350 bin oy kaybetmiş.
" .... Ankara'da ilçelerin çoğu AK Parti'de, Cumhur İttifakı'nda, böyle bir tablo var. Şu anda İstanbul'da, buraya hareket ettiğim ana kadar, mevcut ilçe sayısından daha fazlası Cumhur İttifakı'nda veya başa baş. Bu ne demektir? Halkımız, büyükşehiri belediye başkanı olarak verse dahi, ilçeleri yine AK Parti'ye vermiş."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yukarıda ki konuşmayı, seçim akşamı Ankara'da yaptı. Açık açık, seçimleri kaybettiğini kabul etti. Ancak uzun süredir, İstanbul'da pelikan gurubu ve İBB'de çıkarları, saltanatı bitecek olanlar direniyorlar ve "seçim darbesi" diyecek kadar absürtleştiler.
****
Ve Erdoğan dün gündeme bomba gibi düşen bir açıklama yaptı. Konuşmasının içeriğinde seçimlerin tekrarlanabileceği mesajı verdi. Ardından da ekledi: "..... Usulsüzlükler tabii bazı değil, neredeyse bütünü usulsüz. Böyle bir durum olduğu için zaten bu yola başvuruluyor. Daha önce de ifade ettiğim gibi bu işin seçim süreci bitti. Bundan sonraki süreç bunun yargı sürecidir. Yargı sürecinde bu işin patronajı Yüksek Seçim Kurulu'ndadır. .... bize gönül vermiş tüm halkımızın özellikle demokratik haklarını kullanma noktasında onların hukukunu da bizim yine hukuk çerçevesinde koruma mecburiyetimiz var. Ne diyor vatandaş? 'Benim hukukumu koru. Çünkü biz burada organize bazı suçların işlendiğini gördük, görüyoruz.' diyorlar. Şimdi bizler de siyasi parti olarak bu organize suçun örgütlü bazı eylemlerin yapıldığını tespit etmiş durumdayız."
****
Ve konuşmasında yasal hakları olduğunu, hukuk çerçevesinde yapılacak şeyler olduğunu, YSK'den bekleyeceklerini ve bunun en doğal hakları olduğunu, geçmişte Ağrı ve Yalova ornekleri olduğunu belirten Erdoğan, "Yapılan seçimler var. Dünyaya bakıyorsunuz dünyada bırakın itirazları, mesela Amerika'da yüzde 1 gibi sıkıntılı bir oy miktarı olsa bakıyorsunuz erken seçime gidiyor orada veyahut erken demeyeyim seçimin yenilenmesine gidiyor. Bazı eyaletlerde yüzde 2 olsa çünkü bunu şey olarak görüyor. Bu kadar az bir farkla seçimin kazanması halkı rahatlatmaz diye düşünüyor" diyerek seçim yenilenmesi mesajı verdi.
****
Ancak bu konuşmasının hemen arkasından Erdoğan; "13-14 bin oy farkla bir seçimi kazandım havasına kimsenin girmeye de hakkı ve selahiyeti yoktur. Çünkü İstanbul'da bu işin çok daha huzurlu olabilmesi için gönüllerin huzur bulabilmesi için burada hakikaten bütün yasal olarak müracaat edilmesi gerekli itiraz mercileri neresidir? İlçe seçim kuruludur. Neresidir? Bir üstü il seçim kuruludur, onun üstü Yüksek Seçim Kurulu'dur. Bu itiraz mercileri biter, bittikten sonra çıkan netice de başımız gözümüz üstünde deriz. Olay bu kadar basit" diyerek aynı zamanda YSK'nın vereceği karara da saygılı olacakları mesajını verdi.
Erdoğan seçim yasasını değiştirmelidir!
Kim ne derse desin tahminim, gönlümden geçen (ki, inşallah öyle yapar, yoksa Türkiye'de bugüne kadar yapılan tüm seçimlerin meşruiyeti sorun olacaktır) İstanbul'da sorunu YSK çözecek ve İmamoğlu'na mazbatası verilecektir. Erdoğan, yukarıda ki konuşmayı kendi seçmenine ve parti içersinde itiraz edenlere yönelik teskin etmek için yapmaktadır.
Ben 17 yıldır meşruiyetini seçimlerden alan AK Parti ve Erdoğan'ın kendi meşruiyetini sorgulatacak bir girişimi tenezzül edeceğini düşünmek bile istemiyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 13-14 bin oy farkla bir seçimi kazandım havasına girilmemesini söylüyor, aynı zamanda demokrasi, sandık bir oyla seçim kazanılsada sonucunu kabul etmen gerektiğini de söylüyor.
Bence Erdoğan, iddiasını güçlendirmek istiyorsa açık açık şunu yapmalıdır: Seçim yasasını değiştirmelidir. Filanca nufüsa kadar aradaki fark en az bilmem kaç bin, filanca nufüsa kadar bilmem kaç yüz... olursa seçim kazanılmış sayılır. Bunun dışında oluşacak farklarda seçimler yenilenir.
Dünya demokrasi tarihini de, Türkiye'den katkı yapıversin.
İstanbul'da beş yıl önce 422 bin geçersiz oy kullanılmış!
2014 yılında İstanbul'da 32 bin 214 sandıkta 10 milyon 2 bin 256 seçmen varmış. Bu seçmenlerin yüzde 89.2'si sandığa giderek 8 milyon 922 bin 970'si oy kullanmış. Yüzde 4.7 geçersiz oy kullanılmış. Ve 8 milyon 547 bin 74 oy geçerli sayılmış.
Hani bugün "320 bin geçersiz oy mu olur?" diyenlere, 5 yıl önceyi hatırlatmak gerekiyor. Tam beş yıl önce 422 bin 667 geçersiz oy kullanılmış. Türkiye genelinde de yüzde 4.3 ile 2 milyon 58 bin 431 oy kullanılmış. Türkiye genelinde kullanılan geçersiz oyların yüzde 20.5'i, 2014 yılında ülke genelinde kullanılan oyun yüzde 19'u da İstanbul'da kullanılmış.
2019 yılında seçmen sayısı artmış, katılım oranı düşmüş
2019 yılında ise İstanbul'da 31 bin 186 sandıkta 10 milyon 570 bin 939 seçmenin, yüzde 83.9'u sandık başına gitmiş. Yüzde 3'le 319 bin 540 seçmen geçersiz oy kullanmış. Geçerli oy sayısı ise 8 milyon 547 bin 74 olarak gerçekleşmiş. Tahmin ediyorum, geçersiz oyların yaklaşık 5 bini de geçerli olduğu için, geçersiz oy oranı yüzde 314 bin, geçerli oy sayısı da 8 milyon 552 bin civarında gerçekleşti. Beş yıl önceye göre seçmen sayısı 568 bin artmasına rağmen, sandığa giden seçmen sayısı 56 bin azalmış. Seçime katılma oranı yüzde 5.3 oranında düşmüş. Sandığa 8 milyon 866 bin seçmen gitmiş. Geçersiz oy kullanan seçmen sayısı 100 bin azalmış. O gün İstanbul'da "422 bin geçersiz oy mu olurmuş" demeyenler, Fetö müdahale etti demeyenlerin bugün seslerini çıkarmaları, itiraz etmeleri anlamlı ve gerçek değildir.
Seçimlere gölge düşürüyorlar, manipüle ediyorlar
İnanın o gün AK Parti seçimleri 700 bin oy farkla kazandığı için geçersiz oya, kaydırmalara, maddi hatalara dikkat etmedi. O gün sandıklar yeniden sayılsa, geçersiz oylar yeniden sayılsa bugün olan oynamalar o günde olurdu. Adı üzerinde maddi hata...
Elinizde ıslık imza varsa düzeltirsiniz. Seçim akşamı ellerinde ıslak imza olmalarına rağmen seçimleri 3 bin oy farkıyla kazandıklarını açıklayanlar, aslında seçimleri kaybettiklerini bal gibi biliyorlardı. Ve o akşamdan beri seçim sonuçlarını manipüle edebilmek için ellerindeki tüm olanakları kullanıyorlar. Ve seçimlerin meşruiyetini resmen gölge düşürüyorlar.
Topbaş 4 milyon 96 bin, Yıldırım 4 milyon 155 bin oy almış
2014 yerel seçimlerinde AK Partili Kadir Topbaş yüzde 47.92 ile 4 milyon 96 bin 221, CHP'li Mustafa Sarıgül yüzde 40.08, HDP'li Sırrı Süreya Önder yüzde 4.83 ile 413 bin 315, MHP yüzde 3.97 ile 339 bin 346, Saadet Partisi yüzde 1.44 ile 122 bin 869, BBP yüzde 0.57 ile 49 bin 126, DSP yüzde 0.08 ile 7 bin 216, diğerleri yüzde 0.39 oy almış.
2019 seçimlerinde ise Millet İttifakı'nın adayı Ekrem İmamoğlu'nun oyu yüzde 48.80 ile 4 milyon 171 bin 216, Cumhur İttifakı'nın adayı Binali Yıldırım’ın oyu yüzde 48.55 ile 4 milyon 155 bin 496. Saadet Partisi'nin oyu yüzde 1.21 ile 103 bin 300, DSP'nin oyu yüzde 0.36 ile 30 bin 817, diğerlerinin ise yüzde 1.08.
****
Aradan geçen beş yıl sonra seçmen sayısı 568 bin artmasına ve sandık başına giden seçmen sayısı 56 bin azalmasına rağmen AK Parti'nin oyu 59 bin 275 artmış. Ancak bu artışa dikkat çekerken birşeye daha dikkat çekmek isterim. 2014 yılındaki MHP'nin yüzde 3.97 ile 339 bin 346 oyunuda dahil ettiğimizde AK Parti'nin(Cumur İttifakı'nın) oyunun 300 bin 71 oy azaldığını görüyoruz.
Saadet Partisi oyu yüzde 0.23 ile 19 bin 569 azalmış, DSP'nin oyu yüzde 0.35.02 ile 23 bin 601, diğerlenin oyu ise yüzde 0.69 artmış.
****
CHP'nin oyu ise yüzde 8.72 ile 774 bin 614 artmış. Beş yıl önceye göre AK Parti ve MHP'nin toplam oyu 3.34 ile azalmış. CHP'li Ekrem İmamoğlu'nun oylarında HDP, MHP ve AK Partili seçmenlerin desteklerinin olduğu açık açık görülüyor. Aynı zamanda, yeni seçmenlerin büyük oranda İmamoğlu'nu desteklediğini sonuçlara bakınca açık açık görüyoruz.
Son iki seçimde Cumhur İttifakı 4 milyon 500 bin oy almış
16 Nisan refarandumunda İstanbul'da Cumhur İttifakı'nın toplam oyu yüzde 48.6 ile 4 milyon 479 bin 272, muhalefetin toplam oyu yüzde 51.12 ile 4 milyon 728 bin318, 24 Haziran seçimlerinde Cumhurbaşkanlığında Erdoğan'ın oyu yüzde 50 ile 4 milyon 578 bin 454, TBMM'de ise 4 milyon 808 bin 734 oy aldı.
İki seçimde Cumhur İttifakı'nın oyu 4 milyon 500 bandında olmasına rağmen, yerel seçimlerde oyu yaklaşık 350 bin azalmış. Aynı oranı 2014 yerel seçimlerindeki sonuçlara göre de açıkça görüyoruz.
Dipnot: İstanbul'u, AK Parti açık açık kaybetmiştir. Alınan sonuçlara bakınca bunu görmemek için kör olmak gerekmektedir. Beş yıl önce yapılan yerel seçimlerdeki, Cumhur İttifakı'nı oluştaran AK Parti ve MHP toplam oyunu alamamışsan, bunun tartışılacak bir yanı yoktur. Yetmez, 24 Haziran Haziran'da ki Cumhur İttifakı'nın oyuna bile ulaşamamasınını, "AK Parti'ye oy veren seçmen sandığa gelmedi, gelende neden bu seçimlerde bize oy vermedi, muhalefete verdi, bazıları geçersiz oy kullandı" diyerek yanlışlarını düzeltmeleri, seçim sonuçlarını doğru okumaları gerekirken "hırsız var" kumpaslarına girmeleri doğru değildir.
Son söz: CHP'nin sandıkta hırsızlık yaptığını söylebilmekte ülkede ki, seçimlerin meşruiyetine gölge düşürmektedir. Sandık başkanlarına, YSK başkanlarını atayan iktidar, şikayet edenlerinde iktidar yanlıları olması dikkat çekicidir. Kadının, kendi verdiği kararlardan şikayetçi olması ise traji komiktir.