DHA- Ocak ayının sonlarına doğru sinüzit hastalığına yakalanan Ufuk Çelik'e (38), kollarında his kaybı şikâyetiyle gittiği hastanede 100 binde 1 görülen Guillan-Barre Sendromu teşhisi konuldu. Kısa sürede tüm vücuduna yayılan hissizlik yüzünden sadece kafasını oynatabilir duruma gelen Çelik, 24 günü solunum cihazına bağlı olmak üzere 1 ay boyunca yoğun bakımda kaldı.
Bu süreçte vücut immun sistemini destekleyen IVIG ve vücutta oluşmuş antikorları temizlemek için plazmafarez tedavisi uygulanan Çelik, uzuvlarını eskisi gibi hissetmeye başladı. Şimdi her şeyin rüya gibi geldiğini belirten Çelik, "Ağrılarım çok fazla şiddetlenince biraz abartı gibi görünebilir ama ötenazi istedim. Çünkü yaşadığım şey tarifsiz bir acıydı, kimsenin yaşamasını istemem. Böyle bir acıyı sadece yaşayan kişiler bilebilir" dedi.
Yaklaşık bir ay boyunca geçirdiği soğuk algınlığının ardından kollarında hissizlik sebebiyle İSÜ Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi'ne giden Ufuk Çelik, burada Nöroloji Uzmanı Doktor Serdar Taşdemir ile tanıştı. Gerekli testleri yapan Uzm. Dr. Taşdemir, kısa süre içinde Çelik'e Guillan-Barre Sendromu teşhisi koydu. Bu hastalığın bağışıklık sisteminin sinirlere saldırması ile hastada kas güçsüzlüğüne, refleks kaybına neden olabileceğini söyleyen Uzm. Dr. Taşdemir, "Guillan-Barre Sendromunu daha çok sağlıklı bireylerde geçirdikleri enfeksiyon sonrası görüyoruz. Bu hastaların iyileşme süreçleri, fizik tedavi ve diğer tedaviler ile 2 yılı bulabiliyor. Ufuk Bey ise çok daha hızlı toparlıyor; 1,5 ay önce yatağa bağlı, herhangi bir hareketi olmayan birisiydi. Şimdi ise kendi işini yapabiliyor" şeklinde konuştu.
"YATAKTAN KALKTIĞIMDA SAĞ KOLUMU HİSSETMEDİĞİMİ FARK ETTİM"
Bir ayakkabı üretim firmasında yönetici olarak çalışan Ufuk Çelik, geçirdiği hastalık sürecini şöyle aktardı:
"Soğuk algınlığı şikâyetiyle özel bir kliniğe gitmiştim; orada ilaç ve serum tedavisi uygulandı. Üç gün boyunca ilaç tedavisine devam ettim ama sonuç alamadım. Ardından başka bir özel kliniğe gittim ama soğuk algınlığım devam ediyordu. Salı günü sabahı dinlenmek için yatağa girdim. Öğlen gibi telefonum çaldı, yataktan kalktığımda sağ kolumu hissetmediğimi fark ettim. Şanslıydım eğer telefonum çalmasaydı, o esnada bütün vücudumu da kaybetmiş olabilirdim. Felç geçirdiğimi düşündüm, ben işin esprisindeydim. Etrafımdakiler durumu ciddiye almamı ve bir hastaneye gözükmemi söyledi. Apar topar Gaziosmanpaşa'daki Medical Park Hastanesi'ne geldik. Nöroloji hekimim Serdar Bey hemen EMG çekti ve teşhisi koydu. Aynı gün içinde yavaş yavaş sol kolumu, bacaklarımı ve vücudumun diğer uzuvlarını hissetmemeye başladım. Bir süre sonra sadece kafamı oynatabilecek duruma geldim. Yoğun bakım öncesinde IVIG tedavisi uygulanmaya başlanmıştı. Ağrılarım çok fazla şiddetlenince biraz abartı gibi görünebilir ama ötenazi bile istedim. Çünkü yaşadığım şey tarifsiz bir acıydı, kimsenin bunu yaşamasını istemem. Böyle bir acıyı sadece yaşayan kişiler bilebilir. Sabah karşı beni yoğun bakıma aldılar, ardından bilincim kapandı. Yüksek ateş, solunum sıkıntısı ve nabız yükselmesi sorunları baş gösterdi. Taşikardi atakları geçirmeye başlamıştım. 5 gün boyunca bilinçsiz, 24 gün boyunca da solunum cihazına bağlı yoğun bakım tedavi sürecim başladı. Solunumum normale dönünce de servise alındım ve 1 ay boyunca burada tedavim devam etti."
"BİR ARA ÜMİDİMİ KESİP ABİME "ÖLEBİLİRİM HAKKINI HELAL ET" DEMİŞİM"
Doktoru Serdar Bey'le tanışmasının büyük bir şans olduğunu söyleyen Çelik, "Bazı hastalar için 1-1,5 ay sonra teşhis koyuluyor. Hastaneye geldiğim gün teşhis koyulması şanslı olduğumu gösteriyor. Serdar Bey, hemen gerekli prosedürü uygulayıp devletten izin alarak IVIG tedavisini (bağışıklık tedavisi) başlattı, sonuç aldık. Tüm bu süreçte bana Ufuk diye sesleniyorlardı, ben sadece gözlerimi ve kafamın bir bölümünü kıpırdatabiliyorum. Bunun dışında hissedebildiğim hiçbir uzvum yoktu. Garip ve çok kötü bir duygu. İnsanlar ziyarete geliyordu; onların gelmesini bile istemiyordum. Ben normalde neşeli, sosyal ve hareketli biriyimdir. O halimle hatırlanmak istedim. Bir ara hayatımdan ümidi kestim. Abimin bana anlattığı kadarıyla biliyorum; "Artık ben böyleyim, bundan sonra böyle kalacağım, ölebilirim, hakkını helal et" demişim. Bir ara karamsarlığa düşmüşüm ama sonrasında moral verdiler, gelip gidenlerimiz çok oldu. Hepsine teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
"İNSANLARA TAVSİYEM, VÜCUTLARINI DİNLESİNLER"
Çelik, sözlerine şöyle devam etti:
"Birçok şey rüya gibi, anlatılanlar ve söylenenler de şimdi komik geliyor. Hayatıma normal Ufuk olarak devam ediyorum, hatta şu anda 10 gündür işe gidip geliyorum. Normal yaşantıma döndüm diyebilirim. 100 binde 1 kişide görülen hastalık, milli piyango gibi bir şey değil ama yine de böyle bir hastalığın gelmesinden ötürü şanslıyım. Belki tedavisi olmayan daha nadir bir hastalığa yakalanacaktım; tedavisi olan bir hastalıkla sürecim daha çabuk ve kolay bitti. İnsanlara tavsiyem, vücutlarını dinlemeleridir. Ben yönetici olarak çalışıyorum ve vücudumu hiç dinlemedim. Ne kadar spor da yapsanız, çay ve kahve ile ömür geçmiyor. Vücudun yemek, dinlenmek gibi belirli istekleri var, onları mutlaka karşılamak gerekiyor. Eğer bu konuşmam birilerine ulaşırsa onlara tavsiyem, ara ara kendilerine istirahat vermeleri, doğru beslenmeleri olur."
"UFUK BEY'İ MEKANİK VENTİLATÖRE BAĞLAMAK DURUMUNDA KALDIK"
İSÜ Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Serdar Taşdemir, hastası Ufuk Çelik'in geçirdiği süreçle ilgili şu bilgileri paylaştı:
"Bu hastalık bazı aşı durumları ve ağır metal zehirlenmelerden sonra da ortaya çıkabilir ama biz daha çok sağlıklı bireylerde geçirdikleri enfeksiyon sonrası görüyoruz. Guillan-Barre, 100 binde 1 ya da 2 kişide görülen bir hastalıktır. Türkiye'de yılda yaklaşık bin- 2 bin kişide görülebilir. Ufuk Bey üzerinden düşünecek olursak, kendisinin kuvvetsizlikleri kol ve bacaklarda artarak devam etti. 1 hafta içinde ciddi solunum yetmezlikleri başladı ve Ufuk Bey'i mekanik ventilatöre bağlamak durumunda kaldık. Bu tür hastalar solunum yetmezliğine girebilir, biz mekanik ventilatörden destek alırız, hasta birkaç hafta içinde toparlar. Fakat Ufuk Bey'in yaklaşık bir hafta boyunca hiç solunumu yoktu. Kolunu kaldıramıyor, bacaklarını hareket ettiremiyor hatta hiç nefes alamıyordu. 5 gün boyunca Ufuk Bey'e vücut immun sistemini destekleyen IVIG dediğimiz tedaviyi uyguladık. Bir süre onun etkisini bekledik fakat ciddi bir karşılık göremedik. Hastamızda solunumla ilgili ciddi problemler başladı, biz de plazmafarez dediğimiz kanı makinadan geçirerek vücutta oluşmuş antikorları temizleme tedavisi ile devam ettik. Kendisinin hastalığı bu süreçte yavaş yavaş toparlamaya başladı. Solunumu biraz daha düzeldi, bacak ve kollarda gövdeye yakın kısımlarda hareketler izlenmeye başladı. Bu dahi bizi ilk etapta çok mutlu etti."
"KISA ZAMANDA TAMAMEN ESKİ HALİNE DÖNMESİNİ BEKLİYORUZ"
Ufuk Çelik'in yaklaşık bir ay yoğun bakımda kaldığını vurgulayan Dr. Taşdemir, "Bunun 20-25 günü mekanik ventilatöre bağlı geçti. Uygulanan tedaviler sonrası durumunda iyileşme izledik ve ventilatörden ayırdık. Bu hastalarda fizik tedavi ve diğer tedavi kısımları ile iyileşme süreçleri bazen 2 yılı bulabiliyor. Ufuk Bey ise çok daha hızlı toparlıyor. Şu ana kadar yaklaşık 1,5 ay geçti. 1,5 ay önce Ufuk Bey yatağa bağlı, herhangi bir hareketi olmayan birisiydi. Şimdi kendi işini yapabiliyor sadece kollarda ve ellerinde bazı küçük hareket kısıtlılıkları mevcut. Tedavileri devam ediyor, kısa zamanda tamamen eski haline dönmesini bekliyoruz" diye konuştu.
"EN YAKIN SAĞLIK MERKEZİNE BAŞVURUN"
Uzm. Dr. Taşdemir, enfeksiyon geçirmiş ve herhangi bir uzvunda uyuşma yaşayan kişilere seslenerek, şu uyarılarda bulundu:
"Bu hastalık halk arasında çok bilinen bir durum değildir. Hastalar ancak yüzleştikleri zaman öğrenirler. Bir enfeksiyondan sonra bu tür hastalıkların ortaya çıkabileceği akılda tutulmalıdır. Bu yüzden sinüzit, farenjit gibi hastalıklar sonrası el ve ayakta uyuşma, kuvvetsizlik gibi şikâyetleri olanların ertelemeden en yakın sağlık merkezine başvurmaları iyi olacaktır."