Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Orta şiddetli yağmur
16°
Ara
Damga Yerel Haberler Ya sayıştay olmasaydı veya medya olmasaydı...

Ya sayıştay olmasaydı veya medya olmasaydı...

Sadece Arnavutköy’de değil, İstanbul’un hatta Türkiye’nin birçok belediyesinde yaşanan yolsuzluk ve usulsüzlükler, Sayıştay denetimleri sonucunda ortaya çıktı. Birçok sosyal medya hesabından ve medya kuruluşlarında yolsuzluk ve usulsüzlükler son sürat yayınlanmaya devam ediyor. İşin en ilginç tarafı; bu yolsuzluk ve usulsüzlüklerin yerel seçimlere beş ay gibi bir süre öncesinde ortaya çıkması ile esen ters rüzgarlar…

Okunma Süresi: 7 dk

Sadece Arnavutköy’de değil, İstanbul’un hatta Türkiye’nin birçok belediyesinde yaşanan yolsuzluk ve usulsüzlükler, Sayıştay denetimleri sonucunda ortaya çıktı. Birçok sosyal medya hesabından ve medya kuruluşlarında yolsuzluk ve usulsüzlükler son sürat yayınlanmaya devam ediyor. İşin en ilginç tarafı; bu yolsuzluk ve usulsüzlüklerin yerel seçimlere beş ay gibi bir süre öncesinde ortaya çıkması ile esen ters rüzgarlar…
Arnavutköy Belediyesi'nde yaşanan, hizmet alımı ve yardımlar ile yapılan organizasyonlar sonrasında hakkedilmeyen “Hak edişlerin” ödenmesi başlı başına bir skandaldır. Yaşanan skandal aslında öylesine büyük ki, hangi birisine değinelim bilmiyorum. Belediye kendi internet sitesinde dün bir “resmi” açıklama yayınladı. Keşke yayınlamaz olsaydı, sanki itiraf gibi bir açıklama olmuş.
Açıklamada sorumluların cezalandırılmaları için soruşturma başlatıldığı, ilgili şahısların görevlerinden alındığı gibi bir sürü zırva dile getirilmiş… Ödenen fazla miktarların geri ödendiği gibi birçok içi boş laf… Peki ya Sayıştay belediyeyi geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi denetlemeseydi? Ya medya olmasaydı? Veya sosyal medya denen en hızlı iletişim mecraları olmasaydı? Bu yolsuzluk ve usulsüzlükler nasıl gün yüzüne çıkacaktı merak ediyorum doğrusu…
 Açıklamaya göre yorum yapmak gerekirse, sorumlular hakkında soruşturma başlatılmış. Peki kim bu haklarında soruşturma başlatılan sorumlular? Bu sorumluların sorumluları yok mu acaba? Sayın Baltacı’nın Belediye’nin resmi internet sitesinden yaptığı açıklamaya göre kendisinde ve başkan yardımcıları sütten çıkmış ak kaşık onlar yaşanan bu usulsüzlüklerden hiç sorumlu değillermiş… Peki hiç mi sorumlu oldukları bir konu yok mu? Kim bu yaşanan rezaletten sorumlu olan üst düzey yöneticiler? Konu her geçen gün derinleşiyor, gidişata bakılırsa Başkan Baltacı ve başkan yardımcılarınında içinde bulunduğu birçok isim koltuklarından olabilir, canları yanabilir, hukuk karşısında hesap vermeye davet edilebilirler…
Bu şuna benziyor; En basit anlatım ile; “Bir yolcu otobüsü düşünün… Otobüsün sorumlu olduğu bir şoför ve yardımcıları vardır değil mi? Otobüsü kullanan ve yolcuları gitmeleri gereken il veya ilçeye sağ salim götürmesi gereken kimdir? Tabii ki şofördür. Yolda giderken otobüs bir kaza yapsa sorumlu sizce kimdir? Otobüsün şoförü müdür, yardımcıları mıdır? Yoksa yolcular mıdır? Başka bir örnek verelim isterseniz; Bir futbol takımı düşünün, çıktığı maçlarda sürekli yeniliyor, yani başarısız oluyor, Sorumlusu sizce kimdir? O takımın başında duran ve sorumlu olan teknik direktör değil midir? Örnekler çoğaltılabilir. Belediye Başkanı’nın görev ve yetkilerini öğretmek haddimize değil ama hatırlatmak tabii ki görevimiz… 03.07.2005 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 5393 sayılı Belediye Kanunun’da Belediye Başkanı;’nın görevleri şu şekilde zikredilmektedir;

Belediye başkanının görev ve yetkileri
MADDE 38. — Belediye başkanının görev ve yetkileri     şunlardır:
a) Belediye teşkilâtının en üst amiri olarak belediye teşkilâtını sevk ve idare etmek, belediyenin hak ve menfaatlerini korumak.
b) Belediyeyi stratejik plâna uygun olarak yönetmek, belediye idaresinin kurumsal stratejilerini oluşturmak, bu stratejilere uygun olarak bütçeyi, belediye faaliyetlerinin ve personelinin performans ölçütlerini hazırlamak ve uygulamak, izlemek ve değerlendirmek, bunlarla ilgili raporları meclise sunmak.
c) Belediyeyi Devlet dairelerinde ve törenlerde, davacı veya davalı olarak da yargı yerlerinde temsil etmek veya vekil tayin etmek.
d) Meclise ve encümene başkanlık etmek.
e) Belediyenin taşınır ve taşınmaz mallarını idare etmek.
f) Belediyenin gelir ve alacaklarını takip ve tahsil etmek.
g) Yetkili organların kararını almak şartıyla sözleşme yapmak.
h) Meclis ve encümen kararlarını uygulamak.
i) Bütçeyi uygulamak, bütçede meclis ve encümenin yetkisi dışındaki aktarmalara onay vermek.
j) Belediye personelini atamak.
k) Belediye ve bağlı kuruluşları ile işletmelerini denetlemek.        
l) Şartsız bağışları kabul etmek.
m) Belde halkının huzur, esenlik, sağlık ve mutluluğu için gereken önlemleri almak.
n) Bütçede yoksul ve muhtaçlar için ayrılan ödeneği kullanmak, özürlülere yönelik hizmetleri yürütmek ve özürlüler merkezini oluşturmak.
o) Temsil ve ağırlama giderleri için ayrılan ödeneği kullanmak.
p) Kanunlarla belediyeye verilen ve belediye meclisi veya belediye encümeni kararını gerektirmeyen görevleri yapmak ve yetkileri kullanmak.
Anayasa böyle diyorken, Arnavutköy Belediyesi'nde yaşanan bu usulsüzlüklerden sorumlu olan kimdir? Kim olmalıdır sizce? Herhalde ben değilim, Sayın Baltacı, yaşanan bunca olumsuzluklardan bu şekilde açıklama yaparak nasıl kendisini savunacak ve hukuk karşısında kendisini nasıl kurtaracak onu bilmem. Kaldı ki, Arnavutköy Belediyesi uzun yıllardır denetlenmeyen bir belediye… Duyduklarımız, okuduklarımız sadece 2017 yılı içerisinde yaşananlar ya 2018’de neler oldu düşünmek bile istemiyorsunuz değil mi? Onu da 2018 yılında  Sayıştay’ın denetlemeleri sonucunda öğreneceğiz.

Kurum araçları özel araç gibi kullanılmış
 Yapılan açıklamayı defalarca okudum… kanım dondu resmen, daha önce gazetemizde de manşetten gündeme gelen Başkan Baltacının Makam aracını oğlu A.Ömer Baltacı kullanırken kırmızı ışıkta ceza yemesine benzer “trajikomik” belediyeye ait çok sayıda aracın yakıt giderleri ve OGS, HGS giderleri de Belediye’nin bütçesinden karşılanmak şartı ile, kullanan personelin izinlerini huzur-u keyif ile geçirebilmeleri için çeşitli tatil beldelerinin de içerisinde olduğu adeta “Türkiye Seyahati’ne” ne demeli? Açıklamada sadece yapılan alımlardaki KDV oranları ve piyasa rayiçlerinin üzerinde yapılan ödemelerin geri alındığından bahsedilmiş. Peki aynı raporda zikredilen birçok organizasyon’un yapılmadığı halde yapılmış gibi gösterilerek ödenen paralar? 
Yine aynı rapor’un 43,44,45 ve 46.  sayfalarında zikredilen; “Kurum araçlarının mevzuata aykırı olarak, bir kısım kişi, kurum, kuruluş ve Dernek Faaliyetlerinde kullandırılması konusu ile yine aynı sayıştay raporunun “Belediye tarafından Dernek ve Vakıflara aykırı olarak yardımda bulunulması başlığı ile yine aynı raporun sayfa 49,50,52,52,53,54,55 ve 56. Sayfalarında belirtilen, Arnavutköy’de faaliyet gösteren adı geçen derneğe ait bir binanın, özel kolej’e kiraya verilmesi ve bu binaya Belediye tarafından usulsüz ve yasalara aykırı bir biçimde çevre düzenlemesi, peyzaj, havuz gibi ihtiyaçların karşılanması için yüksek miktarda ayni yardımda bulunması ile ilgili neden bir açıklama yapılmadı doğrusu bende merak ediyorum. 
  Sonuç olarak, aslında yazılacak o kadar çok şey var ki hangi birini yazalım? Arnavutköy Belediyesini bu kadar rezil bir duruma getirmek ve adının bu şekilde gündeme getirilmesine kimin hakkı var? Cevap verin sayın Arnavutköy’ü yönetenler Lütfen cevap verin…Tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını, kimlere nasıl yedirdiniz? Zaten zor bir ekonomik sürecin yaşandığı ülkemizde, esnafın, çalışanın, emeklinin, memurun, işverenin ödediği vergileri ve kesilen vergilerini hangi yetkilere dayanarak özel kolej ve derneklere peşkeş çektiniz? Hesap verin lütfen…
Klasik bir deyimdir hep söylenir "Bu seçim tarihi önemdedir" diye. Evet bu seçim tarihi önemdedir. Ne iktidar, ne de muhalefet için kolay geçmeyecektir! Kim toplumun bu arayışına cevap verebilse... Kim bu sessizliği ciddiye alsa... Kim bu ışığı büyüte bilse... Yani doğru cevaplar verebilen ayakta kalacaktır.
Biliyorum hemen "Nerede?" diye soracaksınız.
Neden biz göremiyoruz?
Neden hiç görünür belirtileri yok?
Neden?
Neden?
Ve "niçin" sorularınız hiç bitmeyecek...
Doğrudur görünen belirtileri yok ama unutmayın ki "görüntü her zaman fotoğrafın kendisi" olmayabilir...
Kendi yaşamımdan biliyorum.
Onlarca kez tecrübe edilmiş bir şey...
Hatta öyle klasik bir deyime bile dönüşmüş "karanlığın doruğu ışığın doğuşuna işaret eder" diye...
Bugün de öyle bir şey...
Karamsarlığın, kutuplaşmanın ve renklerin neredeyse yok olduğu bir dönem...
Sessizliğin öfkeye dönüştüğü,
Umut ile umutsuzluğun yarıştığı,
İyi ile kötünün sürekli yer değiştirdiği,
Güven duygusunun ölüme yattığı günlerden geçtiğimiz doğrudur...
Ama evet ama...
Son 16 yılda olmayan sorgulamaların da yapıldığı bir dönem.
Bunu unutmamak lazım.
Sorgulama tünelin ucunda ki ışıktır...
Yeter ki bu ışığı görebilelim.
Bugün hem iktidarın hem de muhalefetin toplumun önemli bir kesiminden çok ciddi eleştirilere tabi tutulduğu artık bir sır değil ve yaklaşan yerel seçimleri düşünecek olursak bu eleştirilerin daha da artacağı

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *