Daha önce yazdığım ama güncelliğini ve gündemi bayatlamayan iki yazımı yeniden yayınlarken Ardahan Valisinin ‘Paramız yok deyip, borçlarını ödemeyen’ Serhat Ardahan Spor’a parasal destek sunduğunu, başta Serhat Ardahan Spor’dan alacakları olanlar olmak üzere tüm Ardahan kamuoyu bilmelidir ki yeni vali hem sporsever olduğunu belirten ve ilk iş olarakta Serhat Ardahan Spor’a parasal desteğini sunduğunu bana ve tüm gazeteciler belirtmiştir.
Şimdi Serhat Ardahan Spor ve Çıldır’dan yapılan ve icralık olan ve önümüzdeki günlerde icar ile satılacak olan Çıldır Öğrenci Yurdunun durumunu ortaya koyan ve Ardahan sevdalısı (!) Ardahanlı İş Adamlarına yönelik bayatlanmayan, güncelliğini kayıp etmeyen iki yazıma geçelim.
Serhat Ardahan Spor Kimsenin Babasının Değil..
Hala Avukatlar Barosu kurulamayan Ardahan’ın sınır kapıları ile, topraklarında geçen boru hatları ile Üniversitesiyle tam bir vilayet olması yönünde verilen mücadeleye kimin ne kadar destek sunduğu ortadayken, ülkemin en kuzeyinde, sınır vilayeti Doğu Anadolu ile Karadeniz’i bir birine bağlayan Ardahan’ın Kafkasların başkenti olacağı yönünde ki inancımız da sürüyor. Çünkü her ne kadar birileri kendi egolarını tatmin etmek, Ardahan’da kazandığını başka memleketlere götürüp, bir daha arkaya bakmasa da bu kentin güzel geleceğine benim gibi Serhat Ardahan Spor’a taa İstanbullarda sahip çıkmak isteyenlerde inanıyor. Ardahan’ın gelişip, büyümesi için sporunda şart olduğuna inanların başında gelen onca Ardahan sevdalısı varken, dün olduğu gibi bugün de moral bozanlar bu inancı kıramayacak.Çünkü futbolu seven bir valisi, spor’a, kültüre destek veren bir başkanı olan Ardahan’ın onca samimi seveni de var.. Ve onlar kadar bu taşın altına elini sokan onca samimi insan gibi bir o kadar da genç spor severler var.. Göç başta olmak üzere beklenen yatırımların yapılmaması dolaysıyla adeta, ‘Gemi su aldı’ diye kaçanların yanında Ardahan’ı seven, Ardahan’dan kazandığını Ardahan’a vermek isteyenlerin olduğunu unutanlar ve aldıklarını borçlarına ödemeyenler şunu bilmeli ki; Serhat Ardahan Spor’un onların değil, tüm Ardahanlıların olduğunu akıllarına sokmalıdırlar.Çünkü bu kentte yaşanan her gelişmeye karşı duyarsızlıkları ile tanınanlara karşı bu kentin gelişip, büyümesi için mücadele verenlerin sayısı bir hayli çoktur..
Çünkü onların derdi Ardahan’dır..
**
Yurt sorununu çözdünüz mü?
2008 yılında kurulmasına karşın daha bir çok binalarını bitiremeyen ama kurduğu önceki rektörün kurduğu yeni rektörün aralarından ayrıldığı KUNİP oluşumuyla dünyaya açıldığını belirten Ardahan Üniversitesinin 5000 e ulaşan öğrencilerinin yurt sorunu hala devam ediyor. Posof'a da yüksekokul açtığını belirten üniversite yönetimi ve diğer idarecilerin Göle ve Çıldır da ki Meslek Yüksekokullarında eğitim gören öğrencilerin nerede kaldıklarından haberleri var mı?TÜRGEM'in de Ardahan'a gelmek için uğraş verdiğini duyduğumuz sırada aileleri ile birlikte Ardahan'a gelip kayıtlarını yaptıran öğrencilerin bırakın yurdu kalabilecekleri düzgün bir otelin olmadığını gördükleri Ardahan da hangi moralle eğitim alacakları da merak edilen diğer bir konudur. Çıldırlı rektörün Çıldır da yaptırılan ama bir türlü bitmeyen öğrenci yurduna ne hikmetse el atmadığı Üniversitenin bu önemli sorunuyla kim ilgilenecek?Yaz tatillerinin bir haftasını göstermelik makam ziyaretleriyle doldurup sonrada Ardahan'a gelmeyen eş ve çocuklarıyla ege bölgesinde ki tatil köylerinde geçiren Ardahanlı iş adamlarının da duyarsız kaldığı bu durumu görüp, değerlendirecek, Ardahan’a yurt yaparak para kazanacak yatırımcıların da ilgisiz kaldığı bu durum bugün öğrenci sayısı on bini bulması gereken üniversiteyi ve Ardahan'ı öğrencisiz bırakmıştır.Üniversite öğrencisi gibi orta öğretim öğrencilerinin de yaşadığı yurt sorununun çözümüne yönelik ciddi adımlar atılması gereken Ardahan da bu yönde ki yatırımları yapanda kazanacak Ardahan da kazanacak.Her fırsatta demokrasiden dem vuran ama kendileri için demokrasi isteyenler, her durumda kendi iktidarlarını kurmak isterler.
Hepimiz biliriz ki; iktidar olmak, toplumun çoğunluğunun isteği ve onayıyla toplumun bütününü yönetmek demektir.
Toplumda karşılık bulacak projeleri olmayan, halkın beklentilerine uygun politikalar izlemeyen siyasi partilerin iktidar olma şansı yoktur.
Bugün geldiğimiz noktada yaklaşık 16 yıldır ülkemizi yöneten AK Parti iktidarı tam da bunu yapmıştır. Tekçi zihniyetle, yanlış özelleştirme ve ekonomi yönetimiyle işsizlik ve yoksulluğun her geçen gün arttığı, uluslararası ilişkilerde sıkıntıların yaşandığı ülkemizde bu kadar uzun süre iktidarda kalan AK Parti; toplumdaki bu hassasiyeti iyi tespit etmiş ve çoğu zaman popülist politikalarla bu güne kadar iktidarını korumuştur.
31 Martta yapılacak seçimler her ne kadar iktidarı değiştirecek bir seçim olmasa da, yerel seçimler ve bu amaçla yapılacak kampanya çalışmaları siyasi partiler için bir anlamda örgütlenme çalışmalarıdır.
Bu çalışmalar sırasında oluşturulan sinerjiyi doğru kanalize eden, pozitif bir enerji yaratan örgütler; bir yandan kadrolarını yeniden kurgularken, parti üyelerini de iş içerisinde eğiterek partilerinin kurumsallaşmasına büyük katkı sağlamış olurlar.
Kitle partilerinde bu pek zor gibi görünse de imkansız değildir. Geçmişte bunun örnekleri de vardır.
Türkiye siyasetinin somut tahlilini yapacak olursak, çoğunluğun kabul ettiği üzere, AK Partinin iktidarını bu kadar uzun süre devam ettirmesinin en önemli nedenlerinden biri de muhalefetin başarısız olmasıdır.
İktidarı ele geçirmek isteyen partilerin demokratik yöntemler dahilinde yapması gereken nedir, dediğimizde akla ilk gelen şey;” halka dokunan, toplumun büyük çoğunluğunun beklentilerine cevap verebilecek ekonomik, sosyal politikalarla toplumu kazanmak”, olacaktır.
CHP den örnek verecek olursak; kendi dışındaki partileri bir yana bırakın, 24 Haziran seçimleriyle birlikte ittifak içerisinde bulunduğu partiye bile tahammül edemeyen, üyelerini, seçmenlerini aşağılayan, küçük gören bir anlayıştan kurtulamadı bir türlü.
Özellikle de kendisini devletin sahibi, ülkenin tek ve ayrıcalıklı kesimi olarak gören, üstenci, kibirli, modern elitlerin; toplumu kutuplaştıran, kendi dışındakileri yok sayan tavırları CHP yi yoksul, emekçi kitlelerden uzaklaştırdığı gibi, sendikalar, sivil toplum örgütleri ve gençlerle bağını koparmıştır.
Kendisini partiler üstü gören, belediye başkanlığını meslek haline getirmiş, halktan kopuk, egolarının esiri olmuş yerel yöneticiler,
Bulunduğu kentin tüm yurttaşlarını kazanmak için mücadele etmesi gerekirken, rakip partileri görmezden gelen, işbirliklerine kapalı, işbirliği yaptıklarına yönelik söylemlerinde de gerekli nezaketi göstermekten uzak örgüt yöneticileri,
Siyasi derinliği olmayan; partisine katkı vermek yerine her fırsatta partinin kendine sağladığı fısatları ranta çevirmeye çalışan asalak kadrolar yüzünden, ne yazık ki; CHP iktidar şansını yakalayamamıştır.
Parti program ve tüzüğünde yapılması gereken yenilikler, sağlıklı üye yapılanması için yapılacak güncellemelerden söz etmiyorum.
Bunlar uzun vadede yapılması gereken işler.
Ancak yaklaşan yerel seçimler öncesi kısa vadede yapılması gereken çok önemli işler olduğunu görmek gerek.
Her şeyden önce; seçim kampanyası sürecinde bir söylem birliğinin oluşması için acil bir eğitim çalışması başlatılmalıdır.
Toplumu rencide edecek söylemlerden kaçınmanın yanında artık halkta karşılığı olmayan klişe sözlerden uzak durmak gerektiğini düşünüyorum.
İktidar partisin yaptığı gibi, toplumu korkularıyla yönetmeye çalışmanın doğru olmadığını anlamak, barış dilini hakim kılmak zorundayız.
Önyargılarımızı bir kenara koymalı, hoşgörünün sınırlarını alabildiğine genişletmeli, yarın değişebilecek siyasi ortam ve iklime uygun ilişkiler kurmalıyız.
Tüm ilişkilerin hızla değiştiği günümüzde siyasi ilişkilerin de değişime, dönüşüme ve yenileşmeye ihtiyacı var.
Okunma Süresi: 6 dk
24 Kasım Öğretmenler Günü'nde 20 bin öğretmen ataması yapıldı
#Eğitim / 24 Kasım 2024
Uludağ'da kar kalınlığı 20 cm'e ulaştı, araçlar yolda kaldı!
#Yerel Haberler / 24 Kasım 2024
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *