CHP’li belediyelerden Ataşehir’de Battal İlgezdi’yi görevden uzaklaştırdılar, gerekçesi neydi?
*
Rüşvet.
İhaleye fesat karıştırma.
Eş-dost-akrabayla kamu üzerinden rant zinciri kurma.
Haksız mal edinimi.
Belediyeyi zarara uğratma.
İmar vurgunu.
Yolsuzluk.
*
İstanbul’un Kadir abisinin istifa nedeni, sözde metal yorgunluktu, Angaralı başkan Melih Gökçek’in durumunu, ne sen sor, ne ben söyleyeyim. Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu’nun istifası sağlık sorununa bağlanarak arada kaynatılırken, CHP’li Murat Hazinedar’a çekilen beş dakkada Beşiktaş operasyonuna, İlgezdi hakkındaki iddialarla birlikte FETÖ destekçiliği ve zorla bağış almayı da eklendin mi, orayı da çözmüş oluyorsun.
*
Hükümet ve devlet eliyle başlatılan görevden almaların seriye bağlandığı bir dönemde, ahalinin kafasında yanıt bekleyen en önemli soru ise sıra kimde, sorgulamasına dönüştü.
Bakırköy’ün, eli kulağında, üç-beş güne kadar alınırsa hiç şaşırmayın diyen var.
Esenyurt alındığına göre, Beylikdüzü de aradan çıkar, diyen var.
CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçen hafta Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün’ü apar topar Ankara’ya çağırdı, bu işte bir iş var, diyen var.
Reis, Üsküdar’dan memnun değil, gitmesi yakın, diyen var.
Bahçelievler topun ağzında, diyen var.
En son CHP’li bir belediyeye operasyon çekildi, sıradaki belediye kesinlikle AK Partili bir belediye olacak, çünkü bi ordan bi burdan yapacaklar, diyen var.
Avcılar’ın karnesi hiç iyi değil, epeyce yolsuzluk şikayeti gitmiş, Handan Toprak da listebaşında, diyen var.
Bizzat genel merkezden duydum, Zeytinburnu ha alındı, ha alınacak, diyen var.
Eyüpsultan gün sayıyor, diyen var.
Maltepe’nin de adı sık geçiyor, diyen var.
*
Mevzunun garip olan yanıysa….
*
Kadir Topbaş koltuğu kaybetti, en çok sevinenler ise ona oy veren AK Partili seçmen oldu.
Melih Gökçek gitti, ahali, oh olsun, dedi.
Kadıoğlu gitti, davul zurna çalındı.
Ataşehir, Beşiktaş’ta, o da, belediye çalışanları ve siyasetle aktif uğraşan küçük bir grup, birkaç gün eylem filan yaptı, sonrası, rutine bağlandı.
*
Normalde, seçimle başa gelen bir belediye başkanı görevden alındığında, kızılca kıyamet kopmalı, yeri göğü inletmeli, demokrasiye darbe vuruluyor gerekçesiyle dünyayı ayağa kaldırmak gerekiyorken, kimsenin kılını kıpırtmamasının nedeni bu ülkede yapılabilecek en mükemmel siyasi ve toplumsal tez konusudur.
*
Çünkü…
*
Herkes de biliyor ki, rüşvet trafiğini çalıştırmayan belediye başkanı yok.
Bir elin parmak sayısından daha az sayıdaki namuslu belediye başkanlarını tenzih ederim, imar servisine işi düşenleri bağış adı altında haraca bağlamayan belediye başkanı yok.
İmar sofrasında kendisine aslan payı yaratmayan belediye başkanı yok.
Eş-dost, ahbap-çavuş ilişkisiyle katakulli işler çevirmeyen belediye başkanı yok.
Kamuyu zarara uğratmayan belediye başkanı yok.
Yolsuzluk yapmayan belediye başkanı yok.
Görev yaptığı sürece birine, bin katmayan belediye başkanı yok.
*
O yüzden, “Sıra kimde?” sorusu çok da anlamlı bir soru değil. Devletin nezdinde, hemen hemen hepsi sırada, devlet, canı istediği zaman sıradakini alıp götürüyor, hepsi bu. Kısacası, sıra, onda bunda değil birader, sıra devlette. Bu zamana kadar kapattığı tek gözünü de açarak ahaliye kan kusturanlardan hesap sormaya başladı, yani…
*
Demokrasi için sandık, tek başına yeterli değildir, sloganını atanların kulakları çınlasın, siyasete kazandırdıkları bu muhteşem bakış açısıyla, günü ve yeri geldiğinde, patates çuvalı gibi bir kenara atılmanın haklı sebeplerini böylece ahalinin idrak edebileceği bir dille kabul etttirmiş oldular. Onlar da gidenin arkasından bu yüzden davul zurna çalıyor.