Kanal İstanbul Projesi'nin gündemdeki Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunda yer alan Orman ve Su İşleri Bakanlığı'na bağlı DSİ Etüt, Planlama ve Tahsisler Dairesi Başkanlığı'nın kurum görüşü; tartışmalı projenin karşı karşı olduğu hukuki sorunları da gözler önüne serdi. Kurum görüşünde Sazlıdere Barajı ve Terkos Barajı çevresindeki taşınmazların niteliğinin değiştirilmesi durumunda Kamulaştırma Kanunu'nda yapılan değişiklikle 20 yıllık zamanaşımının kaldırılması nedeniyle kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırılması hiç yapılmamış olmasına rağmen bugüne kadar fiilen kamu hizmetine ayrılan taşınmazlara kısmen veya tamamen fiili olarak el konulması nedeniyle açılan tazminat davalarında öncelikle uzlaşma şartı getirildiği anlatıldı.
Sazlıdere Barajı göl alanında kalan toplam 2 bin 435 adet parselden 735 adet parselin tapusunun DSİ adına alındığı, 150 adet parselin bedellerinin ödendiği ve tescil davaları açılacağı kaydedildi. 100 adet parselin ise kamulaştırmasız el atma davasının devam ettiği bildirildi.
El atma davası açılabilecek
Geri kalan parsellerden bazıları için taşınmaz sahipleri ile uzlaşma görüşmelerinin devam ettiği, söz konusu taşınmazların bulunduğu alanların rezerv yapı (yeni konut) alanı olarak açılması halinde uzlaşma görüşmesi için başvuran ancak DSİ Genel Müdürlüğü tarafından bedelde anlaşılamaması nedeniyle ilgili mahkemelerde kamulaştırmasız el atma davası açılabilecek bin 450 adet dava ile karşılaşılma durumunun olabileceği vurgulandı. Kamulaştırmasız el atma davalarında, taşınmazların niteliği dava tarihindeki niteliğine göre değerlendirildiği için imar değişikliği nedeniyle bahsi geçen parsellerin kamulaştırma bedellerinin mahkeme bilirkişileri tarafından dava tarihindeki niteliğine göre değerlendirileceği ve emsal satışlar esas alınarak arsa olarak değerlendirilmesi halinde kamulaştırma bedellerinin çok artabileceği uyarısı yapıldı.