Kuruluşunda “Erdemliler hareketi” iddiasıyla öne çıkan AK Parti, köken itibarıyla Refah Partisi gibi marjinal bir partiden koparak gelse de, o dönem Milli Görüş gömleğini çıkardığını söyleyen Erdoğan’ın ele aldığı siyasi inisiyatifle süreç içerisinde Türkiye’nin Partisi oldu.
Zaten…
Aynı bağın gülüyüz biz, aynı sazın teliyiz biz nameleri de yelpazenin ne kadar geniş olduğunu simgeliyordu.
*
Etnik kimlik, inanç ve ırkçılık ayrımını elinin tersiyle uzunca yıldır öteleyen, partide her türlü görüşe yer olduğu savını uygulamalarda da gösteren, ancak son dönemlerde ciddi manada bir dizi badireler atlatması nedeniyle korumacı bir savunma sistemine geçmesi tehlike çanlarının çaldığını gösteriyor.
*
Esenyurt yerel ölçeğindeki siyasi gelişmeler, AK Parti kurumsal gücünün nerelerde seyrettiğinin sorgulanması açısından, bize önemli verileri sunuyor. İlçedeki siyasetin, nitelikten ziyade niceliğe dayalı hemşericilik üzerinden yürütülmeye zorlanması, AK Parti ile ilçedeki seçmenlerin birbirine el-ense çekmesini çağrıştırıyor.
*
Üç dönem kuralı nedeniyle olası boşluğu doldurmak için harekete geçen parti kurmayları, Erzurum doğumlu Kadir Çakır’ı genel merkeze davet eder, şifahi yetkiyi verir, git yönetimini hazırla kongredeki adayımız sensin, der. Buraya kadar yaşanılanlar partinin kurumsal iradesinin yansımasıdır.
Çakır’ın ilçe başkanlığını kabullenmek istemeyen bazı çevreler, sözde ellerinde bulundurdukları hemşeri derneklerini baston olarak kullanıp baskı yapmaya çalışır, lakin karşılarında dik bir şekilde duran ve Çakır’a sahip çıkan Necmi Kadıoğlu’nu aşmak mümkün olmaz, onlar da ister istemez geri vites yapar…
*
Bilahare…
İlçe belediye başkanlık koltuğunun ani bir şekilde boşalmasıyla belediye başkan arayışına giren parti, yine Erzurum doğumlu yerel siyasi aktör Ali Murat Alatepe’yi, belediye başkanı olarak işaret eder. Ancak, işin içinde Erdoğan da olmak üzere hiç kimse, “Yahu biz oraya Erzurumlu bir ilçe başkan adayı gönderdik, iki Erzurumlu’nun aynı anda üstdüzey görevde olması demografik yapıyı rahatsız eder” filan demez, süreç bu şekilde devam eder.
Başkan Ali Murat Alatepe’yi işaret eden parmağın Recep Tayyip Erdoğan olması, siyaset üzerinde baskı kurma politikası güden hemşeri derneklerinin kılının bile kıpırdamasına engel olmaya kafi gelir.
*
Sıra, ilçe başkanlığı sıfatı muallakta kalan Kadir Çakır ile ilgili tasarrufa gelindiğinde, Çakır, ilçedeki hemşeri derneklerinin AK Parti Genel Merkezi’ni abluka altına alıp topa tutmasıyla saf dışı bırakılır. İki Erzurumlu bahanesiyle ekarte edilen Çakır’ın maruz kaldığı vakayı basit bir siyasi süreç şekilde geçiştirmek kafayı kuma gömmek anlamına gelir ki, geri kalan kısım olduğu gibi açıktadır.
*
Mevzuyu kendi bakış açımla ele aldığımda, vakanın bendeki siyasi etkisi madde madde şu şekildedir:
*
BİR : Eğer yaşanılan bu vakada AK Parti’nin ana kriteri, “İki Erzurumlu aynı anda olmaz” idiyse, daha öncesinde görev tevdi edilen Çakır ilçe başkanlığı sürecine devam etmeli, Alatepe yerine başka bir isim belediye başkanı olarak öne sürülmeliydi.
İKİ : Kuruluş felsefesini “Erdemliler Hareketi”nden yola çıkarak ilan eden AK Parti, ehil olma, liyakat gibi ilkeleri önceliğine dahil eden bir parti idiyse, ne Çakır’ın ne de Alatepe’nin nereli olduğuna bakmadan ikisinin de temsiliyetine yol açacak bir hamle atmalıydı.
ÜÇ : AK Parti, sırf memleketinden dolayı birisini saf dışı bırakarak hem ilkelerine ters düşmüş, hem de hemşeri derneklerinin zokasını yutmak zorunda kalmıştır.
DÖRT :Siyasetin güç merkezi olarak bilinen parti, en azından kamuoyu önünde ciddi bir yara almış, kurumsal güvenirliliğini de zaafa uğratmıştır.
BEŞ : AK Parti, ufak da olsa ipin ucunu hemşeri derneklerine kaptırmış, hemşeri derneklerinin kendilerini masaya oturtma zorlamasına boyun eğmiştir.
ALTI : Yerelde yaşanan bu siyasi vaka, ilçede hemşericilik ve bölgecilik üzerinden oluşacak siyasetin daha ivedi bir şekilde sonuç getireceği inancını pekiştirmiş, ehliyet, liyakat, hizmet, sadakat gibi değerlerin rafa kaldırılma miladı olarak algılanmıştır.
YEDİ : Çoğunluğu elinde bulunduran hemşeri derneklerinin, siyasetin hamallığını üstlenen ilçe teşkilatlarından daha etkili olduğu varsayımını doğurmuştur.
SEKİZ : Hemşeri derneklerinin baskısı karşısında taviz veren parti, bundan sonra ilçede atacağı her siyasi adımda aynı riskte baskıyla karşılaşmaya müstehak bir hale dönüşmüştür.
DOKUZ : Anlaşılan o ki partinin kriteri, nitelikten niceliğe doğru evrilmiştir, bu da önemli bir eksen kayması olarak yerel literature geçmiştir.
ON : Parti kurmayları, ilçe başkanlığını önce ilan ettikleri akabindeyse harcadıkları Kadir Çakır’ı, “Sarı Öküz” durumuna düşürmüştür.
*
Bu yüzden de…
*
Düne kadar Kadir Çakır’ın ilçe başkanlığını engellemek için “Erzurumlu” kılıfını ağır toplarına sararak genel merkezin kapısını döven hemşo birlikteliği, bugün itibarıyla, birisi ilçe başkanı olacaksa o bizden birisi olmalı diyebilecek kadar kendilerini hak sahibi görüyor.
Yargı, bürokratik, askeri vesayetten öyle ya da böyle kurtulan AK Parti, paçasını STK vesayetine kaptırdı, iyi mi? Denizden geçti, derede boğulacak yani…
*
Dolayısıyla…
İkimiz bir fidanız’dan, ya benimsin ya toprağına geçiş sürecidir bu…Devreye dombra ya da ver mehteri girmezse ilk Esenyurt elden çıkar, ardından İstanbul…Sonrası malum zaten, ANAVATAN’a ne olduysa AK Parti’nin başına da aynısı gelir…
*