Beni şüphelendirdi
Duruşmada savunma yapan sanık Taslı eşinin bir sitede güvenlik görevlisi olarak çalıştığını ve olay tarihinden önce giyiminin, makyajının değiştiğini söyleyerek "Kendi kendime bir şeylerden şüphelenmeye başladım. Olay tarihinden yaklaşık 1 hafta kadar önce işten çıktım. Sat 19.00 sıralarıydı. Eşimi aradım ve kızım Sude'yi telefona istedim. Tuvalette olduğunu söyledi. Daha sonra yine aradığımda oyun oynadığını söyledi. Daha sonra eşimi yine aradığımda komşuda olduğunu, kızımızın da komşunun çocuğu ile oynadığını söyledi. Kızımın oyun oynadığı Dilek Hanım'ın evine gittim. Kızımı aldım ve annesinin nerede olduğunu sordum. Kızım 'bana sürpriz yumurta getirecek' diye cevap verdi. Dönerken eşimi aradım saat 23.00 sıralarıydı önce açmadı. Israrla arayınca açtı ve yolda olduğunu, geleceğini söyledi" diye konuştu.
Kızım annesiz kaldı
Sanık eşinin kendisine yalan söylediğini düşündüğünü söyleyerek, "Gözümden sakındığım bir insandı. Yalan söylemesine rağmen başka bir şey demedim. Suç tarihinde de eşim gece vardiyasında nöbetteydi. Normalde görevi biter sabah saat 8.30 gibi eve gelirdi. Saat 8.30'u geçtiği halde eşim eve gelmedi. Saat 10.30'da eve geldi. Eşim yorgun olduğunu söyleyerek yattı. Son zamanlarda telefonunu orta yere bırakmamaya başlamıştı. Kuşkulandım. Telefonunu aldım. Şifresini açtım. Dilek Kartal isimli arkadaşıyla mesajlarını gördüm. Mesajlardan da 'Onu görmeden duramıyorum. Kokusu halen üzerimde. Beni öpmesini istiyorum artık. Yoksa o benden mi bekliyor" yazıyordu. Eşimi uyandırdım. Beni aldatıyor musun? diye sordum. O da 'hayır ben seni hiçbir zaman aldatmadım, aldatmam da' dedi. Israr edince 'ben o kişiyi seviyorum, benim de nefsim var' dedi. Bir anda şuurumu kaybettim. Mutfağa gidip bıçak aldım. Sonrasını hatırlamıyorum. Ne şekilde kaç adet vurduğumu hatırlamıyorum. Pişmanım. Böyle yapmamalıydım. Kızımı annesiz bıraktım" şeklinde savunma yaptı.
3 gün cesetle yaşadılar
Kızının bir şekilde içeri girmesi halinde annesini o şekilde görmemesi için eşinin kollarını bağladığını söyleyen sanık "Üzerine yorgan attım ve odadan çıktım. Kızımın görmemesi için kapıyı kilitledim. 3 gün boyunca kızımla aynı evde kaldım. Kızımın odasında beraber yatıyorduk. Hem benim iş yerimden hem eşimin iş yerinden arıyorlardı. Eşimin dışarıda olduğunu söylüyordum. Son olarak eşimin arkadaşı Yonca eve geleceğini söyledi. Bunun üzerine kızıma 'Yonca teyzen gelecek' diyerek evden çıktım. Aslında kendimi de öldürmek istiyordum. Boş arazilerde dolandım. Defalarca bağırdım, çağırdım isyan ettim. Neden yaptım, keşke yapmasaydım diye kendi kendime düşündüm. 2 ay boyunca kendimi devamlı öldürmek istedim. Ayrıca beni kimse yakalamadı. Müdürümü arayıp gel buluşalım beni teslim edin dedim. Buluşacağımız sırada sivil polisler beni yakaladı" diye konuştu.
Duruşmada söz verilen Elif Özde Uzun'un ablası Fatma Parim şikayetçi olduğunu söyleyerek yeğeni S.U'nun psikolojisinin bozulduğunu aktardı. Parim, sanığın cinayeti canavarca hisle yaptığını belirterek, "Ablam 1.90 boyunda 150 kilodur. Güçlü dirayetlidir. Ablam karşı gelmesin diye sanık ablamın kollarını bağlamıştır" dedi. Mahkeme dinlenilmeyen tanıkların dinlenmesine karar vererek sanık Erhan Taslı'nın tutukluluk halinin devamına hükmetti. Eksikliklerin giderilmesi için duruşma ertelendi.