Savaşın ardından yöre halkının, yerle bir olan evlerini ve hayvan barınaklarını yeniden yapmak için kullandıkları top mermisi kovanları, dekovil hattı rayları, batan teknelerin parçaları başta olmak üzere kullandıkları çok sayıda savaş malzemesinin bugüne kadar gelmesini sağladı. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nden (ÇOMÜ) Tarih Bölümü Dr. öğretim üyesi Mithat Atabay, "Köylülerden bazıları da bunları savaş malzemesi galerisi haline getirerek gelen ziyaretçilerin görmesini sağlıyor. O yüzden Küçükanafarta ve Büyükanafarta köyleri adeta 1915 yılının bir açık sergi alanı olarak görülebilir" dedi.
Dünyanın en kanlı savaşlarından biri olan Çanakkale Savaşları'nın üzerinden 18 Mart'ta 109 yıl geçecek olmasına rağmen savaşın izleri ilk günkü tazeliğini koruyor. 1'inci Dünya Savaşı sırasında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara savaşları bölgede büyük tahribata yol açtı. Bir dönem savaş bölgesi içine giren Çanakkale'nin Eceabat ilçesine bağlı Küçükanafarta ve Büyükanafarta köyleri bu tahribattan etkilenen bölgeler oldu. ÇOMÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü'den Dr. öğretim üyesi Mithat Atabay, Çanakkale Savaşları'nın sonundan Küçükanafarta ve Büyükanafarta köylerinde yaşayan ve evleri tahrip olan vatandaşların, karaya oturan teknelerin tahtaları, dekovil hatlarının rayları, top mermisi kovanları gibi savaştan geride kalan pek çok şeyi yapı malzemesi olarak kullandığını belirtip, bu sayede Çanakkale Savaşları'nın izlerinin bugüne kadar ulaşmaya başardığını söyledi.
'KÜÇÜKANAFARTA VE BÜYÜKANAFARTA 6 AĞUSTOS 1915'TE SAVAŞ BÖLGESİ İÇİNE GİRDİ'
Büyükanafarta ve Küçükanafarta köylerinin 6 Ağustos 1915 tarihi itibariyle savaş bölgesi içine girdiğini belirten Dr. Atabay, "İngiliz birlikleri 6 Ağustos tarihinde Suvla, Anafarta kıyılarına asker çıkardılar ve bu çerçevede de çeşitli birlikler karaya çıkmış oldu. Ayrıca karaya malzeme çıkarırken de "dekovil hattı" dediğimiz hatları döşediler. Burada savaş 20 Aralık tarihine kadar devam etti. Bu bağlamda çok sayıda savaş malzemesi orada bulunan köylerin içerisine düştü. Savaş bittikten sonra, o bölge halkı normale döndükten sonra bu savaş malzemelerini kendi günlük hayatında da kullanmaya başladı. Özellikle evler tahrip olmuştu. O evlerin tekrar taşlarla yapılması, tavanlarının örülmesi konusunda kıyıda batan ya da kıyıya çok yakın olan teknelerin malzemelerinden yararlandılar. Aynı zamanda dekovil hatlarının demir raylarını tavan malzemesi olarak kullandılar. Ayrıca içi boşalmış olan demir malzemeler ile top mermilerini de özellikle de hayvan barınaklarında ve evlerin bazı kesimlerinde kullanarak günümüze kadar gelmesini sağladılar. Bugün gerek Küçükanafarta köyü gerekse Büyükanafarta köyüne giderseniz orada bu malzemeleri evlerin yapı malzemesi olarak görmek mümkündür. Köylülerden bazıları da bunları savaş malzemesi galerisi haline getirerek gelen ziyaretçilerin görmesini sağlıyorlar. O nedenle Küçükanafarta ve Büyükanafarta köyü adeta 1915 yılının bir açık sergi alanı olarak görülebilir" dedi.
'İMECE USULÜYLE KÖYÜ KURDULAR'
Küçükanafarta köyünden Ersümer Karanfil (70) ise "Savaş sırasında evler yıkıldı, yerle bir oldu. Köylüler savaş sonrasında evlerine geri döndüğünde taştan başka hiçbir şey olmadığını gördü. Bu sefer deniz boylarında İngilizlerin bıraktığı malzemeler, gemiler vardı. İmece usulü gemilerin tahtaları, bölgede bulunan rayları, yani işine yarayan şeyleri, askerin arazide bıraktığı malzemeleri köylerine taşıdılar ve imece usulüyle köyü kurdular. Köyü kurarken ray demirlerini hatıl olarak kullandılar. Karaya vuran salları parçalayarak tahta haline getirdiler. Bu malzemelerle köydeki evleri 2 katlı olarak yaptılar. Küçükanafarta ve Büyükanafarta köylerindeki evlerin çatılarının hepsi gemilerden sökülen ağaçlardan, üzerlerindeki çinkolar bile savaştan kalma" diye konuştu