Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Parçalı az bulutlu
8°
Ara
Damga Yerel Haberler Bir salon nasıl ve neden dolar?

Bir salon nasıl ve neden dolar?

Yazıma başlamadan önce bir çoğumuzun bildiği bir çoğumuzun da bilmediğini sandığım bir örnekle size o izlediğiniz, okuduğunuz etkinlikler, toplantı salonlarının     nasıl dolduğunu anlatmaya çalışacağım.

Okunma Süresi: 4 dk

Yazıma başlamadan önce bir çoğumuzun bildiği bir çoğumuzun da bilmediğini sandığım bir örnekle size o izlediğiniz, okuduğunuz etkinlikler, toplantı salonlarının     nasıl dolduğunu anlatmaya çalışacağım.
KA.DER'in bir kez daha gündeme taşıdığı ve kadın milletvekili oranının ortalama %5,25 olduğunu açıkladığı TBMM'sinde her Salı günleri yapılan partilerin grup toplantılarını bir çoğumuz tv ekranların da izler, burada yapılan ve haftanın siyasi gündemini oluşturan konuşmaları basın yoluyla öğreniriz değil mi?..
Ve TBMM'de partilere ayrılan Grup Toplantı Salonlarının kendiliğinden dolduğunu sanırız..
Gazeteci kimliğimin yanı sıra Ardahan'da ve İstanbul'da bulunan 2 STK başkanı olarak sık sık yaşadığım ve yaptığım toplantılarda salonları doldurma telaşını bizzat yaşayan biri olarak bu durumu ve meclisin Grup Toplantı Salonlarının nasıl dolduğunu bilmeyenlerin o salonların dolması için büyük emekler verilen o toplantıları Tİ'ye aldıklarını, dolduğunda ise illaki bir mana yada eksik bulunup, ya o toplantı küçümsenmeye çalışılır yada öküzün altına buzağı arayıp, 'zaten dolacaktı' denilip, oralı olmayanlar aslında iki kişiyi bir araya getirmeyenler olduğu da bir gerçektir.
Çünkü çoğumuzun bilmediği gibi benimde bir tesadüf sonucu öğrendiğim TBMM'sinde yapılan Grup Toplantı Salonlarının bile doldurulmaktan zorluk çekildiği ve bu salonları doldurmak için bir ekibin bir hafta boyunca 'Salı günü meclise gel yada gelin' diyerek çalışıp, çabaladığını biliyor musunuz?
Evet, koskoca meclisin salonlarını bile doldurmakta zorlandıldığı ülkemde en son toplantılardan biri olan ve İstanbul Gazeteciler Derneğinin düzenlediği söyleşi toplantısı ardından yapılan yorum ve eleştirilere baktığımızda, birilerinin bu toplantıda bir hayli rahatsız olduğu ve bunu saklamak için salonu tıka basa dolan etkinliğe nasıl bir kulp takarım telaşı içinde olduğunu     görmekteyim.
Meslektaşım Mehmet Mert'in başkanlığını yaptığı ve Ardahanlı hemşehrim Doğan Şentürk'ün Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığı FOX TV'nin başarılı haber sunucusu, benim de eski Akşam Gazetesinde Genel Yayın Yönetmenin olan İsmail Küçükkaya'nın konuk gazeteci olduğu o toplantının yapıldığı salonun tıka basa dolu olması bazılarını bir hayli kıskandırmış, pardon     üzmüşe(!) benzerken bunların bu üzüntülerini çaktırmamak için de öküzün altında buzağı aradıklarını da görmekteyim.
Ve o salonun dolu olması için hiç bir emekleri de olmayan ve bu yönde bir haber, paylaşım yada çağrı yapmayanlar olması ise işin diğer ilginç ve de gülünç tarafı..
Ki o bay ve bayanların derdi abanın altında sopa vurmak olsa da o salonun tıka basa dolması onlara en büyük tokat olmuş olduğunu da his edenlerdenim..
Neyse asıl dikkat çekmek istediğim ve o     öküzün altında buzağı arayanlara diyeceklerimi deyip, yazımı bitirsem daha iyi olacak..
Arkadaşlar, ey cemaat..
Öncelikle yeni Çamlıca camisini doldurmak için tüm devlet ve iktidar imkanları kullananları bir camiyi dolduramadığını hatırlamanızı ve o salonu sadece gazetecilerin doldurması çokta     anlamlı olmazdı..
Çünkü Küçükkaya'nın anlattıklarını 'gazeteciyim' diyen hemen hepimiz biliyor ve hepimiz onun şikayetçi olduğu konulardan dert yanarız.
Bundan dolayı o toplantıya gelenlerin ve size yer bırakmayanların orada olup, bir gazetecinin anlattıklarını dinlemesi tam yerinde bir olumlu durumdur.
Çünkü bu ülke de işi düşmedikçe gazeteciyi     aklına getirmeyenlerdendir en çok dert yandığımız.. Oradakiler de her gün günlük bir gazete alması gereken, gazete gibi kitap okumayanlardı ve günlük bir gazete almaz olduklarını unutup, biz     gazetecilere 'Satılık basın' kulpu takan ve     gazetecilerin yaşadığı sıkıntıları anlamaları     gerekenlerdi..
Ve gazeteciyim diyenlerin yer araması,     oturması gazeteciliğe aykırı bir durumdur ve     gazeteciyim diyen ayakta ya fotoğraf çeker yada bulabildiği yerde görüntü yada not alır..
Ve en önemlisi o toplantıyı düzenleyen gazetecilerdi ve sadece bir kişinin değil, tüm 'gazeteciyim' diyenlerindi ve toplantıya gelenlerde hepimizin misafirleriydi..
Ondan dolayı biz gazeteciyim diyenler değil, misafir olarak gelenler oturacak tabi..
Ve oturamadım diye dert etmektense o toplantıya emek verenlere ve o salonu dolduranlara     teşekkür etmek en güzeli diye düşünüyorum.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *