Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
19°
Ara

Av’cı’lar

Hükümet, bazı taşeron işçilerin sürekli işçi konumuna geçmesi için muğlak bir kararname çıkardı, işçi tutuştu, taşeron firmalar tutuştu, belediyeler tutuştu, hepsi de adeta bir yangının ortasına düşmüş durumda.

4 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Okunma Süresi: 4 dk

Hükümet, bazı taşeron işçilerin sürekli işçi konumuna geçmesi için muğlak bir kararname çıkardı, işçi tutuştu, taşeron firmalar tutuştu, belediyeler tutuştu, hepsi de adeta bir yangının ortasına düşmüş durumda.
*
Öteden beri modern kölelik statüsünde emeği sömürülen işçi “Av” konumunda…
*
Evine ekmek götürmek, çoluk çocuğunun rızkını temin etmek için, önce bir işe girmesi gerekiyordu, sırf çöpçülük yapmak için araya hatırı sayılır siyasetçiler koydu, senin, benim yapmayacağım bir yığın işi hanesindeki tencere kaynasın diye üşenmeden, iğrenmeden yaptı. Gün geldi, azarlandı, horlandı, gün geldi, maaşı ödenmedi, gün geldi kapıya koruz tehditleriyle başını öne eğmek zorunda kaldı.
*
Patronu, bir yıl, x birisi oldu, diğer yıl ise başkası…Onu, birilerine muhtaç eden sorunlarını dağ gibi büyüten ise belediye kurumlarının başındaki yerel yöneticiler oldu. İşi, emekçi yaptığı halde, parayı en çok kazanan ise taşeron adını verdikleri firma sahiplerinden başkası değildi. Taşeron, öyle ya da böyle bir şekilde belediyeden parasını aldı, ama, iş, emekçinin parasını ödemeye gelince inim inim inletti.
*
Hükümet, bir anda çıkardığı kararla taşeronu bazı alanlarda sistem dışına attı. Yani, avcı’ya, bundan sonra av, benim korumamda mesajını verdi. Altişveren konumundaki taşeron firma bu duruma ne kadar üzüldüyse, üstişveren konumundaki belediye başkanları da en az onlar kadar üzgündü. Zira, park bahçeler, temizlik ve güvenlik gibi ödeneği oldukça yüksek alanlarda ihale yapılmaması demek, bu ihalelerden gayrıyasal olarak zorunlu bir şekilde yüzde 10 avanta alan belediye başkanlarının musluklarının kesilmesi anlamına geliyordu.
*
İşçilerin, yarım yamalak sevindiği, taşeronun fişinin çekildiği, belediye başkanlarının ise omuzlarını düşüren belediyelere yönelik sürekli işçi kadro alımı, AK Parti iktidarının olumnlu anlamda bir taşla üç kuş vurmasından başka hiçbir anlam içermiyordu.
Hem işçilerin gönlü alınıyor, hem belediye başkanları frenleniyor, hem de diğer alanlardaki taşeronlara çekilecek ayarın, sinyali veriliyordu.
*
Her şey güllük gülüstanlık derken, zurnanın zırt dediği an, işçilerden istenen feragatname şartı oldu.
Taşeron sistemi aslında şöyle işliyordu, belediye, işi bir firmaya pas ediyor, firma da bünyesine dahil ettiği personellerle işi götürüyordu. Ancak bu tür ihalelerin şartnamesinin hepsinde, kimlerin işe alınacağı, kimlerin işten çıkartılacağına belediyenin yetkili olduğu şartı ekleniyordu. Bu yüzden de işe alım ve çıkarım anlarında taşeron firmanın eli kolu bağlıydı.
*
Maaş ödemesine gelince…
*
Belediye, hakediş adı altında ödediği parayı taşeron firmaya ödüyor, o da aldığı para verdiği hizmetin aşağısında ise işçiye maaş ödemek yerine şirketinin ihtiyaçlarını gideriyordu. Yine şartnamelerde yazdığı üzere taşeron firma işçilerin maaşlarını ve SGK’larını düzenli olarak ödemek zorundaydı.
*
Ancak, gelişmeler kağıt üzerinde olduğu gibi seyretmiyor, sistemden en çok darbeyi de hem özel bir firmanın hem de belediyenin işçisi konumundaki taşeron emekçileri yiyordu.
*
Avcılar Belediyesi’nde taşeron işçisi olarak çalışan ve maaşlarını aylardır alamayan yüzlerce emekçiden istenen feragatnamenin ne dinle, ne ahlakla, ne de insanlıkla bir alakasının olmadığı kabak gibi ortada iken, taşeron firma belediyeden alacağını tahsil edemediği için, belediye de kasasının tamtakır olduğu için maaşlarını ödeyemediğinden bahsediyor. Bu durumda, iki derede bir arada kalan işçi, şayet sürekli işçi kadro hakkına kavuşmak istiyorsa, çıkartılan kanun hükmündeki kararname kapsamında ya belediye ile herhangi bir sorunu kalmadığına dair fergatnameyi imzalamak, ya da kadro hayaline bir sünger çekerek işini bırakmak zorunda.
*
Avcılar Belediyesi’nde aylardır maaş alamadan çalışan işçinin önüne konan kırk katır mı, kırk satır mı tercihinde işçilerin nasıl davranacağı, son gün olan bugün net ortaya çıkmış olacak.
*
Fakat…
*
“İşçinin alın teri kurumadan emeğinin karşılığını verin” hadis-i şerifinin bu topraklarda çöpe gittiğini de bir yere mutlaka not etmek gerekiyor. Mümkünse bir daha söylemeyin e mi?  Mevzuya, işçi/ücret penceresinden değil de  av/avcı penceresinden bakarsanız, gün gelir, çarpılırsınız valla…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *