Bartın'ın Amasra ilçesinde 43 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasıyla ilgili 7'si tutuklu 23 sanığın Bartın Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davanın 3'üncü duruşması, Bartın Adliyesi'nde özel olarak oluşturulan salonda görüldü.
Davanın ilk duruşması 25 Nisan'da, ikinci duruşması ise 3 Mayıs'ta yapıldı. Davanın 3'üncü duruşmasına sanıklar, şikayetçiler, patlamada hayatını kaybedenlerin yakınları ile taraf avukatları katıldı.
'ÜRETİM BASKISI VARDI'
Mahkeme heyeti, duruşmada maden faciasından yaralı kurtulan maden işçisi Erol Bulduk'u dinledi. 14 yıldır eksi 350 kotunda üretim işçisi olarak çalıştığını söyleyen Bulduk, "O anı hatırlamıyorum, 2 ay sonra gözümü hastanede açtım. O anda yanımda 3 kişi vardı. Sanıklardan şikayetçiyim, davaya katılma talebim var. Üretim baskısı vardı, hedeflenen üretimi yapmak için mesai saatinden çok sonra çıktığımız oluyordu. Servis kaçırdığımız da çok oldu. İstenen tonajı yakalamak için çalıştığımız çok oldu. Kömür patlaması, taş tozuyla ilgili eksiklikler vardı. 14 yılda 4 kez taş tozu uygulaması yapıldığını gördüm. Zaman zaman maden ocağında metan gazı olduğu da olurdu. O anda çalışmazdık, sorunun giderilmesini beklerdik" dedi.
'BANA HAVALANDIRMA EKSİK DERDİ'
Hayatını kaybeden Mehmet Bulut'un eşi Buse Bulut da duruşmada dinlendi. Bulut, "Son zamanlarda yorgunluk ve halsizliği vardı. Üretim baskısı yüzünden mobbing olduğundan bahsederdi. Mesaiden geç çıkardı, üretim baskısı yüzünden geç çıktığını söylerdi. Mühendislerin iş bitiminde ocağa girdiklerini, havalandırmanın yetersiz olduğunu, 30-40 gün ocağın kapalı kalacağını, sendika seçimleri için bu temizliğin ertelendiğini söylerdi. Hepsinin en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum" diye konuştu.
'SENDİKA SEÇİMİ VAR DİYE MADENİ KAPATMADILAR'
Maden faciasında ölen Sabri Ayaz'ın eşi Maviye Ayaz ise "Bu durumda olmayı istemezdik. Eşim erken emekli olmak için işe başladı. Eşim son zamanlarda kötü şartlarda olduklarını söylüyordu. Patlamadan önce sendika seçimi var, diye madeni kapatmadılar. Şu an suçlular arkamdakiler değildir; üst düzey yöneticilerdir. Bizim madencilerimizin vücutları delik deşik. Hepsinden şikayetçiyim. En ağır ceza ile cezalandırılmasını istiyoruz" dedi.
'HAVALANDIRMANIN ARIZALI OLDUĞUNU SÖYLÜYORDU'
Hayatını kaybeden madencilerden Mehmet Kara'nın eşi Seda Kara da "Bu durumda söyleyecek bir şey yok. Sonuna kadar şikayetçiyim. Davaya katılmak istiyorum. Bana evde ocakla ilgili sıkıntıları söylüyordu. Yakında bizi patlatacaklar, diyordu. Senelik izin almaya çalışıyordu. Havalandırmanın arızalı olduğunu söylüyordu. Bizim ciğerimizi yaktılar. Benim hasta kızım var ve eşimi kaybettim. Şimdi kızımı kaybetme korkusu yaşıyorum" diyerek ağladı.
'SON ZAMANLARDA İŞTEN GELİNCE BAŞI AĞRIRDI'
Hayatını kaybeden işçilerden Deniz Baykal'ın eşi Meltem Baykal ise şunları anlattı: "Eşimle gurur duyuyordum. Eşim, son zamanlarda baş ağrısı ile eve geliyordu. "Neden başın ağrıyor?" dediğimde "bilmiyorum" diyordu. Denetlemeye gelecekleri zaman, 3 gün önceden haber verilirdi. Olay olduğu gün, tahlisiye ekibini orada görmedim. İşçi ve üretim baskısı vardı. Eşime ocak bakıma alınacak, diye yıllık izin vermediler. İş yerinde insan kayırma da vardı. Para verip işe gelmiyorlardı. 3 çocuk annesiyim. Çocuklarım ve ben şikayetçiyim" dedi.
Duruşma devam ediyor.