Korkular ferman buyurmaya devam ediyor. Cüceleri devleşen ve korku salmaya başlayan bir tarihin tanıklarıyız. Yüreğimiz sevmeye muhtaçken, gittikçe kin ve nefretin girdabında hayellerimizle birlikte, nice ölümleri ve zulümleri yüreğimize gömeceğiz. Ve tarih gömülü göğsümüzle, yağmalanmış yarının sevincini, geleceğe taşımak mümkün mü sizce?
Karmaşık bir duygu sağanağı altında, süreci yorumlamak uzak bir bekleyiş gibidir. Her geçen gün ayrılan, kopan, kirlenen yanımızın mı, ya da yangın yerine çevrilen adına vatan dediğimiz, toprak parçasının mı acılarını sustursak acaba? Korkularımızın üzerini örten sessizliğimizi, hangi zamana saklasak; yoksa tüketerek mi gem vurmalıyız sessizliğimize?
Günlerimiz, hasretlerimiz, güzelliklerimiz,ayrılık ve aykırılıklarımız sürecin sıcaklığında eriyecek gibi. Yaşanan ve yaşanacak olacak savaşlar mutluluğumuzu dirhem dirhem bizden çalacak. İşte Suriye; Bombalar, katliamlar, hırsızlıklar, canilikler, ölüm makinaları bedenleri parçalamıyor mu? Arzu ve emellerini gerçekleştirmek adına, yeşile boyadıkları masallarla ölümleri kutsayanlar, yaşamayı Suriyelilere çok görenler kimlerdir? Kimler onların yoksulluklarını, vatansız kalışlarını, ölümlerini, denizlerde boğuluşlarını göz yaşlarıyla süslüyorsa, siyasetinin ana teması olarak kullanıyorsa; iyi düşünmek gerekir!! Oysa çoktan Suriyeliler oyunlara gelip, renklerini bilmedikleri geleceğe doğru yelken açtılar!
Düşünce dağarcığımız tükenmiş gibi. Tehlike bir yılan gibi kıvrıla kıvrıla gelirken, sözleriyle yüreğimize çığlar düşürenler, etrafını iyi incelesinler. Ortadoğu ve dünyanın diğer bölgelerinde çokca örneği vardır. Toplumsal bir boyun eğiş, rüzgarlarda savrulmaya benzer. O zaman kaderlerimize hükmetmeye çalışanların komplekslerine, gözlerindeki ve sözlerindeki karanlıklara, köle olmanın adını varın siz koyun! Adını ne koyalım, haydi düşünelim...
Aldanmamak gerekir, tatlı söylemlere,duygularımıza seslenişe, bizi anlamış rollerine, özlem ve özlemişliklerimize dokunuşlara aldanmayalım. Biri birimizi anlamaya, sevmeye, tahammül etmeye, saygı göstermeye tarihte olmayacak kadar ihtiyacımız vardır. Yazık olmadan, geç olmadan bazı gerçekleri görmenin şafağındayız...
Okunma Süresi: 2 dk
Vapur ve feribot seferleri iptal mi? 22 Kasım Cuma günü İstanbul'da feribot seferleri iptal mi edildi, vapurlar çalışıyor mu?
#Gündem / 22 Kasım 2024
Yağmur Saat Kaçta Başlayacak? İstanbul'da 22 Kasım 2024 Cuma Günü
#Genel / 22 Kasım 2024
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *