Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Şiddetli yağmur
4°
Ara
Damga Yaşam Terzilik sihirbazlık gibidir

Terzilik sihirbazlık gibidir

By Mehmet Moda Evi'nin sahibi Mehmet Demirel meslek sırlarını Damga'ya anlattı. Terziliğin biraz da sihirbazlık gibi olduğunu belirten Demirel, “Özel kesimlerle müşterilerimizi daha uzun veya daha zayıf gösterebiliyoruz” dedi. Birçok siyasetçiye elbise diktiğini belirten Demirel Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na da elbise dikmek istediğini söyledi

Okunma Süresi: 12 dk

Ünlü terzi Mehmet Demirel, keyifle sürdürğü mesleğinin bilinmeyen yönlerini Damga'ya anlattı. Ustalarının sayesinde bugünlere geldiğini belirten Demirel, “Bu iş bildiğiniz gibi değil. Bir göl, bil deniz gibi değil, bir okyanus gibi. Çünkü bunun sonunu hiçbir zaman getiremezsiniz” ifadelerini kullanıyor. Terzilik mesleğinin ölmemesi için üzretsiz ders vermeye hazır olduğunu belirten Demirel, “Haftanın iki günü üçer saat ders vermeye hazırım. Çünkü bu iş gerçekten bir sanat” açıklamasında bulundu.

Öncelikle terziciliğe nasıl başladınız?
Çok küçük yaşlarda, 12 veya 13 yaşlarında İstanbul'da çalışmaya başladım. İlk olarak düğmeyle başladım. Çocukluk zamanıydı. O dönem hepimizin gözü açık ve çalışma arzusu içerisindeydik. O zamanlar, şimdi ki dönemden çok farklıydı. Çok sayıda ustalarım oldu. Ustalarımın hepsini saygıyla anıyorum. Sadece birinin ismini verip diğerlerinin gönlünü kırmak istemem. O yüzden her birinin benim üzerimde hakkı çoktur. Fakat ben de çok istekli ve yeteneklerini keşfetmeye hazır bir çocuktum. Arkadaşlarım gezmeye veya oyun oynamaya giderken, ben iş peşine düşerdim. O günlerden bugünlere geldik. Ben bu işi çok seviyorum. Kıyafet deyince aklıma birçok şey geliyor. Bu iş bildiğiniz gibi değil. Bir göl, bil deniz gibi değil, bir okyanus gibi. Çünkü bunun sonunu hiçbir zaman getiremezsiniz. Birgün oturup düşündüm; müşteri bana gelip nasıl bir kaban alayım veya nasıl bir gömlek alayım diye sorduğunda hepsini bilmeli, tüm ihtiyaçlarını karşılamalıyım dedim. Şimdi gömlekten kabana, pantolondan cekete, düğmeden çoraba kadar hepsi için fikrim ve bilgim var. Benim en büyük farkım sektörümüz için her türlü parçayı dikmeyi biliyor olmam. Kimisi sadece gömlekçidir veya kabancıdır vs. Fakat ben baştan aşağıya bir kişiyi giydirip tüm parçaları hakkında donanım sahibiyim. Burada her şeyi kendimiz yapıyoruz.

şterileriniz buraya gelip nasıl bir kıyafet istediğini size ne şekilde ifade ediyor?
Aslında gelen müşterinin ne giyeceğini düşünmesine çoğu zaman gerek kalmıyor bile. Çünkü biz onun yerine her şeyi en güzel şekilde tasarlayıp önüne koymuş oluyoruz. Bizim en büyük özelliğimiz bu. Kimsenin çok konuşmasına, hayalini uzun uzun anlatıp yorulmasına gerek kalmıyor. İnsanları yormadan, zamanlarını almadan kolaylıkla bu işi gerçekleştiriyoruz. Müşteri bizden takım elbise veya gömlek tasarlamamızı istediğinde, ona kıyafeti nasıl bir ortamda giyeceğini, mesleğini, hangi tip kumaşlardan hoşlandığını, nasıl bir imaj oluşturmak istediğini, rahat bir kesim mi yoksa dar bir kesimden mi hoşlandığını ve daha bunun gibi soruların cevabını kısa sürede anlayıp hayal ettiğinden çok daha güzel bir takım sunuyoruz. Hem o mutlu oluyor, hem biz. Kısacası olay şu; kıyafet sizi taşımasın, siz kıyafeti taşıyın. Zaten artık kapıdan giren kişiyi görür görmez tarzını anladığımız için bu noktada sıkıntı yaşamıyoruz. Tabi onun özel istek ve fikirlerinide önemseyerek. Mesleğinize, hayat tarzınıza, kişiliğinize ve nasıl bir ortamda giyeceğinize göre değişiyor istekler. Ama dediğim gibi bize gelenlerin böyle bir derdi kalmıyor. Kişi aynanın karşısına geçip kendine baktığında, kendini beğenmeli. Aynı zamanda yanında birileri varsa onlar da beğenmelidir. Bizim niyetimiz sadece elbise satmak değil, olmamalı da. Gelen müşterinin memnun ayrılması çok önemlidir. Bunu önemsiyorum ve başardığıma inanıyorum. Kıyafet kişinin vitrinidir.

Gömleği herkes dikemez. Kaliteli bir gömlekte en önemli detay nedir, iyi bir gömleği diğerlerinden ayıran detay nedir?
Gömleği önemli kılan iki şey var; biri ölçünüzün doğru alınmış olması, diğeri ise yaka kısmı. Sırf gömleklerimizin yakaları için almış olduğumuz bir makinamız var. Gömleğin yakasının içindeki yapışkan sert olmalıdır. Bir ceketin önemli noktası ise koludur. Bu işi yapan makinacının el becerisi ve kol kısmıdır. Pantolonda önemli olan şey ise, pot kısmıdır. Ağ kısmının pot yapmaması lazımdır.

Bir takım elbise siparişini kaç günde teslim ediyorsunuz?
İki günde teslim edebiliyoruz. Pantolon ve gömleği ise aynı gün teslim edebiliyoruz. Herhangi bir markanın vitrininde çok beğendikleri modelini diktirenler, özel günlerinde, düğünlerinde bizimle çalışmak isteyenler oluyor. Birilerinin özel günlerinde bizim imzamızı taşıması bizi çok mutlu ediyor. Çalışan arkadaşlarıma, 'insanların paralarını çalalım ama zamanlarını çalmayalım' diye espri yaparım hep. Zaman hepimiz için önemli. Kısa süre içerisinde insanlara siparişlerini teslim etmek önemlidir.

Terzilik biraz da sihirbazlık yapmak gibi değil mi, müşterilerin fiziğine göre, örneğin şişman veya çok zayıf bir müşteriniz için dikim yaparken küçük ve gizli isteklerine göre kıyafetle oynuyor musunuz?
Evet bu doğrudur, terzilik biraz da sihirbazlık gibidir. Özel kesimler yaparak müşterilerimizi olduğundan daha uzun gösteren kesimler yapabiliyoruz veya kilo problemi varsa daha zayıf görünmesi için dikimde yaptığımız özel dokunuşlarımız var. Omuzlar, basen, bel ve göbek için olabildiğince gerekli önemi veriyoruz. Dolayısıyla müşterilerimiz hep memnun çıkar buradan. Bir takım elbise 3 metreden çıkar. Bir gömlek minimum 1.50, 1.80 veya 90 dan çıkar. Bu oranlar kişinin fiziğine göre değişiklik gösteriyor. 1.20 dediğimiz şeyden, 15 parçaya bölünüp bir takım elde ediliyor. Veya bir ceket 52 parçaya bölünüp ardından birleştiriliyor. Yani bir şey icat etmeniz lazım. Bu parçaları birleştirmek hem emek, hem de yetenek gerektiriyor. İkisinden biri olmazsa, bu iş olmaz. Paramparça olmuş bir ceketi komple birleştirip yepyeni bir tasarımla geri verebilecek bir donanıma sahibiz. Aynı zamanda kuru temizleme hizmeti veriyor olmamız, hem sektörümüz için bir şans, hem de müşterilerimiz için. Bu işi yapan birçok usta vardır elbette, fakat sadece bir alanda ustalaşıp başarılı oluyorlar. Örneğin sadece cekette, gömlekte veya kabanda iyi olan ustalar var. Yani tek bir ürün üzerinden ilerliyorlar. Bizim atölyemizde hepsini yapabilen ustalar var. Yani tek bir alanda uzman olmuş ustalardan farkımız var. Bizde her şeyi beceren bir ustalık söz konusu. Ama normalde piyasada böyle değil. Biz sadece bir şeyi değil de, hepsini yapabilen bir ekibiz. Adam çok iyi gömlek yapıyordur fakat ceketi yapamıyordur veya pantolonu çok iyi yapabiliyordur fakat iyi dikemiyordur. Ayrıca biz sadece erkeklere değil, kadınlara da dikimler yapıyoruz. Burada her şey kesinlikle takım elbise satmak değil, kişinin ten rengine ve ona gidebilecek, yakışacak olan takımı yapmaktır. Aynı zamanda artık çağ değişti. Teknoloji bize birçok imkanlar sunuyor. Terziliği bir ‘sanat’ olarak kabul etmek gerekiyor. Teknolojiye ve yeniliğe de yatırım yaptık. Kendi yeteneğimizi teknoloji ile birleştirip her kesimden kişiye çok kaliteli elbiseler dikiyoruz. Bizim meslekte de inovasyon var.

Kumaşlarınız nereden geliyor, kullandığınız makinaların özelliği nedir ve dünya modayı takip ediyor musunuz?
Kumaşlar İtalya'dan geliyor bir de Türkiye'de yerli kumaşımız var tabi. Ama genelde kumaşlar yurt dışından gelir. Arkamdaki katalogları görüyorsunuz, bu katalogta yer alan kumaşlar pahalı kumaşlardır. Bunlardan bir takım elbise yapmak 40- 50 bin TL bütçe gerektiriyor. Bunlardan da diktiğim kişiler oluyor. Dünyaca ünlü kumaşlardır. Türkiye'de bu kumaşı tercih eden kişi sayısı hemen hemen 50 kişidir. Bunlarda siyaset dünyasındandır. Bir de Altınyıldız kumaş var. Bu kumaşı ünlü markalar da kullanıyor. Bir de dört mevsim giyinilebilen yüzde 88'in yün olan kumaşımız vardır. Çok hafif ve çok konforludur. Rahat bir kumaştır fiyatı da 2 bin 500 TL'den başlıyor ve giderek artıyor. Kullandığımız kumaşların arasında Optimax, Scabal, Ermenegildo Zegna, Loro Piana ve kişiye özel gömlek kumaşlarından Söktaş yer alıyor. Son sistem 27 adet değişik makinalarımız var kolay kolay tamir yüzü görmezler. Çünkü ben makinalar konusunda da kendimi geliştirdim. Eğer bozulursa ne yaparım kaygısı yaşamak istemedim ve bu konuda kendimi ustalaştırdım. Ütücü, gömlekçi, kabancı yoksa diye düşünüp öğrendiğim her şeyi, makina konusun da da düşündüm. Bunu da bilmek benim için iyi olacaktır dedim. Dolayısıyla en güzel ve son sistem makinalarımızla hizmet veriyoruz. Dünya modasına gelince, hiç modayı takip etmedim. Müşterilerimizin bu yönde arzusu varsa ve bize modelin fotoğrafını gösteriyorsa yapıyoruz. Örneğin son zamanlarda erkekler arasında dar paça modası var. Ünlülerin dünyasında yaygınlaşan bu moda, insanlar tarafından tercih edilir hale geldi. İnsanları memnun etmek ve istediklerini yapmak benim için her zaman mümkün olan bir şeydir. İşin içine emeğinizi koyup, samimi olup, ciddi davrandıktan sonra son derece basit olur.

Ünlü modacıların ders verdiği birçok kurslar ve moda okullarııldı. Örneğin, İstanbul'un pahalı semtlerinden birinde açılan bir moda okulunun bir yıllık fiyatı neredeyse 100 bin TL civarında. Bu kurumlar için düşünceniz nedir?
Kesinlikle çok gereksiz buluyorum. O kadar yüksek rakamların verilmesini yanlış görüyorum. Bu fiyatları ödemek hem çok zor, hem de her isteyenin ödeyebileceği bir oranda değil. Öğrenmeye niyeti olan insanlara bu işi öğretmeye, üstelik hiçbir ücret almamaya razıyım. Bu yüzden birilerini yetiştirmek istiyorum. Zaten bu iş öyle 1-2 senede öğrenilecek bir iş değil. Seneler içinde gelişiyor insan. Mesleğimizi bu kadar küçümsemek doğru olmaz. 15 sene sonra yaptığınız işleri fark ediyorsunuz. Böyle kurumlara para vermeyi doğru bulmuyorum. Ardından iş bulup çalışanlar da vardır elbette ama bir şey öğrenmiş olduklarını kabul etmiyorum. Kendini yenilemenin ve çağa ayak uydurmanın önemi büyük tabi ki ama bu kadar büyük paralar verip, lüks semtlere gitmekle olacak bir şey değil. Beylikdüzü bölgesinde bu işi isteyen kim varsa ben yanıma beklerim. Düğmesinden, ütüsüne her şeyi öğretirim. Yeter ki kişi istesin. İsteyen her şeyi burada öğrenebilir. Profesyonel ustalar, son teknolojiye sahip makinalar ve öğretmekten sıkılmayacak kişiler olarak biz eleman yetiştirmek istiyoruz. Sektöre başarılı kişiler bırakmak istiyorum. Benim arkamdan güzel işler çıkaracak kişilerin olmasını istiyorum. Sektöre ilgiyi artırıp, gençlerimizi teşvik edelim. Çok büyük firmalarda, fabrikalarda bile çırak kalmadığını duyuyorum. Bu çok üzücü Bir şey.

ÜCRETSİZ DERS VERMEYE HAZIRIM

Hazır giyimdeki hızlı büyüme ve ithal kumaşların devreye girmesiyle birlikte terziciliğin, atölyeciliğin artık kalmadığınışünüyor musunuz?
Evet düşünüyorum. Terzilik, tarihi çok eskilere dayanan bir meslektir. Mesleğimiz hem zor hem de çok kıymetlidir. Günümüzde teknolojinin hayatın her alanına yayılmasıyla birlikte birçok el emeğiyle yapılan mesleklerin kaybolmaya yüz tutuğu gibi, terzilik mesleği de diğer el emeğiyle yapılan işler gibi kaybolmaya yüz tutmuş durumda. Ama asla ölmeyen bir sektör olduğunu da vurgulamak isterim. Ben ve benim gibiler olduğu müddetçe mesleğimiz sürecek. O yüzden bunu biliyorum ve umutsuzluğa, karamsarlığa kapılmıyorum. Tek üzüntüm çırak yetişmiyor olması. Mesleğimi çok seviyorum. Ama üzülerek söylemem gerekiyor ki mesleğimiz de altyapı eksikliği var. Alttan yetişen kimse yok, yani kısacası çırak yok. İnşallah bu meslek yok olmaz. Eleman yetiştirmek çok önemlidir. Gençleri teşvik etmek çok önemlidir. Geçtiğimiz günlerde Kaymakamımız ile bunu konuştum. Ders vermeye hazır olduğumu ve bu sektörde eleman yetiştirmek istediğimi kendisine söyledim. Haftanın iki günü üçer saat ders vermeye hazırım. Çünkü bu iş gerçekten bir sanat. Kendisi olumlu karşılayıp, yanımda olduğunu belirtti. Okumak ve eğitim almak çok güzel ve çok önemli birşey tabiki. Bizim mesleğimiz sanata dayanıyor. ılginin büyümesini ve eleman yetiştirmeyi çok istiyorum.

Herkes şoför olabilir ama herkes yol gidemez

Türkiye'de birçok hazır giyim markası var ve son yıllarda bu alanda hizmet veren çok sayıda firma. Bu kadar mağaza varken insanlar neden size geliyor, sizi farklı kılan nedir?
Günümüzde artık insanların fiziği ciddi oranda değişti ve kişilerin istekleri artık çok farklılaştı. Eskiden herkes klasik sayılabilecek, aynı ölçü ve kalıplarda kıyafetleri giyinebiliyordu. Şimdi hiçbir hazır giyim markasının kalıp ve ölçüleri kimseyi memnun etmiyor. Çünkü artık hiçbir hazır giyim ürünlerinin kalıp ve ölçüleri birbirine uymuyor. Bir mağazadan aldığınız pantolon size dar gelirken, diğer mağazadan aldığınız aynı beden pantolon size geniş gelebiliyor. Bizim farkımız, müşteriyi çok konuşturmadan, yormadan üstüne en yakışan ölçü ve ebatta kıyafet tasarlayıp, doğru elbiseyi giydirmek. Ayrıca renk seçeneklerinin fazla olması. 450 çeşit renk çeşidimiz var ve kataloglarımızda da 1000 çeşit renk seçeneğimiz var. Renginizi seçip istediğiniz elbiseye karar verdiğinizde, sadece bir kere prova yapıldıktan sonra elbise hazırlanmış oluyor. Provadaki maksat kişinin hoşuna gitmeyen bir ayrıntının olup olmadığıdır. Hoşlanmadığı bir şey olduğunda anında müdahale ediyor ve memnun ayrılmasını sağlıyoruz. Zaten bizimle bir kere çalışan müşterimiz muhakkak yine geliyor. Mehmet Terzi Modaevi'nin bir farkı da şu; İstanbul'un birçok ilçesinden, Nişantaşı'ndan tutunda, başka illerden bize gelen terziler oluyor. Ölçülerini aldıkları müşterilerinin dikimlerini bize yaptıranlar oluyor. Sadece dikişte iyi olduğumu söylersem kendime haksızlık etmiş olacağımı düşünüyorum. Örneğin herkes şoför olabilir ama herkes yol gidemez. Bu işi bunun gibi düşünüyorum.

SADECE ERDOĞAN'A ELBİSE DİKMEDİM

İş dünyasının tanınmış simalarını ve siyaset dünyasından isimleri giydiriyorsunuz. Hepsinin çok şık olduğunu görüyoruz. Bölgede kendisini sizin giydirmenizi isteyen çok insan var. Bu ilgiye dair neler söylemek istersiniz?
Türkiye'de iş dünyasından ve bürokrasiden olan sayısız kişiye elbise diktim. Sıyaset dünyasından kendisine elbise dikmediğim iki isim kaldı. Bunlardan biri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, biri de MİT Müsteşarı Hakan Fidan'dır. Esenyurt bölgesinde bu işe başlamış olmam şanssızlığımdır. Orada çok müşteriye ulaşamadım. Müşterilerle çok tanışamıyorduk. Lokasyondan dolayı talihsizlik yaşadığımı düşünüyorum. O dönem ben hep müşterinin ayağına gitmek zorunda kalıyordum, böyle olunca kaybediyordum. Bizim işimiz de bu böyledir. Ayrıca istediğim kumaşları da alamıyordum. Fakat şimdi öyle değil tabi. Geçtiğimiz günlerde Kazakistan Cumhurbaşkanı'nın oğlu geldi mesela. Oldukça bilinçli giyiniyor olduklarını söyleyebilirim. Bölgenin önde gelen isimleri beni tercih ediyor. Kaymakamından, emniyetinden, iş adamlarından, siyasetçisinden şarkıcısına kadar. İsimleri saymakla bitmez ama şunu söylemek isterim; Ekrem İmamoğlunu da giydirmek isterim. Bunu Çalık başkanımıza belirttim. Bunun benim eksikliğim olmadığını ve bu bölgede benim kendisine hizmet vermemin doğru olabileceğini ifade ettim. Tabiki insanlar özgürdür tercihlerinde ama ben başka bir şey söylemek istedim burada. Çünkü burası Beylikdüzü. Ben bu bölgede çok sayıda siyasetçiyi giydiriyorsam, neden İmamoğlu'nu da giydirmeyeyim ki. Tüm müşterilerimle ilişkilerim sıcakken, Ekrem Başkan ile de olmasını ve kendisine elbise dikmeyi isterim.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *