“Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun."
Cahit Sıtkı Tarancı'nın bu istemine, özlemine ve hasretine katılmamak mümkün değil.
Gel gör ki, başımız beladan belaya giriyor.
Gönüllerimizdeki hasret, yüreklerimizi dağlıyor.
Kardeş kavgası bitmediği gibi, çeşitli şekillere sokularak, farklı renklere boyanarak büyüyerek devam ediyor.
Hiç bir kural ve yasa tanınmıyor, olan yasalar kimin için bilmiyorum.
Kutsallıklar yokmuş gibi, saygınlıkları hiçe sayılarak meşrulaştırılmaya çalışılıyor.
Kurşun gibi ağır bir süreç.
Toplumsal huzur kaçalı, kaç yıl oldu!
İnanç boyutlu değerler sadece söylemde ve kitleler coşturulmak için mi acaba?
Bireysel çıkarlar ve mevki kapma toplumsal çıkarların üstünde tutulur gibi. Bu da belli ahlaksal değerlerin aşınmasını hızlandırmaktadır.
Anaların yürekleri, evlat acılarıyla yangın yerine çevrilmiş.
Kimi can derdindeyken, kimi adam sindirmeyle meşgul.
Kendini güvende hissetme, vatandaşın birinci sorunu haline gelmiş. Halkın yaşam umutları tükenmekte, daha büyük olayları çağrıştırıcı provaktif eylemler, ürkütücü olmaktadır.
Nasıl mı?
"Alevi'den şehit olmaz" diyen gerzekler bir yerlerini kaşıyacaklarına, toplumun hassas duygularını kaşımaya çalışıyorlar.
Ötekileri arıyor bazı hain gözler.
Ötekileştirme çabaları, yüreklerde korkuya, telaşa dönüştürülüyor...
İşsizlik rakamları hayli yüksek ve gelecek muğlak bir durumda.
Yani;
Umutsuz-amaçsız bir nesil bizi beklemektedir.
Siyaset arenası, sert, çirkin ve konuşmaya değmeyecek kadar sığ...
Kürt-Türk kavgası yetmemiş olacak ki; Alevi-Sünni kavgasıyla final oynanmak isteniyor.
Bulanık suda balık avlamaya çalışanlar, iş başındalar. Ama birileri fay hatlarını harekete geçirme çabasında geri durmuyor.
Geçmişte büyük acılara sebep olan, sağ-sol kavgalarının fitilinin ateşlendiğini idrak edebiliyor muyuz? Provaları görmeyen göz, duymayan kulak var mı?
Ey zaman ne günlere kaldık!
Çarkı-düzen bozuldu...
Napolyon "tarih tesadüflerin toplamıdır, hesabı yoktur" dese de, tarih mutlaka hesap isteyip, fişini kesecektir.
Demek insan, sadece balçıktan yaratılıp ilahi ruhtan üflenen ve konuşan bir varlık değilmiş. İnsan olmak yüce değerleri ve İblis'in değersizliklerini bir arada bulunduran iki zıt kavramdan ibaretmiş.
Gerisi hikaye...
Okunma Süresi: 2 dk
3 araca hasar veren sürücünün otomobilinden boş alkol şişeleri çıktı
#Yerel Haberler / 22 Kasım 2024
Sağanak yağış hayatı felç etti: başkan vatandaşlardan özür diledi
#Yerel Haberler / 22 Kasım 2024
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *