Nuri Bekar'ın Amiri ve Hosseini ile yaptığı röportaj sizlerle...
Oyuncu kabiliyetleri ve sağlam karakterleriyle dikkat çeken ikili, kısa zamanda takımın parçası olmayı başardılar. Khorramabad Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra spor yöneticiliği konusunda yüksek lisans yapan Vahid Amiri ve beden eğitimi bölümünde okuyan Majid Hosseini, hedefleri doğrultusunda önemli bir adım atarak Trabzonspor'a geldiklerini vurguladılar. İranlı oyuncuların tek hedefi ise başarılı olabilmek.
Bize ailenizden ve İran’da geçen çocukluğunuzdan bahseder misiniz? Futbola nasıl ve ne zaman merak sardınız?
Amiri: Ben Khorramabad şehrinin Dare Badam köyünde doğdum. 15 yaşına kadar orada yaşadım. Genel olarak tarım ve hayvancılık yaparak geçiniyorduk. Futbola meraklıydım; ama sadece mahallede arkadaşlarımla maç yapma imkanı bulabiliyordum. Bazen de okulda oynama şansımız oluyordu. 15 yaşından sonra şehre taşındık.
Hosseini: Ben Tahran’da doğdum ve bütün hayatım bu şehirde geçti. Çocuk yaştan itibaren futbola karşı büyük bir sevgim vardı. Ancak derslerimden geri kalırım diye annem başlarda futbol oynamamı istemiyordu. Buna rağmen futbola 10 yaşında Şahin Kulübü’nde başladım. Antrenörüm, annemle konuşarak yetenekli olduğumu ve futbola devam etmem gerektiğini söyledi. Yaptıkları konuşma, sorunu çözdü ve ailemin futbola bakışını değiştirdi. Bu kulüpte geçirdiğim üç yılın sonunda milli takıma davet edildim. Sonrasında tüm yaş gruplarında milli takım forması giydim. Aileme gelince; babam serbest meslekle uğraşıyor, annem ise ev hanımı. Bir de kız kardeşim var. Ayrıca üniversitede beden eğitimi bölümünde okumaya devam ediyorum.
Futbol kariyerin nasıl devam etti?
Hosseini: Beş yıl Şahin Kulübü’nde forma giydikten sonra Saipa’ya transfer oldum. Ardından da Esteghlal’e geçtim.
Ailede başka futbolcu var mı?
Amiri: Babam sınıf öğretmeniydi ve gençliğinde voleybol oynamıştı. Annem ev hanımı. Üç erkek, iki kız kardeşim var. Sadece küçük erkek kardeşim İran’da profesyonel olarak futbol oynuyor.
O yaştan sonra profesyonel futbolcu olman nasıl oldu?
Amiri: Herkes profesyonel futbolcu olmayı ister ama olamaz. Ortam ve imkanların da buna uygun olması gerekiyor. Ben bu fırsatı üniversitede buldum. Kampüste gezerken okulun futsal takımı için seçme yapılacağına dair bir ilan gördüm. Babamla görüştükten sonra seçmelere katıldım ve beğenildim. Buradaki performansım kısa zamanda dikkat çekti ve 4. Lig takımı olan Persepolis Khorramabad’a transfer oldum. Ancak imkanlarım oldukça sınırlıydı. Alt liglerde para kazanmak da zor olduğu için ailem ilk başlarda futbolcu olmama karşı çıktı. Hem ders çalışıyor, hem de futbol oynuyordum. O dönem anneme Tahran’da ev alacağıma dair söz vermiştim. Bu söz beni kamçılıyordu. Sonrasında adım adım en üst lige kadar çıkıp milli takıma davet edildim. Hayatım kısa süre içinde tamamen değişti.
Annene verdiğin sözü tutabildin mi?
Amiri: Bu sözümü iki yıl önce yerine getirdiğim için çok mutluyum.
Okul eğitimin devam etti mi?
Amiri: Khorramabad Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum ve şimdi de spor yöneticiliği konusunda yüksek lisans yapıyorum.
İran’da futbolcu olma hayaliyle büyüyen bir çocuğun diğer ülkelerdeki çocuklardan farklı olarak yaşadığı zorluklar nelerdir?
Amiri: İran’da küçük yaştaki yetenekli çocukları tespit etmek için bir çalışma yapılmıyor. Bu nedenle 19 yaşından sonra kariyerim başladı. Tüm bunlara rağmen hedefime ulaştım. Umarım tüm gençlere örnek olurum. Benim hayatımda belli katmanlar vardır. İlk sırada Allah geliyor. Her şeyi Allah’tan isterim. İkinci sırada annem ve babam var. Benim için çok dua edip hep destek vermişlerdir. Maddi açıdan normal ailelerden bir kat aşağıdaydık. Ne paramız ne de torpilimiz vardı. Her şeyi kendi çabamızla elde ettik. Elimden geldiğince çaba harcadım, acı çektim, ama hedefimi düşündüğüm zaman rahatladım. Sonuç olarak verdiğim tüm sözleri tutmanın mutluluğunu yaşadım.
Hosseini: Hayal ettiğinizden çok fazla zorluklar var; ama 10 yaşında futbola başlayıp, 13 yaşında milli takıma davet edildiğim için benim için her şey daha çabuk normalleşti. 16-18 yaş arası finansal açıdan zorluklar yaşadım. O dönem kendime profesyonel futbolculuk hedefini koydum ve çok çabaladım. Günde normalde iki saat antrenman yaparken, bunu beş saate çıkardım. Bu şekilde hedefime ulaştım ve aileme de katkı sağladım.
İran futbolunun Asya futbolunda önemli bir yere sahip olduğunu görüyoruz. A millî takımın Asya Kupası'na 14 defa katılıp, 1968, 1972 ve 1976 şampiyon olması önemli bir başarı. Bu da ülkede bir futbol ekolünün olduğunu gösteriyor. Bu konuda neler söylersiniz?
Amiri: İngiltere Premier Lig dünyanın en iyi liglerinden bir tanesi. Futbol da İran’a İngiltere’den gelmiş. Bu da demek oluyor ki İran’da futbol çok eskilere dayanıyor ve iyi bir futbol kültürüne sahip. Trabzon’da futbola karşı duyulan sevginin benzeri bizim ülkemizde de var. Büyük küçük herkes futbolu takip ediyor. Geçmişte önemli oyuncularımız, önemli liglerde forma giydi. Ülkemizde güreş başarı anlamında hep zirvede yer almıştır, çok da sevilmiştir. Ancak şimdi futbol güreşten daha çok seviliyor.
Dünya Kupası'na 1978, 1998, 2006, 2014 ve 2018 yıllarında olmak üzere beş defa katılma hakkı kazanan İran Millî Takımı, bu en büyük kupada Asya Kupası geçmişinin aksine başarısız bir görüntü çizdi. Katıldığı beş turnuvada da gruptan çıkamayan İran’ın bu durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Amiri: İran, her zaman Asya futbolunda ilk üç sıra içinde yer almayı başarmıştır. Rakipleri için zor bir takım olmuştur. Ancak dünya kupasına her katıldığımızda rakiplerimiz dönemin en iyi takımları olmuştur. 1998 yılını hatırlıyorum. Grupta Amerika’yı yenmiştik. Almanya’ya 1-0 yenilmiştik. Kadrolarında çok önemli futbolcular vardı. 2014 yılına geldiğimizde de grubumuzda Arjantin vardı. Finale kadar yükselmişlerdi. 2018 Dünya Kupası’nda ise şanssızdık. Grubumuzdaki tüm takımların geçmişlerinde şampiyonluklar vardı. İspanya bizi zorlukla yendi. Portekiz ile berabere kaldık; ama birçok pozisyondan yararlanamadık. O maçı kazansaydık lider olarak üst tura çıkacaktık. Gruptan çıkamasak da rakiplerimizin hepsini zorlayan bir takım olmayı başardık.
Real Madrid’in eski teknik direktörü Carlos Queiroz'un millî takımın başına gelmesi ülke futbolunu nasıl etkiledi?
Hosseini: Carlos Queiroz çok büyük bir teknik direktör. Bizleri maçlara çok iyi motive edip, hazırlıyor. Taktik bilgisi üst düzeyde. Onunla birlikte iyi bir seviyeye çıktık. Dünya kupasında da gördüğünüz üzere artık çok zor gol yiyen bir takıma dönüştük. Carlos Queiroz, geçmişinde çok büyük takımları çalıştırdığı için hiçbir rakibe karşı korkusu kalmamış. O korkusuzluğunu bize de yansıtmış durumda. Oyuncular olarak hiçbir rakipten çekinmedik. Hatta biraz şanslı olabilseydik kupada üst turlara çıkabilirdik.
Teknik Direktör Carlos Queiroz 2014 kupa elemelerinde İran için bir ilki gerçekleştirmiş, başka ülkelerde doğmuş Eşkan Dijage, Rıza Guçannejad, Omid Nazari ve Steven Beitashour gibi İranlı futbolcuları kadroya dâhil etmişti. Bunun ülkedeki yansıması nasıl oldu?
Amiri: İran’da herkes takımın başarısına odaklanmış durumda. Bu sebeple saydığınız isimlerin takıma katkı sağlayacağına dair şüphe yoktu. Oyuncular da sergiledikleri futbolla kendilerine olan güveni boşa çıkarmadılar ve takıma büyük katkı sağladılar. Eşkan Dijage ilk maçında iki gol atmıştı. Yine Rıza Guçannejad çok önemli goller atarak takımın dünya kupasına katılmasını sağladı. Carlos Queiroz da başka ülkelerde doğmuş olmalarına rağmen İran için mücadele etmek isteyen bu isimlere gereken şansı verdi. Tüm ülkenin bu futbolculara büyük ilgisi ve sevgisi var. Belki de İran’da futbol oynayan oyunculardan daha fazla seviliyorlar.
Amiri, İspanya’ya 1-0 mağlup olmanıza rağmen Pique’ye attığın bacak arası çalımı akıllarda kaldı. Bu konuda neler söylersin?
Amiri: Futbolda böyle şeyler olabilir, gayet doğal. Ben sadece takımıma yapacağım katkıya ve başarısına odaklanırım. İspanya maçında pozisyon gereği öyle davranmam gerekiyordu ve ben de öyle davrandım.
Majid, Portekiz maçında Portekizli ünlü futbolcu Ronaldo’ya karşı çok iyi bir oyun çıkardın. Ona karşı oynamak nasıldı ve kendisini kontrol etmeyi nasıl başardın?
Hosseini: Ronaldo çok iyi futbolcu, süper bir yetenek. O gün zihinsel olarak hem ben, hem de takım arkadaşlarım maça yüzde 100 motive olmuştuk. Biliyorduk ki bir an olsun boşluk verirsek sonucu kötü olur. O şekilde mücadele ettik. Dünya Kupası benim için çok iyi tecrübe oldu. Böyle büyük oyunculara karşı oynamak benim için zevkti. Umarım Trabzonspor’da da iyi oynayıp, takımıma katkı sağlarım.
Trabzonspor’a transferin nasıl gerçekleşti?
Amiri: Dünya Kupası sonrası en güzel teklifi Trabzonspor’dan aldım. Trabzonspor’un köklü ve büyük bir kulüp olduğunu biliyordum. Sözleşmeyi imzaladığım zaman büyük bir sorumluluk aldığımı da anladım. Taraftarların sevgisine de hayran kaldım. Takımı kendi özel hayatlarının önünde tuttuklarını gördüm. Kültürel olarak da ülkemle birçok açıdan benzerlik var. Allaha şükür ki her şey takımın başarı elde etmesi için hazır. Hepimizin amacı taraftarlarımızın beklentilerini karşılayıp başarılı olmak.
Trabzonspor’a transferin sonrası kendini nasıl hissediyorsun?
Hosseini: Bu takıma gelmeyi çok hayırlı görüyorum. Umarım takımım için de hayırlı olur. Burada taraftarlar çok iyi. Takıma ve bizlere karşı büyük sevgi besliyorlar. Ayrıca Vahid ile birlikte aynı takımda oynamak da çok güzel. Hedefim en iyi futbolumu sergileyip, takımımın başarılarına ve şampiyonluğuna katkı sağlamak.
İlk kez ülke dışına çıkıyorsunuz. Bu durum sizi karar verme aşamasında zorladı mı?
Hosseini: İlk aşamada böyle zorluklar vardır ;ama ülke dışına çıkacak olmak beni korkutmadı. Sadece eski kulübümün taraftarları kalmamı çok istediler. Ancak hedeflerim doğrultusunda bu adımı atmam şarttı. Buraya gelmekle işim bitmedi. Şimdi buraya gelmemi sağlayan futbolumu sürekli geliştirmem gerekiyor.
Buraya gelmenin kariyerinizi nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz?
Amiri: Öncelikle buraya gelirken hiçbir zorluk yaşamadığımı belirtmem gerekiyor. Ben bir karar verdim mi yaparım. Yeni bir kulüpte, yeni bir heyecan yaşamak istiyordum ve bunu başardım. Futbola ilk başladığım andan itibaren beni geriye veya ileriye götüren etkenleri düşünüp, onları hesaplayarak hareket eden bir insanım. Şimdi burada olmamın sebebi de onları düşünmemdir. Trabzonspor’da büyük başarılar elde etmek istiyorum. İran’da şampiyonluk yaşadım. Şimdi yeni bir hedefe yürümek zamanıdır.
Geldiğiniz de nasıl bir ortamla karşılaştınız?
Amiri: İlk kez yurt dışına çıktığım için çeşitli zorluklar yaşayabileceğimi düşündüm. Takıma adaptasyon anlamında sorun yaşayabileceğim aklıma gelişmişti. Ancak Allah’a şükür böyle olmadı. İlk geldiğim gün birkaç kez şehir merkezine gitmiştim. Orada insanlar bana ilgi gösterdiler, sıcak davandılar. Hepsi başarı diledi. Takımda ise çok samimi bir ortamla karşılaştım. Teknik heyetimiz başta olmak üzere, takım kaptanımıza, deneyimli oyuncularımıza ve diğer oyuncu arkadaşlarıma beni hızlı bir şekilde benimseyip, yardımcı olmaya çalıştıkları, kardeş gibi davrandıkları için çok teşekkür ediyorum. Birkaç haftadır buradayım ve futbolcular dışında diğer görevliler de bana çok yardımcı oldular. Onlara da teşekkür ederim. Bu nedenle adaptasyon sürecini yüzde 100 atlattığımı söyleyebilirim.
Yemeklere alışabildiniz mi?
Hosseini: Karadeniz mutfağı ile İran mutfağının birbirine benzediğini düşünüyorum. Bu nedenle herhangi bir zorluk çekmedim.
Amiri: Bir aydır Trabzon’dayım ve herhangi bir konuda zorluk yaşamadım. Yemeklerin de çok güzel olduğunu düşünüyorum.
Amiri, kulübün kuruluş yıl dönümü etkinlikleri kapsamında oynanan Samsunspor maçında golünü atmayı başardın. İlk maçta ilk golü atmak nasıl bir duygu?
Amiri: Attığım gol beni çok sevindirdi. Bunun yanında sorumluluklarımı da arttırdı. Beni görenler artık ne zaman gol atacağımı sormaya başladı. Ancak attığım golden sonra anladım ki Trabzonspor bana şans getirdi. Son olarak kulübümüzün kuruluş yıl dönümü etkinlikleri kapsamında oynanan maçta gol attığım için ayrıca mutluluk yaşadım.
Ülkenizde iki ezeli rakip takımda karşılıklı olarak oynadınız. O maçlardan aklınızda kalan anılarınız var mı?
Amiri: Hem ben hem de Hosseini sahada sadece futbolu düşünen oyuncularız. Bizden kaynaklı sorun çıkması çok zor. Bu nedenle aramızda hep saygılı bir mücadele oldu. Tek düşüncemiz takımımızın başarısıydı.
İki takım arasında oynanan maçların atmosferi nasıl oluyordu?
Hosseini: İki takım arasındaki maçlar büyük heyecana yol açıyordu. Kesinlikle görülmesi gereken bir durum. 100 bin kişilik stadyum tamamen dolar. Üstelik iki takım taraftarları tribünleri yarı yarıya doldurur. Yarısı kırmızı, diğer yarısı mavi olur. Maç başlayınca çıkan gürültüden yanımda oynayan arkadaşımı bile duyamaz hale geliyordum. Sanıyorum aynı atmosferi İstanbul takımlarıyla oynadığımız maçlarda da göreceğiz.
Türk futbolunu ne kadar biliyorsunuz ve bildiğiniz kadarıyla kalitesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Amiri: Bildiğim kadarıyla dünyadaki en iyi yedi lig arasında yer alıyor. Önemli bütçelerin ve oyuncuların yer aldığı bir lig. Takımımızdaki oyuncuların da çoğu milli takımlarında mücadele ediyor ve çok kaliteliler. Buraya geldiğimde yöneticilerimizle yaptığımız görüşmede ligdeki mücadele gücünden bahsettiler. Gördüğüm kadarıyla da durum öyle. Geçtiğimiz senelerde izlediğim lig içinde Trabzonspor’un çok önemli bir yere sahip olduğunu görmüştüm.
Hedefleriniz ve beklentileriniz neler?
Amiri: Benim Trabzonspor’daki tek hedefim şampiyonluk yaşamak. Bu hedefim için de savaşmaya geldim. Teknik heyet ve kadro kalitemiz bu hedefi gerçekleştirmek için yeterli. Çok çalışıp tüm hedeflerimizi yerine getireceğiz inşallah.
Hosseini: Kısa vadeli hedeflerim var. Bu hedeflerim başında Trabzonspor’a katkı sağlamak var. Teknik heyet ve taraftarların güvendiği bir oyuncu olup, gelecek yıl takımımla birlikte Avrupa kupalarında mücadele etmek istiyorum.
Trabzon ve İran arasındaki benzerlik ve farklılıklar var mı? İranlı turistler sizce Trabzon’u neden bu kadar seviyorlar?
Amiri: İranlıların Trabzon’u sevdiğini biliyordum; ama sebebini bilmiyordum. Şehre gelip gezdikten sonra vatandaşlarıma hak verdim. Doğası, yemekleri çok güzel. Burası gerçekten görülmesi gereken bir yer. Ailem iki ay sonra buraya gelecek. Onlar da Trabzon’u görmek için sabırsızlanıyorlar.