Yaşama dair en önemli konular arasında bulunan ekonomi hem bireysel olarak hem de ülke çapında büyük önem taşıyor. Vatandaşların büyük bir bölümü asgari ücretle geçinmek zorunda ve aileleri de eklenince hayat şartları zorlaşabiliyor. Psk. Gül Çolak, ekonomidek zorluğun ve krizin insanların ruh sağlığı üzerindeki etkileri için; "Ekonomide yaşanan dalgalanmalar ruh sağlığımız üzerinden ciddi derecede öneme sahiptir. Son zamanlarda yaşadığımız enflasyon oranında artışa paralel olarak depresyon ve kaygı seviyemizde de yükselişler göze çarpıyor." dedi.
Zamlar belirsizliğe yol açıyor
Sık sık duyduğumuz ve son dönemde yağmur gibi gelen zamlar hakkında konuşan Çolak; "Enflasyonun artmasıyla her gün zam yapılan ürünler karşısında bireyin alım gücünün yeterli gelip gelmeyeceği kişilerde belirsizliklik hissine yol açıyor .Belirsizlik hissi yaşayan bireyin tahammül edebilme eşiği de düşmektedir. Tahammül eşiği düştüğü vakit bireyde belirsizlik hissi yerini kaygı ve korkuya bırakıyor." ifadelerini kullandı.
İş kaygısı yüksk
Çolak, yükselen maliyetler nedeniyle çalışanların iş kaygısı yaşadıklarını belirterek şunları söyledi; "Ekonomik krizin yaşandığı dönemlerde iş yerlerinde işveren ve kurucuların yükselen maaliyetlerine karşılık yaşadığı kaygılar dolayısıyla işcisinden yüksek performans beklentisi, maaş zammının yapılmaması, yetersiz işciden kaynaklı iş yükünün artması olası faktörlerdir.Bu gibi durumların yanısıra mobbing’de kaçılnılmaz bir unsurdur. İşyerinde psikolojik şiddet olarak adlandırdığımız mobbing, çalışanların psikolojisi üzerinde yıkıcı etkiye sahip oluyor. Kişi bu faktörleri göz önüne aldığında ‘acaba işimi kaybeder miyim, ‘beni işten çıkarırlar mı?’, gibi düşüncelere sahip olur. İşten çıkarılma düşüncesi ile bırakılan kişi geçimini sağlamakla yükümlü ailesine karşı yaşayacağı yetersizlik duygusu kişiyi depresyona sürükler. Yetersizlik hissine kapılıp depresyonu deneyimleyen bireylerde madde kötüye kullanım, alkol bağımlılığı gibi birçok yıpratıcı unsurla sonuçlanıyor."
Aileler de etkileniyor
Ekonomideki olumsuzluğun aileye de yansıdığını ve bunlarıngenelde olumsuz etkileri olduğunu dile getiren Çolak; "Aile içi desteğin ve beraberliğin en çok gerekli olduğu vakitlerden biri de kuşkusuz ekonomi de dalgalanmaların mevcut olduğu dönemlerdir.
Fakat yapılan araştırmalar neticesinde bu dönemde aileiçi geçimi sağlamakla sorumlu olan bireyin işsiz kalması, yeterli maaşa sahip olamaması aile birliğinde bozulamalara neden oluyor. Diğer yandan bakıldığından, yükselen enflasyona karşı alım gücünün düşmesi kişiyi sadece temel ve zorunlu ihtiyaçları almaya doğru iterken sosyal anlamda harcama yapılmasının önünü kesiliyor. Sosyal ortamlardan çekilen birey için bu dönem daha çekilemez ve stresli bir hal almaya başlıyor." diye konuştu.
Geçmiş krizler unutulmamalı
Krizlerin sonsuza kadar sürmeyeceğini düşünerek hareket edilmesi gerektiğini ifade eden Çolak; "Her dönem ekonomide birtakım dalgalanmalar yaşansada hiçbir olumsuzluğun sonsuza denk sürmeyeceğini bilincinde olmamız ruh sağlığımız açısından önemlidir. Ülkemiz geçmişte yaşanan ekonomik krizlerin olumsuz etkileri uzun dönem sürmüş olsa da sonunda halk refah seviyesine tekrardan kavuşmuştur. Bu farkındalığa sahip olmak ekonomik kriz döneminde yaşadığımız ruh halinde olumlu bir etkiye sahip olacaktır." uyarısında bulundu.
Psikolojik destek alın
Ekonomideki olumsuzlukların insanların ruh sağlığını olumsuz yönde etkilediğinin altını çizen Çolak; "Bu dönem de aileiçi ve sosyal desteğin önemi kadar psikolojik destek de önemlidir. İşsizlik tehlikesiyle karşı karşıya kalmış , yetersizlik ve belirsizlik hissini yaşayan bireyin deneyimlediği depresyon,kaygı bozukluğu gibi birçok psikopatalojinin sonucunda alkol bağımlılığı,madde kullanımı ve özkıyım riski kendini gösterebilir. Bu durumlarda kötüye giden ruh sağlığınızın farkına varıp en yakın ruh sağlığı uzmanına başvurmanız hayati derecede önemli etkiye sahiptir." dedi.