Birdenbire başlıyor, giderek alevleniyor, kısa sürede de şiddeti en yüksek düzeye ulaşıyor! Ortada tehlikeli bir durum olmamasına rağmen kişi bir anda; göğüs ağrısı, nefes alamama, boğulur gibi olma, çarpıntı ve titreme ve gibi belirtilerle ‘kalp krizi geçiriyorum' ya da ‘ölüyorum’ sanarak yoğun korku ve kaygıya kapılıyor. Pek çok kişide acil serviste noktalanan bu durumun adı; panik atak! Acıbadem Fulya Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Merve Çukurova, tek seferde geçirilen panik atağın psikiyatrik bir hastalık olmadığını belirterek, bazı basit önlemlerle panik atağın üstesinden gelmenin mümkün olabildiğini vurguluyor. Psikiyatri Uzmanı Dr. Merve Çukurova, panik atağın 13 belirtisini sıraladı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. “Boğulacak gibi oldum”, “Kalp krizi geçiriyorum sandım”, “Nefes alamadım”… Pek çoğumuzun arkadaşlarımızdan duyduğu ya da kendimizin bizzat yaşadığı bu durumun adı; panik atak! Günümüzde giderek yaygınlaşan panik atağın, kişinin kendini 'tehlikede’ ya da stresli hissettiği anlarda ortaya çıkan bir durum olduğunu belirten Acıbadem Fulya Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Merve Çukurova “Panik atak tipik olarak beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan, aniden başlayan, yoğun bir kaygı hali, huzursuzluk ile kendini gösteren, zaman zaman tekrarlayan, insanı dehşet içinde bırakan, yoğun sıkıntı ya da korku nöbetleridir. Panik atak başladığı andan itibaren giderek şiddetlenir, kısa sürede şiddeti en yüksek düzeye ulaşır ve genellikle 10-30 dakika içinde yatışmakla birlikte daha uzun sürebilir. Panik atağın sıklık ve şiddeti kişiden kişiye değişkenlik gösterir” diyor.
Vücudun verdiği doğal bir tepki!
Panik atağın aslında, evrimsel olarak tehlike anlarında hayatta kalma mekanizmasının devreye girerek, bedenin kendini korumak üzere verdiği doğal bir tepki silsilesi olduğunu söyleyen Dr. Merve Çukurova şöyle konuşuyor: “Panik atakların genellikle yakın bir kişinin ölümü, sevilen bir kişiden ayrılma ya da ayrılık tehdidi, hastalık, iş değiştirme, gebelik, göç, evlilik, mezuniyet gibi stres verici yaşam olayları sırasında veya sonrasında başladığı görülmektedir. Normalde yaşam tehdidi olan tehlikeli bir durumda sempatik sistem devreye girer ve ‘kaç ya da savaş yanıtı’ verilir, beden kendini kaçmak veya savaşmak üzere düzenler. Kalpten kaslara daha çok kan pompalanır bunu çarpıntı olarak hissederiz, daha fazla oksijen alabilmek için daha çok nefes alıp vermeye başlarız, göz bebeklerimiz büyür, ağzımız kurur. Hepimiz için tanıdık olan bu tepkiler tehlikeli durumlarda bizi harekete geçirerek o durumdan çıkmamız için uyarıcı ve koruyucuyken, ortada bir tehlike yokken yaşandığında işler değişiyor. Bu durumda panik atak ve panik bozukluk kavramları ortaya çıkıyor.”
Panik atak hastalık değil ama!
Panik atağın aksine panik bozukluğun psikiyatrik bir rahatsızlık olduğunu vurgulayan Psikiyatri Uzmanı Dr. Merve Çukurova “Panik bozukluk; kişinin bir sonraki panik atağının ne zaman olacağı konusunda yoğun bir beklenti anksiyetesi yaşamasıyla karakterize bir psikiyatrik rahatsızlıktır. Panik bozuklukta da; nefes darlığı, çarpıntı, göğüs ağrısı gibi yakınmalar nedeniyle kişiler kalp krizi geçirdiklerini, ölebileceklerini düşünürler. Bu hastalar acil servislere, daha sonra da sıklıkla kardiyoloji, dahiliye, nöroloji gibi bölümlere başvurabilirler. Her seferinde yeniden incelemeler yapılmasına ve hiçbir olumsuz sonuç bulunmamasına rağmen bu durum bir türlü düzelmez, hastanın şikayetlerini açıklayabilecek herhangi bedensel bir hastalık saptanamaz” diyor.
Panik bozukluk olursa!
Panik bozukluk hastalarının büyük bir kısmının; yalnız başına evde kalamadığını, sokağa yalnız çıkamadığını, toplu taşıma araçlarına, asansöre binemediklerini, trafiğe girmekten kaçındıklarını, dar sokak ya da köprülerden geçemediklerini, pazar yeri, büyük mağazalar gibi kalabalık yerlere ya hiç giremeyip ya da ancak yanlarında birisi ile yoğun bir endişe ve rahatsızlık duyarak gidebildiklerini belirten Dr. Merve Çukurova şu bilgileri veriyor: “Gerektiğinde hızlıca acil yardım alabilmek için; bütün günlerini hastane bahçesinde geçirmeyi ya da güzergahlarını muayenehane, eczane ve acil servis bulunan yerlerden seçmeyi tercih edebilirler. Panik bozukluk tedavisi mümkün olan bir hastalıktır, etkin bir ilaç tedavisi ve psikoterapi yöntemleri ile hastaların yakınmalarının önemli ölçüde yatıştırılması mümkündür. Ancak kesinlikle doktor kontrolünde olmadıkça sakinleştirici, kalp, tansiyon, çarpıntı ilacı alınmamalı, ilacın dozu doktorun bilgisi olmadan artırılıp azaltılmamalı, kişi kendini iyi hissetse bile doktorundan habersiz ilacı kesmemelidir.”
13 soruda test edin!
Psikiyatri Uzmanı Dr. Merve Çukurova, aşağıdaki belirtilerden en az 4 tanesinin birdenbire başlayacak ve 10 dakika içinde en yüksek düzeye ulaşacak şekilde kişide var olmasının, kişinin panik atak durumu ile karşı karşıya kaldığını gösterdiğini söylüyor.
Çarpıntı, kalp atımlarını duyumsama ya da kalp hızında artma olması,
Terleme,
Titreme ya da sarsılma,
Nefes darlığı ya da boğulur gibi olma hissi,
Soluğun kesilmesi,
Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma hissi
Bulantı ya da karın ağrısı,
Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma,
Gerçekdışılık, benliğinden kopma, kendine ve çevreye yabancılaşma hisleri
Kontrolünü kaybedeceği ya da çıldıracağı korkusu,
Ölüm korkusu,
Uyuşma ya da karıncalanmalar,
Üşüme, ürperme ya da ateş basmaları.
Panik atağa karşı 5 öneri
Dr. Merve Çukurova, panik atağı önlemek için şu önerilerde bulunuyor;
Anksiyeteyi artıracağından çay, kahve, kolalı içecekler, çikolata gibi kafeinli yiyecek ve içeceklerden uzak durun.
Stresi azaltmak için yürüyüş, spor gibi düzenli fiziksel egzersizler yapın.
Nefes- kas gevşemesi egzersizleri uygulayın.
Panik atağın başlayacağını hissettiğinizde, başa çıkma tekniği olarak solunum denetimi yöntemleri uygulayın. En az 5 saniye süreyle burnunuzdan nefes alıp, bu nefesi 5 saniye tutup, yine en az 5 saniye süreyle sanki ıslık çalıyormuş gibi dudaklarınızı büzerek nefes vermek bu yöntemlerden birisi. Bunu 5 kez tekrarlayın.
Panik atak sırasında kese kağıdı, naylon poşet veya kağıt torbaya nefes alıp verme gibi yöntemlerin sıkça sorulduğunu belirten Dr. Merve Çukurova bu yöntemlerle ilgili şöyle konuşuyor: “Panik atak sırasında kişi daha sık ve derin nefes alıp verdiğinden, kandaki oksijen seviyesi artıp, karbondioksit seviyesi hızla düşer. Bu nedenle baş dönmesi, uyuşma, karıncalanma, bayılma hissi gibi semptomlar oluşur. Atak sırasında solunum kontrol edilemediğinde, eğer altta yatan kronik bir hastalık yoksa kağıt torbaya nefes alıp vermek, karbondioksit düzeyinin düşmesini engelleyip yeterli oksijen alımına imkan verdiği için fayda sağlayabilir. Ancak bu yöntem uzun süre ve kontrolsüzce uygulandığında kandaki karbondioksit seviyesi yükseleceğinden bu işlemi uzun süre yapmamak gerekir. Naylon poşet ise yeterli oksijen alımını engelleyeceği için kullanılmamalıdır.”
HABER MERKEZİ