10-16 Mayıs Engelliler Haftası'nda Damga'ya konuşan SAHİM-SEN Genel Başkanı Özlem Akarken, engelli bireylerin yaşadığı sıkıntılara dikkat çekti. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'a seslenen Akarken, engelli ailelerinin yardıma muhtaç olduğunu belirterek bakanlığın desteğinin şart olduğunu yineledi. Boş bir tekerlekli sandalye fotoğrafı göstererek açıklamalarda bulunan Akarken, “Bu resime bakarak 'ne zaman konuşacaksınız' diye sorduğumuz kişi Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Derya Yanık'tır. SAHİM-SEN olarak, "Benden sonra ne olacak" sorusunu soran aileler için 10-16 Mayıs Engelliler Haftasında ağır sorunlara dikkat çekmek istiyoruz. Sinan ve Muhammed için... Bakım kurumlarında nasıl yaşadığını bilemediğimiz binlerce engelli çocuğumuza dikkat çekiyoruz. Resmin betimlemesi: Resimde boş bir tekerlekli sandalye var. Engelli bireylerin erişimediği sağlık hakkına da dikkat çekiyoruz. Tıbbi cihaz, araç ve sarf malzemelerinin SGK tarafından ödenen tutarlarının güncellenmemesi nedeniyle yoksulluğumuz ve yoksunluğumuz daha da derinleşti Üstte sağda SAHİM-SEN logosu var. Ve resimde şunlar yazıyor:
'Kutlama istemiyoruz. Bir anne ötenazi isterken, bizim boğazımız düğüm düğüm. Sinan'ın annesi Muhammed'in annesi... Bakım kurumlarında kalan binlerce engelli çocuğun anneleri... Bizler... Ne zaman konuşacaksınız merak ediyoruz Sayın Bakan Derya Yanık” ifadelerini kullandı.
Yoksulluk derinleşiyor
Pandemi döneminde herkes gibi engelli bireylerin ve ailelerinin de çok ciddi sıkıntılar çektiğini anlatan SAHİM-SEN Engelliler Komisyonu Başkanı Ayşe Sarı da, “Pandemi dönemi, engelli bireylerin insan haklarına erişimlerinde yaşanan sorunları daha da ağırlaştırmıştır. En başta engelliler için işsizlik oranının arttığını söylemek mümkün. Tıbbi malzeme, tıbbi araç ve cihazlarla tıbbi sarf malzemelerine, Sağlık Uygulama Tebliği gereğince SGK tarafından yapılan ödeneklerin güncellenmemesi nedeniyle, cepten ödenen tutarlar artmıştır. Bu nedenlerle engelli bireylerin ve ailelerinin yoksulluğu ve yoksunluğu, her zamankinden daha derindir” dedi.
Bakanlık dikkate almalı
Engelli ailelerinin taleplerinin bakanlık tarafından dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Sarı, “Sağlık hakkına erişemeyen, yaşam hakkı korunamayan, istihdam sürecinde yok sayılan engelli bireyler, engelliğin raporlanması aşamasında ağır bürokrasi ile ve engellilik mevzuatını bilmeyen hizmet verenlerle mücadele etmek zorunda kalıyorlar. “Sürekli” olan engellilik ve ÇÖZGER raporlarının keyfi olarak yenilenmesi talebi, var olan engellilik durumunun değişmemesine rağmen oranlarının düşmesi ve raporlama sürecinin aylarca sürmesi, gereksiz ve dayanaksız bir biçimde yük getirmektedir. Engelli Hakları Komitesinin Nihai Gözlem Raporunda yer verdiği, raporlama süreçlerinde aşırı yükün ortadan kaldırılması ile ilgili tavsiyenin, Sağlık Bakanlığınca ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca dikkate alınmasını talep ediyoruz” diye konuştu.
Ayrımcalık ortadan kaldırılmalı
Engelli bireyler arasındaki ayrımcılığın ortadan kaldırılması gerektiğinin de altını çizen Ayşe Sarı, “Temel felsefesi ayrımcılık karşıtı olan Sözleşme’yi imzalayan devletler, engellilerin ayrımcılığa uğramaksızın insan haklarına erişmeleri için gerekli tüm önlemleri alacaklarını taahhüt ederler. Elbette dünyada, engelliler için tam anlamıyla tüm sorunların çözüldüğü bir ülke yoktur. Ancak, ülkemizde engelli bir çocuğun eğitime erişememesi ile başlayan ve onun bağımsız yaşama ve topluma tam ve etkin bir biçimde katılamamasına dek varan zincirleme ayrımcılık, onun ömrü boyunca devam etmektedir. Engelli kadınlar ve kız çocuklarının uğradığı kesişimsel ayrımcılığa dikkat çekerek; cinsiyete ve engelliliğe duyarlı politikaların Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine dahil edilmesinin önemini bir kez daha vurguluyoruz” dedi.
Sürece dahil edilmeliyiz
Engellilerin kendilerine yönelik süreçlere dahil edilmesi gerektiğini de anlatan Sarı, “Ne yazık ki Sözleşme’nin uygulanmadığını, politikalara yansıtılamadığını ve ulusal mevzuatın Sözleşme’ye uyumunun sağlanmadığını görüyoruz. Bunların en önemli sebebi, karar alım süreçlerine engellilerin ve onları temsil eden örgütlerin dahil edilmemesidir. 2021 yılında yayımlanan “2030 Engelsiz Vizyon Belgesi”nin en önemli vurgularından biri “karar süreçlerine engellilerin dahil edilmesi” olduğu halde engelliler, Belge’nin hazırlık sürecine kapsayıcı bir biçimde dahil edilmemiştir. Bunun yanında 3 Aralık 2021’de yayımlanan Genelge ile yeniden kurulan Engelli Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulunun, STK’ları temsil yönünden kapsayıcı olmadığını, engelli ve engelli yakını olan çalışanlara ait politikaların izlenmesinin ve değerlendirmesinin eksik kalacağını belirtmek isteriz. Biz SAHİMSEN Engelliler Komisyonu olarak, katılım hakkının kapsayıcı olmamasından endişe duyuyor ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına, özellikle engelli ve engelli yakını olan çalışanlar hakkındaki politika süreçlerine sendikaları dahil etmesi için çağrı yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
Yasal düzenleme şart
Yasal düzenlemenin elzem olduğunun da altını çizen Sarı şöyle konuştu; “2018 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanına ilettiğimiz gibi Sözleşme’nin her alanda uygulanması için ulusal mevzuatın Sözleşme’ye uyumlu hale getirilmesi için kapsayıcı bir biçimde çalışma gruplarının oluşturulmasını, Özellikle bakım politikalarının yetersiz kaldığını hatırlatarak artık bir sembol haline gelmiş Sinan ve Muhammed gibi engelli çocuklarımızın insani şartlarda bakım hizmeti almalarını sağlanmasını, Kapsayıcı eğitim politikalarının geliştirilmesini, Engellilerin istihdam kotasının hesaplanmasında, sözleşmeli personel sayısının da dikkate alınarak engellilerin kamuda istihdamını artıracak politikalara ilişkin yasal düzenlemenin yapılmasını ve Nihai Gözlem Raporunda yer alan tavsiyelerin acilen yerine getirilmesini talep ediyoruz.”