Ruh sağlığının da bağışıklık sistemi üzerinde etkisi olduğunu hatırlatan Uzman Klinik Psikolog ve Diyetisyen Merve Öz, “Ruhsal olarak kötü hissettiğimizde hastalıklara daha kolay yakalanabiliriz. Bu noktada ruhsal bağışıklığımızı güçlendirmenin genel sağlığımıza da yarar sağlar” dedi. Öz, “Kendinize en az 5 tane çözüm önerisi sunun ve bir yerden uygulamaya başlayın. Kurtarıcı aramaktan vazgeçin” diye konuştu.
Ruhsal bağışıklığı güçlü tutmak için Uzman Klinik Psikolog ve Diyetisyen Merve Öz, konuyla ilgili önemli bilgiler vererek, 9 öneride bulundu. İnsanların kendilerine ‘Şu an ne hissediyorum’, ‘Neden böyle hissediyorum’ sorularının gün içinde birkaç kez sorması gerektiğini ifade eden Öz, “Bilmiyorum cevabını, cevap olarak kabul etmeyin. Düşünün ve birkaç cevap bulmaya çalışın. Stres ve mutsuzluk duygularınızı takip ederek olumsuz duygularınıza sebep olan düşüncelerinizi tespit etmeye çalışın. Tespit ettikten sonra çözümleri aramaya başlayın. Kendinize en az 5 tane çözüm önerisi sunun ve bir yerden uygulamaya başlayın. Kurtarıcı aramaktan vazgeçin. Çevrenizde tutunacak dal arıyor olsanız da ağacın kendiniz olduğunu unutmayın” diye konuştu.
Kendinizle iyi geçinin
Çoğu kişinin iltifat etme ve takdir etme konusunda başkalarına ne kadar cömert davransa da kendilerine o kadar cömert davranmadığını söyleyen Öz, “Kendinize kötü davranmayı bir kenara bırakın ve kendinize güzel sözcükler söyleyin. Hata yaptığınızda kendinize kızmak yerine kendinizle dalga geçin, olaylara gülün. Zayıf yönlerinizi ve güçlü yönlerinizi tespit edin. Zayıf yönlerinizi bilmeniz, zayıf yönlerinizin üzerine gitmeniz konusunda size avantaj sağlarken güçlü yönlerinizi bilmeniz de sorunların çözümünde kolaylık sağlayacaktır” dedi.
Hedeflerinizi belirleyin
Bir amaç doğrultusunda hareket etmenin insanların yaşamdan zevk almasını kolaylaştıracağının vurgulayan Öz, “Hedef belirlemenin performans ve iş tatmini üzerindeki etkilerini incelemek için yapılan bir çalışmada, hedef belirlemenin performans ve memnuniyeti artırmada etkili olduğu saptanmıştır. Bunun için hedefleriniz olsun, gelecek planları yapın. Unutmayın hayaller gerçeklerin provasıdır. Çözümünde zorlanılan konuları da rafa kaldırmak yerine sorunların üzerine gidilmesi gerekir. Bazı durumlar, bazı olaylar can yakıcıdır. Fakat sorunları rafa kaldırmanın size faydası olmayacak hatta zararı olacaktır. Sorunları çözmek istiyorsanız ne kadar canınız yanarsa yansın sorunların üzerine gitmelisiniz. Göreceksiniz ki, aynı sorun bir süre sonra sizi daha az üzecek, sizi daha az yoracaktır” ifadelerini kullandı.
Kendinize vakit ayırın
İnsanların mutlu olabilmeleri için kendilerini nelerin mutlu ettiğini bilmeleri gerektiğini söyleyen Öz, “Hobileriniz neler? Sizi ne mutlu eder? Bu soruların cevaplarını biliyor musunuz? Kendinizi ne kadar tanıyorsunuz? Bu soruların cevaplarını bulabilmek ve kendinizle baş başa kalabilmek için sosyal medyadan, televizyondan, insanlardan uzakta, kendinize günlük en az 20 dakika zaman ayırın” diye konuştu. Başkalarını kırmaktan korktuğunuz için kendinizi kırmak pahasına sürekli ‘evet’ diyorsanız sizin için en kolay yerden hayır demeye başlayın diyen Öz, birçoğunun yapmakta zorlanabildiği hayır diyememe problemi ile ilgili olarak “Evet, olumlu ve güven verici bir cevaptır ve çoğu insan evet cevabını vermekten veya almaktan mutludur. Ancak gereğinden fazla ‘evet’, fazla iş yüküne neden olabilir. Evet yanıtı ancak anlaşma koşulları, kişinin kişisel ve mesleki sınırlarına uyduğunda verilmelidir. Zamanınızın ne kadar değerli olduğunun farkına varın. Kendinize ‘hayır’ diyebilme pratiği yapın. Mümkün olduğu kadar sık hayır demek, bu konuda daha iyi olmanın ve kelimeyi söylerken daha rahat olmanın harika bir yoludur. Herkesin işinde, ebeveynlikte, sosyal sorumluluklarda ve aile dinamiklerinde çeşitli rolleri var. Bu roller, sınırları belirleme yeteneklerimizi zorlayabilir. Hayır demeyi öğrenmek, sınır oluşturmak için bir araçtır. Bu kulağa harika geliyor ama korkarım meşgulüm, çok isterdim ama korkarım zamanım yok, bu benim programıma uymuyor, bu sefer yardımcı olamayacağım gibi cümlelerle kibarca hayır diyebileceğinizi unutmayın” dedi.
MÜMKÜNSE EVCİL HAYVAN SAHİPLENİN
Washington Üniversitesinde yapılan bir çalışmada evcil hayvanlarla birlikte yaşayan insanların yüksek benlik saygısına, olumlu ruh haline, yüksek yaşam doyumuna ve düşük seviyede yalnızlık hissine sahip olduklarının saptandığını söyleyen Öz, “Evcil bir hayvan ile geçirilen vakit ruhsal sağlığa katkı sağlayabilir. Evcil hayvanları okşamak, evcil hayvanın yanına oturmak ya da onunla oynamak; ruh sağlığını destekleyip rahatlamaya yardımcı olurken oksitosin hormonu salgılamayı da sağlıyor. Oksitosin hormonu, stres ve anksiyeteyi azaltmaya yardımcı oluyor” diye konuştu. İngiltere de 1252 kişi ile yapılan bir çalışmanın doğada yapılan egzersizin hem özgüveni hem de ruh halini geliştirdiğinin ortaya konduğunu ifade eden Öz, “Fiziksel aktivite, fiziksel sağlığı iyileştirmenin yanı sıra psikolojik açıdan da önem arz etmektedir. Yapılan birçok çalışma, fiziksel aktivitenin, ruhsal hastalıkların semptomlarında iyileştirici, düzenleyici etkisinin olduğunu göstermiştir. Düzensiz ve yetersiz uykunun da ruhsal bağışıklığın düşmesine neden olur” ifadelerini kullandı. DHA