İşte sizin hikayeniz

İnsan bilinçaltı programlarından ibarettir. Olaylar düşünceleri, düşünceler yorumları, yorumlar duyguları oluşturur ve insan bir robot gibi hafıza ile davranmaya başlar. Hafızayı, yani bilinçaltı kayıtlarını benlik, karakter sanmaktadır kişi. Yani kısaca insan yaşanmışlıklarla evrilen bir psikolojidir. Herkesin psikolojisi çeşitli parametreler sonucu farklı oluşur. İnsanı basit hayvan bilinci olarak gördüğümüzde, ki - bir çok felsefeci insanın hayvan olduğunu öne sürer, ve bana göre yüksek farkındalık sahibi olana kadar da böyledir - ve aslına bakarsak hayvani boyutun da altındadır. İhtiyacı olan basitçe yemek ve cinselliktir. Bakınız üremek için demiyorum, birbirimizi ve kendimizi sevmemiz yaşamın yaşanılır kılınması adına, hayvan olmanın adına cinsellik diyorum. 
Bugün dünyaya baktığımızda bir sömürü düzeni görüyoruz, buna kısaca "yağma" da diyebiliriz. Dünya tarihine baktığımızda da yağmadan (talan) başka bir şey göremeyiz. İnsan aç gözlü, hırslı, güçlü, zengin olmak, otorite sahibi olmak isteyen bir varlık. Böyle bir sistem var. Ve sisteme hükmeden ya da parçası olanlar insanın hayvani boyutta yaşayıp mutlu olmasını, sevgi dolu olmasını ister mi? Bakınız hayvani boyutta yaşamasını dahi istemez. Bunun için de özgürce cinsellik yaşamanıza engel olacak önlemler almışlardır. Cinsellik ayıp, günah, ahlaksızlık, namussuzluk gibi kavramlar üretmişlerdir ve hatta "ergenlikle birlikte sevişmek doğru değil" demişlerdir. İyi de insanın kızışma çağıdır ergenlik! "Aşık olduğunda sevişmemelisin, aşk yüce, ilahi bir duygu cinsellik tu kaka bir şey, ikisi aynı boyut değil" iyi de aşık olmak zaten cinsel arzu nedeniyle gerçekleşen bir şey! Öncelik sevme, sevilme, değerli hissetme gibi görünse de aslında değer veren, sevgi veren biri tarafından cinsellik yaşamak istiyoruz. 
"Evlendiğinde başkasına aşık olamazsın, cinsellik yaşayamazsın" iyi de aşka, derin arzuya hükmedebilir mi insan? Elbet edebilir fakat o kişi ruhuyla bağlarını kesmiş olur. Kısaca bir kültür oluşturulmuş ve bu kültürde hayvanın hayvani boyutunu yaşamaması için elinden geleni yapmışlar. Hayvani boyutunu yaşayamayan insan doğasından uzaklaştırılmış olur. O kişi öfkelidir, korku doludur, sevginin ne olduğunu asla bilemez, özgür değildir ve mutsuzdur. Krallar mutsuz insanları savaşa göndermenin çok kolay olduğunu fark etmişlerdir sadece. Kısaca şunu söylemek istiyorum ki özgür bir cinsel ilişkiniz yoksa, bedensel ve ruhsal çok zevk aldığınız ve doyumlu bir cinselliğiniz yoksa hayvani boyutun altındasınız ve haliyle özgürlüğün, mutluluğun, sevginin de ne olduğunu bilemezsiniz.