Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Orta şiddetli yağmur
16°
Ara
Damga Sağlık Esenyurt'ta 2 bin 500 otizmli var

Esenyurt'ta 2 bin 500 otizmli var

Özel Eğitim Uzmanı Ali Atlı, Esenyurt'ta 2 bin 500 civarında otizmli birey olduğunu söyledi.

Okunma Süresi: 5 dk

Esenyurt MEM kadrosunda Otizmli çocuklarla ilgili bilimsel çalışma ve araştırmalar yapan ilçe Otizm Formatörü ve Özel Eğitim Uzmanı Ali Atlı, ABD Otizm ve Gelişimsel Yetersizlikleri İzleme Ağı (ADDM) ve ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) bugün otizmin tahmini yaygınlığına ilişkin güncellemesini sosyal medya hesabında paylaşarak otizmin önlenemeyen yaygınlığının artık 44 çocukta 1’den 36 çocukta 1’oe yükselerek ileri boyutlara vardığını ifade etti.

Bilimsel çalışmalar sonucu açıklanan rakamların; destek eğitim almak üzere özel eğitim merkezlerine başvuru yapan çocuk sayısı ile yakınlık gösterdiğini dolayısıyla ifade edilen rakamların gerçeği yansıtabileceğinin altını çizen Ali Atlı, otizm oranındaki artışın üzücü olduğunu belirtti.


a8f7bbba-1887-47ab-ad78-ddaedd71e93a


Esenyurt’ta yaklaşık 2500 otizmli birey var

Açıklamasının başında otizmin tanımına yer veren Ali Atlı; ‘‘Otizm’’ terimi ilk kez İsviçreli psikiyatrist Eugen Bleuler tarafından 1910'larda kullanıldığını Yunanca'da benlik, öz, kendi gibi anlamlara gelen ‘‘otos’’ sözcüğünden türetildiğini. Daha sonra Avustralyalı Leo Kanner (1943) sosyal ve duygusal bağlar kurmakta zorlanan çocuklar için ‘‘infantil otizm’’ terimini kullanmıştır. OSB, çocukluk çağı şizofrenisinden ayrı bir kategori olarak ilk kez «infantil otizm» adı ile 1980’de Amerika Psikiyatri Birliği (APA) tarafından yayımlanan «Psikiyatride Hastalıkların Tanımlanması ve Sınıflandırılması – III (DSM-III) te tanımlanmıştır.
1987’de tanı ölçütleri DSM-III-R ile genişletilmiş, terim «otistik bozukluk» olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1994-2000 DSM-IV’te Yaygın Gelişimsel Bozukluklar şemsiye kategorisi altında 5 grup olarak toplanmıştır:
• Otistik bozukluk,
• Asperger sendromu,
• Rett sendromu,
• Çocukluk çağı dezintegratif bozukluğu
• Başka türlü adlandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluk,
2013’te DSM 5’te ise OSB, Asperger bozukluğunu da içine alacak şekilde gruplanmış ve sorunlar iki ana kategoride ele alınmaya başlanmıştır;
• Sosyal iletişimsel yetersizlik
• Tekrarlayıcı yinelenen davranışlar
Belirtileriyle tanılanmaya başlanmıştır.
OSB genel olarak belirtileri yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan ve yaşam boyu devam eden; etkileşim ve iletişim alanında belirgin gecikme, sapma ve kısıtlayıcı ilgi alanları ile kendini gösteren karmaşık nöro-gelişimsel bir bozukluk olarak tanımlanır.
OSB’nin tanımındaki unsurları detaylandırmak gerekirse;
• Bebeklikten itibaren karşısındakinin gözüne bakmama,
• Ortak dikkat ve işaret etme davranışlarındaki yetersizlik ve isteksizlikle kendini belli eden,
• Üç yaşından önce ortaya çıkan,
• Ciddi sosyal etkileşim ve iletişim bozukluğunun yanında,
• Sosyal davranış, dil, algısal fonksiyonlar, tekrarlayan davranışlar ve ilgilerle kendini gösteren,
• Yaşam boyu süren,
• Belirtilerin görünümünde ve şiddetinde bireyden bireye farklılık gösteren,
• Hafiften ağıra kadar değişen çeşitli özellikleri olan gelişimsel nöro biyolojik bir bozukluktur.
Her OSB tanısı almış birey birbirinden farklı ve karmaşık özellikler sergileyebilmektedir. Ancak OSB’li çocukların sorun yaşadığı üç temel alan şu şekilde sıralanabilir:
• Kişilerarası iletişimde sorun yaşarlar.
• Sosyal ilişkileri ve sosyal gelişimi diğer çocuklardan farklıdır.
• İlgi alanları ve faaliyetleri kısıtlı ve yineleyicidir.

Tarihsel kökeni ve tanımıyla bu şekilde özetlenebilecek OSB; dünyada ve Türkiye’de artan yaygınlık oranlarıyla dikkat çeken özel bir gruptur. OSB’nin yaygınlığı konusunda kesin bilgiler bulunmamakla birlikte tüm ırklarda, etnik gruplarda kısaca her toplumda görülmektedir. OSB tanısı ilk geliştirildiği dönemde on binde bir olarak verilen görülme sıklığı, ABD’de (CDC) “Hastalıkları Kontrol Etme ve Önleme Merkezi’nin 2012 verilerine göre 88’de 1 iken; 2014’te 68 çocukta 1, 2021 yılında 44 çocukta 1 ve bugün açıklanan 2023 verilerine göre ise 36 çocuktan 1’inin etkilendiği; erkek/kız görülme oranının 5/1 olduğu, ancak genelde kızlarda daha ağır seyrettiği belirtilmiştir. Yapılan yeni açıklama ile 36 çocuktan 1’inin otizmli doğduğunu açıklayan aynı kuruluş aynı zamanda yaygınlık düzeyinin arttığına işaret etmiştir. Türkiye’de OSB’nin yaygınlık oranlarına ilişkin bir çalışma bulunmamaktadır. Milli Eğitim Bakanlığından (MEB) alınan 2014 verilerine göre zorunlu eğitim çağındaki OSB olan çocuk sayısı 16.837’dir. Esenyurt’ta ise otizmli birey sayısının yaklaşık 2 bin 500 civarında olduğu dile getirildi.


Otizmin nedeni hala bilinmiyor

OSB nedeni henüz tam olarak belirlenememiş bir bozukluktur. Diğer pek çok bozuklukta olduğu gibi OSB’nin de tek bir nedeni yoktur; birçok faktörün bir araya gelmesiyle oluştuğu düşünülmektedir. OSB’li bireylerde beynin çalışma şekli farklıdır. Merkezi sinir sisteminde bir anormallik olduğu ve beyinde hücreler arasında mesaj taşıyan kimyasal ileticilerde eksiklik ya da fazlalık olduğu düşünülmektedir. OSB’ye genetik nedenlerin yanında çevresel nedenlerin de etkili olduğu düşünülmektedir. Bunun yanı sıra doğuştan otizmli olmasalar bile sonradan telefon, tablet veya televizyon gibi dijital aksesuarlara yoğun maruz kalmaları da çocuklarda otizm semptomlarının artmasına sebebiyet vermektedir. Bu sebeple 0-6 yaş arasında çocukların yoğun ilgi ile büyütülmeleri ve dijital ekranlardan uzak tutulmaları gerektiğini belirtti.

Gittikçe yaygınlaşan ve devam eden tüm bilimsel çalışmalara rağmen sebepleri net olarak ortaya konamayan bir belirsizlik olarak görülse de sonuçları itibariyle erken ve yoğun eğitim dışında bir tedavisinin olmadığı bilimsel çalışmalar sonucu ortaya konmuştur. Birden fazla bilimsel çalışmanın vurgu yaptığı erken tanı ve yoğun eğitim ancak ciddi bir farkındalık süreci ile gelişebilecek müdahalelerdir.

Sosyal medya hesabında açıklamalarda bulunan Atlı, önleyici tedbirlerin derhal arttırılarak otizmin toplumsal alanda farkındalığının arttırılmasına yönelik sosyal projelerin geliştirilmesi gerektiğini bunun yanı sıra nitelikli yetişkin davranışlarının arttırılması gerektiğini vurguladı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *