İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları, Dr. Natuk Birkan Ortaokulu öğrencileri, ailelerini ve toplumu bilinçlendirmek için sağlığa faydalı fonksiyonel şekerleme üretme projesi gerçekleştirdi Beslenme düzeninin büyük ölçüde değiştiği ve ilave şeker içeren tatlıların tüketiminin yaygınlaştığı Ramazan ve bayramın ardından, şekerli gıdaların tüketimini sınırlamak ve yeniden sağlıklı sofra düzenini sağlamak için ailelere büyük sorumluluk düşüyor. Şeker tüketiminin belli sınırları aşması ve endüstriyel şekerlerin beslenmede fazla yer tutması obezite, erken yaşta şeker hastalığı ve kalp rahatsızlıklarına davetiye çıkarıyor. İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları uzmanları bu konuda ailelere yardımcı olacak bazı bilgileri paylaşıyor.
Şekerli ürünlerden kaçının
Şeker, glikoz, galaktoz, fruktoz gibi monosakkaritleri ve disakkaritleri tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Bunların bir kısmı gıda endüstrisinde tatlandırma, muhafaza etme veya koyulaştırma gibi fonksiyonel amaçlarla kullanılan ilave şekerlerdir. Raf ömrü uzun paketlenmiş gıdalar aracılığıyla ilave şekerlerin aşırı tüketimi kilo alımına sebep olur. Fazla kilo alımı ise, obezite, Tip 2 diyabet ve kalp hastalığı gibi sağlık sorunlarına yol açar. Eklenmiş şekerlerin azaltılması bu hastalıklara ve hastalıkların getirilerine karşı önemli bir etkiye sahiptir. Çocukların şekerle ilk tanışması genellikle meyveler, meyve suyu gibi içeceklerle veya kendilerine ödül olarak sunulan şekerlemelerle olur. Sağlıksız seçimler, çocukların sağlığı için tehdit oluşturmaktadır. 80 bin yıl önce insanların şekere erişimi daha çok meyvelerin yetiştiği mevsimlerle kısıtlıydı. 1800’lerde insanların günlük şeker kullanımı 1 gram iken, günümüzde şeker tüketimi kişi başına ortalama 10 ile 30 çay kaşığına yani 40-120 gram şekere ulaşmış durumda. Doktorlara göre; şekerin günlük kullanımı tüm gıdalar içinde yüzde 5'i aşmamalı, çünkü vücut fazla şekeri tolere edemiyor ve zamanla birikerek birçok ciddi sağlık sorunu yaşanıyor.