Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Orta şiddetli yağmur
16°
Ara
Damga Röportaj Türkiye yeni uyandı

Türkiye yeni uyandı

Son dönemde ABD ile yaşanan krizin yeni olmadığını belirten Nusret Bayraktar, “300 yıl önce düğmeye basıldı. Dış güçler bizimle yeni uğraşmıyor” dedi. Türkiye’nin yeni uyandığını belirten Bayraktar, “Bunu kabullenmedikleri için ellerinden geleni yapıyorlar” tespitinde bulundu.

Okunma Süresi: 10 dk

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Gelişim Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Nusret Bayraktar Damga’ya önemli açıklamalarda bulundu. Mehmet Mert’e konuşan Bayraktar, ekonomik krizle ilgili, "Düğmeye yeni basılmadı. 300 yıl önce düğmeye basıldı. Dış güçler bizimle yeni uğraşmıyor. Ne yazık ki Türkiye yeni uyandı ve şimdi de o dış güçler bizim uyanmamızı kabullenmeyerek ellerinden gelen her türlü saldırıyı gerçekleştiriyorlar" dedi. Ayrıca; "AK Parti 24 Haziran seçimlerinde kaybedilen 10 puanın dersini almadan yerel seçimlere giderse bu defa daha ağır bir fatura ödeyebilir" diyen Nusret Bayraktar, büyükşehirlerdeki yoğun trafiğin en büyük sebebinin otoparklar olduğunu vurgulayarak, tüm belediyelerimizin mutlaka otopark sorununa el atması gerekiyor diye vurguladı.

Sayın Erdoğan İBB Başkanı iken veya şu anda da görevdeyken taleplerinizi başka kanallarda dile getirmiyor musunuz?
Getirdik ve biz o zamanlar bir uygulama başlatmıştık. Parsel bazında bir inşaat yapıldığı takdirde komşu parsele yaklaşma sınırı ne kadarsa oraya kadar gidebilecek nitelikte yola ve komşu sınırlara yaklaşma sınırında olmak üzere parselin tamamında bodrum katlarda otopark yapmak kaydıyla müsaade ediliyordu o zamanlar. Bir başka şey getirdik o zaman. Camiler yıkılıp yeniden yapılıyor, altları otopark oluyor. Hem camiyi dilencilikten kurtarıyorsun hem de sokaktaki otomobilleri yerin altına sokuyorsun. Şimdi bunu değiştiren bir yönetmelik oldu. Otoparklar teşvik ediliyor deniyor ama bence bu yeterli değil. Belediyeler otopark yapma ihtiyacı olmayan inşaatlarda otopark harcı diye para alıyor ama bunun karşılığında otopark üretilmiyor. Yine o ev sahipleri dükkan sahipleri kendi kapısının önüne arabasını park ediyor ve sokaklar girip çıkılmaz hale geliyor. O yüzden benim önerim şu; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu konuya ele almalı. Eskiden köylerde tek araba yoktu şimdi bir hanede üç araba var. Bu yolların da genişletilmesi lazım. Mesela yeni yolun yapılması için şartlar bile değişti. Yollarda ikişer aracın gelip geçmeye müsait hale gelmesi lazım. Aksi takdirde düğünlerde, cenazelerde, köy yolları dahi girilip çıkılmaz hale geliyor. Hatta birbirlerini öldürmeye varan vakalara kadar şahit olduğumuzu biliriz. Dolayısıyla Balıkesir Altınoluk'ta bunu görüyoruz. Adamın 500 bin liralık arabası var evi de 500 bin Tl. Ama bu araba sokağın ortasında sıcaktan kavrulup gidiyor milli servet bunlar. Kışın da artık bu yazlık evlerde oturuluyor. Kışın arabalar soğuktan donmasın yazın da kavrulmasın istiyoruz. Yerel yönetimler bunu yapmalı. Önce iğneyi kendime batıyorum köyde mesela benim kapalı otoparkım vardı ama oraya gititğim zaman kızım geliyor damadım geliyor çok yoğun bir trafik var.

Siz 1976'da bunu tezlerinize taşımışsınız...
Evet taşıdım. İstanbul'un en büyük problemi otopark eksikliği. Şehir içindeki ara yollar maalesef felaket halde. Okul yapılıyor okul servisleri ve personell araçları otopark olarak yapılan yere bile park etmiyorlar. Oraları depo vs yapıyorlar sonra okul önlerine araçlarını park ediyorlar bu çok çirkin. Yine efendim büyükşehir merkezlerinde otopark fiyatları çok pahalı. Orada da sağlıklı bir otopark sistemi olsa böyle olmaz herhalde. O ücretleri aşağı çekmek lazım gerçekten fiyatlar çok yüksek. Toplu taşıma olan yerlerde geniş çaplı otopark yeri yapmak lazım. İnsanlar oraya gitsin, arabasını oraya bıraksın, ücrette makul olsun ki toplu taşımaya binsin. Şimdi insanlar ne yapıyor 50 lira otoparka vereceğime arabayla gidip geleyim diyor.

Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durum ve dövizin artmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Siz AK Parti'ye yakın birisiniz...
Yakın değil AK Parti'nin içindeyim.

Peki ne oluyor ülkemizde?
Aslında çok önemli bir konu. Bu ne ilk ne de son olacaktır. Biz kendimize gelmezsek, özümüzü bilmezsek, üretime yönelik faaliyetlerimizi arttırmayıp ve tüketim toplumu olmaya devam edersek artı kendi bağımsızlığımız yolunda başkalarının oyunlarına alet olursak, bu ve benzer sıkıntıları çekmeye devam ederiz. Mesela terörle mücadele. Terörün ana kaynağı batıdan geliyor. İngiliz siyasetinin genel koordinatörlüğünde ABD'nin başı çektiği güç, Ortadoğu'daki devletlerin gücünü düşürerek onlardan pay almaya çalışıyor. Türkiye yeniden ayağa kalkarak, bağımsızlık hareketine doğru üretim yapmaya başladı. Birlik beraberlik olmaya başladı, ekonomi düzelmeye başladı. Dünyanın her yerinde mazlumların hakkını korumak noktasında kendine bir rol biçmeye başladı. Gündem oluşturan bir ülke haline gelmeye başlayınca, tabii ekonomik rantı kendi çıkarları için kullanan para baronları düğmeye bastılar. Terörü desteklemeye devam ettiler bizi askeri açıdan ekonomik ve 
siyasi açıdan zaafa düşürmek için. Ben şimdi size, topluma sormak isterim. 68 yaşındayım. Türkiye'de MİT diye bir teşkilat vardı. 2009 yılına kadar MİT milli değildi. Hele hele 54'te başlayıp 68'e kadar başlayan dönemde MİT ve CIA birlikte çalışıyorlardı. O dönemde FETÖ CIA'ye döndü ve CIA 2009'a kadar hep buradaydı. Bağımsızlık hareketine dayanamayan FETÖ ve uzantıları düğmeye bastı. Ondan sonra bunlar olmaya başladı. Ben bir genel çerveve çizeyim. İkincisi Milli Savunma Bakanlığı vardı. Nesi milli. Tank senin değil, uçak senin değil, top senin değil, hiçbiri senin değil. NATO müttefikisin onların çizdiği doğrultuda gidersin. Kıbrıs'a gidersin engellenirsin, terörle mücadele edersin engellenirsin. Milli Savunma Bakanlığı bile milli değildi pilliydi, pilli bile değildi. En önemlisi gençliğimizin geleceği MEB. MEB'in politikasını organize eden güç 1948'de yapılan anlaşma çerçevesinde dış güçlerdi. Şimdi nasıl ayakta kalacaksınız? Siz geliyorsunuz MİT'i, MEB'i, MSB'yi millileştiriyorsunuz. Türkiye'nin yerli ve milli olması gereken şekilde çalışması var. Bu oyunları bozduğumuzu gören dış güçler başta ABD, PKK'ya 17 bin tır silah gönderiyor. 5 bin kargo uçağı. Bu nasıl bir şey!

Hangi yıl oluyor bu?
Uzun yıllardır oluyor. Hala oluyor. Teröristleri salmıyorlar. PKK'yı terör örgütü kabul etmiyorlar. Sözde DAEŞ'e karşı hareket ediyorlarmış, DAEŞ'i de onlar kurdu. Erdoğan'dan rahatsız oldular siyasi açıdan deviremediler. 2011'deki, 2013'teki 2014'teki gayretleri biliyoruz. FETÖ'nün verdiği talimatla önümüze kim çıkarsa çıksın ezip geçeceğiz diyorlardı. 15 Temmuz'u yaptılar 2016'da.  O son noktaydı. O gün de başaramadıklarını görünce 7 Haziran'da yine benzer operasyonlar vs. O dönem Türkiye hemen toparladı. Bahçeli'nin de katkılarıyla AK Parti tekrar gücünü korudu ve Erdoğan tekrar yüzde 52 oyla başkan olunca, Türkiye'de milli ittifak kurulunca ABD düğmeye bastı. Sadece Türkiye'ye değil. Türkiye'nin yanında olan Rusya, Çin ve İran. Bu ülkelere yüklendiler. ABD zaten para baronlarıyla yönetiliyor. Trump'ı piyon yapmışlar. Bir tarafta avangelist para baronları diğer tarafta diğerleri. Ekonomik olarak düğmeye bastılar ve ciddi bir sallantı oldu.

Düğmeye basıp ne yapıyorlar?
Ekonomik ambargo uyguluyorlar. Demir çelik ürünlerine yüzde kırk, bu yüzde yüz demektir zam yaptılar. Pyiasalaar birbirlerine çok bağlı tüm dünya etkileniyor sadece siz etkilenmiyorsunuz. En çok değer kaybına uğrayan da biz gibiyiz. Bize karşı cidd bir çalışma yürütüyorlar. İran daha çok para kaybetti.

İran bir iç savaş yaşıyor ama...
İç savaş yaşamıyor İran.

Peki efendim söze milli olmaktan girdiniz. Kendi değerleriyle var olmayı düşünen bir iktidar değerlerini tek tek neden sattı?
Bu iktidar satmadı ki geçmiş dönemden bu yana yapılan anlaşmalar çerçevesinde yağdan kıl çeker gibi çekildi.

Mesela Türk Telekom'u kim satı?
O milli değerlerin satıldığını göstermez ki. Özal mesela dedi ki ‘ben köprüyü satarım’ aslında köprüyü satmıyorsun onun gelirini satıyorsun ileride tekrar alırsın. Türk Telekom'a da böyle  bakmak lazım. Türkiye'nin milli ekonomisine katkı getirecek her şey yapılabilir. Bakın Almanya ile biz bozuktuk şimdi aramız düzeliyor. Çünkü 22 milyar dolar ticareti orasıyla yapıyorsunuz 3 milyonun üzerinde insanınız orada yaşıyor. İhraacat ithalat yaptığınız bir ülke. Bugün Hindistan ile Japonya ile Çin ile herkesle anlaşma yaparız. Kazan kazan metodu olması lazım. Ne sizin ne başak bir ülkenin karşılıklı değerleri doğrultusunda işbirliği yapmak gerekiyor. Avrupadaki gayrimenkul satımına bakın bizim vatandaşlarımız burada-
kinden iki kat fazlasını almış. Yerel dengeyi bozmayacak nitelikte bunlar yapılır.

Nerede efendim bizim fabrikalarımız...
Ben söylemem siz bulun. Parça üretimi sadece fabrikada yapılmaz. Mercedes'in parça üretiminin de bir kısmı burada yapılıyor. İşte milli denilince gerçekten yerli ve milli olduğunu ispatlayacak İHA ve Milli Piyade Tüfeği var.

Medya sektörünü kağıt çok etkiliyor. SEKA satıldı. Kağıdı dışardan alıyoruz. Milli değerleri düşünen bir anlayış SEKA'yı niye satar?
Lokal olarak bakarsak bu işin içinden çıkamayız. O günün şartlarında satarsın alırsın. Temelinde biz yerli kağıt üretip de ne yapıyorduk. Kağıt Türk ama içindeki bilgiler hep yabancı. Şimdi yerli ve milli bir sistem var.

Yani yarın öbür gün sistem güçlü olursa öz değerlere döneriz diyorsunuz...
O kesin. Türkiye'de uygulanan 300 yıllık bir proje. Türkiye'deki kötü havanın estirilmesine sebep olan proje 300 yıllık. İsrail'e bakın hep aynı. Siz şimdi yerli ve milli olacağım diye bütün kaynakları yok edemezsiniz. FETÖ ile birlikte hareket ettiğimiz bir olay sonrası 2001'de iktidar olduk. 2014 2015'te mücadele başladı. 5 senede bu mücadele biter mi? Yetiştmiş insanlar her yere yerleşmiş at izi it izine karışmış.

nustet bayraktar

FETÖ dövizin yükselmesinde etkili mi?
Tabi onun da payı var. Türkiyeyi şikayet eden iş adamları para babaları var. Burada kazandığı parayı kaçıran var. Yani bakın siz yabancı ülkelerde gayrimenkul alıyorsunuz şirket kuruyorsunuz bu dalgalanmaların tümü ne ilk ne son olacak. Türkiye ciddi bir tarım ülkesidir, yeniden oraya dönmelidir. Ciddi bir sanayi organizasyonunu üretebilecek noktadaydık bunları tekrar yaratmalıyız. İnançlıyız, insancılız, cesur bir milletiz. Şimdi ben aile yapısına bakıyorum geçmişte büyüklere saygı sevginin hürmetin ne denli olduğunu biliriz. Büyüklerimize yerimizi verirdik, onları konuşması bitmeden söz almazdık, kapıda karşılar uğurlardık. Şimdiki gençler telefonu sosyal medyayı bilgisyayarı alıyor odalara kilitleniyor. Ne aile hayatı ne ana baba saygısı ne gelen misafire saygı yok.

Oysa dün neler konuşulurdu...
Evet ben şimdi Rize'ye gidiyorum. Evime dağdan özel su getirtmişim. Güzel bir depo yaptım kimseye mani olmasın dedim. Komşular Nusret Bey bizim suyumuzu kullanıyor demesinler dedim. Şimdi bizim çocuklar gelseler o su kaynağı nerede bilmezler. Bizim çocuklar gelir tatil yapar giderler.

Ahlaki bir erozyon var
İller Bankası battı diye bir haber yaptık. Belediyelere kredi veren bir banka. İller Bankası bizde de para kalmadı diyor.

Ülkede nakit sıkıntısı var mı?
Marketlere gidiyorum kuyrukta on dakika bekliyorum. Arabalara bakıyorum park edecek yer yok. Ayder'e çıkacaksın 4 saat yolda kuyruk var geri dön uçaklarda yer yok. Parasızlık olsa bunlar olur mu? Araba almaya git istediğin arabayı aynı gün alamıyorsun. Evet ivme biraz düştü ama fırsatçılar var. Mal stoklayan satmıyor ahlaki erozyon da var. Kimisi de dolara bağlı olmayan ürünlere bile zam yapıyor bu insan yapısında kaynakalı bir şey. Yani Türkiye'de ciddi bir krizin olmadığını biraz tasarruf etsek üretsek bunu çok kısa sürede atlarıtız bizim gücümüz buna müsait.

Abi dediklerini bile görevden aldı
Ekonomik kriz seçimlerde sandığa pek yansımıyor. Bu seçimde ne olur?

Sadece MHP ittifakı değil. AK Parti bu işin ilk adımını attı. Erdoğan, en sevdiği ve abi dediği belediye başkanlarını bile görevden aldığına göre...  Bu seçimlerde; yıpranmış, 3 dönem başkanlık yapmış, halkla ilişkisi kopmuş, havadan belediye başkanı olacağım diyenleri aday yapmayacak. Bunlar aday olursa başarısızlık olabilir. 

Nusret Bayraktar kimdir?
1 Ocak 1951’de Rize Ardeşen’de doğdum. Yıldız Üniversitesi Makine Fakültesini bitirdim. Serbest makine mühendisi olarak çalıştım. Özel bir şirketin genel müdürü olarak görev yaptım. Bademlik İlim ve Hizmet Vakfı Kurucu Üyesi ve Başkanı oldum. İstanbul İl Genel Meclisi Üyeliği; Mahalli İdareler Derneği ile Mahalli İdareler Enstitüsü Kuruculuğu ve Yönetim Kurulu Üyeliğinde bulundum. Beyoğlu Eğitim ve Hizmet Vakfı ile Beyoğlu İnsan ve Çevre Vakfı Kurucu Üyeliği, Kasımpaşa Spor Kulübü Başkanlığının yanı sıra çeşitli sivil toplum kuruluşlarında görev aldı.m. 1994 - 1999 yıllarında Beyoğlu Belediye Başkanlığı görevini yürüttüm. 22 ve 23. dönemde İstanbul Milletvekili seçildim. 23. Dönemde Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanlığı yaptım. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *