Özge Şafak: Cehalet mutluluk getiriyor!

Özge Şafak. Her daim adından söz ettirmeyi başaran ünlü bir sanatçı. Yiğit Mahzuni ve Ceylan Koynat'la yaptığı düetlerle hafızalarda yer edinen Şafak'la samimi ve içten bir sohbet gerçekleştirdik. Hem müzik dünyasına hem de kendi hayatına ilişkin birçok bilinmeyeni paylaşan Şafak, ilerleyen dönemde hayata geçireceği projelerinden ve çalışmalarından da söz etti. Konuşurken gözünün içine parladığına şahit olduğum Şafak'ın açıklamalarını okurken eminim o enerjiyi siz de hissedeceksiniz. Keyifli okumalar...

Yiğit Mahzuni, Ceylan Koynat'la yaptığınız düetler çok güzeldi. Devamı gelecek mi? Kimlerle olacak?
Öncelikle teşekkür ederim. Yeni düetler ve projeler olacak. Sürpriz…

İlk göz ağrınız "Roket"in sizdeki yerini anlatır mısınız?
Roket’in yeri bende apayrı. İlk deneyimim. İlk göz ağrım. Roket; benim bu piyasadaki ilk cesaretim, ilk adımım. Çok şey öğretti bana kısacık zamanda.

Evlilik nasıl gidiyor? Kaç yıl oldu?
İyi gidiyor, 6 yıl oldu.

Issız Adam filminden esinlendiğiniz ve son işiniz "Başka Bir Zamanda"yı bize tanıtır mısınız?
Viyana’da bir gece yarısı gelen ilhamla yazdım. Issız adam filminin son karşılaşma sahnesi yüreğime işleyen bir sahne. Aklıma o an geldi ve sözler döküldü kalemime.



Youtube'ı aktif kullanan isimlerden birisiniz. Akustik ve cover parçalar nasıl gidiyor? Tepkiler nasıl?
Akustikler çok güzel gidiyor. Özellikle düetler çok beğenildi.

HERKES GÖNLÜNÜN EKMEĞİNİ YER
Hak ettiğiniz yerde olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Henüz piyasaya gireli birkaç ay oldu. Bugüne gelebilmek için tabii ki çok emek verdim ama piyasada çok yeni hissediyorum. Zamanla hak ettiğim yere gideceğimi umuyorum. Herkes gönlünün ekmeğini yermiş.

ELEKTRONİK MÜZİK YAPMAK İSTİYORUM
Müzikteki hedefleriniz neler?
Müzik yaşamımın her alanında deriz ya! Hakikaten öyle. Şu an kendi evimde kurduğum minik stüdyoda kayıtlar yapıyorum. Youtube’da yayınlıyorum. İleride kendi bestelerimi aranje etmeyi çok istiyorum. Bunun dışında elektronik müzikle ilgili gerçekleştirmek istediğim hayallerim var.

Playback kraliçeleri, sahne alan sosyal medya fenomenleri ve oyuncuyken ya da mankenken şarkıcı olanlar hakkında neler düşünüyorsunuz?
Maalesef ki, gerçek müzisyenliğin verdiği doyumu hiçbir zaman anlamayacakları için onlar adına üzülüyorum. İnsanları ve kendilerini kandırıyorlar. Müzik piyasasını değersizleştiriyorlar. Yurt dışında müzisyen olmayan birinin ünlü bir şarkıcı olması neredeyse imkansızken, Türkiye piyasasında prim yapabiliyorlar. Şarkı söylemeyi, tekniği bilen güzel ses ve yorumu arar oldu kulaklarım.

Sizce onlar müziğin değerini düşürüyor mu?
Maalesef kocaman bir evet. Bizler sesimizin ve enstrümanımızın gelişimi için senelerimizi harcıyoruz ve her gün kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Diğer taraftan notaları bile tanımayan sözde şarkıcılar, aslında neler yapabileceğinin farkında olmadan bu işi yapıyorlar. Cehalet mutluluk getiriyor sanırım.

Önümüzdeki günlerde yeni projeleriniz neler?
Youtube kanalımdan yeni bestelerimi, akustikleri ve coverları paylaşacağım.



İnsanın eşiyle birlikte sahne alması nasıl bir his?
Bazen çok güzel bazen çok yorucu.

Uzun zaman sonra sahne almaya başlayınca neler hissettiniz?
Çok özlediğimi fark ettim. Ve şu bir gerçek ki; ses kası (ses telleri) çalışmadığında, tıpkı uzun süre spor yapmayan kaslar gibi kendini salıyor.

“EŞİM BİR TENOR”
Neden Viyana'da yaşıyorsunuz?
Eşim Opera sanatçısı. Kendisi bir tenor. Devlet operasında söylüyor. Ondan dolayı Viyana’ya yerleştik.

Viyana ve Türkiye arasındaki farklar nelerdir?
Dünya kadar fark var. Avusturyalılar müzikten anlıyor. Okullarda küçük yaştan itibaren müzik bilgisi ve kültürü öğretiliyor. Avusturyalılara kalitesiz müzik dinletemiyorsunuz. Bizim müziğimizi dinleyen, dünya müziğini takip eden bir kitle var. Ama beğenmediklerinde hiç acımazlar. Viyana Devlet Operası’nda rejinin yuhalandığına gözlerimle şahit oldum. Konser esnasında sesli öksürülmediği, asla konuşulmadığı, telefonla çekim yapılmadığı bir toplum düşünün. Sonra da sanata ve sanatçıya nasıl değer verildiğini... Kemanımla toplu taşımaya bindiğimde yaşlı bir kadının bana yer vermek istediğini gördüğümde yaşadığımın gerçekliğine inanamadım. Günün sonunda Atatürk’ün şu sözü geliyor aklıma; “Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz; hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz fakat sanatkâr olamazsınız.”

Türkiye'ye gelip gitmek zor olmuyor mu?
İnsan alışıyor her duruma. Pandemiden dolayı uzun zamandır gelemedim. Burnumda tütüyor İstanbul.

Radyo ve Televizyon izliyor musunuz? Artık etkisinin olduğunu düşünüyor musunuz ikisinin?
Neredeyse hiç izlemiyorum. Denk gelirse ancak. Tabii ki etkisi var ama en etkili mecranın Youtube yani dijital medyanın olduğunu düşünüyorum.



Sosyal medya hayatınızın neresinde?
Tam ortasında. Her gün beraberiz. Elimden geldiğince aktif kullanmaya çalışıyorum.

Eğitimli insanlardansa neden hep eğitimsiz bilgisiz insanlar zirvede Türkiye'de?
Çünkü halkımız müzik konusunda yeterince eğitilmiş değil. Ne demiştik: cehalet mutluluktur. İnsan anlamadığı bir şeyin farkında olabilir mi?

Müzik geçmişimizden bahseder misiniz?
9 yaşında müzik eğitimine başlayıp ilk konserimi vermiştim. İlk olarak bağlama öğrendim. Ardından güzel sanatlar lisesinde keman ve piyano eğitimi başladı. Üniversite sınavına bölüm birincisi olarak girdiğim müzik öğretmenliği bölümünü bitirdikten sonra master yaparken atandım ve İstanbul’da bir lisede öğretmenlik yaptım. Evlendikten sonra Viyana’ya yerleştim ve bir konservatuarda caz keman bölümüne kabul edildim. Viyana Devlet Operası’nda sesimi yeniden inşa eden şan hocamla tanıştım. Ses konusunda bildiğim bütün doğruları değiştirdi. Şimdi ise ağırlıklı olarak Türkçe müzik yapıyorum.

MÜZİKSİZ GÜNÜM GEÇMEZ
Müziği ne olarak görüyorsunuz? Sizin için ne ifade ediyor?
Müzik siz fark etmeseniz de her yerde ve her şeyde. Canlı cansız her şeyin bir titreşimi vardır bu evrende. Bazen kulağımızın bile duyamadığı titreşimler. Hayatımın her yerinde. Öyle bir şey ki; onu henüz göremedim ama onsuz tek bir günüm bile geçmedi.

Röportaj: İsmail Gökgez