Beylikdüzü'nde hizmet veren Değişim Okulları'nın sahibi Mehmet Emin Ateş'le eğitim dünyasına dair aydınlatıcı bir sohbet gerçekleştirdik. Eğitimde başarının 3 temel sırrı olduğunu anlatan Ateş, “Bu 3 temel sır nedir? Sağduyu, sevgi ve zamandır. Bunların her biri başlı başına birer bir cümledir ve hepsinin yolu çocuklara değer vermekten geçmektedir. Biz çocuklarımıza değer vererek eğitimcilik yapıyoruz” dedi
Beylikdüzü'nün önemli eğitim kurumları arasında başı çeken Değişim Okulları'nın sahibi Mehmet Emin Ateş'le hem Değişim Okulları'nı hem de eğitim dünyasını konuştuk. Özel eğitim kurumlarında öncelikli olarak parayı esas alanların her zaman kaybedeceğini anlatan Ateş'e göre eğitimde öncelik çocuklara sevgiden, sağduyudan ve onlara zaman göstermekten geçiyor. Gerek okulda gerekse de sosyal yaşamda çocuklara değer vermenin önemine değinen Ateş, “Çocuklara değer verdiğiniz zaman onlara sevginizi ve anlayışınızı gösterdiğiniz zaman onlar da daha pozitif oluyor hem derslerine hem hayata dört elle sarılıyor” dedi. Eğitimcilerin çocukların geleceğini düşünerek ilerlemesi gerektiğinin de altını çizen Ateş, “Her öğretmen, her eğitimci çocuklara emek vermeli, emek göstermeli” diyor...
Öncelikle sizi ve kurumlarınızı tanıyabilir miyiz?
Ben bir öğretmenim. Öğretmenliğim sırasında ve daha öncesinde oluşan hayallerim sonucu bir okul kurdum. Bu okulun burada üçüncü senesi. Kurumun başka şubeleri de var. Çok başarılı bir dönem geçiriyoruz. Okulumuza ilgi büyük. Öğrencilerimizin başarısıda oldukça yüksek. Burada anasınıfı, ilkokul, ortaokul var. Sınavları kazanan öğrencilerimizin sayısı çok yüksek ve çok iyi liselere yerleştiler. Eğitime bakış açım, çocuğun hem yaşaması hem de eğitilmesi yönünde. Eğitimdeki konseptim kesinlikle bu yöndedir. Kültürlü, spor sever, sanat sever ve demokrasi ortamında büyüyen çocuklar görmek istiyorum. Dünyanın hemen hemen yarısını gezme şansım oldu. Çocuklar özgür birer birey olarak yetişmemlir ki, yarın özgür bir toplum oluşturmada etkin rol oyansınlar. Kendilerini ifade edebilecek gücü hissedebilsinler. Aynı zamanda bizim kendi öğrenciliğimizde yaşayamadığımız ve içimizde kalan konularını öğrencilerimizle gideriyoruz. Okulumuzun en büyük farklılığı bu. En önemlisi de bunu iyi eğitmenlerle sağlamak. İyi öğretmenlerle çalışıp çocukların buraya kesinlikle gelmelerini sağlıyoruz. Sayın Milli Eğitim Bakanımızın söylediği şey şu; 'Zil çaldığında çocuklar okulu koşa koşa terk etmemeli.'' Bizim de hayalimiz budur. Bunu başardık. Çocuklarımızın eve gitmek yerine burada kalmak istemelerine şahit oluyoruz. Bu açıdan huzurlu bir ortam sağladık ve sürdürüyoruz.
Okulunuzun kontenjan sayısı nedir?
Bizim okulumuz bir butik okul. Öğrenci sayımız 300, sınıf sayımız 26 ve sınıflardaki öğrenci sayısı 20 kişi. Başka şubelerimiz de var, Yakuplu'da ruhsatını aldığımızı ve eğitime başladığımız bir anaokulumuz var. Beylikdüzü'nün bu güzel semtinde çocuklarımıza güvenli ve huzurlu eğitim verme arzusundayız. Son zamanlarda eğitimle ilgili en ufak fikri olmayan kişilerin okul kurduğunu gözlemlemekteyim. Bu eğitim açısından ciddi bir sıkıntı aslında. Gerekli bilgi ve donanıma sahip olan kişilerin eğitim kurumları kurmasını daha çok isterim. Bizim amacımız okula istekli gelen öğrenci görmek, onlara bu sevgiyi kazandırmak. Aileler okula çocuğunu kaydetmeden önce muhakkak okul hakkında, kurucusu hakkında, eğitim kadrosu ve başarı hikayeleri konusunda araştırma yapsınlar. Kurumun başında eğitimci birinin olması çok önemli bir şeydir. Bir işletmecinin kar amacı güderek kurduğu okul mu, yoksa bir eğitimcinin kurduğu bir okul mu insana daha güven verir diye düşünsünler. Araştırmalarını iyi yapıp çocuklarını okullara öyle emanet etsinler. Çünkü evde onlar, okulda bizler çocukların ailesiyiz ve her birimiz onlara birer örneğiz. Bir çocuk bir dünya demektir. Sevgiyle çocuğumuzu büyütmeli, yetiştirmeli, eğitmeli ve topluma faydalı bir insan olması konusunda onlara iyi şeyler katmalıyız.
Sizi başka eğitim kurumlarından farklı kılan yanınız nedir? Aileler neden sizin okulunuzu tercih etmeli sizce?
Öncelikle biz çocuklarımıza branşında uzman öğretmenlerle derse, konuya olan eğilimini, isteğini, sevgisini artırmak yönünde iddialıyız. Aynı zamanda spor, kültür, sanat, yabancı dil bizim için çok önemli. Üzerinde durduğumuz şey; becerilerini kullanabilen, biraz da gelenek ve göreneklerine bağlı vatanını seven çocuklar yetiştirmek. Muhakkak her bir çocuğun içinde keşfedilmeyi bekleyen noktalar var. Bunları keşfedip çocuğun kendini tanımasına yardım ediyoruz. Ailelerde bunun farkında. Bunu gören velilerimiz çok mutlu oluyor ve eğitim kurumumuza olan ilgi her geçen gün büyüyor.
Her şeyin başı sevgi
Öğrencilerinize bu donanımı kazandırmak için nasıl bir ortam oluşturuyorsunuz?
Bir kere önce sevgi gerekiyor. Her şeyin başı sevgidir. Sevgiyi gören çocuk saygıyı öğreniyor ve tabi sevmeyide. İyi bir eğitim kadrosuyla başarıyı yaşamak hiç te zor değil. Okulumuzda spor dalında ödüller alan öğrencilerimiz var. Biz onları sosyal hayata da hazırlıyoruz. Sıkılmadan okula gelmeleri için etkinlikler ve keyifli bir şekilde dersleri işlemeleri konusunda ortam ve alan hazırlıyoruz. Ben özellikle İskandinav ülkelerinde Norveç, İsveç, Finlandiya gibi yerlerde gezerek oralardaki eğitim çalışmalarını hayranlıkla gözlemlemiş biri olarak, çocukların mutlu olabileceği bir ortamda öğrenim görmesini isteyen biriyim. Aksi şekilde bir eğitim öğretim anlayışını kabul etmiyorum. Öğrenciyken zamanında kendimize yapılmasını istemediğimiz şeyleri, öğrencilerimize de yapmamalıyız. Hayal ettiğim her şeyi burada öğrencilerimizle yaşıyorum. Mutlu ve çalışkan çocuklar yetiştirmek için gereken her çabayı burada eğitim kadromuzla gerçekleştiriyoruz. İstanbul şartlarında, yoğun rekabet ortamında hem iyi eğitim verebilmek hem de saydığımız bu unsurları çocuklara geçirmek her ne kadar zor olsa da biz başardığımızı düşünüyoruz.
Lokasyon bakımından okulunuzun bulunduğu yeri nasıl değerlendiriyorsunuz? Yakın çevrenizde çok okul var mı?
Bulunduğumuz yer güzel bir yer. Lokasyon bakımından ancak bunu söyleyebilirim. Zira eğitim için okulun mesafesinin veya konumunun önemli sayılmasını doğru görmüyorum. Çünkü esas olan şeyin eğitim olduğunu düşünüyorum. Okulun misyonu ve tavrı bana kalırsa yol ve güzergah meselelerinden çok daha önemli bir şey. Çevre civarlarda çok okul yok. Zaten son zamanlarda dediğim gibi, eksik fikirli insanların okul açtığını gören biriyim. Burası güzel bir semt. Elbette çocuklar için bir şans. Fakat aileler artık uzakta da olsa çocuklarını eğitim ve öğretimlerini önemsedikleri için, okulun yeriyle ilgilenmekten çok,çocuğunun başarısı için mesafe gözetmeksizin okula gönderiyorlar.
Az önce İskandinav ülkelerinden ve orada gözlemlediklerinizden söz ettiniz. Türkiye eğitim açısından çok başka bir sistem izliyor elbette fakat, sizin en etkilendiğiniz şey ne oldu?
İnsana, çocuğa, bireye verilen değer. İnsanların huzur ve mutlu bir ortamda yaşam sürmesi çok önemli bir şeydir. Türkiye hızla büyüyen bir nüfus potansiyeline sahip bir ülke. O ülkeler öyle değil. Nüfus azlığının da gelişimlerine etkisinin olduğunu söylemeliyiz elbette. Dolayısıyla oralarda eğitime daha başka bir bakış açısı var. Yüksek yaşam standartları nitelikli eğitim sunmalarına etki ediyor. Zaten bildiğiniz gibi,Finlandiya özellikle ilk, orta ve lise düzeyindeki kaliteli eğitimiyle tüm dünyanın ilgisini çekiyor. Bizim ülkemiz çok daha değerli bir ülke. İsterdim ki bu olanaklar bizim kıymetli memleketimizde olsun. Fakat eğitim sistemimiz başka, kültürlerimiz, dengelerimiz başka. Bu bakımdan bizler eğitimciler olarak en azından çocuklarımızı benimseyerek aynı olmasa da, benzer bakış açısıyla çocuklarımıza yaklaşan bilinçili eğitimciler olmalı ve eğitim öğretimde çocuklarımızı bu şekilde yetiştirip topluma kazandırmalıyız.
Gelecek için umutluyum
Türk Eğitim sistemini nasıl yorumlarsınız, daha ileri aşama kaydedebilmek için sizce neler yapılmalı?
Ben eğitim sistemi konusunda bir öneri gibi algılanabiler, şunu söyleyebilirim; Eğitimde sınav sistemi değişiyor diye çocuklarda ve ailelerde bir panik havası oluşuyor. Aslında doğal bir şey bu ancak sınavlar hep aynı. Yani çocuklar, gençler sınavlarına hazırlanmak için sadece daha fazla emek harcasınlar ve oluşan kötü havaya fazla aldırış etmemeye çalışsınlar. Aslında bakanlarımız değiştiği için bunların yaşandığını söyleyebiliriz. Elbette büyüklerimizde bunun farkındadır ve düzelmeye gideceklerini düşünüyorum, en azından umut ediyorum. Biz toplum olarak bu gibi şeyleri çok konuşan bir toplumuz. Sistem değişsin, sınavlar hep vardı ve olmaya devam edecek. Bunları sorun etmeye gerek yok. Örneğin kitap okumak, her zaman geçerli olan bir şeydir. Bizler eğitmeye, öğrenciler ise eğitimden faydalanmaya devam etmeliler. Dolayısıyla isimler, makamlar, sistemler değişiyor diye enerjilerini düşürmesinler öğrenciler, her zaman gayret edip, çalışmaya devam etsinler. Kulaklarını kapayıp amaçlarına ve hayallerine doğru yürümek için çok çalışıp, hayatlarını şekillendirsinler. Bugün aileler daha duyarlı. Derslere ilgisi olmayan öğrencinin olması çok normal bir şeydir. Bu noktada aileler ve biz eğitimciler onlara destek olmak adına elinden geleni yapıyor. Sevgiyle eğitime yaklaştırmalıyız. Bu bizim üstünde durduğumuz en önemli şeydir. Çünkü sevginin hallemeyeceği hiç bir şey yok. Sevgi güzellikler doğurur.''
Günümüzde öğrenci olmak ve sizin döneminizde öğrenci olmak çok farklı. Olanaklar bugün daha iyi olsa da öğrencilerin zorlandığı bir çok şey var, bunu nasıl görüyorsunuz?
Şöyle bir söz var;' Öğretmenin zalim olduğu zamanda öğrenciydim, öğrencinin zalim olduğu zamanda öğretmen.'' Kimse bunu yanlış bir yere çekmeksin. Bizim dönemimizde öğrencilik koşuular sebebiyle bugüne oranla kıyaslanamayacak bir biçimde zordu. Öğretmen ve okullar yoktu. Kitap, kalem, defter kısacası olanaklar yoktu. Bugün herşey bir öğrencinin yanı başında. Zorlanmaları elbette normal bir şeydir ama olanaklarını fark edip daha çok derslerine sarılmaları gerekir. Toplumdan, sosyal çevreden etkileniyorlar doğal olarak, günümüz Türkiyesi başka. O zaman ki çocuklukta başkaydı, şimdiki çocuklukta başkaydı. Bizler dayak bile yediğimiz günleri olan öğrencileriz. Şuan böyle bir şey söz konusu bile olamaz. Evde aileler neyse, okulda da öğretmenleri o. Şimdi tüm öğrenciler eşit şartlarda olduğu için başarmaları daha mümkün. Öğretmenleri titizlikle onları hayata, sınavlara hazırlıyor. Eskiden böyle bir şey yoktu. 100 kişiden biri zeki ve hırslı olduğu için bir okul kazanırdı, şimdi bunlar daha kolay olabilecek şeyler. Sistem olarak her şey başkaydı, fakat o dönemin koşullarını bugün ki öğrenciler bilmiyor. Bilseler belki daha hırslı ve minnetkar olabilirlerdir. Bir kere teknolojiyi kullanıyorlar. Bu çok şey demektir. Bizler öğrencilerimizi okul bahçesinde tutmaya çalışıyoruz, onlara eğitimi, okul sevgisini aşılıyoruz.
Devlet ve özel kıyas edilemez
Bir kaç gün önce Tüm Özel Eğitim Kurumları Derneği ( ÖZ-KUR-DER) Yönetim Kurulu üyesi Ahmet Çevik, geçtiğimiz sene özel okullara giden öğrenci sayısı 1.4 milyonken, bu yıl bu rakamın 1.5 milyona ulaşacağını beklediklerini açıkladı. Bu katılım oranını yükselmesini neye bağlıyorsunuz?
Özel okullar için algılanan yanlış bilgiler var. Aslında özel okullar devletin yükünü alıyor. Sanki her özel okula giden öğrenciye nakit 40-50 bin miktarında paralar ödeniyor, fazla para harcanıyor ve asla özel okulun yükü sırtlanamazmış gibi algı var. Bu yanlış konusunda bir çok kişi bilinçlendi ama, halen böyle düşünen insanlar var. Devlet okullarınki 1 seneye eşdeğer miktarda harcama gidiyor aslında. Yani devlet okullarında da masrafsız bir süreç yok. Özel okullarda öğrencinin kurs ihtiyacı bile oluşmuyor. Birebir eğitim ve yakın ilgiyle başarılı olmaları biraz daha kolayulaşıyor. Elbette günümüzde devlet okullarının eğitim kapasitesi yükselmiş vaziyette olsa da, yoğunluk bakımından özel okulla kıyas edilemez. Ayrıca çalışan aileler için özel okullar büyük avantaj sağlıyor. Aileler çocuklarının nerede vakit geçirdikleri konusunda huzurlu hissediyorlar.Onların okullarında, özel öğretmenleriyle vakit geçirdiklerini bilmek aileler açısından günlük rutin hayatlarını sürdürebilmeleri için büyük önem taşıyor. Dolayısıyla bu etkenleri düşündüğümğz zaman, özel okullara ilginin artmasını normal görüyorum. Daha da artacağını düşünüyorum.
''Güven aileler için en önemli şey. Çocuklarını kime emanet ettiklerini ve nasıl bir ortamda olduklarını bilmeleri gerekiyor.
Sizin okulunuza gelmek isteyen öğrencileriniz için sunduğunuz fiyat aralıkları ne ölçüde, herkes çocuğunu rahat rahat okulunuza getirebilir mi?
Kesinilkle getirebilir. Standartlarımızı bu açıdan oldukça düşük tuttuk. Eğitimde paradan çok kaliteye, güvene ve başarıya önem veren bir kurumuz. Bu anlayışı benimseyen bir eğitim kadrosu oluşturarar tamamen eğitimdeki yolculuğumuzu bu anlayışla sürdürüyoruz. Zaten öğretmenlik kesinlikle para için yapılabilecek bir meslek değildir. Biz paradan daha çok eğitimi düşünüyoruz.
Çok yönlü bireyler, yetiştirerek, topluma ve kendine faydalı çocuklar büyütüyoruz.
Her çocuk ayrı bir dünya
Çocuğun okulda aldığı eğitimde denge çok önemli. Yani bir çocuğun akademik, sosyal ve duygusal gelişimini aynı anda dengeli bir şekilde gerçekleştirmek için eğitimcide olması gereken şey nedir?
Sağduyu, karşılıksız sevgi ve ayırdığınız zaman. Olması gerekenler 3 kelime de bunlardır. Bunların her biri geniş birer cümledir. Kısaca söylemem gereken şey çocuklar için duyarlı olmak zorundayız. Sevmek, öğretmek, katmak zorundayız. Hep dediğim gibi,malesef ülkemizde hep konuşulan şey bu konuda para. Parayı çok konuşan bir toplum olduk. Eğitim için parayı konuşmayı bırakmamız lazım. Eğitimci çocuğun geleceğini düşünmeli ve emek sarfetmeli. Zaten emeğinin karşılığını almaması gibi bir şey söz konusu değildir, ancak dilimiz sevgi dili olmalı, amacımızsa bir çocuktan bir dünya yaratmaya çalışmak olmalı. Durum böyle olunca, önem verilmesi gerekenlerin bunların olması gerektiği benimsenince zaten o dengeyi yakalıyorsunuz. Bizim kurumumuzda bu anlamda başardığımız şeyleri, umarım tüm eğitim kurumlarında görebiliriz.
En değerli kitap
“Bu benim 1980 li yıllarda okula hazırlanırken çalıştığım tek kitabım. Üstüne aldığım notlarım var. Arkadaşlarımın başka kitabı varsa onları buralara not alır, başka kaynakmışçasına defalarca aklımıza kazımaya çalışırdık. Bugün ki imkanlar, gün kü imkansızlar düşünülürse aslında duygulanmamız gereken anlar. Bir çoğumuz böyle anılarla büyüyüp, meslek sahibi olabildik.”
Başarının sırrı doğru eğitim
Başarının sırrını iyi bir öğretmen kadrosu ve doğru eğitime borçluyum. Hepimizin hatıralarında öğretmenlerimizle ilgili ama iyi ama kötü hatıralar var. Ben onların köt hatıraları olmaması adına çabalayan biriyim. Kurumumuzdaki bütün öğretmenlerimizde öyle. Onları kendilerini, hayatı, okulu, dersleri sevdirmeleri ve ruhlarına dokunmalıyız. Bunu yapabilen bir öğretmen kadrosuyla yola çıkarsanız başarı kaçınılmazdır.