Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Orta şiddetli yağmur
16°
Ara
Damga Röportaj Koltuğa göre adam lazım

Koltuğa göre adam lazım

Damga’ya konuşan Halil İbrahim Türkgenç, seçim sonuçları hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu.AK Parti'nin önemli illeri kaybetmesinin en büyük nedenininin ekonomik sıkıntı olduğunu belirten Türkgenç, “AK Parti'nin adama göre koltuk değil, koltuğa göre adam bulması lazım. Yani liyakatlı, ehliyetli kişiler seçilmeli” uyarısını yaptı.

Okunma Süresi: 12 dk

Vehbi Orakçı döneminde 5 yıl AK Parti Beylikdüzü elediye Meclis üyeliği yapan, Yusuf Uzun döneminde ise Beylikdüzü Kent Konseyi Başkanlığını yürüten EuroModa Bijuteri ve  Prenses Bijuteri'nin sahibi Halil İbrahim Türkgenç, Damga'ya konuştu. Kendisinin siyasetçi olmadığını, sadece AK Parti'yle gönül bağı olduğunu belirten Türkgenç, 31 Mart yerel seçimlerinde alınan başarısız sonuçların en büyük nedeninin ekonomik kriz olduğunu söyledi. AK Parti'ye de eleştiriler getiren Türkgenç, liyakata yeterinde önem verilmediğini ifade etti.

lKendinizi kısaca tanıtır mısınız?  
Aslen Trabzonluyum, 40 yıldır İstanbul’da, 30 yıldan beri de Beylikdüzü’nde yaşıyorum. Ticaretle uğraşıyorum. Markamızın müşterisi en çok doğal olarak hanımlar. EuroModa ve Prenses Bujiteri firmalarının sahibiyim. Beylikdüzü’nde uzun yıllardır yaşadığım için burası benim anavatanım gibidir. Firmamızın ana binası buradadır. Siyasete ilgim var fakat bir bağım yok. Gönül bağım büyük. Burası firmalarımızın faailyet merkezi. İmalat, ithalat, depolama ve sevkiyat yapıyoruz. Türkiye genelinde elli satış noktasında ticaretimizi sürdüyoruz.

lEuroModa nedir ?  
EuroModa otuz sene önce kurulan bir takı ve aksesuar markasıdır. Çoğunlukla hanımlara hitap ediyoruz. Bizim özelliğimiz Türkiye’nin ilklerinden olup, Türkiye genelinde elliye yakın çoğu AVM'lerde olmak üzere satış mağazalarımız var

lBayilik veriyor musunuz ?  
Bayimiz çok fazla değil 3-4 tane var. Genelde kendi mağazalarımızı kendimiz işletiyoruz. EuroModa Bijuteri ve diğer markamız Prenses Bijuteri, Türkiye’de sektör lideri olup takı-aksesuar sektöründe lider durumdadır.

lBeklediğiniz ilgiyi görüyor musunuz?
Fazlasıyla görüyorum. Ülkemizde ekonomik sıkıntılar olsa da global bir krizin de olduğunu ve süre geldiğini var sayarsak, hiç etkilenmedim diyemem. Çünkü piyasalar fazlasıyla etkilendi. Fakat biz eski ve köklü bir marka olduğumuz için mümkün olduğunca az etkliendik. Bu ekonomik darlıktan kurtulacağımıza inanıyorum.

halil ibrahim türkgenç

lE-ticaret satışlarınız var mı?
Evet, varız fakat şuan istediğimiz nokta da değiliz. Sırf bu iş için kadromuza yeni yüzler kattık. E-ticarette bir artış sağlamak için ciddi bir çalışma içindeyiz. Çünkü bütün dünya E-ticarete gidiyor. Bu yüzden bizim içinde önemli.

Modayı takip etmek zorundayız
lModayı takip ediyor musunuz? Üretimleriniz nasıl gerçekleşiyor?

İşimiz zaten moda sektörünün kalbinden geçiyor. Modayı takip etmemek gibi bir lüksümüz yok. İşin uzmanlarıyla her sezona yenilikler katarak üretimlerimizi gerçekleştiriyoruz. Bir sezonda en az 3-4 koleksiyon hazırlıyoruz. Yaz, ilkbahar, kış, sonbahar mevsim geçişlerinde sürekli yenilenmeyi sürdüyoruz. Sektör olarak sürekli güncel ve yeni kalmak zorundayız.

Türkiye’de marka haline geldik
lBugünlere Tahtakale’den geldiniz. Tahtakale için ‘Ticaretin Üniversitesi’ denir. O günlerden bugünlere gelişinizi anlatır mısınız? 
1970 senesinde İstanbul’a geldim. Selametli amcam Mithat Türkgenç sayesinde buralara geldim. Onun bende emeği çok büyüktür. O, Tahtakale’de bu işin toptancılığını yapıyordu. Ben de onunla beraber başlamış oldum. Yaklaşık 5-6 yıl onunlaydım. Daha sonra askerliğimi yaptım ve ardından kendi perakende mağzamı kurdum. Amcam sayesinde sektöre girmiş oldum. Daha sonrası kendi mücadelem ile Türkiye’de bir marka haline geldim.

lTürkiye ekonomisi için neler söylersiniz?  
Yıllardır ticaretin içindeyim. Şu son birkaç yıl içeresindeki durgunluğu, hayatımda görmedim. Daha evvel krizler gördük ancak bu kadarını asla görmedik. Demek ki bununda olması, yaşanması gerekiyormuş. Allah daha beterlerinde sakınsın bizleri. Bunlar da bir gün geçecektir umarım. Düzelebilmesi için yatırımcıların yavaş yavaş mücadele ettiğini gözlemliyorum. Ve tabii iktidarın da elinden geleni yaptığını düşünüyorum. Aşılıcak elbette umarm büyük hasarlar almayız.

halil ibrahim türkgenç

lSiyasi konjonktürün bu duruma etkisi var mı?
Şöyle etkisi var; Malum Türkiye’yi bir kapana kıstırdılar. Bunun için içten ve dıştan her türlü tuzağı kurdular. Bunlar para piyasalarına yapılan müdahaleler, dövize uyguladıkları yaptırımlarla kumpas kurdular. Bu şekilde ekonomiyi yönetilmez hale getirmeye çalışıyorlar. Bunda da kısmen başarılı oldular. Nasıl oldular; sunii zamlarla, sunii kaoslarla, sunii para krizleri, sunii döviz krizleri yaratarak. Hatta son eçimlerde yaşanan aksiliklerin ve başarısızlıkların sebepleri de bunlardır. Dünya piyasalarında para 2 olarak kullanılırken, bize karşı 7 oluyor. İktidar boyun eğmediği için bunu yaşatıyorlar. Türkiye'nin cesur duruşu, onları böyle davranmaya itiyor. Uzun lafın kısası Türkiye üzerinde büyük oyunlar oynanıyor. Ama çok şükür güçlü bir liderimiz ve hükümetimiz var. Bu yüzden de bütün bunları aşacağız, oyunlarını bozacağız.

lSiyaset ile bir ilginiz, bağınız var mı?
Ben bir siyasetçi değilim. Sadece bir iş adamıyım, ancak siyaseti izlemeyi seviyorum. Geçmişte ufak bir siyasi yaşantım oldu. Vehbi Orakçı dönemi idi. 5 yıl AK Parti'den Beylikdüzü Belediyesi meclis üyeliği yaptım. Yusuf Uzun döneminde, Beylikdüzü Kent Konseyi Başkanlığı yaptım. Bu anlamda bir siyasi tarafım var. Ancak dediğim gibi profesiyonel bir siyasetçi değilim. Gönül bağım ve gözlemlerim var. Yani siyaset ile makam peşinde koşan biri değilim.

lAK Parti’den uzaklaştınız mı?  
Hayır, asla ben bir AK Parti sevdalısıyım. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan sevdalısıyım. Bu yüzden de kesinlikle gördüğüm, duyduğum, inandığım ve yaşadığım şeyleri direkt söylerim. Söylerim, söylemeye devam edeceğim. Kimseden bir beklentimiz veya kimseye diyet borcumuz yok. Ne bir ihale, ne de devlet ile yaptığım bir iş var. Bu yüzden her şeyi rahat ifade edebilirim. Yani sırtımızda yumurta küfesi yok. Ne biliyorsak, ne görüyorsak memleketimiz için onu söylüyoruz.

lAK Parti’nin son zamanlardaki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz, eleştirdiğiniz yanları var mı? Son yerel seçimlerde neden başarısız oldu? 
İstanbul’da Ekrem İmamoğlu kazandı. Bana göre bunun başlıca sebebi ekonomidir. Ekonomik kumpası kuranlar belli oranda başarılı oldu, bununla mücadele edenler yani hükümetimiz başarısız oldu. Bunu hepimiz görüyoruz. Hedef de bu idi zaten. Bu kumpasların uzun süre önce hazırlandığını düşünüyorum. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden öncesine dayanan programlanmış bir kumpas. Sayın Erdoğan’ın bunu fark edip, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini öne aldığı bir dönemden geçtik. Bu şekilde kaosu ve kumpası fark eden hükümetimiz bu süreçten daha az zarar ile çıkmayı başardı. Yerel seçimlerde de bu kumpasın etkilerini gördük.

lAK Parti seçimlere çok iddialı girmişti, sizce hiç mi kaybetmeye yönelik hareketleri olmadı?
Eleştireceğim yönleri var. Kısaca değinecek olursam, belirttiğim gibi ilk sırada ekonomik sebepler gelir. Son zamanlarda Ak Parti başarıyı kanıksamıştı. Sürekli başarılı olabileceğine inanıp, ona göre hareket ettiler. “Kesinlikle seçimleri kaybetmeyiz” diye özellikle İstanbul ve Ankara’da bir rehavet içerisindelerdi. Bu rehavet kötü sonuçlar doğurdu. Parti teşkilatları yeteri kadar çalışmadı. “Nasıl olsa kazanacağız” mantalitesiyle hata yaptılar. Bunların sonuçlarını görüyorlar. Bu gafletten şimdi uyandılar ama iş işten geçti. Aslında belki de bu bir ders oldu.

lKonuştukları dil ile halkla bütünleşebildiler mi, sevgi dilini kullanabildiler mi?
Makam ve mevkinin geçici olduğunu unuttular. Yöneticilerin, makamlarından dolayı gevşek davranamaz. Seçmenden çok emin davrandılar. Her ne kadar büyük hizmetleri olmuş olsa da çok büyük yatırımlar yapılsa da vatandaşın onlardan vazgeçemeyeceklerine inanmaları hataydı. Bu gibi algılarla başarısızlığı getirdi. Bu yüzden sevgi dilini biraz ihmal ettiler diyebilirim.

lSayın Erdoğan’ın yalnız bırakıldığını düşünüyor musunuz?
Kesinlikle inanıyorum. Hem yalnız bırakıldı hem de yanlış yönlendirildi. Yöneticilerin bunda etkisi çok büyüktür. Yakınlardan bir örnek vermek isterim; İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak göreve geldikten sonra teşkilata faydalı işler yapmak yerine teşkilatın anatomisini bozdu. Üzerine vazife olmayan işlere bulaştı. Örneğin; Beylikdüzü Devlet Hastanesi Başhekimi Atilla Yılmaz arkadaşımızın pasif bir göreve itilmesine yönelik bir yol izlendi. Bu kişinin partiye emeği o kadar çok ki. Kendisini görevinden alarak kenara itti. Böyle bir şeye gerek yoktu, zaten bu kendisinin işi olmayan bir durum. En sevilen ve değer verilen, herkesin beğenip takdir ettiği birini makamından etmek yanlıştır. Bunu yapan kişi için hedefinin ve niyetinin karıştığını düşünürüm. Kendisine rakip olmasından korkmuş olmalı. Böyle değerli insanlara bunlar yapılmamalı. İnsanlar kolay yetişmiyor böyle şeylere gerek yok. Bir kere seçim kazanmak için Atilla Yılmaz gibi değerli ve kaliteli insanlara ihtiyaç var. Bu yüzden il ve ilçe başkanları kendi üzerlerine vazife olan işleri yapsınlar, insan harcamakla bir yere varılmaz. Hayatım boyunca birçok seçim gördüm, ancak seçime asılmadan girilen bir seçimi ilk kez 31 Mart'ta gördüm. Eskiden seçim zamanları teşkilatlar seferber olurdu, gece-gündüz kazanmaya yönelik çalışmalar yapılırdı. Bunun en büyük sorumlusunun il başkanları olduğunu düşünüyorum. Hem kendileri çalışmalı hem de teşkilattakileri çalıştırmalı. Bayram Şenocak ve aday belirleyenler göreve geldiği zaman kendi arkadaşlarını, kendi bildiklerini, kendi çevresini Küçükçekmece'ye, Avcılar’a, Sarıyer'e göndereyim zihniyeti. Hep 'kendim' mantığı yanlış mantıktır. Bu kadar bencil olunmamalı. Küçükçekmece Belediye seçimini biz kimle alırız hesabını yapmak gerekir, yani il ve ilçe yönetiminin bu hassas noktalara çok önem vermesi gerekir. Bu işi layıkıyla yapacak kişi lazım. Ayrıca tekrar başa dönersek AK Parti'ye onca emeği dokunan değerli Atilla Yılmaz'ı görevden alma mevzusu çok önemli bir mevzu. Alma sebebi bile yok, yolsuzluğunu, uğursuzluğunu duymuşluğumuz yok. Tamamen politik. İddia ediyorum, AK Parti eğer Atilla Yılmaz ile seçime girseydi, ben inanıyorum ki zor da olsa seçimi alırdı. Beylikdüzü'nde A'dan Z'ye herkesin sevip saydığı bir isim. 15- 20 yıldır burada yaşayan bir insan. Yılmaz gibi parlamasından korkulan ve kenara itmek isteyen yöneticiler olduğu müddetçe Ak Parti kaybeder.

lBölge siyasetinde olması gerekenler nedir?  
AK Parti'nin adama göre koltuk değil, koltuğa göre adam bulması lazım. Yani liyakatlı, ehliyetli kişiler seçilmeli. Mantık bu yönde kulllanılırsa düzelmeye gidilebilir. Aksi yapılırsa seçimlerin kazanılması çok zor olur. Herkes, her şeyi sayın Erdoğan’dan bekliyor. Alt kadrolar bu işi gönülleriyle ve inançla yapmalılar.

lBeylikdüzü Karadenizliler Derneği Başkanısınız. Faaliyetlerinizden söz eder misiniz?  
12 yıldır derneğin başkanlığını yapıyorum. 2 sene önce de Beylikdüzü İl Dernekleri Federasyonu’nu 12 kişi ile beraber kurduk. BEYKARDER'de klasik dernekcilik apıyoruz denebilir. Hemşehirlilerimiz geliyor, kardeşlerimiz geliyor. 2 haftada bir, bir araya geliyoruz. Horonlar oynanıp, hamsiler yeniyor. Sorunlar konuşuluyor, çözümler için sohbetler ediniyor. İhtiyaçları olanlara mümkün olduğunca yardım etmeye çalışıyorum. İl Dernekleri Federasyonu'na gelecek olursak; Devamlı gelişen, parlayan ve hızla göç alan Beylikdüzü’nde yaşayan hemşerilerimizin seslerini daha iyi duyurmak, dernekler arası kültürel dayanışmayı arttırmak, birbirlerinin kültürleri ile tanışmak ve ülkemizin sıkıntılı günler geçirdiği bu süreçte birlik ve beraberliğimizi pekiştirmek, sevgi, saygı ve hoşgörü çerçevesinde bir kardeşlik bağı kurmak en önemli hedefimizdir. Sonuç olarak ilçemizin gelişimine ve kalkınmasına katkı sunacak, ortak akılla oluşturulan projelerle kamuoyunu aydınlatmak, sessiz çoğunluğun sesi olmak gibi bir hedef birinci misyonumuz olacaktır.

Işık, kaliteli bir insan ama doğru aday değildi
lMustafa Necati Işık Beylikdüzü’nün adayı mıydı sizce?  
Değildi. Kendisi değerli ve kaliteli bir insan. O tarafına asla bir sözüm yok ama yanlış bir adaydı. Bir kişinin, bir ilçede aday olması için üç veya beş senelik bir geçmişi olması lazım ya da çok tanınır bilinir biri olması lazımdı. Seçmeni, komşuyu, esnafı, tüccarı, çevreyi, işçiyi ve fabrikatörü tanıması lazım. Bu iş birkaç aylık tanıma geçmişiyle olmaz. Bu mesafe kapanmaz. Bu mesafeyi bu şekilde kapatamazsınız. Bu anlamda emeği geçen ve bu özelliğe uygun insanlar vardı. Bunlar yok sayılmamalıydı. Bu şekilde sonuç hüsran olur.

lİl Başkanı Şenocak'ın yerine Metin Külünk gelse, nasıl bakarsınız bu duruma? 
Kesinlikle doğru bir aday. Bana göre çok çalışkan ve düzgün işler yapacak biri. En önemli kısmı işi bilen, teşkilatların güvenini kazanmış biri olması. Böyle değerli insanlar az yetişiyor, kıymetlerini bilmek lazım.

lAK Parti'nin Binali Yıldırım’ı aday göstermesi doğru muydu?  
Binali Yıldırım bence doğru bir adaydı. Devletin her kademesinde görev yapmış tecrübeli bir kişidir. En azından güvenilir bir isimdir. Ancak kendisi de demin bahsettiğim ekonomik sebepler ve rehavet karşısında yetemedi. Söz ettiğimiz olumsuz şeyler olmasaydı eğer Binali Yıldırım doğru bir adaydı ve seçimi alırdı.

lSiyaset ile ilgili bir teklif alırsanız kabul eder misiniz?  
Ben siyasetçi değilim. Kabul etmem. Bu anlamda yetişmiş başarılı kişiler var onları siyasette doğru yerlerde görmeyi daha çok arzu ederim.

Gezi Parkı olayları Türkiye’ye kurulmuş büyük bir tuzaktır
lTürkiye’de yaşanan siyasi kutuplaşma için neler söylersiniz?

Kutuplaşmayı her iki tarafın da büyüttüğünü düşünüyorum. Örneğin; Geçtiğimiz hafta CHP’nin grup toplantısında Kemal Kılıçdaoğlu’nun Gezi Parkı ile ilgili konuşması vardı. Gezi Parkı’nın militanlarından kahramanlar diye söz ediyordu. Bunların her biri kutuplaşmaya örnektir. Bir kere Gezi olayları Türkiye’ye kurulmuş bir tuzaktır. Türkiye’nin dönen tekerine çomak sokmaktan başka bir şey değildir. Hükümeti alaşağı etmek için yapılan bir ayaklanmaydı. Kendisinin hoşuna gidiyor diye meşru göstermeye çalışıyor. O dönem ekonomimizin aldığı darbeyi hatırlayalım. Dolar fiyatlarıyla, dengemizle oynamışlardı. O günden beri ülke zorlanıyor. Gerek Gezi Parkı olsun, gerek 15 Temmuz olsun bunların hepsi ülkemize yapılan kumpaslardır. Dolayısıyla kutuplaşmanın fitilini Gezi Parkı olaylarıyla tırmandığını düşünüyorum. Bu zihniyet olduğu sürece kutuplaşma da devam eder. Karşı taraf da hükümete cevap verince kutuplaşmalar artışa geçiyor. Kutuplaşma her iki tarafında törpülenmesiyle yok olabilir.

lSon olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı? 
Gönülden bağlı hissettiğim AK Parti için söylemek istediğim bir şey var; sıfırdan başlayacak ve rehaveti giderecekler, makam ve ikbal peşinde koşmayacaklar. Ancak bu şekilde başarıyı elde edeceklerini düşünüyorum. Bu işi koltuk ve makam için değil, ideoloji ve idealler uğruna yapmalılar. Bu işi Allah rızası için, vatan ve millet sevgisi için yapmalılar. Parti yetkilileri ve yöneticileri umarım bu konuda sorumluluk gösterirler ve bizlerde desteğimizi sürdüreceğiz. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *