Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Orta şiddetli yağmur
16°
Ara
Damga Röportaj Fotoğraf özgür ifadenin yolunu açmayı başardı

Fotoğraf özgür ifadenin yolunu açmayı başardı

Korona Günlerinde Fotoğraf Çalışması ve “34 M Projesi” ile tanıdığımız fotoğrafçı Yasin Irmak'la keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Fotoğraf dünyasına ilişkin ve yürüttükleri projelere ilişkin bilgiler veren Irmak, “Biz ortaya koyduğumuz projelerde yarışmacı bir ruh yerine mücadeleci bir ruhu seçtik. Özgür ifadenin yolunu açmaayı seçtik” diye konuştu

Okunma Süresi: 7 dk

Fotoğraf demiş Ara Güler, “Anı belgeleme sanatıdır.” Kuşkusuz Ara Güler'in bu lafı üzerine laf olmaz ama biz fotoğrafı bir de Fotoğrafçı Yasin Irmak'la konuşalım dedik. Zira Irmak bu aralar adından çokça söz etttiren bir fotoğrafçı olarak önplana çıkıyor. Pandemi döneminde başlattıkları “Korona Günlerinde Fotoğraf Çalışması” ve “34M Projesi” ile isminden söz ettirmeyi başaran Irmak söz konusu projelere ilişkin ayrıntıları gazetemizin okurlarıyla paylaştı. “Bugünlerin fotografik hafızasını tutmak istedik” diyen Irmak bakın neler anlatıyor...

Yasin bey bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
İstanbul’da doğmuş, yirmi yıl kadar özel sektörde pazarlama işi yapmış, şu sıralar İstanbul’da fotoğrafla geçimini sağlayan biriyim. Son birkaç yıldır profesyonel çekimlerin dışında çeşitli kurumların seminerlerinde fotoğrafa, fotoğrafçının kendini geliştirmesine ve aydınlık odasına dair konuşuyor ve anlatıyorum. Fotoğrafın ‘’emanet alınan görseller’’ olduğuna inanıyorum ve bu çerçevede toplum gerçekçi fotoğraf projelerine ve sergilere katılımcı olmaya çalışıyorum.

Çağımızın kritik dönemi pandemi süreciyle alâkalı görsel bellek oluşturmak için başlatılan "Korona Günlerinde Fotoğraf" çalışmasında yer aldınız. Projenin fikri kimden çıktı, paylaşır mısınız?
Aslında projenin fikri kısmının Türkiye’deki bir fotoğraf geleneği olduğunu ve bu gelenekten gelen fotoğraf insanları olduğunu söylemek daha yerinde bir tespit olacaktır. Bu gelenek doğal afetlerde, toplumsal travmalarda, kriz dönemlerinde sadece tanık olmakla kalmayıp müdahil olmayı da tercih eden fotoğrafçıların yarattığı bir gelenek. Geçmişi 70’li yıllara uzanan hiyerarşik ve kalıcı bir yapısı bulunmayan bu gelenek tanımlı bir iş üzerinden bir araya gelen fotoğrafçıların kolektif faaliyetiyle ortaya çıkıyor. Aynı zamanda Türkiye fotoğraf ortamına dairde sözü olan, görsel bellek eksikliğini dert edinen, içinde bulunduğumuz bu sürecin fotografik hafızasının oluşturulmasını amaç edinen bir gelenekten bahsediyoruz. Bu gelenek, geçmişte de Korona Fotoğraf Günleri (KGH) benzeri çalışmalar yürütmüştür. Yakın geçmişte meydana gelen Van, Marmara depremlerinin hemen sonrasında Gezi Direnişinde ve Soma’da olduğu gibi.

Peki sizin çalışmaya dahil olduğunuz süreç nasıl gerçekleşti?
Ortaklaşa bir editoryal çalıma olarakta tanımlanabilecek KGH fotoğrafçılara iki farklı çağrı yaptı. Bunlar ‘’Tekil Fotoğraflar’’ ve ‘’Hikayeler’’ olarak gruplandırılmış açık çağrılardı. Bu çağrı mektubu pek de alışık olmadığımız bir şekilde ‘’Editör(lerin) Mektupları’’ ile de desteklendi. Bende hocalarımız ve teknik ekiple iletişim kurarak ‘’Korona Günlerinde Fotoğraf Hikayeler’’ kısmına dahil oldum.

yasin ırmak


Projeye toplam kaç fotoğrafçı katıldı ve kaç fotoğraf çalışması yayımlandı?
Bu ortaklaşa çalışmaya 360 fotoğrafçı başvurdu. 200’den fazla görsel hikâye ve 6 bin kadar tekil fotoğraf editörlere ulaştı. Projeye Türkiye’nin 31 ve Almanya, Azerbaycan, Finlandiya, Fransa, İngiltere, Kanada ve Kosova’nın 10 farklı şehrinden katılım gerçekleşti. Bu çalışmalarda benimsenmesi istenen ilkeler “yarışmacı ruh yerine dayanışmacı ve paylaşımcı tutum”, “yaratıcılığın ve özgür ifadenin önünü açmak”, “ırkçılık, ayrımcılık, cinsiyetçilik, şiddetçilik, türcülük gibi tutumlardan uzak durmak”, birbirimize karşı davranışta olduğu gibi dilde de bu ilkelerin hayata geçirilmesini sağlamak şeklinde tüm fotoğrafçılarla ortaklaşıldı.

Korona Günlerinde Fotoğraf ortaklaşa bir editöryal fotoğraf çalışması oldu sanırım. Bize bu kısmı biraz anlatır mısınız?
Fotoğraf Vakfı, Galata Fotoğrafhanesi, Nar Photos kurucularının da aralarında bulunduğu 19 fotoğraf insanı, önce sayıları 33’e çıkacak editörlere sonrasında da fotoğrafçılara çağrıda bulundu. Gerek ‘’Tekil Fotoğraf’’ gerekse ‘’Hikayeler’’ gruplarındaki fotoğrafçı ve editörler rastlantısal olarak eşleşti. ‘’Hikayeler’’ grubunda çalışan fotoğrafçılar belirledikleri bir konu üzerinden görsel hikayelerini anlattılar. Tekil fotoğrafların gönderilmesi ile oluşan bellekten ise editörler seçtikleri fotoğraflar üzerinden kendi hikayelerini üretmeye başladılar.

Toplumsal travma ve davranışların dönüşümüne tanıklık ettiğimiz anları hafızalarımıza kazımak bir fotoğrafçı için nasıl bir duygu? Sizin duygularınızı alabilir miyiz?
Hepimizde olduğu bu süreç bende de bir şok etkisi yarattı. Duygusal bir travma olarak başladı sonrasında bu yeni yaşam tarzı nasıl yaşanıyor merakı ile toplu ulaşımlardaki insan portrelerine odaklandım. Konudaki endişe ve korku hali fotoğrafçıya da yansıyor elbet.

Ana akım sosyoloji tarafından basit gelişigüzel işliyor izlenimi veren yapısından ötürü "gündelik hayat"ın bilgi kaynağı olması ihmal edilmiştir. Oysa yorumlayıcı sosyoloji gündelik hayatı anlamanın hayatın genelini anlamak açısından önemli bir kaynak olduğundan söz eder. "Korona Günlerinde Fotoğraf" projesinin gündelik hayatın sosyolojisinin yorumlanmasında ki rolü nedir sizce?

Bu çalışmadaki ‘’Hikayeler’’ ve ‘’Tekil Fotoğraflar’’ Korona sürecindeki yaşamın öyle çokta basit işlemediğinin belleğini tuttu diyebiliriz. Ana akım medya tarafından bize sunulan ve ‘’bakın böyle’’ denilenden farklı bilgilerde ediniyoruz bu çalışmadaki fotoğraflardan. Bu yönüyle son yıllarda gerçekleşen önemli fotoğraf çalışmalarından biridir ‘’Korona Günlerinde Fotoğraf’’. Kendi adıma şunu söyleyebilirim, diğer katılımcı arkadaşlar gibi bende gündelik hayatı fotoğrafladım. Gündelik hayatın sosyolojisinin yorumlanması kısmını sosyologlara yani size, editör kadroda yer alan sosyolog/akademisyen arkadaşlarımıza ve bilim insanlarına bırakmak gerek.

Mavi yaka, temizlik işçileri, kasiyerler, kargo çalışanları ve her türlü fiziksel çabayla para kazanan bireyler maske ve eldiven takarak para kazanmak için dışarıdayken kadrajınıza takıldılar. O anları çekerken sizin aklınızdan neler geçiyordu, sadece fotoğraf çekmek miydi amaç, onların duygularını okuyabiliyor muydunuz?
İşim olmadığı sürece evde kalmaya özen gösterdim fakat ekmek almaya bile gitsem makinem hep yanımdaydı. Fotoğrafları çekerken iki zıt duygu aradım aslında ‘’tedbirli olanların tedirginliği’’ ve ‘’tedbirli olmayanların vurdum duymazlığı’’. İki örnek verebilirim. Minibüs projemde bir yolcu (beresi, maskesi eldivenleri var) içeride kaç kişi var diye endişeyle saydıktan sonra biniyor. Bir videomda ise bir genç maskesini çenesinin altına indirmiş sokakta çekirdek yiyerek yürüyor ve kabuklarını sağa sola tükürüyor.

yasin ırmak 2


Korona Günlerinde Fotoğraf çalışmasının amacını sizden duyabilir miyiz? Amacına ulaştı mı?
En önemli amaç pandemi sürecinin görsel hafızasını oluşturmaktı, bence amacına ulaştı. Öte yandan bu hafızanın kalıcı olabilmesi için gerekli bir görsel merkezimiz bulunmadığını tekrar işaret etti. Aynı zamanda bu zor zamanlarda birlikte çalışmayı, dayanışmayla fotoğraf üretme arzusunu dinç tuttu, en azından bende öyle oldu

Günümüzde fotoğrafçılık sizce nasil bir faaliyet olarak görülüyor?
Büyük bir çoğunluk tarafından iş başvurularına da konu olan ‘’hoby’’ ve boş vakitleri dolduran bir ‘’uğraş’’ olarak görülüyor. Fotoğrafçı eğer doğru bir eğitim alıp kendisini geliştirirse ister sanatsal, ister belge, isterse tek kare fotoğraf üretsin bir derdi anlatma peşine düşüyor. Geçmişte hazırladığım cv’lerde bende öyle yapmışım  ta ki Espas yayınları başta olmak üzere fotoğrafla ilgili yayınlanmış kitaplar ve Fotoğraf Vakfı / Galata Fotoğrafhanesi’nin birlikte düzenledikleri ‘’Belgesel Fotağraf Günleri’’ ile ‘’tanışana’’ dek.

dilek bozkurt


Korona Günlerinde Fotoğraf çalışmalarını merak edenler bu fotoğraflara nereden ulaşabilirler?
1 Temmuz 2020’den itibaren yayınlanmaya başlayan tüm fotoğraflara, hikayelere ve editör mektuplarına https://www.koronagunlerindefotograf.com/ internet sitesinden. 30 Ağustos 2020’ye kadar yüklemeler devam edecek. https://www.facebook.com/koronagunlerindefotograf/ https://www.instagram.com/koronafotograf/ linklerinden de güncel paylaşım ve duyurulara ulaşabilirler.

Hangi meslek grupları var?
Bir sonraki projelerde katılım sağlamak isteyenlere referans olması açısından, projedeki meslek gruplarını öğrenebilir miyiz?
Öğrenciler, eğitim emekçileri, sağlık emekçileri, akademisyenler, kargo emekçileri, ev kadınları, ressamlar, mesleği fotoğrafçılık olanlar gibi bir çok meslek grubundan insanların olduğunu biliyorum.  Fakat projenin amaçlarından biride; fotoğraf makineniz olmasa da daha önce böyle bir çalışmaya dahil olmamış olsanız bile hatta hiç fotoğraf çekmemiş olsanız bile böylesi bir kolektif çalışmada üretebileceğinizi anlatmaktı.

Çalışmalarından söz etti
Son olarak bize bireysel çalışmalarınızdan söz eder misiniz?
İlk fikir aşamasında konu minibüslerin içindeki insan halleriydi. Sonra editörüm İmren Doğan ile bir minibüsçü hikayesi anlatmaya karar verdik. Çalışırken bir çok karakterle ve minibüsçülük mesleğinin içinde var olan yan meslek grubundan (durak kahyası, lokantacı, çaycı, tamirci gibi) insanlarla da tanıştım. Fakat hikâye ‘’Minibüsçü Bilo Abi’’ ve çalıştığı hat üzerinden gitti. Bu çalışma sırasında yolcu sınırlaması ve alınan diğer tedbirler sebebi ile zor günler geçiren, hemen hemen hiçbir özlük hakkına sahip olmayan, onların deyimi ile ‘’Minibüsçü Esnafının’’ ve yolcularının korona sürecini anlatmaya çalıştım.


SÖYLEŞİ: DİLEK BOZKURT

Yorumlar
N
Nazım 4 yıl önce
Güzel bir söyleşi olmuş tebrikler
BEĞENME
0
CEVAPLA
Şiyar 4 yıl önce
Harika bir röportaj tebrikler
BEĞENME
0
CEVAPLA