Armağan Çağlayan'ın YouTube kanalına konuk olan Dilek İmamoğlu, hayatına dair samimi açıklamalarda bulundu. Evde her zaman mutlu olduğunu söyleyen İmamoğlu, ailenin en önemli unsurlardan biri olduğunu belirterek, “Biz de aile olarak her zaman birlik beraberlik içindeyiz” dedi. Eşi İmamoğlu'nun yoğun bir temposu olduğunu da kaydeden İmamoğlu, “Buna rağmen sık sık vakit geçirmeye, ailecek birlikte olmaya özen gösteriyoruz. Halk tabii Ekrem'i çok seviyor. O da bu sevgiye karşılık vermek adına çok çalışıyor. Biz de bu durumdan memnunuz” diye konuştu.
Dilek Hanım öğretmen misiniz?
Evet. Şu anda doktora yaptığım Arel Üniversite'sinde öğretim görevlisiyim. Yönetim ve organizasyon bölümünde doktora yaptım şu anda tezimi yazıyorum. Demokatik ve otokratik liderlik tarzlarının araştırıldığı bir tez konum var. Üniversitede sosyal sorumluluk dersleri veriyorum.
Ekrem Bey ile nasıl tanıştınız?
Ekrem Bey ile yıllar sonra İstanbul'da tanıştık. İkimiz de Trabzonluyuz ama oradan bir tanışıklığımız yok. Ekrem, abimin arkadaşıydı bize gidip geliyordu bu sayede tanıştık.
Çok sıkıntılı bir seçim süreci geçirdiniz. Evdeki gerilim sizi de çok etkiledi mi, O gerilim eve yansıdı mı?
Çok stresli bir seçim dönemi geçirdik ama şu da var ki beklediğimiz stres ve sıkıntı seviyesinin biraz da altında geçti. Bunun nedeni ise Ekrem'i çok iddalı görmemeleri bu yüzden daha rahat br süreç geçirdik. Adaylığın açıklanması ve kampanya çok kısa bir dönemi içerdi. O dönemde 24 saatin en az 18 saati Ekrem dışardaydı. Çoğu yerde ben de onunla olduğum için birazcık çocukları ihmal ettik. Onun dışında yoğun tempo, Ekrem'in sürekli hayatında olan bir tempoydu. Ben de psikolojik olarak buna hazırdım.
Ekrem Bey'e İBB başkanlığı teklifi geldiğinde içinizden hiç bu toplara girmesek duygusu geçti mi?
Karşınıza ne çıkacak biliyorsunuz. Türkiye gündemini ve Türkiye'de iddialı ve bilinir bir siyaset yapmanın ne kadar zor olduğunu da biliyoruz. Bu açıdan baktığımızda biraz istemedim. Birilerinin de bir şeyleri göğüslemesi gerektiğini biliyorum. İstedim, istemedim derken Ekrem, başkanlık konusunda bütün çevresini ikna etmişti. Bu sosyal duyarlılık ve ülke sevgisi hepimizin elimizi taşın altına koymamız gerektiğini hatırlattı. Karar verdikten sonra bana düşen desteklemek oldu.
Nasıl olsa kaybedecek niye aday olsun dediğiniz oldu mu?
Aday olursa kazanacağına kesin emindim. Belki bizim dışımızda kimse inanmıyordu ama ben emindim. Sadece şunu dedim: Ben kazanacağını biliyorum ama bize vermeyecekler bu seçimi. Bize değil aslında İstanbul halkına bu seçimi vermediler.
Anneniz, babanız ne iş yapardı?
Annem ev kadınıydı, babam ticaretle uğraşan hep çalışan bir insandı. 10 kardeşin en küçüğüyüm. Karadenizli olmamıza rağmen, babam da hem otoriter hem de tutucudur. Ona rağmen evin en küçük kız çocuğu olduğum için beni korudular kolladılar bu da benim işime geldi.
İBB başkanı olunca başka bir konuta mı taşındınız yoksa kendi eviniz mi?
Bence herkes kendi evinde oturmalı ama konuta taşınmak gerekiyormuş. Eylülün ilk haftası Hisar'da bir lojmana taşındık. İBB başkanlık konutu Florya'da orası çok büyük olduğu için Ekrem orayı başka şekilde değerlendirmek istedi. Beylikdüzü'nde hayatımız ve keyfimiz çok yerinde olduğu için taşınmayı çok tercih etmedim. Çocukların okulu Maslak'ta olduğu Hisar'daki lojmana taşınmak zorunda kaldık. Sonrasında kendi evimize geri döneceğiz. Aile ve yuva kavramını çok seviyorum. Bu yüzden kendi evimi tercih ediyorum.
Ekrem Bey aday olduğu sürede çok negatif propaganda yapıldı etkilendiniz mi bundan?
Sosyal medyayla o kadar iç içe yaşıyoruz ki; benim görmem önemli değil. Ben onu sindirebilirim ama çocukların buna maruz kalması biraz üzüyor. Onları o taraftan soyutlayıp ya da teselli etmek biraz daha zor oluyor. Sonuçta siz kendinizi biliyorsunuz o yüzden dışardan ne gelirse gelsin onlara duvar olmayı becerebiliyoruz. Yaklaşık dört yıldır bizim evimizde televizyon açılmıyor. Çocuklar izlemesin diye evimizde çok fazla haber kanallarına girilmiyor. Özellikle seçim döneminde çok uzak tuttuk. Çocuklar da üstesinden gelip eleştirileri arka tarafa atmayı başarıyorlar. Kızım Beren bir gün bana gelip iki kere iki kaç eder, işin içine siyaset girdiğinde iki kere iki üç eder mi? Diye sordu. Okuldaki yönetimin içine dışardan müdahale etmeye çalışıyorlar bildiğim kadarıyla. Bu çocuk kendi süzgecinden bunu geçiriyor. Diyor ki siyasetin eğitimle ne ilişkisi var?
Bir Fransız dergisine kapak oldunuz. Bu teklif size Fransa'dan mı geldi?
Türkiye'deki temsilciden geldi. Röportaj yapmak istediler ben de kabul ettim. Üç dört gün düşündüm bu fotoğrafları koyalım mı, koymayalım mı diye. Kendim için değil Ekrem'e zarar gelir mi diye çok düşündüm. Sonra düşününce hiçbir şey yok bu fotoğraflarda dedi. Biz 21. yüzyılda yaşıyoruz. Evet, ilk defa bir siyasetçinin eşi dergi kapağına poz veriyor ama bir yerden başlamak gerekiyor.
Evde siyaset çok konuşulur mu?
Bizim evde her gün siyaset konuşuluyor. Biz bu yapıda olduğumuz sürece hep konuşulacak. Siyaset konuşulmayan ev var mı? Bilmiyorum. Ben bu duyguyu hiç yaşamadım. Öğrencilik yıllarımda da arkadaşlarımla siyaset konuşurduk. Ben her şeye eleştirel yaklaşırdım. Evlendikten sonra da siyaset konuştuk yarın da konuşacağım. Yaşadığım çevreye o gözle bakmayı seviyorum. Yönetimde veya ülkenin herhangi biriminde sorun çıktığında bu nasıl düzeltirlir diye konuşmayı seviyorum. Evde sadece siyaset konuşulmuyor tabi ki sanat, edebiyat konuşuyoruz. Okuduğumuz kitapları tarşıyoruz.Öbür taraftan Türkiye gündeminden de uzaklaşamıyoruz. İnşallah daha güzel bir Türkiye gündemi olur ki hepimiz keyfimize bakarız, öyle bir sıkıntımız kalmaz.
Ekrem Bey'in cumhurbaşkanlığı adaylığı evde konuşulan bir şey mi?
Öyle bir adaylık konusu evde geçmiyor. Ben Ekrem'e görev adamı olarak bakıyorum. Gündemin ya da Türkiye'nin onu nereye götüreceğini bilemem, kendisi de bilemez. O sadece yaptığı işe odaklanıyor. Beylükdüzü'nde de odaklandı, şimdi İstanbul'da yaptığı işe odaklanıyor. Ben de çocuklar da ona destek oluyoruz.
Seçim sürecinde en çok ne kırdı sizi?
İçimi yaralayan, çok üzen bir şey yaşamadım. Sadece seçimi kazandığımızda verilmeyeceği anlamıştım ve söylemiştim. Mazbatanın verilmeyeceğini söylediğimde, Ekrem bile ortada bir gerçek var, böyle bir şey olabilir mi dedi. Olacak dedim, böyle bir önsezi vardı içimde. Keşke yanılsaydım.
Ekrem Bey'in beyaz gömleğini sıvayıp yaptığı konuşmada ne hissettiniz?
O gece Ekrem, sanki içinden başka bir Ekrem çıkardı. Ekrem'in insanlara verdiği umut çok güzeldi. Yapması gerekeni yaptı o gece, hepimizin tüyleri diken diken oldu. Ekrem orda konuşurken ön tarafta duran insanların gözlerinin içine baktım. Bize öyle bir şey söyle ki umut ışığı olsun. Hepimiz,bütün İstanbul bu işin altından başarıyla kalktık.
Mutlu bir çocukluk geçidiniz mi?
Ben evde çok şımarıktım, çok seviliyordum. Babamla aramızda hep bir mesafe vardı ama babamın uğurlu kızıydım. Trabzon'da bir gelenek vardır baba işe giderken evde kim uğurluysa önce o çıkardı. Bu bile babamla aramdaki iletşim için pozitif bir duygu veriyordu.
Ekrem Bey'le aşk evliliği mi yaptınız?
İki sene bir flört dönemi oldu sonrasında evlendik. Ben evlenmeyi düşünmeyen bir insandım. Görücü usulü de mümkün değildi. 21 yaşında evlendim. Karşınıza Ekrem gibi karalı bir insan çıkınca düşünceleriniz değişiyor. Ekrem'in yüreği çok merhametliydi belki de onu hissettim, yoksa o kadar erken yaşta evlilik hiç hayalimde yoktu.
Ev işleri ile aranız iyi mi?
Çok değil, sadece yemek yapmayı çok severim. Düzen ve tertip konusunda oldukça titizimdir.
Hangi bölümden mezun oldunuz?
Evlendikten sonra uzaktan Eskişehir Üniversitesi Kamu Yönetimi bitirdim. Bitirdikten hemen sonra yüksek lisansa başladım. Derslerimi bitirdim ama hamilelik sebebiyle tezimi tamamlayamadım. Daha sonra tezimi Arel Üniversitesi'nde tamamlayıp doktaraya başladım.
Protokol meselesi sıkıyor mu sizi?
Protokole uygun bir kadın değilim. Dengeyi buluyorum. Ne çok protokole uygun ne de çok free olabiliyorum.
Siyasi eşleri birbiriyle görüşüyor mu?
Birbirimize söylememiz gereken çok özel şeyler dışında, sosyla ortamlarda oturup uzun uzun muhabbetler etmiyoruz. İstanbul'daki etkinlikler dolayısıyla Canan Kaftancıoğlu ile sık sık görüşüyoruz. Selvi Kılıçdaroğlu ile telefonla da olsa konuşuyoruz. Yüz yüze, hadi bir kahve içelim gibi programlarımız olmuyor.
Başak Demirtaş'la bir tiyatroya katıldınız ve kıyamet koptu. Keşke yapmasaydım dediniz mi?
Hiç düşünmedim. Bana dediler ki nasıl cesaret edebildin? Bu soruya karşılık verecek bir cevabım bile olmadı. Neden cesaret edemeyeyim ki? Asıl ülkenin bu kadar kutuplaşmasına insanalar nasıl cesaret edebiliyor, nasıl katlanıyor? Ülkede o kadar çok kutuplaştırma ötekileştirme varken, birinin işi tersine çevirmeye çalışması ya da barışı, sevgiyi gözler önüne sermenin neresi kötü? Birileri o barış yolun agirmek zorunda kaldı ki; barış yolunda emek verilecekse kadınlar olarak biz başaracağız. Bunun dışında görüşmemem için bir neden yok. Ben her şeye insan odaklı bakıyorum. Benim için herkes aynı, o taraf bu taraf ayrımı yok, herkes aynı.
Boş zamanlarınızda ne yaparsınız?
Pandemide çiçeklerimle ilgilendim. Örgü vesaire biliyorum ama onlarla ilgilenmedim. Doğa beni iyileştiriyor. Vakit buldukça kitap okuyorum. Eğitim benim için birinci planda.
En sevmediğiniz huyunuz hangisi?
Bazen çok konuşuyorum. Çocukların hayatına da müdahale ediyorum.
Ekrem Bey'in en çok hangi huyuna sinirleniyorsunuz?
Çok rahatsız olduğu bir şeyden, kendisini o kadar o kadar güzel kapatıyor ki. Ona çok sinir oluyorum, açmaya çalışıyorum. Tabi bu da kendisi için yapması gereken bir şey.
HAYALLERİ BÜYÜTELİM
Gelecekten ne bekliyorsunuz?
Pandemi dönemi bize şu hatırlattı; Sen varsan ben varım. Hepimiz biriz, bütünüz. Dünyadaki kaç insan varsa bir olduğunu biliyorum. Gelecekte tüm insanlığın barış içinde, sevgi içinde olmasını istiyorum. Bunu bireysel olarak kendi içimizde başlatarak, kendi şehrimiz, kendi ülkemiz ve bütün dünyaya yayılmasını istiyorum. Bu eşitliği sağlamak adına bizim şu anda haklarını savunduğumuz kadınlarımız ve kız çocuklarımız halen daha erkek çocuklarından dezavantajlı durumdalar. Bu sorunun çözümüne katkısunmak içi bir proje başlattım. İstanbul Vakfı işbirliği ile Büyüt Hayallerini Projesi. O projenin ilk kitabını çıkardık, İlham Veren Adımlar kitabı. Bu kitapta kırk başarılı kadının hikayesi anlatılıyor. Bu kitaplardan elde edeceğimiz gelirle de 200 kız çocuğumuza eğitim bursu vereceğiz. Bu gitgide çoğalsın istiyorum. Dünyaya böylece iyilik yayılsın. Herkesten bu konuda destek bekliyorum.