Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Orta şiddetli yağmur
16°
Ara
Damga Röportaj Atilla Yılmaz: Hayat bir hikayeden ibaret!

Atilla Yılmaz: Hayat bir hikayeden ibaret!

Op. Dr. Atilla Yılmaz, İki Ameliyat Arası'nda kitabıyla hekimlik serüveninde yaşadıklarını, tanık olduğu olayları kaleme aldı. Kitaba ilişkin Damga'ya konuşan Yılmaz, “40 yıla yakın bir meslek hayatım var. Bu süreçte hastalarımızdan öyle hikayeler dinledim ki. Bir gün niye kendi hikayemi anlatmıyorum dedim. Sonuçta hayat bir hikayeden ibaret. İşte bu kitapta kendi hikayemi anlattım” dedi

Okunma Süresi: 8 dk

Op. Dr. Atilla Yılmaz, 'İki Ameliyat Arasında' kitabıyla okurların karşısına çıktı. Hekimlik deneyimlerine ve yaşadıklarına ilişkin hikayeler anlattığı kitabına ilişkin Damga'ya konuşan Yılmaz, “Meslek hayatına yıllarını vermiş biri olarak bugüne kadar çokça olaya şahit oldum. Çokça hastamızın hikayelerini dinledim. Hepsi güvenerek, inanarak hikayelerini anlattı. Onları dinlerken kendi yaşadıklarımı düşündüm hep. Evet biz hekimlerin de bir hikayesi vardı, hikayeleri vardı ama bunları anlatamıyorduk. Biriyle konuşamıyorduk. Şimdi bu kitapta kendi hikayelerimi yazdım. Kitapta adı geçen isimlerin de çoğu gerçek, tamamı yaşanmış hikayeler” ifadelerini kullandı.

İlk kitabınız İki Ameliyat Arasında ile okurların karşısına çıktınız. Kitap hakkında neler söylemek istersiniz? Nasıl karar verdiniz bu kitabı yazmaya?

1989'da tıp fakültesinden mezun oldum ve yaklaşık 40 yıla yakın bir meslek hayatım var. Ayrıca bunun 25 30 yılı başhekimlikle geçti. Bu süreçte hastalarımızla hep içli dışlı olduk. Hastalarımızın hep hikayelerini dinledik. O kadar özel hikayeler anlattılar ki bize güvenerek, gerçekten çok etkilendim. En yakınlarına anlatamadıklarını anlattılar. Ben de kendi hikayemizi anlatmak istedim. Sonuçta cerrahlık, doktorluk masa ve sedye ilişkisinin dışında bir şey. Hekimler kendi özel hayatları düşünülmeden tanımlanırlar. Halbuki bizim de kendi hikayemizde çok hikayeler oluyor. İnsan hayatı hikayelerden oluşuyor. Hepimizin bir hikayesi var. Ben hayatın da hikayelerden oluştuğuna inanıyorum. Dolayısıyla kendi hikayelerimin gücüne çok inandım. O kadar güçlü hikayeler yaşadım ki bunları toplumla paylaşmak istedim. Çünkü bu hikayeler benim kişiliğime, karakterime ve hayatıma yön vermeme çok etkili oldu. İnanıyorum ki hikaye okuyan insanlar da bu hikayelerden önemli sonuçlar çıkaracaklar.

Kitapta anlatılan hikayelerin tamamının gerçek olduğunu biliyoruz...

Evet öyle. Bu hikayeler içerisinde yazdıklarım çok ama bir de yazamadıklarım var. Yazdıklarım herkesin kabul edebileceği, yazamadıklarım da daha özel hikayeler. Ve kitapta kimin adı geçiyorsa hepsinin ismi gerçek ve hepsinin rızası alınmış kimseler. O insanlar da; “Hocam sen ne yazarsan bizim kabulümüz” dediler, o beni çok mutlu etti.

Kitap nasıl bir etki yarattı peki? Çıkışı itibariyle sizi memnun etti mi?

Çok mutlu oldum. Kitap tabii TÜYAP Kitap Fuarı'na denk geldi bu da çok güzel oldu. 20 yıldır da Beylikdüzü'ndeyim. Burada tanınan biriyim. Birçok vatandaşımızla hukukum var. O TÜYAP'a çok yansıdı, vatandaşlar çok ilgi gösterdi. Aldığım geri dönüşler de beni mutlu ediyor. İlk basım bin 500 idi. Şimdi 250 kitap kalmış. Kitabın bu kadar hızlı bitmesi önemli bir duygu.

Hekimlerin hayatına ilişkin önemli doneler veren bir kitap da diyebilir miyiz?

Kesinlikle bunu diyebiliriz. Hekim, hakim, hikmet, hakem, hakikat hep aynı. Biz masada iken hakim gibiyiz. Çünkü konunun uzmanıyız. Ama bunun hikmet yolu çok güzel. Hikmet yolu da empatiyi geliştirmek. Doğruyu, yanlışı ayırt etme kapasitesi, doğru ve yanlışı ayırt edebiliyorsak dünya cennet olur diye düşünüyorum. İşte bu kitabı yazarken bu duyguların, düşüncelerin hepsinin doruğuna ulaşma imkanı buldum. Bu da bana ayrı bir güç ve mutluluk verdi.

Mesleğinizi seven bir hekimsiniz...

Tabii ki öyle. Meslek aşktır, iş ise ciddiyettir. Hekimlik benim aşkım. Diğer bütün işler iş olabilir. Ama hekimliğin yoğunluğu, zevki başka. Yazarlık ve diğer şeyler yorgunluğunu ve zihin doygunluğunu rahatlatma hali. Kitap yazan birisi olarak o süreçte zihnim nasıl rahatladı anlatamam, dünyadan nasıl kopmuşum anlatamam.

Yazmak size iyi geldi diyebiliriz o halde?

Yazmak çok güzel çok kıymetli bir şey. Bir doktor için de yazmak önemli. Hekimlik çok yorucu bir iş. Ben yazarken dinlendiğim kadar başka hiçbir dönem dinlenmedim hayatımda.

İkinci bir kitap yazmanız söz konusu mu?

İkinci kitapla ilgili çok güzel istekler var talepler var. Ama birinci kitabın keyfini sürmek istiyorum. Biraz zaman geçsin istiyorum. Yazarken de yazmadığım ne çok hikaye varmış onu fark ettim. Onları da ikinci kitapta değerlendirmeyi düşünüyorum.

Siz siyasetin de içinde olmuş, siyasette yapmış birisiniz. Bu konuda bir şeyler söylemek ister misiniz?

Siyasete uzaktan bakmak güzel. Siyasetle kim uğraşıyorsa onlara hem başarı hem sabır hem de kolaylık diliyorum. Benim hedefim de bundan sonra siyasi bir yol yok.

Mesleğinizle ilgili birkaç bilgi almak gerekirse hem devlet hem de özel hastanelerde çalışmış birisiniz. Arada bir fark var mı?

Ekonomik olarak özel hastaneler hekimler için kamudan çok daha iyi. Ama son yapılan iyileştirmelerle kamuda özel hastanelere yaklaştı. Sonuçta kamu hastaneleri hala lokomotif. Onun için klasik olacak ama Allah eksikliğini göstermesin, devlete zeval vermesin diyorum. Özelle, kamu arasında bir fark yok. Ben devlette de aynı ameliyatları yapıyordum burada da aynı ameliyatları yapıyorum. Devletteki hekimlere güvenelim. Hekimlere güvenin, çok iyi hekimlerimiz var.

Bir hekim gözüyle baktığınızda bugün toplumdaki en olmazsa olmaz ayrıntı nedir?

Nezaket diyorum, hoşgörü diyorum, anlayış diyorum. Bunlara çok ihtiyacımız var. Nezaketi, şefkati, merhameti ve anlayışı hiç elden bırakmasınlar. Ekonomik durumları ne olursa olsun ülkenin en çok ihtiyacı olan şey asgari nezaket. Trafikte, hastanede, okulda yerde böyle bu.


Hikayelerden daha fazlası bu kitapta

Dr. Atilla Yılmaz’ın “İki Ameliyat Arası” kitabını okurken, yalnızca bir doktorun sürükleyici mesleki anılarına şahitlik etmiyorsunuz. Derin bir insan ve toplum sevgisi, bu duyguya dayanan kuvvetli bir felsefe ve elbette bu özel mesleğin içinde biriken büyük faziletleri ve tecrübeleri duyacaksınız. Atilla Hoca’nın anlattığı üzere hekim, hâkim, hikmet, hakikat sözlerinin aynı köklerden gelen akrabalığı, en canlı haliyle kitabın tamamında bize sunuluyor…

Mesleki serüvenin ayrıntıları saklı
Tecrübeli bir Genel Cerrah olan değerli Dr. Atilla Yılmaz, kitabına başlarken, “Neden dünyaya çıplak geliyoruz?” sorusunu ortaya atıyor. Unvanların, servetlerin, makamların en sonunda birkaç metre kefen bezine nasıl yenildiğini, bütün samimiyetiyle ve edebi güzelliğiyle anlatıyor. Hekimlikle bunun ne ilgisi var diye sorabilirsiniz. Aslında bütün ilgi burada başlıyor. 30 yıllık yaşamın ve mesleki serüvenin sırrını açılışta anlamış oluyoruz. Bu açıdan kitabımız, bir hekimin yalnızca iki ameliyat arasında geçen zamanını değil, o sırada biriktirdiği ve dağıttığı erdemleri içeriyor.



Düzenini değiştiren bir hekim
Son dönemde, kendi düzenini değiştiremeyen, Türkiye’nin düzenini değiştiremez diye anlatıyoruz. Atilla Hoca kitabının ilk hikayesine Victor Hugo’nun, “Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür ama, kimse önce kendisini değiştirmeyi düşünmez.” sözüne atıfla başlıyor. Yaşadığı onca tecrübe, koltuğunu korumak, suya sabuna dokunmamak, kendi düzenini bir şekilde devam ettirmek şöyle dursun, her defasında düzen değiştiren, bunu yaparken en önde kendisi koşan ve gereğini yapan bir hekimi okuyacağız. Afyon’dan Trabzon’a, oradan İstanbul’un pek çok köşesine süregiden meslek hayatı, kendinden önce halkı, kurumunu, arkadaşlarını gözeten diğerkam bir hekimin hayatı…




Gönülleri ameliyat eden bir hekim
Gönüllerin cerrahı da diyebiliriz. Çünkü çok özlediğimiz Cumhuriyet hekiminin duygusunu taşıyor Atilla Yılmaz. Kendi deyimiyle, “Hekim yalnız hastaların bedensel ağrılarını tedavi etmez, gönlüne dokunarak duygusal ağrılarını da tedavi eder.” İnsana dokunan, sıcaklığını hisseden, dinleyen, gönlüne giren, gönlünü açan hekimi okuyacağız. Atilla Hoca’nın ilk müdahalesi, sevgiyle dokunmak, sevgiyle dinlemek… Yalnız kendisine gelen hastaları da değil, bir hastane duvarının kenarında çaresiz damlayan gözyaşına da koşan, ortalığı yıkan bir öfkeli hastanın ustalıkla gönlüne giren bir hekim.

Umutlarımızı ateşlendirdi
Mao, insanın içinde “Hem kaplan, hem maymun vardır.” der. Yunus Emre ise, “Çok canavarlar yürür donunda dervişlerin.” diye izah eder. Atilla Hocamız Esenyurt Devlet Hastanesi’nde göreve başladığı ilk gününde yaşadığı olayda, kendi içindeki bu hesaplaşmayı anlatıyor. Bütün hekim adaylarının ama hekim, manav, çiftçi, avukat fark etmez, herkesin okuması gereken, derslerle dolu bir bölüm… En zorlu anda dahi, içindeki bütün olumsuz duygulardan ve hırslardan sıyrılıp, nasıl güzelliklere ulaşılır, okuyoruz. Özellikle son dönemde hekime şiddet, hastaya kibir anlayışının, Atilla Hoca’nın tecrübesinde “hekime saygı, hastaya sevgi” ortamına nasıl dönüşebileceğini anlıyoruz ve umutlarımız ateşleniyor.


Herkes bu kitabı okumalı
Hekimlerin sadece tıkanan damarları açmadığını Atilla Hoca’nın tecrübelerinde bir kez daha göreceksiniz. En büyük zorluklarda dahi yeni bir yol bulan, yol bulamıyorsa yol açan bir hekim. Başka türlü bir başhekim, nasıl bir Hastane Voleybol Kulübü kurar, aynı anda spor kulübünün başkanı olur, şampiyonluklar yaşar ve 1. Lig’e kadar yükseltebilirdi? Hikaye ilginç, kitapta bulacaksınız. Ancak özü, iyimserlik ve devrimcilik diyebiliriz. Atilla Hoca’nın bütün dönüm noktalarında bu faziletlerini okuyacaksınız. Atilla Hoca bütün bu mücadelesini anlatırken, ABD’nin efsane Adalet Bakanı Ramsey Clark’ın “Hak, birilerinin size vereceği bir şey değil, kimsenin sizden alamayacağı bir şeydir.” sözüne atıf yapıyor. Evet, 1991 yazında, Vatan Partisi Genel Başkan Doğu Perinçek’le kol kola girerek, Diyarbakırımıza, Silopimize kadar gelip, ABD’nin bölgeye emperyalist müdahalesine karşı kahramanca meydan okuyan ve mazlum milletlerin hakkını arayan Ramsey Clark. O’nu geçen yıl kaybettik. Ancak meydan okuyan tavrı yaşıyor. Kahramanlık bazen Trabzon SKK Hastanesi’nde, bazen Silopi hudutlarında… Tanımaktan büyük mutluluk duyduğum Atilla Yılmaz’ı başta hekim adayları ve hekimlerimiz olmak üzere, herkesin okumasını öneriyoruz.


SÖYLEŞİ: MEHMET MERT

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *