‘Basın Hürdür Sansür Edilemez' diyen Büyük lider Atatürk'ün ölüm yıl dönümünü anmaya hazırlandığımız şu günlerde günlük bir gazete almayıp, 'Satılık Basın' diye bağırmayı alışkanlık edinen ve ülkede, dünyada yaşanan sorunları kendi özel sanal ortamlarında kısa ve üstü kapalı , suya sabuna dokunmadan ele aldıkları anlaşılmaz sözde tepki satırlarıyla geçiştirip, rahatlayan toplumun hemen hepsi birer gazeteci kesilmiş sanki...Bir gazete satın alıp, her gün bir gazete okumayı kendisine ilke edinmeyen aynı toplumun başta özel fotoğraflarını olmak üzere gördükleri manzaraları cep telefonları aracılığı ile çekip, paylaştıkları sanal sayfalarında saatlerce dolaştıkları kadar bir gazetenin ya da bir kitabın sayfasında dolaşmadıkları da bilinen ülkemde insanlığın övündüğü dijital ortamı gerektiği gibi ve anlamlı konular için kullanmadığı da diğer bir gerçek olarak karşımızda durmakta..Ülke, insan, dünya sorunları ile ilgili paylaşımları görüp, bırakın okumayı, beğenme butonuna 'Ne olur, ne olmaz' diyerek bile bile basmama kurnazlığı içinde olması da diğer bir gerçek..Her gün kendi gazeteleri haline getirdikleri sanal sayfalarının durumunu, günün fotoğrafını paylaşarak güncellemeyi kendisine sanat hatta bilgelik olarak sayan aynı toplumun aslında bir gaz alma merkezi haline dönüşen ve toplumsal tepki ve de olayların en büyük engelleyicisi konumundaki sanal ortamı da mevcut merkez ve havuz medyasına çevirmiş durumdalar..Çünkü piyasa da gazeteci geçinip, yine sanal olan resmi kurumların sayfalarında 'al yapıştır' ile gazeteci olarak ortalıkta gezinenler gibi sanal sayfalarında çok da ciddi konulara girmedikleri ve günü birlik küçük gülümsemeler olsuna çeviren aynı toplum derneklerimiz ile resmi kurumlar gibi kendi özel gazeteleri haline çevirdikleri sanal sayfaları cenazeler, düğünler ve de amirlerin sözde çalışmalarının yayınlandığı durumdan öteye geçemedikleri gibi günün manşetini atma becerisini de başaramamaktalar.Halbuki her paylaşılan fotoğrafın ya da sözde bir çok manşet çıktığı ve arşivlendiğinden de bihaber aynı toplumun yer ve konumlarını da birilerine başta CIA gibi dünyaya yön veren, her gelişmenin toplumsal bir tepkiye dönmemesi için takipte olanlara kendiliğinden yardımcı olduğunu da bilmez..Ve sanal ortamı onların parasıyla onlara hizmet diye sunanların asıl amacının da bu ortam aracılığı ile yaşanacak olan tepkilere karşı gaz almak, takip etmek ve asıl manşeti yani kıpırdayanı anında kontrol altına almak olduğunu da anlamadan, 'Artık benimde bir gazetem var, bak bende seni yazarım' diyerek aralarında gerçek gazetecilerin de olduğu insanlarla sözüm ona yarışır ama ne bir haber, ne bir yorum ne de bir manşet atamaz durumda olduklarını da anlamazlar..
Aşıkşenlik, ardından Ardahan gibi!
Bu ülkenin kurucusu Atatürk'ün 81. ölüm yıl dönümü, 30 yaşına basan oğlumun doğum günü olan 7 yıl önce 10 Kasım'da ele aldığım yazım önüme geldi.
Ve o beldeler için ele aldığım yazımın bu gün o beldenin vilayeti için geçerli bir yazı olduğunu görmenin üzüntüsü ile yeniden yayınlamam gerekir diye düşünüp, değerli okurlarımın belki dün beldeler için ele aldığım bu yazımın bu gün o beldeleri ve yarın il olma vasfını bile kaybedebilecek derecede kan kaybı yaşayan kentin halini anlarlar diye. mİşte 34 yıldır yazdığım ve güncelliklerini kaybetmeyen yazılarımdan biri olan ve 7 yıl önce ele aldığım oyazım...
Aşıkşenlikkesin gibi...
Yayın grubumuzda bulunan gazetelerin günlerdir gündemden düşürmediği ve iki beldemizin kapandığı yönündeki haberleri takip ederken, dikkatimi çeken başta Aşıkşenlik’te olmak üzere Köprülü’de ve bunların vilayeti olan Ardahan’dan kimsenin sesinin çıkmamasıdır. Etkili olmaz ise de İstanbul’da daha çok ses çıkarken, Çıldır’ın o simgesi olan ve sesi ile sazı ile bölgenin sorunlarını gündeme getiren, kurtuluş savaşı günlerinde olduğu gibi bu gün bile hala o bölgenin sorunlarını, sıkıntılarını, yaşadıklarını tüm dünyaya duyuran Aşıkşenlikten niye hiç ses çıkmaz?.
Bilmiyorum ama bu kentteki sorunlar karşısında olduğu gibi Göle Köprülü (Goreveng), Çıldır Aşıkşenlik (Suğara) dan da ses çıkmadığını üzülerek görüyor, izliyoruz.
Beldesi kapatılmakla yüz yüze olan CHP’li Aşıkşenlik Belediye Başkanı başta olmak üzere kimsenin sesini çıkarmadığı ve yaşananları uzaktan izlemekle yetindiği Ardahan'ın büyüdüğünü, geliştiğini, umutlandığını, göçün durduğunu da kimse söyleyemiyor.
Köprülü Beldesinin kapatılmaması için bu beldeye bağlanması gerekir denilen Çölpenek köyünden de umut kestiğimiz şu sıralarda Köprülü Belediye Başkanının bizi arayıp, ‘Ya o kadar bağırıp, çağıran var, peki o ben Köprülülüyüm, Gorevengliyim, Beldemi seviyorum, Köprülü kapanmasın diyenler, yazanlar niye gelip ikametgahlarını Köprülüye almaz, yakınlarının ikametgahlarını Köprülüye taşımazlar’ diye sorması ise işin diğer ilginç ve düşündürücü bir yanı.
Yani İstanbul ve diğer kentlerde bulunan Köprülülerin tersine göç etmezseler de en azından ikametgahlarını beldeye taşımalarını isteyen DSP’li Köprülü Belediye Başkanının bu önerisinde de bazıları tarafından göz ardı edilip, kulak arkasına atıldığını da görüyor, izliyoruz.
Ardahan kent merkezindeki siyasiler, idarecilerin de bu yönde hiç bir şey söylemeyip, parmak kıpırdatmamaları da ayrı bir konu.
Ama şu bir gerçek ki bu gün nüfusu 900’le kadar düşen Aşıkşenlik Beldesinin kapatılacağı kesin gibi. Haberiniz ola.
Ve yukarıda 7 yıl önce yazdığımız bu yazı ardından vilayet oldu, gelişecek denen 3 gümrük kapısı, 2 ülkeyle sınır kent ve işsizlik başta olmak üzere sağlık, eğitim ve daha güzel bir yaşam adına devam eden göç ile bugün nüfusu 95 bine düşen 75 plakalı Ardahan'ın 3 beldesinden 2'si kapanırken, bir çok köyü de adeta boşalmış ama birileri hala bazı şeyleri anlamamış, kaz geceleri ile Ardahan'ı kurtaracaklar gibi.
Okunma Süresi: 5 dk
Şahan Gökbakar’dan yeni film müjdesi! Erdal ile Ece 2 geliyor! Erdal ile Ece 2 Ne Zaman Çıkıyor, Hangi Platformda, Nasıl İzlenir?
#Televizyon / 27 Kasım 2024
Esenyurt Nüfus Müdürlüğü: Nerede, Adresi, Telefon Numarası, Randevu, Yol Tarifi, Hangi Otobüs Gider?
#Yaşam / 27 Kasım 2024
Yorumlar
Yorum yapmak için, isterseniz giriş yapabilir veya kayıt olabilirsiniz.
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *