Cumhuriyet ülkesinde özgür basın...

96 yaşına giren ve İran'ın da yönetim anlayışının başına konan Cumhuriyet'in tam anlamı nedir diye baktığımızda; Ulusun, egemenliğini kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı devlet biçimi.' olduğunu görmekteyiz.
Ve bu anlayışın getirdiği özgürlükleri de sıralayacak olursak başta basın özgürlüğü olmak üzere bir çok maddeyi sıralar, sayfaları ve yaşam biçimimizi kendimizce         güzelleştiririz.
Ancak bu kelime, bu yönetim biçimi tam olarak uygulanır mı Cumhuriyet'in yıl dönümü kutlanan ülkemde?
Bilmem ama yönetim anlayışı ve iktidar gücü ile anlamlı, resmi günleri bazen yasaklayan bazen de işi düştüğünde yeri geldiğinde benden senden daha çok Cumhuriyetçi kesilip, kutlanıldığı ülkem de.
Neyse demeden yıl dönümünü kutladığımız Cumhuriyet ile basın özgürlüğünü bir araya getirmek ve masaya yatırmak istedim bugün..
Ve benimde bir zamanlar muhabirliğini yaptığım Özgür Gündem Gazetesinin onca muhabirinin öldürülüp, yazarlarını hapse atıldığı ve binasının, Bağdadi'nin evi gibi top yükün bombalanmasının üzerinde ne kadar zaman geçti bilmem ama geçen onca zamana karşın 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir' denen ama egemenliği ellerine geçirenlerin olduğu ileri sürülen bu ülkede değişen bir şeyin olmadığını, tam aksine gün gittikçe kötüye gittiğini görmekteyiz.
Onlarca meslektaşımızın hapiste olduğu şu günlerde ‘Tüm oyları bana verin, tek başıma iktidar olayım, bu ülkeye özgürlük getireceğim’ diyen geçici iktidar dün iki televizyonun fişini çekip karartıyor.. Başta basın ve medya olmak üzere herkesin üzerinde korku imparatorluğu kuran geçici iktidarın bu son icraatını izlerken, bu ülkenin geleceğinin hiçte iyi olmadığını bir kez daha görüyor, kendime değil suskun topluma üzülerek izliyordum. 
Kenan Evren ve diğer diktatörlerin bile yapamadığını yapan bir dönemi yaşayan özgür ülkemin, özgür basın ve medyasının fişi çekiliyor, O, ‘satılık basın’ diye bağıranlar da seyrediyordu.. 
‘Haydi satılmayan, yavşaklık yapmayan, kirli havuza girmekten direnen basın ve medyaya sahip çıkalım’ diyen kimse yoktu, yaşanan rezaleti izlemekten öte. 
Hatta daha ileri gidip, ‘Oh oldu’ diyenlerin de olduğu şu özgür ülke (!) de ikide bir Suriyelilerin gönderilmesiyle tehdit edilen Avrupa Birliği ülkelerinin baskıları ile zor bela çıkan ama çok ama çok eksik olan yeni yasalarla yani adına reform denen ama çokta reformdan uzak olduğu görülen yasalarla mı özgürlük isteyeceğiz.
Korkum o ki; bu özgürlüğün esirlik olduğunu sananların kazandığı bir seçim olacak gibi.. Çünkü herkesi teslim almak için bütün imkanlarını seferber edenlere karşı ‘Sıra bana da gelecek’ diye düşünen bile yoktu. 
Bugün terörist ya da her yazılanı 'Halkı galeyana getirmekle' suçlanan gazete ve TV 'lerin fişleri çekilirken.
Evet yine de direneceğiz, halk yönetim anlayışı olan Cumhuriyet'in 96 yıl dönümünde cemaatcı, Kürtçü, Türkçü, dinci demeden bağıracağız, ‘Özgür Ülke, Özgür Basın’ diyerek.