Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Hafif yağmur
15°
Ara
Damga Manşet Haber Siyaset Bilimci Sosyolog Prof. Dr. Ahmet Özer: Türkiye yeni bir yol bulmalı

Siyaset Bilimci Sosyolog Prof. Dr. Ahmet Özer: Türkiye yeni bir yol bulmalı

Siyaset Bilimci Sosyolog Prof. Dr. Ahmet Özer, Damga'ya konuştu. Yaklaşan 2023 seçimlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Özer, “Türkiye'yi 20 yıldan fazladır aynı siyasi iktidar yönetiyor ve son zamanlarda görüyoruz ki artık ülkeyi yönetemez bir noktaya getirdiler. Bu aşamada Türkiye'nin siyasette, ekonomide, her alanda ilerleyişini sürdürmesi için yeni bir yol bulması gerekiyor” diye konuştu

Okunma Süresi: 10 dk

Siyaset Bilimci Sosyolog Prof. Dr. Ahmet Özer, Türkiye'nin bugünü ve yarınlarına ilişkin Damga'ya değerlendirmelerde bulundu. Ülkenin gelecek yıl kritik bir seçime gireceğinin altını çizen Özer, söz konusu seçimin Türkiye'nin kaderini etkileyeceğinin altını çizdi. Uzun yıllardır Türkiye'yi aynı siyasi iktidarın yönettiğini ve artık değişimin elzem olduğunu belirten Özer, “Ekonomide, siyasette, adalette birçok alanda ilerleme kaydedilebilmesi için Türkiye'nin yeni bir yol bulması gerekiyor. Geldiğimiz noktada iktidarın artık sorunları çözemediğini, ülkeyi yönetme pozisyonunda olmadığını görebiliyoruz. Onun için Türkiye için gelecek seçimler çok önemli. İktidarın bu bağlamda yapıcı özeleştiriler yapması, muhalefetin ise güçlü bir alternatif olabilmes gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Sistem tıkanmış durumda
Türkiye'de siyasetin ilerleme kaydetmediğinin ısrarla altını çizen Özer, “Buna biz siyaset biliminde, yönetenlerin yönetemediği, yönetilenlerin yönetilemediği ve dolayısıyla mutlu olmadığı bir durum diyoruz. Bu aynı zamanda sistemin tıkandığı, siyasetin kirlendiği, iktidar kaymasının yaşandığı bir döneme tekabül ediyor. Hal böyle olunca toplumda büyük bir değişim talebi ortaya çıktı. O yüden bir değişim söz konusu. Yani ilk defa bu seçimde toplumun büyük bir kısmı bu iktidarın değişmesini, Sayın Erdoğan’ın gitmesini seçim yoluyla yerine yeni bir iktidarın, yeni bir cumhurbaşkanının gelmesini istiyor” dedi.

Doğrularıyla geldi yanlışlarıyla gidiyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu noktaya gelinmesinde doğruları ve yanlışlarının etkili olduğunu vurgulayan Özer, “Sayın Erdoğan kendi doğruları sayesinde iktidara geldi. Bugün kendi yanlışları sayesinde iktidardan gitmek üzere. Ancak toplum kimin gideceğine karar verdiği halde, henüz net bir biçimde kimin geleceğine karar vermiş görünmüyor. Örneğin AK Parti’den kopan kitleler var. Özellikle muhafazakar Kürt seçmen. Bunlar koptular ama daha bir yere de gitmiş değiller, sağa çekip dörtlülerini yakmışlar. Gelişmelere göre Millet İttifakı'na da gelebilirler, geri de dönebilirler. Bu önümüzdeki konjonktürde hem iktidarın hem muhalefetin yapacağı iş, işlem ve işleyişlerden sonra belli olacaktır” diye konuştu.

Çok sayıda hata var
İktidarın bugüne kadar birçok hata yaptığını söyleyen Özer, “Yani iktidarın özellikle ekonomiyi iyi yönetememesi sonucu ülke derin bir krize girdi. Ekonominin bir kriz içine girmesi sadece ekonomiyle ilgili bir durum değil, yapısal sorunlarla, söz gelini hukukşa da ilgili bir durumdur. Geçtiği şz süreçte yargıda büyük sorunlar yaşanıyor. Cumhuriyet Dönemi boyunca belki yargının tam bağımsız olduğu söylenemez ama bu dönemde olduğu kadar da bağımlı olmamıştır yargı. Bunun ceremesini de birçok insan çekiyor. Aynı zamanda sığınmacılar meselesi önemli bir mesele. Resmi rakamlara göre 6-7 milyon, gayriresmi rakamlara göre 10 milyon civarında göçmen ve sığınmacı var ülkede. Bunların yaklaşık 5-6 milyonu Suriyeli ve bu konu da önümüzdeki seçimin en önemli canalıcı noktalarından biri olacak” ifadelerini kullandı.

AK Parti sorunları çözemedi
Türkiye'nin bugüne değin birçok sorunu olduğunu ve AK Parti'nin bu sorunlara çare olamadığını da anlatan Özer, “Türkiye’nin birikmiş sorunları var. Kürt meselesi, Alevi meselesi gibi meseleleri Ak Parti çözüyormuş gibi yaptı ama çözemedi. Bunların çözümüyle ilgili toplumda bir beklenti oluştu ve sonuçta mevcut iktidarın gitmesi yönünde bir durum ortaya çıktı” dedi.

Fırsat var ama risk de var
Türkiye'de iktidarın değişmesini isteyen kitlelerin sayıca çok olmasının fırsatları olduğu kadar riskleri olduğunu da belirten Özer, “Bu bir fırsat. Peki risk nedir? Risk muhalefetin bütün bunlara rağmen seçim çantada keklik gibi davranıp, iki büyük yanlış yapmasıdır. Birincisi rehavete kapılmasıdır, ikincisi de kendi aralarında uyum sağlayamamasıdır, çatlak seslerin çıkmasıdır. Bunlar son derece yanlış ve tehlikeli şeylerdir. Son zamanlarda bunu görüyoruz, bazı partilerin milletvekilleri, yetkilileri örneğin Kılıçdaroğlu’nun adaylığıyla ilgili ulu orta konuşmalar yapıyorlar. Yarın iktidar bu sözleri kamuoyu ve seçmenin nezdinde kullanıcaktır. O nedenle tek adam baskısından kurtuluyoruz derken 6 kişinin karmaşışına tutulmaması lazım. Bir diğer nokta da 6’lı masanın bazı siyasi partileri ve sivil toplum örgütlerini dışlamaması lazım. Örneğin Millet İttifağı ile Cumhur İttifağı’nın milletvekili seçimlerinde oy oranlarının neredeyse aynı durumu sergilediği söyleniyor kamuoyu araştırmaları tarafından, diğer bir deyişle adeta bir pata durumu söz konusu” diye konuştu.




Anahtar seçmen Kürt seçmen
Gelecek seçimde kilit noktanın HDP oyları olduğunun altını çizen Prof. D. Ahmet Özer, “Burada anahtar seçmen HDP ve Kürt seçmenidir. HDP ve Kürt seçmen hangi tarafı desteklerse o tarafın kazanacağı açıkça görülüyor. HDP zaten 6’lı masanın içinde değil bizi alın da demiyor. Onların kendine göre bir ittifağı var. Emek ve Özgürlük İttifağı. Ancak bir cumhurbaşkanı adayına eğer biz ya da seçmenimiz oy verecekse bizimle de diyalog kurun çağrısında bulunuyor. Şimdi masanın bildiğim kadarıyla 4-5 partisinin buna itirazı yok. Ama bir parti buna itiraz ediyor. Halbuki MHP’nin bile HDP ile görüşmeyi kabul ettiği, AK Parti ile görüşmesi doğaldır dediği bir süreçte IYI Parti’nin karşı olması,direnç göstermesi bana göre 6’lı masaya zarar veriyor ve seçimin geleceğini de tehlikeye sokuyor. Bu tehlike 6’lı masanın uyum içinde olmaması, dağınık bir görüntü göstermesi ve özellikle HDP’yi dışlaması sonucunda seçimi kaybetmesi gibi bir risk doğurur” ifadelerini kullandı.

Muhalefet rehavete kapılmamalı
Seçimin muhalefet tarafından kolay görülmemesi gerektiği uyarısında da bulunan Özer, “Seçim çantada kekliktir gibi bir yaklaşımda olunmaması lazım. Üçüncü bir senaryo daha var onu da söyleyim kazanarak kaybetme ihtimalidir bu da” dedi.

Ortada büyük bir enkaz var
Seçim sonrasında iktidarın enkaz bırakacağını da ifade eden Özer, bu gerçeklik bağlamında seçime hazırlanmasının ve planlamanın da doğru yapılmasının elzem olduğunu vurguladı. Özer, “İktidar büyük bir enkaz bırakıyor. Değiştirmeye geldiği sisteme entegre oldu, kendisi değişti. Türkiye 10 büyük ekonomi arasına girilcek denildi şu an 23. sıradayız. 2023’de 500 milyar dolar ihracatımız olacağı söyleniyordu şu an 200 milyar dolar civarında. Kişi Başına Düşen Milli Gelir 25 bin dolar olacak deniliyordu 7-8 bin dolarda kaldık. Türk Lirası giderek değer kaybetti, enflasyon yükseldi. Türkiye’de bu süreçte orta sınıf adeta aşağıya doğru eridi. Dış politikada da aynı şekilde Türkiye her komşusuyla kavgalı durumda, şimdi de Suriye ye kara operasyonu yapılması konuşuluyor. Muhalefetin bu konuda dik durmaması yanlış. İç politikaya endeksi savaş politikalarının kuyrukçuluğu yapılmamalı. İktidar yenilip gitsede büyük bir enkaz var bu sorunların kısa sürede çözülmesi lazım o yüzden yeni iktidarın 100 günlük, 365 günlük, 2 yıllık yol haritaları olması gerekiyor. Bu topluma da güven verecektir. Toplumun güven duyabilmesi için 3 şart vardır. Birincisi seçim nasıl kazanılır? İkincisi seçim günü sandıklara nasıl sahip çıkılır? Üçüncüsü seçimden sonraki süreç nasıl kazanılır meselesidir. Dört bu sürecin sonunda anayasa değişikliğine nasıl gidilir? Bugün de bunun için açıklamalar yapıldı. Bunun için çalışmalar sürüyor ben bunları daha inceleme fırsatı bulmadım. O nedenle bu seçim Türkiye açısından kader seçimi. İnsanların kariyer planlaması yapmaması gereken bir seçim. Bu kader seçiminde herkesin bir fedakarlık yapması lazım ve ben inanıyorum ki bir değişiklik olduğu takdirde sadece muhalefetin seçmenleri için değil Ak Parti seçmenleri içinde bu iyi olacak ve Türkiye refaha ve feraha kavuşucaktır. Değişim toplum için her zaman iyidir. Bu tek adam rejimi benimsenmedi o nedenle bunun önünü açabilmek için bir takım adımlar atılacaktır” şeklinde konuştu.



Cumhurbaşkanı güçlü olmalı
Muhalefetin cumhurbaşkanı adayının kim olması gerektiği yönündeki tartışmalara da kendi örnekleri üzerinden değerlendirmeler yapan Özer, “Ben cumhurbaşkanı adayı olacak kişinin düşük profilli biri olmamasını isterim. Tayyip Bey güçlü bir lider böyle bir liderin karşısına çıkıcak kişi de güçlü bir lider olması gerekiyor. Burada da Kemal Bey’in aday olma durumu söz konusu. Kemal Bey 6’lı masayı koruyan, kuran bir lider, aynı zamanda yerel seçimleri kazanan bir lider olarak öne çıkıyor. Aynı zamanda Adalet Yürüyüşü gibi işlere imza attı. CHP birtakım değişiklikler yapmaya çalışıyor. Herkesin tabanı kendi başkanının aday olmasını istiyor ama bunun kararını 6’lı masa verecek çünkü genel başkanlar böyle bir irade ortaya koydular. Yani bir parti lideri çıkıpta kendi başına ben adayım diyemez. Genel başkanlar 6’lı masa karar vericek dediler. 6’lı masa bu görüntüyü vermeli hatta bu süreci hızlandırmalı ve 6’lı masa biraz daha üste çıkıp yukarda tek parti gibi davranıcak bir mekanizma kurmalıdır. Her parti allta bir parti olduğunu unutmayacak ama asgari müştereklerde yukarda tek bir ses dillendiricek bir cumhurbaşkanı adayı olması gerekiyor. Tabii ki parlamenter sisteme geçişi topluma vaat ettikleri için bununla ilgili de topluma yol haritası sunması lazım. Anayasa değişikliğinin olması için iki yol var; ilki 360 milletvekili referanduma götürme sınırıdır. İkincisi 400 milletvekili ile mecliste değiştirme sınırıdır. HDP bu kısımda da önem kazanmaya başlıyor. Referanduma götürebilmek için bu tür güç birliklerine ihtiyaç doğuyor. O nedenle siyasette düşmanlık,küslük olmamalıdır. Ayrıca geçiş sürecinin

de çok uzamaması lazım. Tüm bunların olabilmesi için seçimin kazanılması gerekiyor tabi. Seçimin kazanılması için de donanımlı, güçlü bir adayın olması gerekir” diye konuştu.


Muhalefete saygı duyulmalı
6'lı masanın henüz adayını açıklamama nedenleri üzerinden değerlenidemeler de yapan Özer, “Cumhurbaşkanı adaylığının daha 6’lı masada henüz konuşulmadığını biliyoruz. Yılbaşından sonra, seçim normal zamanında olursa şubat ayında gündeme geleceğini düşünüyoruz. Seçim erkene alanacaksa mayıs ortasında olacağını düşünüyorum. O taktirde de 6’lı masa kendi belirlediği süreçte adayını açıklayacak. 6’lı masanın belirli bir takvimi var o takvime herkesin saygı duyması gerekiyor. İktidar ve gazeteciler istiyor diye kendi stratejisini değiştiremez.
Burada üç şey var, birincisi hedefi net koymak lazım, ikincisi hedefe ulaştıracak stratejiyi netleştirmek lazım, üçüncüsü bu stratejiyi hedefe ulaştıracak kadroları kurmak lazım. Bu üçlüyü bugünden oluşturmak lazım. HDP’nin bu süreçte olması sadece matematiksel olarak değil aynı zamanda yeni Türkiye’nin inşaası için önemli. HDP ve IYI Parti’nin bu inşaada beraber olması anlamlı bir sonuç ortaya koyacaktır. Herkesin programı farklı olabilir ama ortak değerlerde birleşme,kucaklaşma günüdür. İkinci hedef sistem değişikliği, üçüncü hedef Türkiye’nin birikmiş acil sorunlarına çözüm üretmektir” ifadelerini kullandı.


Toplum işin içinde olmalı
Seçim sürecine girilirken halkın da Türkiye'nin geleceğini etkileyecek konulara dahil edilmesi gerektiğinin önemine değinen Prof. Dr. Ahmet Özer şöyle konuştu; “Aynı zamanda toplumu da yavaş yavaş işin içine katmak gerekiyor. Anayasa’nın nasıl yapılacağı konuşulması lazım. Yeni anayasanın Halkın, üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin katılımıyla gerçekleşmesi gerekir. Bu bugünün konusu değil. Bugünün birinci konusu seçimi kazanmak, ikincisi seçimi kazandıktan sonraki süreci kazanmaktır. Bu ikisi geçildikten sonra Türkiye’nin laik, sosyal, demokratik hukuk devleti dediğimiz kavramların altını doldurabileceğini, herkesin, Kürt'ün, Türk'ün, Laz'ın, Çerkes'in eşit şekilde yaşayacağı bir Türkiye olacaktır.”

 

ÖZEL HABER: MEHMET MERT

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *