Ahmet Davutoğlu, Gelecek Partisi İstanbul İl Başkanlığının Şişli'de düzenlediği etkinliğe katıldı. Etkinlikte basın mensuplarıyla bir araya gelen Davutoğlu, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Davutoğlu, "Kürt sorunu ile ilgili muhatap kim?" sorusuna "Bizim için bütün partiler muhataptır" diyerek, "Türkiye'de meşru olarak kurulmuş, faaliyet yapan, mecliste bulunan herkesle görüşürüz. Bu konuda herhangi bir sınır, bir rezerv konmasını da demokrasinin en önemli unsurları olan siyasi partiler açısından sıkıntılı görürüz. Muhatap kimdir biliyor musunuz? Muhatap Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıdır. Kürt vatandaşlarımızın tümüdür. HDP'yi ya da herhangi bir parti Kürtler söz konusu olduğunda sadece HDP'yi Türkler söz konusu olduğunda da başka bir partiye muhatap aldığınızda doğru bir tutum sergilenmiş olmaz. Türkiye'de etnopolitik bir yapı doğar. HDP'yle ve diğer bütün partilerle de her konuda görüşülebilir. Kürt sorunu bağlamında da doğrudan her bileşenle toplumun her kesimiyle Doğu ve Güneydoğu'da değil sadece Türkiye'nin büyük şehirlerine de yaşayan bütün vatandaşlarımızla konuşarak yol almak en doğrusudur" cevabını verdi.
Teslimiyet psikolojisi
Hükümetin dış politikasını sert sözlerle eleştiren Davutoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanı Amerika'ya giderken söyledikleriyle enflasyonu, çiftçiyi, öğrencileri, kira meselesini anlamadığını, takip etmediğini gösterdi. Dönerken de diplomasinin en basit kurallarından dahi uzaklaştığını, bihaber olduğunu ve çevresinde diplomasiyi bilen kimsenin kalmadığını gösteren açıklamalarla, kendisine randevu vermeyen Biden'a duyduğu öfkeyle Soçi'ye, yanına Bakan bile almaksızın tam bir teslimiyet psikolojisi içinde gitti" dedi.
Kara bir leke
"Hem Amerika'dan hem de Rusya'dan, diplomasi bakımından hepimizi üzecek istiskal ölçeğinde bir tavırla karşılandı" diyen Davutoğlu, "Biden'dan randevu alamadı. Almış olsa Türk-Amerikan ilişkilerinin zirvesini yaşamış olacaktı sadece bir çay içmiş olsa. Rusya'da ise 3-4 saatlik bir toplantı için Bakanlarını bile yanına alamadan gitti. Yemek ikram ettiler mi bilmiyorum ama belki bir çay içebilmişlerdir. Böyle bir dış seyahat olmaz. Türkiye hiçbir ülkenin huzuruna, hesap veren, rapor veren ya da destek isteyen bir psikolojiyle oturmaz. Son Rusya ziyareti de, Amerika ile olan ilişkileri de Çin ile olan edilgen tutum da diplomasimize kara leke olarak geçmiştir. İlk kez bir Cumhurbaşkanı veya geçmiş dönemde bir Başbakan yanında herhangi bir Bakan olmaksızın bir ziyaret gerçekleştirmek zorunda kaldı" ifadelerini kullandı.
Bazı duyumlar var
Rusya zişyaretine bakanların katılmaması hakkında, "Bana gelen bilgiler, bazı duyumlar, bunun Rusya tarafından istendiği yönünde" iddiasını ortaya atan Davutoğlu, "Eğer Rusya tarafından böyle istenmişse durum daha da vahim. Türk heyetinde kimin yer alacağına başka bir ülke karar veremez. Eğer Erdoğan tarafından bu tercih edilmişse bu, şu demektir: Kendi Bakanlarına ya bilgilerine güvenmiyor ya da sadakatlerine güvenmiyor. Her iki halde de Bakanları değiştirmesi lazım. Ya da Bakanların, ‘Bu bizim devlet onurumuza yakışmaz' deyip ayrılması lazım. Eğer Rusya istememişse bu çok vahim. Yani şunu demiş oluyor Rusya bu şekilde: ‘Seni bir şekilde kabul ederiz ve istediğimizi sana söyleriz. Sen de gereğini yaparsın.' Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na böyle bir tavır sergilenemez. Bunu sineye çeken Cumhurbaşkanı da tarihte, aynen Trump'un, ‘Ahmak olma' mektubu gibi diplomaside kara bir leke olarak bunu taşır" dedi.
ARKAMA BAKMADAN İSTİFA ETTİM!
"Davutoğlu, AK Parti içinde görev aldığı dönemde hiç istifa etmeyi düşündünüz mü?" sorusuna ise "Cumhurbaşkanımız istifa edip Dışişleri Bakanı olmam gerektiğini ifade ettiğinde tümüyle istifa edip akademik hayata dönmek istediğimi söyledim ama herhangi bir problem olduğundan değil. Daha sonra barbarca kapatılan Şehir Üniversitesi'nin kurulabilmesi için bir akademik çalışma yapmayı düşünüyordum. Bir o dönemdir. Daha sonra Dışişleri Bakanı olduğumda her hangi bir istifa düşüncem olmadı. Görevimi yaptım. Başbakanken, Türkiye'nin bütününü yönetmeye başladığında giden aksaklıkları çözmek için reform paketleri başta şeffaflık, siyasi ahlak gibi oluşturduğum zaman ilkesel ayrılığa düştüğüm zamanda hiç tereddüt etmedim arkama bakmadan istifa ettim. Başbakanlıktan ayrıldıktan sonra da doğru bildiğim hakikatleri önce içeride sonra dışarıda söyledim. Sayın Cumhurbaşkanı ararsa ben her zaman söyledim. Herkese görüşürüm. Memleket meselesi söz konusuysa kimseyi dışlamam" şeklinde yanıt verdi.
İBB'Yİ MARKAJA ALACAĞIZ
Gelecek Partisi İstanbul İl Başkanı İsa Mesih Şahin ise programa katılan gazetecilere teşekkür ederek, "Bizler İl Başkanlığı olarak siyasetin zor olduğu bir dönemde kurulan bir teşkilatız. Bütün bu zorluklara rağmen İstanbul'un 39 ilçesinde teşkilatlanmamızı gerçekleştirdik. Güçlü bir aktör olarak İstanbul'da yerimizi almış durumdayız. Heyecanlı bir ekibimiz var. Çok genç bir ekiple çalışıyoruz. 700 bin nüfuslu bir ilçeyi 25 yaşındaki bir arkadaşımıza emanet edecek kadar, gençlerimize güveniyoruz. Bir taraftan teşkilatları kurarken bir taraftan da farklı siyasi misyonları üstlenmeye çalışıyoruz. Genel Başkanımızın öncülüğünde siyasi partillerle diyalog çalışması yapıyoruz. Bizim İstanbul siyasetine iyi alışkanlıkları kazandırmamız lazım. Siyasetin nezaket ilişkilerini geliştireceğiz. Çözüm odaklı siyaset yapmaya çalışıyoruz" dedi. 26 kişilik bir İstanbul Gelecek Meclisi oluşturduklarını ifade eden Şahin, "Buna gölge İBB Meclisi diyoruz. Bu meclis gelecekte çok önemli bir görev ifa edecek. İBB'yi yakından takip edecek markaja alacağız. İstanbul'u biz yönetiyormuşuz gibi sorunlara çözüm önerileri sunacağız. İstanbul'u yönetmeye talip olduğumuzun mesajını veriyoruz" ifadelerini kullandı.