Çanakkale'nin Çan ilçesinde yaşayan İsmail Ergüven, yeni nesillere tanıtmak ve gelecek kuşaklara miras bırakabilmek amacıyla birçok ilden 10 yılda topladığı 8 bin parça etnografik eşyanın müzede sergilenmesini istiyor.
Çan ilçesindeki sanayi sitesinde yıllarca esnaflık yapan 66 yaşındaki Ergüven, Çan'ın kültürel yaşamına katkı sağlamak için 10 yıl önce koleksiyon oluşturmaya başladı.
Pek çok şehri gezen Ergüven, genç kuşaklara tanıtabilmek amacıyla tarım aletlerinden çıkrık, rahle gibi ahşap malzemelere kadar çok sayıda etnografik eşya topladı.
Satın aldığı evin taksitlerini öderken etnografik eşyalar için de masraf yapan Ergüven, "dipsiz kuyu" olarak nitelediği uğraşlar sonucu binlerce parçaya ulaşan koleksiyonunu atölyesinden çıkarıp müzeye kavuşturmak için destek bekliyor.
Koleksiyoner İsmail Ergüven, yaptığı işin güzel bir hobi olduğunu, gelecek kuşaklara geçmişe ait kültürel unsurları, etnografik eşyaları göstermek istediğini söyledi.
Ergüven, 10 yılda 8 bin parçalık koleksiyon sahibi olduğunu belirterek, "Öyle bir dipsiz kuyuya düştüm ki her çeşit aletin farklı ebatlarından topladım." dedi.
Çanakkale'nin yanı sıra Bursa, Ankara, Kayseri gibi illere giderek etnografik değeri olan eşyaları satın aldığını dile getiren Ergüven, bunların müzede yaşatılmasını arzuladığını aktardı.
Bu eserleri gelecek nesillere miras bırakmak istediğini anlatan Ergüven, "İlçemize gelen misafirler bunları görsün, kültürel bir hareketliliğimiz olsun. Buna önayak olmak istedim. İnsanlar eserleriyle ölümsüzleşirler. Eserlerim yaşasın. Çan'a kültürel bir katkı sağlamayı arzu ediyorum." ifadesini kullandı.
"Şeker kamışı mengenesi için 5 kez Trakya'yı dolaştım"
Ergüven, Ankara ziyaretinde 1928 model bir fotoğraf makinesi gördüğünü, çocukların, gençlerin görmesi için bunu koleksiyonuna kattığını söyledi.
Yaba, tırmık ve benzeri tarım aletlerini, çan, kap kacak ve çıkrıkları topladığını ifade eden Ergüven, şöyle devam etti:
"Ulaşabildiğim, paramın yettiği her şeyi almaya çalıştım. Koleksiyonda Süryanilerin yaptığı abanoz ağacı üzerine işlenmiş telkari işçilik, gül ağacından rahle var. Yöremiz, Çan halısında güçlü bir kültürel yapıya sahipti fakat değerleri kayboldu. Bu değeri yaşatmak amacıyla Çan halımızın bir örneğini de envantere koydum. Bu halıyı tezgaha koyarak canlandırılmış şekilde çocuklarımıza, misafirlerimize göstermek istiyorum. Torunum için sünnet merasiminde gezmesi için demirden at yaptım, arkasına 5 kilovatlık jeneratör bağlayacaktım, mobil olarak gidecekti ancak mekanik eşya olarak elimde kaldı. Sadece ileri gidebiliyor, geri vitesi yok, istediğimiz hızda ilerliyor.
Bazı aletler var ki onları almaya gücüm yetmedi. Çanakkale'de aldığım dairenin parasını ödüyordum, o dairenin fiyatı kadar da bunlara masraf ediyordum. Şeker kamışı mengenesi (şeker kamışından pekmez yapımında kullanılan alet) için 5 kez Trakya'yı dolaştım. Meriç'te, Kofçaz'da, Bakırca'da, Lüleburgaz'da, bizim buralarda geze geze sorar sora buldum. Orijinal, 1927 Sütlüce, Şakir Zümre dökümü."
Çan'daki bir etkinlikte Atatürk Meydanı'nda envanterindeki etnografik eşyaların bir bölümünü sergilediğini, özellikle demirden atın çektiği gelin arabasının büyük ilgi gördüğüne dikkati çeken Ergüven, "Bunun kamusallaşması için kapalı bir alanda odun işleri, hamur işleri, dokuma işleri, halı işlerinin bölüm bölüm anlatılmasını istiyorum. Artık müzenin zamanı geldi. Şahsi gücümle buraya kadar getirebildim. El birliğiyle çok daha güzel şeyler yapacağız." diye konuştu.