Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Orta şiddetli yağmur
16°
Ara
Damga Kültür Sanat Tarihin sıfır noktası: Göbeklitepe

Tarihin sıfır noktası: Göbeklitepe

İnsanlık tarihinin bilinen en eski başlangıç noktası Göbeklitepe'yi siz Damga Gazetesi okurları adına ziyaret edip fotoğrafladık...

Okunma Süresi: 7 dk

Göbeklitepe; özellikle son yıllarda kendinden sıkça bahsettiren tarihi bir sit alanıdır. Hakkında yazılan kitaplar, makaleler ,çekilen belgeseller de dünya nın en eski Neoletik Çağının, ilk yaşamın başlangıç noktası olarak tarihteki yerini almasını sağladı.
Göbeklitepe arkeolojik alanı, aslında insanlık tarihinin yeniden yazılmasını mümkün kıldığı için adını sıklıkla duymanız ve hakkında pek çok projenin gerçekleştirilmesi hiç de şaşırtıcı değil. Peki, “İnsanlık tarihinin sıfır noktası” ve “medeniyetin doğduğu yer” olarak adlandırılan bu tarihi alanı daha yakından tanımaya ve tarihin gizemli kapılarını aralamaya ne dersiniz?
Şanlıurfa merkeze 18 km lik mesafede de Haliliye Belediyesi sınırları içinde olan Göbeklitepe sit alanının her karışından tarih fışkırıyor. 12 milyon yıl önce ilk insanların hayat mücadelesi ve bizlere bıraktıkları, çok değerli bilgiler bize ilk insanlar için de önemli ip uçları veriyor. 
Öncelikle şu nu söylemek isterım ki Mutlaka gidip görülmesi gereken bir SİT alanı Göbeklitepe…Şanlıurfa şehir merkezinin 18 kilometre doğusunda bulunan Göbeklitepe, Örencik Köyü yakınlarına konumlanmış. Şehir merkezinden araç ile Göbeklitepe ye gitmeyi düşünüyorsanız D400 otoyolu üzerinden yaklaşık 25 dakikada SİT alanına ulaşabilirsiniz..

Göbeklitepe nedir?

Göbeklitepe, tarihin bilinen en eski ve en büyük tapınağıdır. Dev sütunlardan ve üst üste dizilmiş ağır taşlardan oluşan Göbeklitepe, o dönemde el arabası vb. alet edevatın olmadığı için inşa süreci gizemlerini hala kuruyor. Tapınağı oluşturan taşların taşınabilmesi için muhtemelen çok sayıda insanın ve yük hayvanının gücünden yararlanıldığı düşünülüyor. Sütunların üzerinde bulunan hayvan figürü kabartmaları ise, kesinlikle zamanın ötesinde. Göbeklitepe, insanların avcı toplayıcı olarak yaşadığı dönemlerde bile sistematik olarak toplantılar yaptığını kanıtlayan ama ne amaçla kullanıldığı hala tam olarak kestirilemeyen antik bir yapı olarak günümüze kadar geldi ..

ömer şahin


Göbeklitepe UNESCO Dünya

Kültür Mirası Listesi’nde

2005 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı ilan edildi ve Nisan 2011’de de UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girdi. 7 yıl boyunca aday listesinde yer alan ve tarihi yeniden şekillendiren Göbeklitepe, Temmuz 2018’de Bahreyn’de toplanan komitenin kararıyla UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmeye hak kazandı.

 Göbeklitepe hangi döneme aittir?

Göbeklitepe, Neolitik Çağ’a ait bir tapınaktır. Tarih öncesi dönemlerden biri olan ve Cilâlıtaş Çağı olarak da bilinen Neolitik Çağ’dan günümüze kalan tarihi alanın yaşının 12.000 olduğu düşünülüyor. Bu da M.Ö. 10.000’lerden beri var olduğu düşünülen alanı; Malta’daki M.Ö. 3600’lerden kalma megalitik tapınaklardan, Stonehenge ve Mısır Piramitlerinden daha yaşlı kılıyor ve dünyanın bilinen en eski tapınağı yapıyor! Pek çok kaynakta yerleşim yeri olarak kabul görse de bilim insanları tarafından yapılan Göbeklitepe araştırmaları, bu noktanın avcı-toplayıcıların inanç sistemleri doğrultusunda oluşturdukları bir buluşma noktası, avlanma ve dönemin önemli bir ihtiyacı olan takas için inşa edilmiş bir nokta olduğunu gösteriyor.

göbeklitepe

 2019 Göbeklitepe Yılı

2019, “Göbeklitepe Yılı” olarak ilan edildi. Bu da dünyanın ilk tapınağı yani inanç merkezinin ziyaretçi sayısında, önceki senelere kıyasla çok ciddi bir artış sağladı.


göbeklitepe

Göbeklitepe hakkında

bilmeniz gereken 8 ayrıntı…

Göbeklitepe, birçok gizemini hala koruyor olsa da arkeologlar yapının fiziksel özelliklerini keşfetmiş durumda. Göbeklitepe’ye gitmeden önce biraz bilgi sahibi olmak isterseniz, aşağıdaki detayları aklınıza not alın.

Sütunların ağırlığı 40 ile

60 ton arasında değişiyor

Mesela bazılarında el ve parmakların var olmasından dolayı insanları temsil eden eserler olduğu düşünülen T biçimindeki sütunların ağırlığının 40 ila 60 ton arasında değiştiği biliniyor. Fakat o dönemin şartlarında bu taşların alana kimler tarafından ve nasıl taşındığı bir Göbeklitepe sırrı olarak çözülmeyi bekliyor.

Döneminin ilerisinde bir

mimari teknik kullanılmış

Göbeklitepe’de dönemine göre oldukça ileri mimari tekniklerin kullanıldığı da bir gerçek. Belki ileriki günlerde bu soruların da cevapları bulunur.

Sütunların üzerinde hayvan

kabartmaları bulunuyor

T şeklindeki sütunların üzerine işlenen kabartmalı figürlerde bulunan hayvanların ne amaçla koyulduğu hakkında farklı görüşler bulunuyor. Sütunların üzerinde yaban domuzu, yaban ördeği, boğa, yılan gibi bölgede yaşayan hayvanların figürleri bulunuyor. Bu figürlerin Göbeklitepe’nin muhafızları olarak görülmeleri ve şans için koyulan totem hayvanları olmaları görüşlerinin yanı sıra bu hayvanların kabilelerin sembolleri olabileceği de düşünülüyor. Ayrıca sütunlardaki aslan tasvirleri de Neolitik Çağ’da bu bölgede aslanların var olması ihtimalini güçlü kılıyor.

göbeklitepe
 

Buğdayın ana yurdu

Göbeklitepe kabul ediliyor

Günümüzde genetik biliminin katkısı ile birçok varyasyonu bulunan buğday, buluntulara göre ilk olarak Göbeklitepe civarında yetiştirilmiş.

Bira üretimi için tarım

yapıldığı düşünülüyor

Araştırmaların ve incelemelerin ışığında, Göbeklitepe’de bulunan tahıl örnekleri üzerinde fermantasyon belirtileri saptanmış. Aynı zamadan tapınak kalıntıları çevresinde bira varilleri olarak kabul edebileceğimiz ekipmanlar bulunmuş. Bu kanıt üzerinden teori geliştiren bilim insanları, Göbeklitepe’nin aynı zamanda erken dönem alkollü içecek üretimi konusunda bir öncü olduğunu düşünüyor.

Göbeklitepe kaşifi:

Klaus Schmidt

Her ne kadar 1983 yılında Şanlıurfalı bir çiftçinin bulduğu oyma taş, Göbeklitepe’nin erken dönem buluntularından biri olsa da asıl çalışmalar 1995 yılında Şanlıurfa Müzesi başkanlığında başlamış. 2007 yılında ise Klaus Schmidt kazı başkanlığına getirilmiş.

Göbeklitepe, insan eliyle

bilerek saklanmış olabilir

Dairesel yapının içerisindeki kireç taşı ve toprak yapısının homojen olması, Göbeklitepe tapınağı içerisindeki pek çok kalıntının tapınak kapatılmadan önce temizlenmesi ise alanın bilinçli bir şekilde gömüldüğünü, diğer bir deyişle kapatıldığını gösteriyor. Fakat ne yazık ki henüz “Göbeklitepe neden gömüldü?” sorusunun bir cevabı yok.

Sıvı geçirmeyen zeminler

Göbeklitepe tapınağının zeminleri özellikle sıvı geçirmeyecek şekilde tasarlanmış. Böyle bir zemine ihtiyaç duyulmasındaki amacın ise, tarihin en eski tapınağında kan, alkol vb. sıvı maddelerle ritüellerin gerçekleştirildiği tezini destekliyor.

GÖBEKLİTEPE’NİN

TARİHİ NEDEN ÖNEMLİ?

1995’te başlayan ve devam eden kazı çalışmaları sonucunda bölgede 6 tapınak bulundu ve bu yapıların biçimleri birbirleriyle benzerlik gösteriyor. Fakat bu tarihi sit alanı, şimdiye kadar gün yüzüne çıkandan çok daha fazlası… Çünkü yapılan jeomanyetik çalışmalar, bölgedeki tapınakların 20’ye ulaşabileceğini gösteriyor. Diğer bir deyişle Neolitik Dönem’de avcı-toplayıcıların yaşamları ile ilgili gizemli noktalar, Şanlıurfa’da netlik kazanabilir ve insanlık tarihiyle ilgili çok daha farklı bilgilerle tarih güncellenebilir. Peki, bu yapıların ortak özellikleri ne? İnsanları temsil ettiği düşünülen, dairesel bir biçimde dizilen ve sayıları 10 ila 12 arasında değişen T şeklindeki sütunlar, taş duvarlarla örülmüş. Bu yapının ortasında iki büyük dikili taş, karşılıklı olarak yerleştirilmiş. Tapınağı oluşturan taşların üzerine tasvir edilen hayvan, insan ve soyut varlıkların sembolleri ise kabartma ya da oyma teknikleri ile oluşturulmuş. Alanın ilk ve en büyük tapınak olmasına ek olarak sütunlar üzerinde yer verilen bu sembollerin, günümüze kadar bilinen ve Neolitik Çağ’dan kalan en eski resimler olması da Göbeklitepe hakkında bilmeniz gerekenler arasında yer alıyor.

göbeklitepe

İNSANLIĞIN GİZEMLİ

ŞEHRİ KONUMUNDA

Peyganberler şehri olarak da anılan ve Dünya nın ilk Ünıversıtesının yer aldığı Tarıhı Harran Şehri, Somater Kenti, Bazda mağaraları ile güçlü bır tarihı zengınliği olan Şanlıurfa nın Balıklıgöl bölgesı başta olmak üzere her karışından Tarıh fışkırıyor. Kazıların devam etmesı ıle ınsanlık tarıhı adına daha da gizemli bılgıler ortaya çıkacaktır. Türkıye nın sayılı Müzelerı arasında gösterebıleceğim Şanlıurfa Kent Muzesı sizi 12 bın yıl öncesinden alıp günümüze kadar getıren bır yerleşime sahip. Mutlaka gezilip görülmesı gereken bır Muze .. Yapanların elıne sağlık. Mevsım itibarıyle en keyıflı gezıler sıcağın daha az olduğu Mart Mayıs dönemı ıle Eylül-Kasım dönemı olarak önerenlerim.. Şanlıurfa GAP Havalımanına başta İstanbul olmak uzere bır çok ilden direkt ya da aktarmalı seferler sürekli mevcut. Pandemı sonrası gezı,keşif ve tatıl programlarınıza mutlaka Şanlıurfa,Göbeklıtepe,Harran ve Kent Müzesini de ekleyın.

Ömer Şahin

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *