Kaza mı yoksa cinayet mi? O gün bulunan hiç kimse olayların bu şekilde gelişebileceğini öngörmemiştir herhalde. Hiddetle başlayıp ölümle biten olaylar zinciri geçmişle şimdi arasında gidip gelirken bir duygunun, suçluluk duygusunun, gözünden okura aktarılıyor.
Bir ailenin yaşadığı trajedi üzerine durup düşündüren, geçmişle bugün arasında bağlantılar kuran ve zaman algımızla oynayan Jale Demirdöğen, yeni romanı Kabul'de, suçluluk duygusunun hayatları nasıl değiştirdiğini, bu duyguyu hissedenlerle hissetmeyenlerin nelere sebep olabildiklerini anlatıyor.
Yapamadıklarımız, pişman olduklarımız, yetişemediklerimiz, unuttuklarımız ve hatta itiraf edemediklerimizle birlikte çoğumuzun içinde kök salan bir duygunun peşinde okuru peşinden sürükleyen Kabul, Nemesis Kitap etiketiyle raflardaki yerini aldı…
Kitaptan:
Ben, suçluluk duygusuyum. Yaşanan sarsıcı bir deneyimin sonrasında insanları ele geçirip geçiremeyeceğine bakmak; dolayısıyla onları test etmek benim gibi zorlu duyguların görevidir. Suçluluk, kıskançlık, yetersizlik, değersizlik, korku, öfke, şiddet, nefret, utanç... Yani bizim gibi zorlayıcı duyguların testlerine maruz kalan insanlarda süreç tamamlandığı zaman ya bir mucize gerçekleşir ya da bir yıkım. Her iki koşulda da görevimizin amacı o ruhlara ayna tutarak onları sahipleriyle yüzleştirmek, kabul noktasına taşımak ve evrenin yüceliğiyle eşitlemektir.