Asıl adı Hüner Muzaffer Yavaş olan sanatçı, altı çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu olarak 1 Nisan 1963'te İstanbul'da dünyaya geldi. Coşkuner, henüz lisedeyken müziğe ilgi duyarak, Emin Ongan yönetimindeki Üsküdar Musiki Cemiyeti'ne gitmeye başladı. Melahat Pars, Kamuran Yarkın ve Feriha Tunceli'nin de aralarında olduğu önemli hocalardan dersler alan başarılı sanatçı, ilk kez 1982'de sahneye çıktı. İlk albümünü 1987'de Selami Şahin'in müzik yapım şirketi Şahinler Plak'tan çıkaran sanatçı, 1989'da Çaçan Plak'tan çıkardığı "Sakın Dönme Geriye" adlı stüdyo albümüne imza attı. Hüner Coşkuner'in 1993'te çıkan "Gidiyor" adlı albümü önemli projelerinden biri oldu. Elenor Müzik'e 1995'te transfer olan sanatçı aynı şirketle 10 stüdyo albümüne imza attı.
Klasikler albümü ilgiyle karşılandı
"Gidiyor", "Haydi Tut Ellerimi", "Gidemezsin", "Sevemem", "Vurgunum Sana" ve "Gideceksen Gelme" adlı albümleri de Türk müziğine kazandıran başarılı sanatçı, 2000'de müzikseverlerin beğenisine sunduğu "Klasikler 2" albümüyle yoğun ilgi gördü. Coşkuner, 2013'te çıkardığı "Yeşilçam Klasikleri" albümünde, "Artık Sevmeyeceğim", "Damarımda Kanımsın", "Zalimin Zulmü", "İntizar", "Bir Garip Yolcu" ve "Senden Vazgeçemem" adlı unutulmaz şarkıları yorumladı.
Sosyal sorumluluk projelerinde de yer alan sanatçı, Lösemili Çocuklar Vakfı, Bedensel Engelliler ve Dünya Şizofreni derneklerinde gönüllü olarak yer aldı. Başarılı sanatçı, kanser tedavisi gördüğü hastanede 4 Şubat 2021'de yaşamını yitirdi. Coşkuner'in cenazesi Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi. Coşkuner'in ailesi, vefatından sonra sanatçının vasiyeti gereği dinleyicileriyle buluşan "Hayat Yenilmem Sana" şarkısından elde edilecek tüm gelirin kanser hastalarına ve sokak hayvanlarına bağışlanacağını açıklandı.
Paraya, şöhrete ilgi duymazdı
Coşkuner'in ablası Deniz Coşkuner, cenaze töreninde yaptığı açıklamada, kardeşinin çok mütevazı bir hayat sürdüğüne dikkati çekerek, "Hiçbir zaman paraya, şöhrete ilgi duymazdı. Sahnesini aldıktan sonra evine giderdi. Gece hayatı yoktu, alkolü ve sigarayı sevmezdi. Giyimine çok dikkat ederdi. Sahnesine çıkar, bir dev olurdu. Sahnesinden sonra evine gider eşofmanlarını giyerdi." ifadelerini kullanmıştı. Sanatçı, 2016'da verdiği bir röportajda yaşamına dair şu bilgileri vermişti:
"Geriye dönüp baktığımda çok şükür hiç pişmanlıklarım yok. Yıllar sizi olgunlaştırıyor. Hayata farklı bakıyor, hırslarınızdan arınıyorsunuz. O yıllar hep mücadele ve koşuşturmayla geçtiği için neleri kaçırdığınızın farkında olmuyorsunuz. Güzel bir iz bıraktığım için mutluyum."
Tutkulu biriyim
Akşam gazetesinde yayınlanan bir röportajında ise şunları söylemişti: "Benim tutkularım var. Gönül bağıyla bağlı olduğum müziğim var. Ömrümü verecek kadar, sevdim müziği. Çok da hırslı değilim. Hırsın içinde kıskançlıklar var. Ezip geçmek, yok etmek, canlar yakarak bir yere gelmek var. Bunlar hırs gibi geliyor bana. İnanın bizim camiamızda bunlar var. Bana çok yapıldı. Ben bunları yaşadığım için çok hırslı değilim diyorum ama şarkı konusunda ve albümde hırslıyım. Bir de hayat çok güzel, acısıyla tatlısıyla. Ben çok hassas ve duygusalım. Amacım iyi müzik yapmak, kalıcı olmak."
AA