Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Orta şiddetli yağmur
16°
Ara
Damga Kültür Sanat Bir başarı öyküsü

Bir başarı öyküsü

Türkiye'den 19 yaşında eğitim için gittiği Avusturya'da aldığı konservatuvar eğitimiyle kıtanın en köklü tiyatrolarından Burgtheater'ın oyuncu kadrosuna giren Zeynep Buyraç, birçok televizyon dizisinde de rol alıyor

Okunma Süresi: 5 dk

Avusturya’nın başkenti Viyana’da 1748’den bu yana faaliyet gösteren Avrupa’nın en eski ikinci tiyatrosu Burgtheater’in oyuncu kadrosuna giren ilk Türk kadın tiyatrocu Zeynep Buyraç, "İlk Türk asıllı kadın oyuncu olarak sahneye çıkmanın verdiği bir keyif de söz konusu ama ben hiçbir zaman 'Kendimle gurur duyuyorum, harika bir şey başardım' diye düşünmedim." dedi. İstanbul’da dünyaya gelen ve Alman Lisesi’nden mezun olan Buyraç, 2001’de Viyana Devlet Konservatuarı’nın tiyatro bölümünün sınavlarını kazanarak başladığı sanat hayatını ve Avrupa’nın en köklü tiyatrolarından Burgtheater’in oyuncu kadrosunda yer alma başarısını AA muhabirine anlattı. Buyraç, "Viyana Devlet Konservatuarı'nın tiyatro bölümünde bildiğim kadarıyla, çok iddia etmek istemiyorum ama ilk Türk asıllı oyuncuyum, orada okuyan. Hele Türkiye’den gelen büyük bir ihtimalle ilk öğrenciyim." diye konuştu. Konservatuvardan 2006’da mezun olduğunu anlatan Buyraç, bu dönemde okulda farklı etnik kökenlerden öğrenci çeşitliliği gibi bir durum söz konusu olmadığı için burada eğitim almasının okul açısından da farklı bir deneyim olduğunu dile getirdi.


Kafalarındaki profilin dışındaydım

Buyraç, "Ben hep farklıydım, onların gözünde de farklıydım. Beni tam olarak kafalarında bir yere oturtamıyorlardı. Türkiye’den gelen, bekledikleri genç insan profili vardı kafalarında, ben o profile uymuyordum. Bu dört sene içinde benimle ne yapacaklarını pek bilemediler ama iyi bir eğitim alarak güzel bir şekilde mezun oldum." şeklinde konuştu. Eğitimi süresince kendisine hep "iş bulmakta zorlanacağının" söylendiğini anlatan Buyraç, "Senin adın Zeynep, soyadın Buyraç, zaten ismini kimse söyleyemeyecek, her şey senin için zor ilerleyecek." denildiğini ama çalışmaya başladığında böyle bir durumla karşılaşmadığını söyledi. Buyraç, mesleki hayatına başkentin dışındaki farklı eyaletlerin önemli tiyatrolarında sahnelenen oyunlarda rol alarak başladığını, bu sürecin tecrübe edinme ve oyunculuk adına kendisini geliştirme açısından çok verimli geçtiğini dile getirdi.


Türkiye'ye yönelik klişeler

Buyraç, kusursuz Almancasıyla sanatçı arkadaşlarını hep şaşırttığını belirterek, insanların Türkiye hakkında bilmemekten ve araştırmamaktan kaynaklanan çok yanlış bilgilere sahip olduklarını, eğitimli, sanatçı dostlarının doğru zannettikleri yanlışları da düzeltmek durumunda kaldığını anlattı.
Avusturya’nın önde gelen çok sayıda tiyatrosunda oynayan ve kamu yayıncı kuruluşu ORF’de yayımlanan birçok dizide de rol alan Buyraç, meslek hayatında ötekileştirilmeye ve ayrımcılığa hiçbir zaman müsamaha göstermediğini vurguladı.


Göçmen damgası tutmadı

Buyraç, Türkiye’de doğup büyümüş olmasının bu konuda önemli bir rol oynadığını belirterek, şöyle devam etti: "Yaklaşık 20 seneden sonra dönüp baktığımda burada doğup büyüyen çocukların ilkokul çağından itibaren duydukları şey neyi yapamadıkları üzerine. İsimlerinden ötürü, inançlarından ötürü, ana dillerinden ötürü. Zaten ayrımcılık orada başlıyor. 7-8 yaşındaki çocukların kafalarına bu bir kere yerleşti mi, bu sistem içerisinde büyümek ve başını dik tutmak zor. Ben böyle bir sistem içerisinde büyümediğim için ve buraya 19 yaşında geldiğim için onların kafalarında benim üzerime oturtmak istedikleri o göçmen damgasını tutturamadılar." 274 yıllık tarihiyle Almanca konuşulan coğrafyanın en eski tiyatrosunda oynamanın kendisi için önemine değinen Buyraç, tiyatro eğitimi almış ve bu mesleği icra eden herkesin hayalinde bir gün bu köklü ve büyük tiyatronun sahnesine çıkmanın olduğunu anlattı.


Sahneye çıkmak büyük keyif

Bu tarihi tiyatroda oynamanın kendisi için harika bir duygu olduğunu kaydeden Buyraç, "Ama bir de ilk Türk asıllı kadın oyuncu olarak sahneye çıkmanın verdiği bir keyif de söz konusu ama ben hiçbir zaman şöyle düşünmedim, 'Kendimle gurur duyuyorum, harika bir şey başardım' diye düşünmedim. Hatta şöyle düşündüm, 'Nasıl olabilir böyle bir şey? 2021-2022 senesine kadar nasıl benden önce kimse olmamış olabilir?' Benim kafamdaki en büyük soru işareti buydu. Bir rol model olarak kendimi görmüyorum. Şu bakımdan görmüyorum, aslında bunun çok doğal bir şey olması gerektiğini düşünüyorum. Belki ben bir yol açtım ama o yolda ilerleyecek, arkamdan gelecek çok gencin olacağına, olması gerektiğine inanıyorum." diye konuştu. Kendisinden sonra gelecek genç oyuncular için bir yol açmanın gurur verici olduğunu belirten Buyraç, burada yaşayan Türk gençlerine yönelik projelerde mümkün olduğunca yer almaya çalıştığını, gençlerle bir araya gelerek deneyimlerini paylaştığını ifade etti. Buyraç, Avusturya’da farklı alanlarda çok başarılı Türk kökenli insanların bulunduğuna dikkati çekerek, bu kişilerin görünür olmasının önemli olduğunu, bu örneklerin gençlere başarabilme adına ilham vereceğini söyledi.


Türkler gözardı ediliyor

ORF’de çok dizide rol almasına rağmen Avusturya'daki Türk toplumu tarafından tanınmamasından üzüntü duyduğunu dile getiren Buyraç, bunun Türk toplumunun daha çok Türkiye'deki dizi ve filmleri izlemeyi tercih etmesinden kaynaklandığını belirtti. Buyraç, "Ancak burada eleştirmemiz gereken nokta bence şu: Bu ülkede bu kadar fazla Türk asıllı insan yaşarken niye buranın devlet kanalları bunu göz ardı ediyor? Neden bu insanlara yönelik işler yapılmıyor? Bunun üzerinde bence durmamız gerekiyor." görüşünü paylaştı. Türkler de dahil farklı kesimlerden azımsanmayacak oranda çok insanın hayatında bir kez olsun Burgtheater’e gelmediğine dikkati çeken Buyraç, tiyatroya ilginin artması gerektiğini ve bu tiyatroda herkesin kabul görmesinin önemli olduğunu ifade etti.


Türkiye'de de oynamak istiyor

Buyraç, Türk dizi ve sinema sektörünü yakından takip ettiğini, iyi bir projede yer almaktan memnuniyet duyacağını kaydederek, bir Türk oyuncu olarak Türkiye’de yapılmış kaliteli çalışmaları ve değerli oyuncuları buradaki sanat çevrelerinde tanıtmayı da bir tür görev olarak gördüğünü sözlerine ekledi.

AA
 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *