Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Orta şiddetli yağmur
16°
Ara

Zamanın yargıcı biziz!

YAYINLAMA:
Zamanın yargıcı biziz!

Modern dünyada zamanın akışı her geçen gün hızlanıyor. Melih Cevdet Anday'ın "Telekomünikasyon" adlı şiirindeki "Zamanı uzatmak da elimde değil, kısaltmak da. Yat yat kalk sanık amca" dizeleri, bu hızlı akışa ve monotonluğa dikkat çekiyor. Anday, bu kısa ve özlü ifadesiyle, modern dünyanın rutinleri içinde kaybolmuş insanın trajik durumunu gözler önüne seriyor. Zamanın kontrol edilemezliği, bireylerin günlük yaşamın döngüsü içinde sıkışıp kalmasına neden oluyor.

Diğer bir açıdan Oğuz Atay'ın "Tutunamayanlar" romanında Selim Işık karakterinin modern dünyanın hızına ve anlam kaybına karşı bir başkaldırı sembolü olarak karşımıza çıkmasıyla işlenir. Selim Işık, hayatındaki anlamsızlık ve sıkışmışlık duygusu nedeniyle zamanın geçişiyle daha da belirginleşen bir varoluşsal sorgulama yaşar. Anday'ın "yat yat kalk" döngüsü, modern dünyanın hızına ayak uyduramayan bireylerin yaşadığı sıkıntıyı yansıtır.

Şems-i Tebrizi'nin "40 Kuralı'ndan birinde, "Dün dünle beraber gitti cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım" der. Bu söz, zamanın geçiciliğine ve her anın yeniden değerlendirilmesi gerektiğine işaret eder. Modern dünyada hızla akıp giden zaman, geçmişe takılıp kalmamamız gerektiğini ve her yeni günün yeni fırsatlar sunduğunu hatırlatır. Şems-i Tebrizi'nin bu felsefesi, Anday'ın şiirindeki "yarın dündür, dünse daha gelmedi" ifadesiyle de örtüşür; zamanın hızla akışı içinde, anı yaşamak ve yeni şeyler yaratmak esastır.

Yunus Emre de eserlerinde zamanın ve hayatın geçiciliği üzerine derinlemesine düşünceler sunar. "Bu dünyada bir nesneye yanar içim, göynür özüm / Yiğit iken ölenlere, gök ekini biçmiş gibi" dizelerinde, hayatın geçiciliğini ve gençliğin hızla geçtiğini anlatır. Yunus Emre'nin bu sözleri, modern dünyada hızla akıp giden zamanı ve hayatın ne kadar değerli olduğunu vurgular. Bu düşünce, iş ve günlük yaşamda zamanın nasıl yönetilmesi gerektiğine dair de önemli bir ders içerir.

Peki, modern dünyada bu hız ve anlamsızlık karşısında ne yapabiliriz? İş ve günlük yaşamda zaman yönetimi, bu sorunun önemli bir parçasıdır.

Günlük işleri planlamak ve önceliklendirmek, zamanın etkili kullanımının anahtarıdır. Biz hayatımızdaki öncelikleri belirlemeli ve zamanımızı bu önceliklere göre yönetmeliyiz.

Zamanın blokları oluşturma yine bize ait değil midir?

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Saatleri Ayarlama Enstitüsü" eserinde olduğu gibi, zamanı belirli bloklara ayırmak, verimliliği artırabilir. Tanpınar, zamanın insan hayatındaki yerini ve anlamını sorgularken, biz de iş yerinde belirli saat dilimlerinde belirli görevleri yerine getirerek, daha düzenli bir çalışma rutini oluşturabiliriz.

Ara vermeyi unutmamak

Nazım Hikmet'in "Saat 21-22 Şiirleri" adlı eserinde zamanın geçiciliği ve modern yaşamın hızına dair derin bir sorgulama bulunur. Bu hız karşısında ara vermek, mola vermek önemlidir. İş yerinde kısa molalar, beyin ve beden için dinlenme sağlar, böylece daha verimli çalışabiliriz.

Sabahattin Ali'nin "Kürk Mantolu Madonna" eserinde Raif Efendi'nin içsel dünyasında anlam arayışı, gereksiz işlerden ve aktivitelerden arınmayı da kapsar. İş yerinde gereksiz toplantılardan, verimsiz işlerden kaçınarak, enerjimizi ve zamanımızı daha önemli işlere odaklayabiliriz.

Zamanı iyi yönetmek, sadece iş yerinde değil, kişisel yaşamda da dengeyi bulmamızı sağlar. Şems-i Tebrizi ve Yunus Emre gibi büyük düşünürler, zamanın değerini ve hayatın geçiciliğini sıkça vurgulamışlardır. Anday'ın işaret ettiği gibi, zamanın akışını kontrol edemeyiz, ancak bu akış içinde kendimize ait bir anlam bulabiliriz. Yunus Emre'nin dediği gibi, hayatın geçiciliği karşısında her anı dolu dolu yaşamalı, Şems-i Tebrizi'nin öğüdüyle her yeni gün yeni şeyler söyleyebilmeliyiz.

Zamanı durduramasak da, onun içindeki anları daha anlamlı hale getirebiliriz. Belki de en büyük zaferimiz, modern dünyanın hızına rağmen, bu anı, bu zamanı anlamlı kılmak olacak. Nitekim zamanın yargıcı da savcısı da suçlusu da biziz, bu yüzden kendimize olumlu katkılar sağlayarak, hak yemeden, doğru ve dik duruşun yanlışlara şemsiye olarak kullanacak olan bizler güneş gibi gülümseyelim hayata ve yaradılanlara...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *