Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Orta şiddetli yağmur
16°
Ara

Düşüncelerin zincir hali

YAYINLAMA:
Düşüncelerin zincir hali

Nikolay Gogol'un "Bir Delinin Hatıra Defteri" eserini okuyorum. Ve bir cümlesi trajikomik olan o cümle ise şöyle"Bugün inanılmaz bir şey oldu. İspanya kralı olduğumu fark ettim. Bunu kimse bilmiyor, ama bu kesin. Tüm belirtiler ortada. Bir tek bana gösterilen işaretleri anlamadılar."
Anlamazlar bu insanlar değeri kıymeti anlamazlar diye cevap veresim geldi ve ardından daha önce okuduğum kitap aklıma geldi.

Fyodor Dostoyevski'nin "Yeraltından Notlar"indan bahsediyorum.19. yüzyıl Rusya'sının derin toplumsal ve bireysel çatışmalarını gözler önüne sererken, aslında evrensel insanlık hallerine dair zamansız bir portre çiziyor.

Tüm bunlar içimde dolmayi bekleyen su kovası gibi içsel yolculuk konusundaki düşüncelerimle belirdi. Bu belirtilerden bir kısmını anlatayım ama önce Dostoyevski'nin kitabi içeriğindeki konuya değinmeliyim.

Ana karakterinin içsel çatışmaları ve topluma yabancılaşması, modern dünyanın karmaşasında kaybolan bireyin ruh halini anlatıyor.

Bu varoluşsal arayış, beni semazenlerin mistik dünyasına götürdü; bildiğiniz üzere semazenler de kendi içsel yolculuklarında bir dönüşü temsil ederler. Dostoyevski'nin yeraltı adamı ile semazenlerin ruhani dönüşü arasında derin bir bağ ve benzerlik detayına bir yolculuk yapalım.

Dostoyevski'nin yeraltı adamı, toplumdan soyutlanmış ve kendi iç dünyasında hapsolmuş bir figürdür. Kendi karanlık düşüncelerinin ve varoluşsal sorgulamalarının pençesinde kıvranırken, topluma karşı duyduğu nefret ve isyanla boğuşur. Bu yalnızlık, modern bireyin teknolojinin ve hızlı yaşamın getirdiği yabancılaşmayı deneyimlemesine benzer.

Semazenler ise kendi içsel yolculuklarında, ruhani bir dönüşü temsil ederler. Dönerek gerçekleştirdikleri sema, varoluşun ve Allah'a yakınlaşmanın bir ifadesidir. Semazenlerin içsel yolculuğu, dış dünyadan soyutlanarak, ruhun derinliklerine inme çabasıdır. Bu yolculuk, bireyin kendi varoluşunu ve yaratıcı ile olan bağını yeniden keşfetmesini sağlar. Her dönüş, bir içsel dönüşümü, bir arınmayı ve aşkın birliğe ulaşmayı simgeler. Dünya ve varoluş uyumudur...
Semah, kainatın ritmini, düzenini ve sonsuz döngüsünü temsil eder. Semazen, kollarını açarak dönerken, bir eli gökyüzüne, diğer eli yeryüzüne dönüktür; bu, Allah'tan aldığını insanlara verme sembolizmidir. Bu dönüş, insanın evrenle olan uyumunu, yaratıcıyla olan bağını ve varoluşun anlamını keşfetme çabasını yansıtır.Semah, bireyin nefsini yenerek, ruhunu arındırma ve Allah'a olan yakınlığını artırma sürecidir. Her dönüş, ruhun Allah'a doğru yaptığı bir yolculuktur; bu yolculukta her adım, manevi bir dönüşüm ve arınma sürecidir.

Dostoyevski'nin karakteri, sürekli olarak varoluşsal bir anlam arayışı içinde olup; özgür irade ve rasyonellik üzerine yaptığı derin düşünceler, insanın kendi iradesi üzerindeki kontrolünü ve bu kontrolün illüzyonunu sorgular. "İnsanlar sadece kendi iradeleriyle hareket ettiklerini sanırlar; halbuki iradeleri bile onların ellerinde değildir." sözleri, bu derin sorgulamanın bir yansımasıdır. Modern insanın da teknolojinin ve toplumsal normların yönlendirdiği bir dünyada benzer sorgulamalarla karşı karşıya olduğu aşikardır. Yeraltı adamı, topluma ve insanlara karşı duyduğu öfkeyi ve nefreti sık sık dile getirir. Bu, bir yandan toplumun adaletsizliklerine ve yozlaşmışlığına karşı bir eleştiridir esasında. "Eğer bir köpek bile insanlardan daha dürüst ve sadık olabilirken, insanlar nasıl bu kadar kötü olabilirler?" diye sorar. Bu eleştiri, modern dünyanın etik ve ahlaki sorgulamalarına da ışık tutar.

Bence Dostoyevski'nin "Yeraltından Notlar"ındaki yeraltı adamı ile semazenlerin ruhani dönüşü, insanın içsel yolculuğunun farklı ama birbirine paralel iki yüzüdür. Biri karanlık düşünceler ve varoluşsal sorgulamalarla boğuşurken, diğeri manevi arayış ve aşkın birliğe ulaşma çabası içindedir. Her ikisi de insanın kendi varoluşunu anlama, anlamlandırma ve evrenle uyum sağlama çabasını temsil eder. Bu iki yolculuk, insan ruhunun derinliklerinde birbirine dokunan ve birbirini tamamlayan bir hikaye anlatır.

Dünya kendi ekseninde dönünce bir günü sağlarken, güneş etrafında dönüşü de yılı tamamlar. Bu hareketler, evrendeki düzenin ve zamanın akışının temelini oluşturur. Süreçler, farklı bir akımla yeni ufuklara sürükleyen zamanlardan oluşur. Ya insanlığın gidişatı iyiliklerden, inançtan, sevgiden uzaklaşıp çok daha kötümser bir yolculuğa gitmiyor mu?

Aldıkça veren,verdikçe alan düşünceler zincirinin verdiği dersler güzel akımlara yol alması ve prangali ruhlara güneş doğması için dünya dönmelidir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *