Karbon vergisi, Türkiye’yi nasıl etkileyecek?
IMF kredileri daha çok döviz krizi yaşayan, darboğaza girmiş ülkelerin kullandığı kredilerdir. Çok fazla ön şartı vardır; kemer sıkmayı gerektirir ve kısa - orta vadede ekonomide küçülme olabilmektedir. Hükümetlerin memuruna, asgari ücretlisine ne kadar zam verileceğini dahi IMF belirler. IMF, hükümetlerin pek sevmediği ve mecbur kalmadıkça başvurmadığı bir fondur. Dünya bankası kredileri kalkınma öncelikli kredilerdir ve genelde proje bazlıdır. Geri ödemesi ise, ortalama 5 yıllık süre içinde parça parça ödeme şeklinde gerçekleşir. 2024-2029 yılları arasında ödenmesi öngörülen 35 milyar dolar kredi; yeşil dönüşüm altyapı yatırımları ve hükümetin deklare ettiği orta vadeli program içindir. Dünya bankası genel olarak ülkelerin yeşil dönüşümüne, çevre koruma yatırımlarına, temiz içme su yatırımlarına, sanayi atık su kazanımına, biyolojik arıtımına, iyi tarım ve hayvancılık projelerine kredi vermede öncelik tanımaktadır.
Bu arada Avrupa’ya ihracatımızda bize rekabet dezavantajı getirecek sınırda karbon adında bir uygulama geliyor. Türkiye dünyada 5. en büyük çimento üreticisi, 8. büyük demir çelik üreticisi ve 5. büyük düz cam üreticisidir. (2024’ün ilk çeyrek üretim verilerine göre bu üç sektörde Avrupa’da birinci sıradadır) Bu üç sektör karbon salınımı en fazla olan sektörlerdir. 2024’te bazı sektörler için uygulanan ve tedrici olarak 2026 yılında bütün ihracat yapan şirketlerimizin karşılaşacağı sınırda karbon vergisi durumu vardır. Sınırda karbon vergisine katlanmak istemeyen ülkeler ve şirketler yeşil dönüşümü gerçekleştirmek zorundalar. Dünya bankası kredileri bu noktada yenilenebilir enerji ile üretim yapmayı teşvik ediyor.
Karbon vergisi, AB ülkelerinin ithal edeceği (ülkemizin ihraç edeceği) ürünlerin çevreye verdiği zararları hesaba katarak ithalat ürünlerine ekleyeceği bir vergidir. Bu vergi, ithal edilen ürünlerin karbon emisyonunu hesaba katarak ülke sınırlarına girişte uygulanır. Teknik olarak AB’ye ihraçta bulunan tüm AB dışı ülkeler vergi sistemine tabi olacak.
Bizim özellikle ihracatçı şirketlerimizin sınırda karbon vergisi ödememek için karbon nötr olması gerekiyor. Ya sınırda karbon ayak izi kadar vergi ödersiniz, ya da karbon ayak izi negatif olan bir şirketten karbon satın alırsınız. Bu dijital yeşil enerji borsasında, yenilenebilir kaynaklar ile (güneş, su, rüzgar, jeotermal, biokütle, yerli kömür vb.) enerji üretimi yapan ve karbon ayak izi negatif olan şirketlerden karbon satın alabilecekler. Türkiye’deki sektörleri olumsuz etkileyecek gibi duran bu regülasyon sadece Türkiye için değil, AB’ye ihracatta bulunacak tüm ülkeler için geçerli olacak. Dolayısıyla aleyhimize olacak gibi duran düzenleme, uzun vadede doğru yeşil yatırımların yapılması ile ticarette rakiplerimize karşı avantaja dönüşebilir.