İş birliğinden ne anlıyoruz!
Bir yandan yazımı kayda geçirirken bir yandan da siyasetteki sıcak gelişmeleri takip etmeye çalışıyordum.
Henüz İYİ Parti Genel İdare Kurulu toplantısı bitmemişti.
Diğer yanda da CHP, yaptığı istişare görüşmelerinin ardından açıklama yapmak için İYİ Partinin alacağı kararı bekliyordu.
Kuşkusuz ülkemizin geleceği açısından yaşamsal öneme sahip yerel seçimler öncesi muhalefetin diyalog kanallarını açık tutması ve mümkünse yerel seçimlere yönelik iş birliği koşullarını zorlamasında yarar var.
Ancak merkezi anlamda beklenilen iş birliğinin gerçekleştirilememesi de dünyanın sonu değil.
Yerel seçimlerde adayın kimliği, liyakatı, siyasi geçmişi ve halkta karşılığı çok önemlidir.
Yerel de bunun çok örnekleri vardır.
Partisinin oylarının çok üzerinde oy alan yerel adaylar olduğu gibi, kimi partiler aksine kararlar alsa da kendi tabanlarına bunu kabul ettiremedikleri de oluyor.
İlginçtir her siyasi parti,” yerel seçimlerin psikolojisi farklıdır, yerel dinamikler ve siyasi dengeler daha belirleyici olur “ deseler de kararı yine yukarıda alıp yerel örgütlere dayatmaktan vazgeçmiyorlar.
Bugün İYİ Partinin yaptığı tam da budur.
Genel Başkan ve de kimi parti yöneticilerinin inadı ve duygusal tepkileri üzerinden siyasi strateji belirlemeye çalışıyorlar.
CHP yönetimi çok uzun zamandır ilk kez daha atak ve eylemli politikalarla ön almaya başladı.
Özgür Özel, Meral Akşener’i ziyaret ederek bir anlamda İYİ Partiyi ters köşeye yatırdı.
İyi Parti yönetimi nasıl bir karar alırsa alsın İYİ Parti de dahil, muhalefet partilerinin büyük çoğunluğu ve hatta AK Parti tabanında yurttaşların özgür tercihlerini engelleyemeyecekler.
CHP, kimi komplekslerden arınarak kendi ilke ve programlarına uygun seçim stratejileri belirlemek zorunda.
İYİ Parti rahatsız olabilir diye geçmişte yaptığı gibi diğer sol güçlerle birlikte görünmekten kaçınmak, mahcup tavırlarla siyaset yapma alışkanlığından vazgeçmek zorundadır.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in uygulamaya çalıştığı değişim politikalarının yaşama geçebilmesi için kararlılık önemlidir.
Umarım CHP girdiği bu doğru yoldan sapmaz.
Aslında şu an moral ve psikolojik üstünlük CHP’ye geçmiştir.
İYİ Partinin de CHP’nin mutlak biçimde kendisine mahkum olmadığını artık görmesi gerekir.
Giderek süre daralıyor ve muhalefetin gereksiz tartışma ve polemiklerle vakit geçirme lüksü yoktur. Bir an önce ülkenin geleceğine ilişkin somut ve gerçekçi politikalarla, projelerle sahaya inmesi gerekiyor.
Şunu unutmamak gerekir ki; CHP henüz zihniyet değişimini tam olarak içselleştirebilmiş, tabanında söylem birliğini sağlayabilmiş değil.
Kimi parti ya da grupların anlamsız ve pazarlıkçı dayatmalarıyla zaman geçirmek yerine hiç vakit geçirmeden kendi partisini dizayn edip seçim kampanyasını başlatmasında yarar var.
Kaldı ki, iktidar ve Cumhur ittifakı da kendi içinde konsolide olabilmiş değil.
Büyük metropollere aday bulmakta bile zorlanan AK Parti ve ortağı moral inisiyatifini de muhalefete kaptırmışken CHP’nin kendi lehine dönen olumlu siyasi koşulları iyi değerlendirmesi gerekiyor.
Henüz aday belirleme yöntemlerinin bile netleşemediği gerçeğinden hareketle CHP Genel Merkezi ve yerel örgütler hızlı aksiyon almak, kitleleri harekete geçirmek zorunda olduğunu göz ardı etmemelidir.
Halkımızın içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal sıkıntılar, hukuk dışı uygulamalar, yaşanan bu derin yoksulluktan kurtulabilmesi için son şans kabul edeceğimiz bu yerel seçimlerde muhalefet başarılı olmaya mecburdur.
Kişisel hırs ve grupsal çıkarlar, siyasi kapris ve komplekslerin bir yana bırakılıp, tüm imkan ve güçlerin yerel seçimlere odaklanması zamanıdır.
Aksi durumda hiç hak etmediği halde bu güzel ülkenin güzel insanlarını açlığa, yokluğa, yoksulluğa mahkum eden iktidar, tek adam yönetimiyle ülkemizi sonu belirsiz karanlıklara sürüklemeye devam edecektir.
Siyasi parti liderlerinin ne söylediği, ne düşündüğü ya da ne tür beklentilerinin olduğuna değil, halkın ne istediğine bakın.
Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını, yapılan yanlışları tartışmanın şu saatten sonra kimseye bir yararı olmayacak.
Dört aydan daha az bir zaman kalmış yerel seçimler için çalışmak yerine masa başı ya da kapalı kapılar arkası politikalar, pazarlıklar yapmanın zamanı değil.
Halkımızın uygulanan bu baskı ve zulme dayanacak gücü de tahammülü de kalmadı.
Onların sabrını daha fazla zorlamayın.
Kişisel egolarımızı, siyasi beklentilerimizi, gereksiz tartışmaları, anlamsız çekişmeleri bir yana bırakıp, çocuklarımızın yarınları, ülkemizin geleceği için, barış, demokrasi ve özgürlük için daha çok çalışmaya, daha çok fedakarlık yapmaya mecburuz.