Alışveriş çılgınlığı
Malumunuz Kasım ayı geldi. Neredeyse tüm dünyada Kasım ayı demek indirim ayı demek. Şöyle bir mağazaları gezer, internet alışveriş sitelerinde dolanırsanız donatılan reklamlarla karşılaşırsınız zaten. Gerçekten ihtiyacımız olan şeylerde tabi ki güzel indirimler yakalamak mümkün. Ya ihtiyacımız olmayanlar?
Diğer ülke vatandaşlarımız bir yana, bizim zaten tüketici bir toplum olduğumuz aşikâr. Bir de tüm bunların üstüne insanların duymayı en çok sevdiği terimlerden biri olan “indirim” eklenince kişilerin yapay ihtiyaçları beliriveriyor bir anda. Sırf indirimde diye ihtiyaç duymadığı halde alınan kazaklar, tencereler, rujlar, deterjanlar, çantalar vs. vs. birçok şey sayabiliriz. Sonu olmayan bir çukur bu çılgınlık. Düştünüz mü bu çukurun içine çıkması pek de öyle kolay olmuyor. Hele bir de artık bir tıkla her şeyi hallettiğimiz bu zamanda, bir tıkla dünyaları alabiliyoruz.
Son yıllarda ortaya çıkan “influencer” etkisini de pas geçmemek lazım tabi. Hayatlarını merak edip takip ettiğimiz kişilerle kendimizi öyle bir içselleştiriyoruz ki bir süre sonra yediği, içtiği, giydiği, kullandığı her ne olursa olsun ihtiyaç hissetmesek de bizde de olsun diye düşünüyoruz. Bu “influencerlar” da bir tıkla tüm o yapay ihtiyaçlarımızı ivedilikle karşılayabileceğimiz olanaklar sunuyor bizlere. Hal böyle olunca gardıroplar etiketi üstünde, henüz hiç giyilmeyen belki de hiç giyilmeyecek kıyafet, ayakkabı ve çantalarla doluyor. Hiç bilmediğimiz belki de hiç kullanmayacağımız kremler, losyonlar, kokusunu hiç bilmediğimiz parfümlerle doluyor dolaplar. Özellikle genç yaştaki bireyler için tehlikeli sayılabilecek bir durum. Önü arkası bilinmeyen ardı sıra yapılan alışverişler bir anda dağ olup beliriyor karşınızda. Neden bu çılgınlık?
Tüm bu alışveriş çılgınlığı altında yatan temel sebep ruhsal doygunluğa ulaşma, ruhsal açlığı doyurma hissiyatıdır. Günümüz toplumlarında bireylerin günlük hayatlarında en sık karşılaştığı problem stres olarak görülmekte. Stres hem fiziksel boyutta hem de psikolojik olarak insanlarda çeşitli hastalıklara sebep olmaktadır. Hepimizin bildiği her şeyin başı stres durumu… Stresin tetiklediği depresyon, ruhen iyi hissetmeme, ruhen doyuma ulaşamamış olma hali yukarı da da belirttiğim nedenlerle birleşince ruhsal doyum amaçlı alışveriş çılgınlığı aslında bir davranış bozukluğu olarak karşımıza çıkabiliyor. İnsanlar ruhen kendilerini besleyebileceklerini düşündüğü ve anlık mutluluğu yakalama isteğiyle başlıyor alışverişe. Aslında altta yatan stresi, depresyonu, rahatsız edici duyguları bastırmak amacıyla yapay ihtiyaç yaratıyor ve bu ihtiyacı karşılayarak yapay bir mutluluk yaratıyor kendine. Sonuç olarak bu davranış bozukluğu Onyomani (alışveriş bağımlılığı) olarak geri dönüş yapıyor kişiye.
Tüketimi kamçılayan, bilinçsizce yapılan bu alışveriş çılgınlığı en sonunda ruhumuzda daha derin yaralara sebep olabiliyor. Bazı durumlarda tedavi altına da alınması gereken bir durum olabiliyor.
O sebeple siz siz olun bu Kasım kendinize hakim olun.