Neden, niçin böyle, nasıl yani!
Hayatımızda bu soruları sık sık sorarız. Hele siyasi gündemlerin yoğun olduğu değişik kararların gündeme geldiği zamanlarda bu daha da artar. Bugünlerin gündeminde olan kararlara baktığımız da bu sorulara bilimsel cevapların nasıl verilmesi ile ilgili kimse ilgilenmiyor. Günlük kararlar ve ihtiyaçlara uygun cevaplar veriliyor. Maaşlar… Görülüyor ki sınıflara bölünmüş durumda. Kime ne kadar vereceğiz. Yahu nasıl yani! Herkes enflasyondan, pahalılıktan, yoksulluktan vb şartlardan eşit etkilenmiyor mu? İnsanı nasıl ayrıştırırsınız. Mesleğe başlarken taban değer konulur. Diğer etkilenimler eşit uygulanır. Biz memurumuzu, emeklimizi, işçimizi, öğretmenimizi, imamızı ezdirmeyeceğiz. Herkese ayrı seslenerek oluşan boşlukları doldurmak için harcadığınız zamanı çözüm üzerine odaklanın. Hatta gerekçelerinizi de yazın. Aşağıda bazı örnekler sunacağım:
Çiftçi taban fiyatları ne zaman açıklanacak ile başlayan süreç, ne zaman alınacak, kim alacak, nasıl alacak, para ne zaman ödenecek? Ofis çalışmıyor, randevu vermiyor ile devam ediyor…Bu sorulara devletler örneğini vererek cevap verelim. Dünyanın tarımda da en gelişmiş ülkesi Amerika (ABD). Nüfusun yüzde 2’si tarımla uğraşıyor. (Bizdekini söyleyelim yüzde 20) Demek ki yüzde 2’lik popülasyon gerekli makineler ile donatılırsa bu iş yapılıyor ve tüm ülkenin gerekli hatta daha fazlasını üretebiliyor. Üretilen ürün belli, ihtiyaç belli, yan sanayi ürünleri belli, reserv olarak saklanacak miktar belli. Oynamalar olur sa yapılacak belli. Buradan Türk çiftçimize de mesaj var. Neden oyalanıyorsunuz? Daha fazla kişi ile üretim yapıyorsunuz. Kazancınızı daha fazla kişi ile paylaşıyorsunuz. Size bu mesajı veriyor. Bunu size anlatan yok mu demek istiyor.! İlgilenen yok! Çözüm üreten yok! Siz de makul şekilde hakkınızı arayıp mücadelenizi vermiyorsunuz. Hep bekliyorsunuz ki sizin adınıza başkası yapsın. Yok böyle bir dünya. Diyelim ki ana ürün buğday bu günler biçiliyor. Dönüm başına kaç kg aldınız. Devletin verdiği taban fiyat belli ancak almıyor. Başkası=Tüccar alıyor mu? Hayır. Yapacaklarınız. Devam edelim. Balya maliyetleriniz, Yaz nadaslarınız, Ekim geldi: Gübre maliyetiniz, ilaç maliyetiniz, tohum değeri ve ilaçlama maliyetiniz. Yakıt giderleriniz. Gelir belli. Gider belli. Bu yıl ki taban fiyat politikasına baktığım da yüzde 40 gelir kaybımız var. Ben de çiftçiyim. Biliyorum. Tarım Bakanı ve benzeri sorumlular ile her ortam da tartışırım.
Devlet sürekli kaçak güreşiyor. . Üreticiye karşıda, tüketiciye karşıda, hatta arayıcıya karşı da kaçak güreşiyor. Başından beri ne yapacağını bilemiyor. Buğdayı ofise vermek için bile randevu alamıyorsunuz. Şu anda buğdayı tüccar 8.25 yerine, 5. TL den alıyor. Devlet ne hesap veriyor. Ne de hesap soruyor. Hatta muhalefet te ayni. Orta da sorumlu yok. Hedef; sadece gücü elin de tutmak, iktidar da kalmak, maalesef yalan söylemek. Böyle bir düzen yok. Anlamanız için halk sokaklar da ramazan davulu ile mi gezinsin.
Devlet ben sorumluluk almayayım diyor. Halk kendi kararını kendi versin diyor. Amerika da yüzde 2’lik populasyon=Teknoloji bu sorunu çözüyor. Bizim devlette aç kalsın, çiftçiliği bıraksın yeni bir iş arasın diye üstü kapalı mesaj veriyor. Gelişmiş ülke bunu değişime uğrayarak çözebiliyor. Biz de değişimin ne anlama geldiğini bilmeyen binlerce yetkili var. Hem de her alanda. Bu ülke de sadece stepnelik yapan, hiç sorumluluk almayan bir sürü parti ve vekilleri var. Bir atasözümüz vardır.
“İş başa düştü” diye. Kendi işimizi kendimiz yapacağız. Başka çare kalmadı. Hiçbir sorun normal şartlarda halledilmiyor. Tam 4 gündür ofisten randevu alamıyorum. Son bölümde Randevu al kısmına basıyoruz. Orada tıkanıyor ve randevu tarihi veremiyor. Tekirdağlı sorumlulara duyurulur.