İnsan nasıl bakarsa onu görür
Acının az da olsa bir kısmını hafifletmek için yaptığımız ziyaretler bana bir kez daha, canlıların en mükemmeli insanın tüm alemlerin sahibi karşısında ne kadarda aciz olduğunu gösterdi. Büyük bir felaket, büyük bir yıkım ve büyük bir acı. Rabbim bir daha bu millete böyle bir ızdırap yaşatmasın.
Depremin etkisi acıyı yaşayan için azalacak ama izi ömür boyu gitmeyecek. Bu gerçekle hep beraber yaşamak zorunda kalacağız. İnsan olmanın gereğini birlikte yerine getireceğiz. Başkasının acısını beş duyu organımızı çalıştırarak, duyacağız, göreceğiz, hissedeceğiz. Peki hayatın devam ettiği, güneşin doğduğu her sabah umutların yeniden yeşerdiği bu yerkürede hızlı bir şekilde normale dönmek ve bu yaşanan acıları iyileştirmek için neler yapacağız?
Aslında yapılması gereken bir tek şey var. Bakış açımızı değiştirmek. Sürekli aynı açıdan bakan gözün kırklı yıllardan sonra artık yakın görmekte zorlandığı gibi, net görmediğimiz olayları değerlendirirken, mümkün olduğu kadarıyla adaletli, gözlükle bakar gibi netleştirip ifade edeceğiz. Bu çok kolay bir iş degil, insanın bakış açısını değiştirmesi demek birçok şeyden feragat etmesi anlamına geliyor. Eskiden yaptığımız ve doğru olmayan tüm alışkanlıklarımızı bırakmak, yeni yerlere daha önce hiç bakmadığımız yerlere yönümüzü çevirmek tabir-i caizse deveye hendek atlatmaktan daha zor. Ama bunu yapmak zorundayız. İnşaat yapan müteahhit malzemeden çalmayı düşünüyorsa bundan kazanacağı paranın fazlasını sonrasında onlarca kat bedelle ödeyeceğini bilecek. İnşaatın betonu atılırken evinde keyif yapan ve görmeden kaliteli imzasını atan denetleyici sonrasında kelepçe ile tanışacağını beynine yazacak. O inşaata imar izni ve ruhsat veren kamu görevlisi imar affı saçmalığı ile kurtulamayacağı bir yasanın olduğunu damarlarında hissedecek. Kanunlar gözlük olacak, nereye bakarsa baksın, bakış açısını nasıl değiştirirse değiştirsin, yakını da uzağı da insana net gösterecek bir kanun yazılacak.
İnsanı değiştirmek ancak ve ancak adaletli davranarak, hukuku daima güçlü tutarak mümkün olur. Eğer hukukun üstünlüğünü sağlayamazsanız, kor olan gözlerimize istediğimiz kadar gözlük takalım, bakış açısında değişiklik yapalım o göze karanlıktan başkasını göstermemiz mümkün değil. Bakarsın görmezsin, görürsün ama bu ancak rüyanda mümkün olur.
Deprem bölgesinde yollarda iken yeğenim Mehmet'in çok sevdiği halka tatlısı yedik hem de çokça… Mehmet, tatlı yiyelim tatlı konuşalım amca dedi ama tatlıyı çok kaçırdık ve uykumuz geldi. Demek ki her şeyin aşırısı zararmış. Ölçülü olmak gerekiyormuş. Deprem ölçüyü kaçıranlar için bir ibret. İnsanin sadece tatlı yiyerek tatlı olmasını ve tatlı konusmasini beklemenin akıl dışı olduğu gibi, hep aynı merceği kullanarak çekim yapan kameramanın seyirciye gösterdiği filmde izleyen icin bir süre sonra ızdırap olur. Filmin güzel olması için yüzlerce mercek kullanmak şarttır. Depremin yıktığı binalar filmin sonu öncesinde yasananlar mercek kullanmamanın sonuçları.
Vesselam...